Danıştay Kararı 13. Daire 2014/4385 E. 2018/1634 K. 04.05.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/4385 E.  ,  2018/1634 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/4385
Karar No:2018/1634

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): … A.Ş.
Vekili : …

Karşı Taraf (Davalı): …
Vekili : …

İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; cezaya konu yayınların tamamının canlı olarak yayınlanan haber, söyleşi ve tartışma programları olduğu, tüm programların genel izleyici logosuyla yayınının uygun olduğu, yanlışlıkla logonun konulmaması nedeniyle ceza yaptırımı uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirkete ait “…” logolu televizyon kanalında 08.10.2012-14.10.2012 tarihleri arasında yapılan yayınlarda koruyucu sembol sistemi kullanılmadığından bahisle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 24. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ilkenin ihlâl edildiği nedeniyle aynı Kanun’un 32. maddesinin ikinci fıkrasına göre davacı şirket hakkında uyarı yaptırımı uygulanmasına ilişkin ‘nun (Üst Kurul) 07.11.2012 tarih ve … sayılı toplantısında alınan 50 nolu kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; …, …, …, …, …, …, … ile … isimli programlarda koruyucu sembol sisteminin kullanılmadığının tespit edilmesi nedeniyle 6112 sayılı Kanun’un 24/1. maddesinin ihlâl edildiğinden bahisle davacı yayın kuruluşunun uyarıldığı, davalı idare tarafından yürürlüğe konulan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan Akıllı İşaretler Uygulama Esas ve İlkeleri ile sınıflandırma sisteminin haber bülteni, spor müsabakaları, dini törenler ve ticari iletişim dışındaki tüm program türlerine uygulanacağı, canlı yayınlanan programların bir önce yayınlanan programın formatı dikkate alınarak sınıflandırılacağı, canlı yayınların içerisinde önceden kaydedilmiş görüntülere yer veriliyorsa sınıflandırma yapılırken bu görüntülerin de dikkate alınacağı, davacı tarafından programların tamamının haber, söyleşi ve tartışma türünde canlı ve genel izleyici logosuyla yayınlanan programlar olduğu, bu nedenle yanlışlıkla logo konulmadan yayın yapılması nedeniyle idari ceza uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğunun iddia edildiği, mevzuatta sınıflandırma yapılmayacak programlar arasında canlı yayınların bulunmadığı, aksine canlı yayınların bir önce yayınlanan program formatı dikkate alınarak sınıflandırılması gerektiği, ancak davacı şirket tarafından Üst Kurul’un internet sitesine girilerek herhangi bir kodlama yapılmadığı, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 24/1. ve 2. maddesini ihlâl ettiği, 6112 sayılı Kanun’un 32/2. maddesi gereğince davacı yayın kuruluşunun uyarı cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde; “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; “Genel Kanun Niteliği” başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin ise idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmış; “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş; 5237 sayılı Kanun’un “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında ise, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” kuralına yer verilmiştir.
Kabahatin işlendiği zaman yürürlükte olan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanun hükümlerinin farklı olması hâlinde, her iki kanunun ayrı ayrı somut olaya uygulanıp, her iki kanuna göre hükmedilecek cezalar belirlendikten sonra, sonucuna göre lehe olanın uygulanacağı, gerek öğretide gerekse yerleşmiş yargı içtihatlarında kabul edilmiştir.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Akıllı İşaretler Uygulama İlkeleri’nin 1. maddesinde; “Sınıflandırma sistemi haber bültenleri, spor müsabakaları, dini törenler ve ticari iletişim dışındaki program türlerine uygulanır.”, 2. maddesinde; “Sembol kullanılması zorunlu olmayan programların yayınında da bu rehber ilkelerde belirlenen korumalı saatler dikkate alınır.”, 3. maddesinde; “Canlı yayınlanan programlarda bir önce yayınlanan programın formatı dikkate alınarak sınıflandırma yapılır. Canlı yayınlar, program içinde ağırlıklı olarak önceden kaydedilmiş görüntülere yer veriyorsa sınıflandırma yapılırken bu görüntüler de dikkate alınır.” kuralına yer verilmiş iken 09.01.2013 tarihinden beri yürürlükte olan Akıllı İşaretler Uygulama İlkeleri’nin 1. maddesinde; “1.Sınıflandırma sistemi haber bültenleri, spor müsabakaları, dini törenler, ticari iletişim yayınları ile – Aşağıda Madde 2’de belirtilen kurallar çerçevesinde – canlı yayınlar dışındaki program türlerine uygulanır.”, 2. maddesinde ise, “Canlı yayınlar, program içinde önceden kaydedilmiş görüntülere yer veriyorsa bu görüntüler kodlama işlemine tabi tutulur.” kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı yayın kuruluşuna ait “…” adlı televizyon kanalında 08.10.2012 – 14.10.2012 tarihleri arasında yayınlanan, …, …, …, …, …, …, … ile … isimli programlarda koruyucu sembol sistemi kullanılmadığı ve bu suretle 6112 sayılı Kanun’un 24/1. maddesinin ihlâl edildiğinden bahisle dava konusu Üst Kurul kararı ile davacı şirketin uyarılması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 6112 sayılı Kanun uyarınca belirlenen akıllı işaretlerle ilgili uygulama ilkelerinde, akıllı işaret sınıflandırma sisteminin canlı yayın programlarında da uygulanması öngörülmekte iken 09.01.2013 tarihinden itibaren canlı yayın programlarının da sınıflandırma sistemi dışında bırakıldığı görülmektedir. Dava konusu yaptırıma esas alınan ve canlı olarak yayınlanan programların içinde önceden kaydedilmiş görüntüler bulunduğuna yönelik herhangi bir tespit yapılmadığı, dikkate alındığında, ihlâlin gerçekleştirildiği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan ilkelerin 09.01.2013 tarihinde yapılan değişiklikle yürürlükten kaldırılarak uyarı yaptırımına konu edilen fiilin ihlâl konusu olmaktan çıkarıldığı anlaşıldığından, ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması yoluyla ortaya çıkan yeni hukukî durumun dikkate alınması gerekmektedir.
Bu itibarla, davacı yayın kuruluşunun yaptırıma konu teşkil eden fiili sonradan yürürlüğe giren kural ile ihlâl konusu olmaktan çıkarıldığından, 6112 sayılı Kanun’un 24. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ilkenin ihlâl edildiğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yönünde verilen temyize konu Mahkeme kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.