Danıştay Kararı 13. Daire 2014/4202 E. 2020/3711 K. 16.12.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/4202 E.  ,  2020/3711 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/4202
Karar No:2020/3711

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI) … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
2. (DAVALI İDARE YANINDA MÜDAHİL) …Otomotiv Makina Petrol Ürünleri Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Akaryakıt Nakliyat ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu işlemin kısmen iptaline ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin yapmış olduğu dikey anlaşma ve çeşitli uygulamalar yolu ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ni ihlâl ettiği iddiasıyla yapılan başvuru üzerine alınan muhtelif sözleşmelerle kurulan dikey ilişkinin 23/06/2011 tarihine kadar 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlandığına; dikey anlaşmanın daha önce üzerinde akaryakıt bayilik faaliyeti yürütülmemiş gayrimenkul üzerinde yeni bir istasyon kurulmasına ilişkin olması, istasyona özgü yatırım maliyetinin dağıtıcı tarafından karşılanması nedeniyle ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak bayiye dağıtıcı tarafından üstlenilen ilişkiye özgü yatırımın varsa kalan süreye tekabül eden kısmını ödeyerek anlaşmayı sona erdirme imkânı tanınması koşuluyla ilgili dikey anlaşmaya 23/06/2006 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle bireysel muafiyet tanınmasına; tarafların belirtilen hususlarda anlaşamamaları hâlinde ise bahse konu anlaşmaya bireysel muafiyet de tanınamayacağına ilişkin … tarih ve … sayılı Rekabet Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; beş yılı aşan rekabet etmeme yükümlülüğüne grup muafiyeti sağlanmayacağı, bununla birlikte, bayinin dağıtıcı firmanın intifa hakkı sahibi olduğu bir taşınmaz üzerinde faaliyette bulunması hâlinde rekabet etmeme yükümlülüğünün intifa hakkı devam ettiği müddetçe devam edeceği, ancak bunun için bayinin anlaşmaya dayalı faaliyetini ya doğrudan veya kendisi ile bağlantısı olmayan üçüncü kişilerden sağlanan bir üst hakkı çerçevesinde dağıtıcıya ait akaryakıt istasyonu üzerinde veya bizzat dağıtıcı tarafından bayi ile hiçbir bağlantısı olmayan üçüncü kişilerden elde edilen bir ayni hak veya şahsi kullanım hakkına konu bir tesiste sürdürmesi gerektiği, bu şartın ilişkinin başından itibaren bulunması gerektiği, aksi takdirde istisna hükmünden yararlanılamayacağı, davacı dağıtıcı firma ile … Akaryakıt arasında imzalanan bayilik sözleşmesinde … tarafından davacı firma lehine 23/06/2006 tarihinden itibaren on iki yıl süre ile intifa hakkı verildiği ve bayiliğin bu istasyonda yürütüldüğü, grup muafiyeti kapsamında beş yıldan fazla süre ile rekabet etmeme yükümlülüğü getirilebilmesi için intifa hakkı veren taşınmaz maliki ile bayi arasında herhangi bir ilişkinin bulunmaması gerektiği, oysa …’in … Akaryakıt şirketinin kurucusu, müdürü ve münferit imza ile temsil yetkisine sahip yetkilisi olduğu, istisna şartlarını sağlayacak biçimde kurulmayan ilişkiye ancak beş yıl için grup muafiyeti tanınabileceği, dava konusu işlemin muhtelif sözleşmelerle kurulan dikey ilişkinin 23/06/2011 tarihine kadar 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanmasına ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan istasyona özgü yatırımın davacı şirket tarafından yapıldığı, buna ilişkin masrafların davacı şirket tarafından karşılandığı, bu kapsamda dikey anlaşmaya bayi tarafından ilişkiye özgü yatırımın varsa kalan süreye tekabül eden bedelini ödeyerek anlaşmayı sona erdirme imkânı tanınması şartıyla 23/06/2006 tarihinden itibaren on yıl süreyle bireysel muafiyet tanınabileceği, üstelik müdahile (bayiye) üstlenilen ilişkiye özgü yatırımın varsa kalan süreye tekabül eden kısmını ödeyerek anlaşmayı sona erdirme hakkı da tanındığı, dava konusu işlemin anlaşmaya on yıl süre ile bireysel muafiyet tanınmasına ilişkin kısmında da hukuka aykırılık bulunmadığı; öte yandan, dava konusu işlemin “tarafların belirtilen hususlarda anlaşamamaları hâlinde ise bahse konu anlaşmaya bireysel muafiyette tanınamayacağına, bu nedenle gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren altmış gün içinde aralarındaki dikey anlaşmayı sonlandırmaları gerektiğine, aksi takdirde haklarında 4054 sayılı Kanun çerçevesinde işlem başlatılacağına” ilişkin kısmı ile müdahil tarafa tek taraflı yetki verildiği, tanınan bireysel muafiyetin gerçekleşebilmesi için 60 günlük anlaşma şartı getirildiği, bu şekilde müdahil tarafa anlaşmama hakkı verilerek bireysel muafiyetin uygulanmamasının önünün açıldığı, bu durumun davacının yatırım bedelini alamaması sonucunu doğuracağı, dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlemin muhtelif sözleşmelerle kurulan dikey ilişkinin beş yıl süreyle 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlandığına ve bayiye dağıtıcı tarafından üstlenilen ilişkiye özgü yatırımın varsa kalan süreye tekabül eden kısmını ödeyerek anlaşmayı sona erdirme imkânı tanınması koşuluyla dikey anlaşmaya on yıl süreyle bireysel muafiyet tanınmasına ilişkin kısımlar yönünden davanın reddine; dava konusu işlemin tarafların belirtilen hususlarda anlaşamamaları hâlinde ise bahse konu anlaşmaya bireysel muafiyette tanınamayacağına, bu nedenle gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren altmış gün içinde aralarındaki dikey anlaşmayı sonlandırmaları gerektiğine, aksi takdirde haklarında 4054 sayılı Kanun çerçevesinde işlem başlatılacağına ilişkin kısmının ise iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, temyize konu Mahkeme kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu, dava konusu Kurul kararının mevzuata ve içtihatlara uygun olduğu, kararın iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği;
Müdahil tarafından, davacı şirketin maddi alacaklarını korumanın bakılan davada bir değerlendirme ölçütü olmadığı, bayi onayı olmadan beş yılı aşacak şekilde bireysel muafiyet tanınmasının rekabet mevzuatına aykırılık teşkil edeceği, beşinci yılın sonunda taraflar dikey ilişkiye devam etmek istiyorsa bu hususta özgür iradeleri ile karar verebilecekleri, dava konusu olayda dikey ilişkiye on yıl bireysel muafiyet tanınmasının mümkün olmadığı, intifa hakkına dayanılarak akdedilen bayilik sözleşmesinin sona ermesi ve taşınmazın el değiştirmesi ile bireysel muafiyet tanınması olasılığının ortadan kalktığı, davacı şirket ile kendisi arasında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığı, iyi niyetli üçüncü kişi olarak taşınmazı satın aldığı, önceki malikle davacı arasında olan ilişkinin kendisini etkilemeyeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Mahkeme kararının onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının ve müdahilin temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen reddi, dava konusu işlemin kısmen iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının dava konusu işlemin kısmen iptaline ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının bu kısmının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.