Danıştay Kararı 13. Daire 2014/3555 E. 2020/795 K. 10.03.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/3555 E.  ,  2020/795 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/3555
Karar No:2020/795

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
KARŞI TARAF (DAVALI): Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, iki adet radyolink (R/L) sahasında kendisine tahsisli olmayan frekans kullandığından bahisle …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (Kurul) tarih ve sayılı kararının ikinci maddesi, tarih ve sayılı işlem ve bu işlemin ekinde yer alan idari para cezası karar tutanağının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davalı idarece 19/11/2012-23/11/2012 tarihlerinde yapılan denetimlerde, davacı şirketin kendisine tahsisli olmayan frekansları kullandığının belirlendiği, davacının da bunun aksine herhangi bir beyanda bulunmadığı, bununla birlikte, durumun münferit olduğu ve herhangi bir zarara sebebiyet verilmemiş olduğu ileri sürülerek verilen cezanın haksız olduğu iddia edilmekte ise de, davalı idarece davaya konu para cezası miktarı belirlenirken davacının iddia ettiği hususların gözönüne alındığı ve cezanın üst sınırdan verilmediğinin görüldüğü, davacı şirket tarafından; aynı durumda olan ve davaya konu işlemde yer alan başka bir şirkete para cezası verilmesi yerine uyarı cezası verildiği, böylelikle eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı ileri sürülmüşse de; diğer şirketin eyleminin izinsiz frekans kullanımı olmayıp bant genişliğinin hatalı bildirimi olduğunun anlaşıldığı, her iki şirketin eyleminin farklı olduğu, davacı şirketin kendisine tahsis edilen frekans bandı dışında izinsiz frekans kullandığı sabit olduğundan, bu eylemi karşılığında idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davaya konu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemler hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, dava konusu kararda belirtilen ve sahalarda kullanılan R/L frekanslarının bildirimsiz ve izinsiz kullanılmadığı, söz konusu frekans bandı genişliklerinde istem dışı bir kayma yaşandığı, izinsiz frekans kullanma eyleminin gerçekleşmiş olması için frekans kullanımının; Telsiz İşlemlerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinde getirilen usule uyulmadan, davalı idarenin bilgi ve onayı dışında, kasten gerçekleştirilmiş olması gerektiği, somut olayın davalı idare tarafından tahsis edilen ilave frekans bant genişliğinin şebekeye kurulumu aşamasında yaşanan bir aksaklık nedeniyle ortaya çıktığı, mezkur eylemden sorumlu olunabilmesi için kast veya taksirle hareket edilmesi gerektiği, şirketin bu olayda ne kastının ne de taksirinin olmadığı, teknik bir aksamadan kaynaklanan frekans kullanımlarının münferit bir vakıa olarak kabul edilmesi gerektiği, yaşanan bu vakıanın genele teşmil edilerek izinsiz frekans kullanıldığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, şirkete tahsis edilen ilave bant genişliğinin anılan sahalarda entegrasyonu aşamasında ortaya çıkan ve anlık olarak fark edilemeyen bir aksaklık nedeniyle, kurulumu gerçekleştirilen band genişliği nokta frekanslarının, hem başlangıç hem de bitiş noktasından 2x7MHz kaydığı, durumun düzeltildiği ve tekrar eden bir eylemin olmadığı, kayma nedeniyle zarar oluşmadığı gibi hiçbir kazanç elde edilmediği, davalı idarenin işletmeciler arasında ayrım gözettiği, aynı kararda daha fazla bant genişliği kullanan ve bu nedenle kendisine telsiz ücreti tahakkuk ettirilen şirketin yalnızca uyarıldığı, yaşanan aksaklığın bir kez daha yaşanmaması için birçok teknik ve sistemsel önlem alındığı, hatalı nokta frekans planlamasını önlemek amacıyla yazılımının kullanıldığı, bu yazılımın şirkete tahsis edilen yaklaşık 20.000 R/L frekanslarının planlama aşamasında atanmasını sağladığı, uyarmak yerine doğrudan ceza verilmesinin eylem ile yaptırım arasında adil bir dengenin bulunması gerekliliğine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, kıt kaynak olan frekans spektrumunun etkin ve verimli kullanılmasını temin etmek ve telsiz cihaz veya sistemlerinin Kurum düzenlemeleri ve telsiz ruhsatnamesinde belirtilen esaslara uygun olarak kurulması ve kullanılmasını sağlamakla görevli ve yetkili olunduğu, davacı tarafından ihlâlin gerçekleştirildiğinin kabul edildiği, “istem dışı bir kayma” şeklinde ifade edilen durumun davacıya tahsis edilmemiş frekansların izinsiz kullanıldığı gerçeğini değiştirmediği, bununla birlikte “istem dışı kayma”nın nasıl gerçekleştiğinin açıklanamadığı, bu kaymada kendilerinin herhangi bir sorumluluğu olmadığı düşünüldüğünde, işletmecinin iş ve işlemlerini yürüten çalışanlarının kusurlu fiilerinden kaynaklanmış olduğu, şirketin çalışanlarının mevzuata uygun hareket etmesiyle ilgili her türlü önlemi alması gerektiği, davacının basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğu, kabahatlerin kasten veya taksirle işlenebileceği, dava konusu kararda diğer şirketlerin uyarılmasına neden olan eylemin hatalı bildirim olduğu, burada kuruma bildirilmiş olan bant genişliklerinde bir kaymanın yaşandığı ancak söz konusu kaymanın işletmecinin kendisine tahsisli frekans bloğu içerisinde kaldığı, burada fazlalığının bant genişliği miktarına ilişkin olduğu, davacının eylemi olan izinsiz kullanımda ise yaşanılan kayma nedeniyle kendisine tahsisli frekans bloğunun dışına taştığı, davacının teknik ve sistemsel önlemler almasının ihlâlin gerçekleştiği gerçeğini değiştirmediği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 10/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.