Danıştay Kararı 13. Daire 2014/2730 E. 2020/3000 K. 04.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/2730 E.  ,  2020/3000 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2014/2730
Karar No : 2020/3000

DAVACI : …

DAVALI : … Kurulu

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
1) 23/01/2014 tarih ve 28891 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan II-26.1 Pay Alım Teklifi Tebliği’nin 12. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının,
2) 14. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin,
3) 15. maddesinin birinci fıkrasında geçen “… ile teklifte bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerce pay alım teklifini doğuran pay alımları da dâhil olmak üzere tekliften önceki altı ay içinde hedef ortaklığın aynı grup paylarına ödediği en yüksek fiyattan düşük olamaz.” ibaresinin, aynı maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi ile üçüncü fıkrasının (c) bendinin,
4) 18. maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Oy haklarının yüzde ellisinden azına sahip olup da yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme gücüne sahip olmayanların pay alım teklifinde bulunmak zorunda olmadığı, bu durumun küçük yatırımcının aldatılması için hile yapılmasına neden olacağı, iki ortağın yönetimi paylaştığı, birisinin varlığını sürdürdüğü ve sattığı paylarla yeni yatırımlar yaptığı, diğerinin yönetimin yarısını aldığı, bunun pay alım teklifi tanımına aykırı olduğu, tanımın yönetim kontrolünün elde edilmesi durumunda tüm pay sahiplerinin haklarının korunmasını ifade ettiği, oysa yönetim kontrolünün diğer küçük yatırımcıların haklarını zedelediği, genel kurul toplantısında oluşan fiili bir durum nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilmesinin, payları edinen ortak için pay alım önerisinden kaçınmak amacıyla yapılan her türlü hilenin ortadan kaldırılamayacağı, büyük hissedarın küçük yatırımcıya pay alım önerisinde bulunmadan ortaklığı ele geçirebileceği, yönetim kontrolü hangi yöntemle el değiştirirse değiştirsin küçük yatırımcıya pay alım önerisinde bulunulmak zorunda olduğu, çağrıda bulunma zorunluluğundan muafiyet uygulanmayarak zorunlu pay alım teklifi fiyatının, zorunlu pay alım teklifi yükümlülüğünü doğuran iktisap tarihinden önceki 6 ay içinde oluşan en yüksek fiyat olarak hesaplanması durumunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın sattığı fiyatın altında kalacağı, payların alım satımının açık pazarda yapıldığı bir ortamda tüm paydaşların haklarının eşit olduğu, pazar dışında oluşan herhangi bir ayrıcalığın diğer ortaklara da yansıtılmak zorunda olduğu, yönetim kontrolünün elde edilmesinde ödenen fiyatın her zaman günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatının aritmetik ortalamasının yüksek olanından kat kat yüksek olacağı, özelleştirme işleriyle ilgili olarak tanınan ayrıcalığın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, zorunlu pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğü ancak payların iktisabı sonrasında doğabilecekken dava konusu Tebliğ’de payların iktisabı öncesine ilişkin düzenleme yapıldığı ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI : Öncelikle usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı ve davacının dava konusu Tebliğ ile arasında doğrudan, güncel ve subjektif bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı, her ne kadar sahip olduğu paylara ilişkin olarak Ziraat Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’den alınan portföy durum belgesi sunulmuş ise de menfaat ihlâlinin söz konusu olup olmadığının açık olmadığı;
Esasa ilişkin olarak ise, dava konusu Tebliğ’in 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarıldığı, menfaatler dengesini gözeten ve küçük pay sahiplerini koruyan düzenlemeler içerdiği, Kanun’un belirlediği ilkeler çerçevesinde usul ve esasları belirlemenin münhasıran Kurul’a ait bir yetki olduğu, yönetim kontrolünün el değiştirmesi hâlinde azınlık ortaklarını kötü niyetli uygulamalardan korumak ve ortaklık içerisinde sonu gelmez mücadelelerin önünü kesmek amacıyla pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğü getirildiği, temel amacın, ortaklıktaki yönetim değişikliği sebebiyle ortaklıktan ayrılmak isteyen pay sahiplerinin paylarını zarara uğratmaksızın satmalarını temin etmek ve bu suretle pay sahiplerine pay iktisabından sonra oluşan yeni yönetim kompozisyonu içinde ortaklıkta ortak olarak kalmama hakkını tanımak olduğu, ortaklıklardaki kontrol değişiklikleri ortaklığın yeniden yapılanması anlamını taşıdığından bir yanda azınlıktaki ortağın ortaklıktan ayrılma hakkıyla diğer yanda ortaklığın yeniden yapılanması ve gelişimi arasındaki menfaatler dengesinin gözetildiği, %50 oranındaki yönetim kontrolü eşiğinin 6362 sayılı Kanun’un 26/2. maddesinin gereği olduğu, iptali istenen muafiyet hâllerinin daha önceki Tebliğ’de yer alan hükümlerin yeni Tebliğ’e aktarılmasından ibaret olduğu, ortaklığın ihtiyacı olan yönetim değişikliği ve sermaye girişinin önlenmesi gibi olumsuz birtakım sonuçların doğmasının önlenmesi için pay alım teklifi yükümlülüğünden muafiyet getirilmesi esası belirlenerek menfaat dengesinin oluşturulduğu, özelleştirme politikasının amaçları dikkate alındığında Tebliğ’deki eşiği aşan düzeyde kamu payı iktisap eden kişi veya gruba pay alım teklifi yükümlülüğü getirilmesinin haksız sonuçlar doğurabileceği, özelleştirme kapsamındaki kuruluşların büyük bir çoğunluğunun etkin olmayan yönetim politikaları ve kaynak ihtiyacı nedeniyle mali güçlükler içerisinde olduğu, söz konusu kuruluşlardaki kamu paylarının iktisap eden kişi veya gruplara bir de zorunlu pay alım teklifine ilişkin kuralların uygulanmasının pay iktisabının maliyetini artıracağından mali sıkıntı içinde olan kuruluşların ihya edilmesinin de engellenmiş olacağı, bu şekilde bir muafiyet hâli öngörülmesiyle hem Devletin iktisadi kalkınmasına hem de özelleştirme politikalarının amacına uygun olarak gerçekleştirilmesine imkân sağlanacağı, Anayasa’nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10. maddesinde düzenlenen eşitliğin “eşitlerin eşitliği” olduğu, Tebliğ’in 18. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile hukukî olarak birbirinden çok farklı konum ve yapılarda bulunan ve farklı siyasi ve ekonomik politikalarla şekillendirilen özelleştirme kapsamındaki kamu iktisadi teşebbüslerine, özel teşebbüslerden ayrı olarak zorunlu pay alım teklifinden muafiyet tanındığı, her bir durum için belirlenmesi gereken pay alım teklifi fiyatına açıklık getirilerek küçük yatırımcıların haklarının korunmasının sağlandığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’UN DÜŞÜNCESİ : Dava, 23/01/2014 tarih ve 28891 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Pay Alım Teklifi Tebliği’nin 12. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının, 14. maddesinin (b) bendinin, 15. maddesinin birinci fıkrasında geçen “… ile teklifte bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerce pay alım teklifini doğuran pay alımları da dahil olmak üzere tekliften önceki altı ay içinde hedef ortaklığın aynı grup paylarına ödediği en yüksek fiyattan düşük olamaz.” ifadesinin, aynı maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi ile üçüncü fıkrasının (c) bendinin, 18. maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinin iptali istemi ile açılmıştır.
23/01/2014 tarih ve 28891 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Pay Alım Teklifi Tebliği’nin;
12. maddesinin (1) ve (2) fıkralarında,
“(1) Doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber ortaklığın oy haklarının yüzde ellisinden fazlasına sahip olunması veya söz konusu orana bağlı olmaksızın yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunması, yönetim kontrolünün elde edilmesi olarak kabul edilir. Ancak, imtiyazlı payların mevcudiyeti nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilemediği hâller bu madde kapsamında değerlendirilmez.
(2) Birinci fıkradaki hâller dışında, ortaklığın sermaye yapısı veya genel kurul toplantısında oluşan fiili durum nedeniyle yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunun fiilen seçilebilir olması yönetim kontrolünün ele geçirildiği anlamına gelmez.”,
14. maddesinin (b) bendinde,
“b) Pay iktisabı olmaksızın özel yazılı anlaşmalarla yönetim kontrolünün ele geçirilmesinde, bu anlaşmaların genel kurul tarafından onaylanması ve genel kurul toplantısına katılarak olumsuz oy kullanıp muhalefet şerhini toplantı tutanağına işleten pay sahiplerine Kurulun ilgili düzenlemeleri uyarınca ayrılma hakkı verilmesi”
15. maddesinin 1. fıkrasında;
“(1) Zorunlu pay alım teklifi fiyatı, hedef ortaklık paylarının borsada işlem görmesi durumunda, payların satışına ilişkin anlaşmanın yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalaması ile teklifte bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerce pay alım teklifini doğuran pay alımları da dahil olmak üzere tekliften önceki altı ay içinde hedef ortaklığın aynı grup paylarına ödediği en yüksek fiyattan düşük olamaz. Zorunlu pay alım teklifi yükümlülüğünün doğumuna yol açan pay iktisaplarında ödenen bedelin doğrudan içinde değerlendirilebilecek olan yan edimler veya pay devir tarihinden sonra bazı şartların tahakkuku hâlinde ödenecek prim ve benzeri hususlar pay alım teklifi fiyatının hesaplanmasında dikkate alınır.”,
15. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde,
“(2) Hedef ortaklığın yönetim kontrolünde dolaylı bir değişiklik meydana gelmesi durumunda pay alım teklifi fiyatı;
c) Hedef ortaklığın paylarının borsada işlem görmesi durumunda, payların satışına ilişkin anlaşmanın yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalamasının, yüksek olanından düşük olmayacak şekilde belirlenir”,
Aynı maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde,
“(3) Hedef ortaklığın sermayesini temsil eden birden fazla pay grubunun bulunması durumunda, pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu doğuran pay devrine konu olmayan grup veya gruplara dahil olan paylar için ödenecek pay alım teklifi fiyatı; … c) Pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu doğuran pay devrine konu olmayan grup veya gruplara dahil olan payların borsada işlem görmesi durumunda, varsa hedef ortaklık paylarının satışına ilişkin anlaşma yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan payın günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalamasının yüksek olanından düşük olmayacak şekilde belirlenir”,
18. maddesinin 1. fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde ise;
“(1) Kurul, aşağıdaki hâllerin varlığı hâlinde başvuru üzerine pay alım teklifinde bulunma zorunluluğuna muafiyet verebilir:
c) Halka açık ortaklığın ana ortaklığındaki yönetim kontrolü değişikliğinin, halka açık ortaklıktaki yönetim kontrolünün elde edilmesi amacını taşımaması (Bu şartın varlığının tespitinde; hedef ortaklığın, ana ortaklığın son yıllık finansal tablolara göre varlık toplamına olan etkisinin %10’u aşmaması ve ana ortaklığın faaliyet hacmi içinde önemli bir yer taşımaması ve benzeri hususlar Kurulca dikkate alınır.
ç) Özelleştirme kapsamındaki halka açık ortaklıklarda kamu paylarının satışı.”
hükümleri düzenlenmiştir.
Pay alım teklifi yoluyla pay toplanması gönüllü ve zorunlu olmak üzere iki türlüdür. Gönüllü pay alım teklifi, yönetim kontrolünü sağlamak amacıyla pay sahiplerine pay alım teklifinde bulunularak pay toplanmasını ifade eder. Zorunlu pay alım teklifi ise, teklif sahibi konumundaki kişi ya da ortaklık ve bunlarla birlikte hareket eden kişilerin halka açık ortaklık nezdindeki paylarının muayyen bir oranını iktisap etmesiyle, hedef ortaklığın diğer paylarının toplanması açısından teklif sahibine düşen bir yükümlülük olarak ifade edilir.
Pay alım teklifi zorunluluğu, ortaklığın yönetim kontrolünü ele geçiren kişinin iradesini cezalandırmayı değil, kontrolü değişen ortaklığın, ortaklarına adil ve eşit şartlarda ortaklıktan ayrılma hakkını tanımaya yöneliktir. Ortaklıklardaki kontrol değişiklikleri ile bir yandan, azınlıktaki ortağın ortaklıktan ayrılma hakkıyla, diğer taraftan, ortaklığın yeniden yapılanması ve gelişimi arasındaki menfaatler dengesi gözetilmiş ve Tebliğ’in 18. maddesiyle belirtilen koşulların varlığı hâlinde pay alım teklifi yükümlülüğünden muafiyet verilmesi düzenlenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu’nun 26. maddesinin 2. bendinde, “Ortaklığın oy haklarının yüzde ellisinden fazlasına tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber, doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunması, yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunması, yönetim kontrolünün elde edilmesi olarak kabul edilir. Ancak, imtiyazlı payların mevcudiyeti nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilemediği hâller bu madde kapsamında değerlendirilmez.” hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla %50 oranındaki şekli eşik bizzat kanunun amir hükmü ile belirtilmiş olup, dava konusu Tebliğ’de yer alan hüküm, kanunun anılan düzenlemesinin Tebliğ’e aktarılmasından ibarettir. Ayrıca, eşiğin %50 olarak belirlenmesi de pay alım teklifinin amacına uygundur.
Diğer taraftan, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 26/3. maddesinde, ortaklığın pay sahipliğinde herhangi bir değişiklik olmasa bile, bazı ortakların kendi aralarında yapacakları özel anlaşmalarla yönetim kontrolünü ele geçirmeleri hâlinde, bu anlaşmaların Kanun’un 23. maddesinin altıncı fıkrasındaki usul ve esaslara uygun olarak şirket genel kurulu tarafından onaylanması gerektiği ve bu kararlara muhalif olan pay sahiplerine ayrılma hakkı tanınacağı belirlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye dava konusu Tebliğ’ de de (14.b) yer verilmiştir.
Pay alım teklifinde bulunma zorunluluğu şirket içi barışın sağlanması ve menfaat dengesinin tesis edilmesi amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. Ancak pay alım teklifi yükümlülüğü, pay sahiplerine fırsat eşitliği sağlamakla birlikte, pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğü getirilen kişi veya guruba ağır bir mali külfet yüklediği için caydırıcı bir rol de oynayabilmektedir. Bu durum ise, ortaklığın ihtiyacı olan yönetim değişikliği ve sermaye girişinin önlenmesi gibi olumsuz bir takım sonuçların doğmasına yol açabilir. Bu nedenle, dava konusu Tebliğ’de anılan şekilde olumsuz sonuçların doğmasını önlemek amacıyla belirli bazı şartlar dahilinde pay alım teklifi yükümlülüğünden muafiyet getirilmesi esasını benimseyerek menfaat dengesi tesis edilmiştir.
Diğer taraftan, pay alım teklifi fiyatının belirlenmesine ilişkin hükümlerin küçük yatırımcıları korumak amacı ile getirildiği açıktır.
Bu nedenle, Pay Alım Teklifi Tebliği’nin, davaya konu edilen diğer hükümlerinde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKÎ SÜREÇ :
Sermaye Piyasası Kurulu (Kurul) tarafından, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 25. maddesinin ikinci fıkrası ile 26. maddelerine dayanılarak halka açık ortaklıklarda gönüllü ve zorunlu pay alım teklifinde bulunulmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla II-26.1 Pay Alım Teklifi Tebliği çıkarılarak 23/01/2014 tarih ve 28891 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Bunun üzerine davacı tarafından, anılan Tebliğ’in 12. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının, 14. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin, 15. maddesinin birinci fıkrasında geçen “… ile teklifte bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerce pay alım teklifini doğuran pay alımları da dâhil olmak üzere tekliften önceki altı ay içinde hedef ortaklığın aynı grup paylarına ödediği en yüksek fiyattan düşük olamaz.” ibaresinin, aynı maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi ile üçüncü fıkrasının (c) bendinin ve 18. maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idare tarafından davanın süresinde açılmadığı ve davacının dava ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüştür.
Dava konusu Pay Alım Teklifi Tebliği’nin 23/01/2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girdiği, davacı tarafından 24/03/2014 tarihinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçeyle 60 günlük dava açma süresinde dava açıldığı; öte yandan, dava dilekçesi ekinde … Menkul Değerler A.Ş.’de bulunan portföy hesabına ilişkin belgenin sunulduğu, buna göre, Tebliğ’in söz konusu maddelerinin iptalini istemesinde davacının menfaatinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davalı idarenin süre ve ehliyet itirazı geçerli bulunmamıştır.

ESAS YÖNÜNDEN:
İLGİLİ MEVZUAT:
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “(1) Bu Kanunun amacı; sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin sağlanması, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için sermaye piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesidir.”;
“Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, “(1) Sermaye piyasası araçları, bu araçların ihracı, ihraççılar, halka arz edenler, sermaye piyasası faaliyetleri, sermaye piyasası kurumları, borsalar ile sermaye piyasası araçlarının işlem gördüğü diğer teşkilatlanmış piyasalar, piyasa işleticileri, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, merkezî takas kuruluşları, merkezî saklama kuruluşları, Merkezî Kayıt Kuruluşu ve Sermaye Piyasası Kurulu bu Kanun hükümlerine tabidir. Halka açık olmayan anonim ortaklıkların halka arz edilmeyen pay ihraçları, bu Kanun kapsamı dışındadır. (2) Bu Kanun’da ve bu Kanun’a dayanılarak yürürlüğe konulan ikincil mevzuatta hüküm bulunmayan ve diğer kanunlarda bu Kanunun uygulanmayacağının belirtildiği hâllerde genel hükümler uygulanır.”;
“Ortaklıkların önemli nitelikteki işlemleri” balıklı 23. maddesinde, (1) Halka açık ortaklıkların, birleşme, bölünme işlemlerine taraf olması, tür değiştirmesi imtiyaz öngörmesi veya mevcut imtiyazların kapsam veya konusunu değiştirmesi gibi yatırımların yatırım kararlarının değişmesine yol açacak ortaklığın yapısına ilişkin temel işlemler bu Kanunun uygulanmasında önemli nitelikte işlem sayılır. Kurul, önemli nitelikteki işlemleri, önemlilik ölçüsü de dâhil olmak üzere bu nitelikteki işlemlerde bulunulabilmesi veya kararların alınabilmesi için uyulması zorunlu usul ve esasları halka açık ortaklıkların niteliğine göre belirlemeye yetkilidir. (2) Kurul, birinci fıkra çerçevesinde düzenlenen zorunluluklara uyulmaksızın gerçekleştirilen işlemlerin ortadan kaldırılmasına yönelik Kurul kararının tebliği tarihinden itibaren otuz gün içinde işlem öncesi durumun aynen sağlanmaması hâlinde idari para cezası verebilir ve bu işlemlerin iptali için 6102 sayılı Kanun’un genel kurul kararlarının iptaline ilişkin hükümleri çerçevesinde dava açabilir.”;
“Pay alım teklifi” başlıklı 25. maddesinde, “(1) Halka açık ortaklıklarda, gönüllü ya da önemli nitelikteki işlemler nedeniyle zorunlu pay alım teklifi yapılması ile ilgili usul ve esaslar Kurulca belirlenir. (2) Pay alım teklifinin Kurul tarafından yasaklandığı durumlarda, yasaklanan teklife dayanılarak gerçekleştirilen işlemler geçersizdir.
“Pay alım teklifi zorunluluğu” başlıklı 26. maddesinde, “(1) Halka açık ortaklıklarda yönetim kontrolünü sağlayan payların veya oy haklarının iktisap edilmesi hâlinde söz konusu payların veya oy haklarının iktisabının kamuya açıklandığı tarihte pay sahibi olan diğer ortakların paylarını satın almak üzere teklif yapılması zorunludur. Pay alım teklifinde bulunulmasına ve pay alım teklifinde bulunma zorunluluğundan muafiyete ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir.
(2) Ortaklığın oy haklarının yüzde ellisinden fazlasına tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber, doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunması, yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunması, yönetim kontrolünün elde edilmesi olarak kabul edilir. Ancak, imtiyazlı payların mevcudiyeti nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilemediği hâller bu madde kapsamında değerlendirilmez.
(3) Ortaklığın pay sahipliğinde herhangi bir değişiklik olmasa bile, 23. maddenin birinci fıkrasında Kurulca belirlenmesi öngörülen usul ve esaslar ile 29. maddenin altıncı fıkrasındaki usul ve esaslara uyulmadan, bazı ortakların kendi aralarında yapacakları özel anlaşmalarla yönetim kontrolünü ele geçirmeleri de bu madde kapsamında değerlendirilir.
(4) Kurul, faaliyet konusu imtiyaz verilen bir işi görmek olup da bu imtiyazı kaldırılan veya 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca faaliyet izni kaldırılan veya temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna
devredilen halka açık ortaklıkların pay sahiplerinin korunması amacıyla, imtiyazın geri alınmasına veya 5411 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanmasına neden oldukları tespit edilen hâkim ortak olan gerçek ve tüzel kişilere pay alım teklifi zorunluluğu getirebilir.
(5) Kurul, yatırım ortaklıklarının yatırım ortaklığı niteliklerinin değiştirilmesine veya yitirilmesine neden olacak esas sözleşme değişikliklerine izin verilebilmesi için pay alım teklifi zorunluluğu getirebilir.
(6) Pay alım teklifinde bulunma zorunluluğu doğan gerçek ve tüzel kişiler ile bunlarla birlikte hareket edenlerin sahip olduğu oy hakları, Kurulca belirlenecek süre içinde bu zorunluluğun yerine getirilmemesi hâlinde kendiliğinden donar. Söz konusu paylar, genel kurul toplantı nisabında dikkate alınmaz.
“;
“Genel kurul toplantılarına ilişkin esaslar” başlıklı 29. maddesinde, “(1) Halka açık ortaklıklar genel kurullarını, toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, ortaklığın internet sitesi ve Kamuyu Aydınlatma Platformu ile Kurulca belirlenen diğer yerlerde yayımlanan ilanla çağırmak zorundadırlar. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az üç hafta önce yapılır. Bu fıkraya ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir. … (6) Halka açık ortaklıklarda yeni pay alma haklarının kısıtlanmasına, kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kuruluna yeni pay alma haklarını kısıtlama yetkisinin verilmesine, sermaye azaltımına ve 23. maddenin birinci fıkrasına göre belirlenen önemli nitelikteki işlemlere ilişkin kararların genel kurulca kabul edilebilmesi için, esas sözleşmelerinde açıkça oran belirtilmek suretiyle daha ağır nisaplar öngörülmediği takdirde, toplantı nisabı aranmaksızın, ortaklık genel kuruluna katılan oy hakkını haiz payların üçte ikisinin olumlu oy vermesi şartı aranır. Ancak, toplantıda sermayeyi temsil eden oy hakkını haiz payların en az yarısının hazır bulunması hâlinde, esas sözleşmede açıkça daha ağır nisaplar öngörülmedikçe, toplantıya katılan oy hakkını haiz payların çoğunluğu ile karar alınır. Bu işlemlerde, 6102 sayılı Kanun’un 436. maddesinin birinci fıkrasına göre taraf olan ortaklar bu işlemlerin onaylanacağı genel kurul toplantılarında oy kullanamazlar. Bu fıkrada belirtilen nisapları hafifleten esas sözleşme hükümleri geçersizdir.” kuralı yer almıştır.
Dava konusu Pay Alım Teklifi Tebliği’nin “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “(1) Bu Tebliğ’in amacı, halka açık ortaklıklarda gönüllü ve zorunlu pay alım teklifinde bulunulmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, “(1) Bu Tebliğ, yönetim kontrolü değişiminden bağımsız olarak, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 26. maddesinin beşinci fıkrası ve 33. maddesinin dördüncü fıkrası çerçevesinde pay alım teklifi zorunluluğunun doğduğu hâllerde aksi ilgili düzenlemelerde belirtilmedikçe uygulanmaz.”; “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde, “(1) Bu Tebliğ, 6362 sayılı Kanun’un 25. maddesinin ikinci fıkrası ve 26. maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.”;
“Pay alım teklifine ilişkin genel esaslar” başlıklı 5. maddesinde, “(1) Herhangi bir kişi veya birlikte hareket ettiği kişiler tarafından, hedef ortaklığın sermayesini temsil eden paylarının kısmen veya tamamen iktisap edilmesi suretiyle yönetim kontrolünün elde edilmesi hâlinde, hedef ortaklığın sermayesini temsil eden diğer paylarını elinde bulunduran tüm pay sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde pay alım teklifi yapılması zorunludur. Pay alım teklifinde, hedef ortaklığın sermayesini temsil eden aynı gruba dahil tüm payları eşit işleme tabi tutulur.
(2) Ödemelerin Türk Lirası cinsinden tam ve nakden yapılması esastır. Ancak pay alım teklifinde ödenecek bedel, pay sahibinin yazılı onayının alınması koşuluyla tamamen ya da kısmen menkul kıymet olarak da belirlenebilir. Pay alım teklifi bedelinin tamamen veya kısmen menkul kıymet cinsinden belirlenmesi durumunda, menkul kıymetin borsada işlem gören nitelikte olması zorunludur. Ödemeye konu menkul kıymet için esas alınan birim fiyat veya değişim oranı ve bu fiyatın veya değişim oranının tespitinde kullanılan yöntem bilgi formunda açıklanır.
(3) Pay alım teklifine karşılık veren pay sahiplerinin satmaya karar verdikleri payların satışı, teklifte bulunanlar adına satın alma işlemlerini gerçekleştiren bir yatırım kuruluşu aracılığıyla bilgi formunda ilan edilen yöntem çerçevesinde gerçekleştirilir. Pay alım teklifi çerçevesinde satın alınan payların bedeli, en geç satışı takip eden iş günü içerisinde ödenir. Pay alım teklifine ilişkin aracılık ve benzeri diğer işlem maliyetlerinin teklifte bulunan tarafından karşılanması zorunludur.
(4) Pay alım teklifi ile ilgili her türlü ilan, reklam ve duyurular bilgi formunda yer verilen bilgilerle tutarlı bir içerikte hazırlanır.”;
“Zorunlu Pay Alım Teklifine İlişkin Esaslar” başlıklı Üçüncü Bölümündeki “Zorunlu pay alım teklifi” başlıklı 11. maddesinde, “(1) Gönüllü olarak yapılan kısmi pay alım teklifi, blok veya münferit alımlar ya da diğer herhangi bir yöntemle, tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber, doğrudan veya dolaylı olarak bir ortaklığın yönetim kontrolünü sağlayan paylarını veya oy haklarını iktisap edenler, diğer ortaklara ait payları satın almak üzere pay alım teklifinde bulunmak zorundadır.
(2) Ortaklığın pay sahipliğinde herhangi bir değişiklik olmasa dahi, ortakların kendi aralarında yapacakları özel yazılı anlaşmalarla yönetim kontrolünü ele geçirmeleri sonucunda da pay alım teklifi zorunluluğu doğar.
(3) Kurul, faaliyet konusu kamu hizmeti vermek üzere kamu kurum ve kuruluşları tarafından süreli veya süresiz olarak imtiyaz verilen bir işi görmek olup da bu imtiyazı kaldırılan veya 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca faaliyet izni kaldırılan ya da temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen halka açık ortaklıkların pay sahiplerinin korunması amacıyla, imtiyazın geri alınmasına veya 5411 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanmasına neden oldukları tespit edilen yönetim kontrolüne sahip gerçek ve tüzel kişilere pay alım teklifi zorunluluğu getirebilir.
(4) Zorunlu pay alım teklifi hiçbir koşula bağlanamaz.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Sözlük anlamı ile “düzenli hâle koymak, düzen vermek, tanzim ve tertip etmek” olarak tanımlanan “düzenleme”, kamu hukukunda kural koyma ile eş anlamlıdır. Kural ise; sürekli, soyut, nesnel, genel (kişilik dışı) durumları belirleyen ve gösteren norm olarak tanımlanmaktadır (ÖZAY İl Han, Günışığında Yönetim, 2017, İstanbul, s. 426).
İdare, Anayasa ve kanunlardan aldığı yetki ile kural koyma (düzenleme yapma) yetkisine sahiptir. “Kural işlemler” (ya da diğer adıyla genel düzenleyici işlemler), üst hukuk kurallarına uygun olarak hukuk düzenine yeni kural getiren ya da mevcut bir kuralı değiştiren veya kaldıran tek yanlı idarî işlemlerdir. Düzenleme yetkisini kullanarak yönetmelik, tebliğ, genelge gibi genel düzenleyici işlemleri yapan idarenin bir işleminin düzenleyici nitelik taşıdığının kabul edilebilmesi için, söz konusu işlemin sürekli, soyut, nesnel, genel durumları belirleyen ve gösteren hükümler içermesi, başka bir anlatımla, belirtilen nitelikte kurallar getirmiş olması gerekmekte olup, bu genel düzenlemelerin üst hukuk kurallarına aykırı hükümler içermemesi zorunludur.
Pay alım teklifi, bir anonim ortaklığın sermaye ve yönetiminde kontrolü sağlamak amacıyla paylarını satın almak üzere o anonim ortaklığın (hedef ortaklık) ortaklarına açık teklif yapılmasıdır. Pay alım teklifi yoluyla pay toplanması gönüllü ve zorunlu olmak üzere iki çeşittir. Gönüllü pay alım teklifi yönetim kontrolünü sağlamak amacıyla pay sahiplerine pay alım teklifinde bulunularak pay toplanmasını ifade ederken zorunlu pay alım teklifi ise, teklif sahibi konumundaki kişi veya ortaklık ve bunlarla birlikte hareket eden kişilerin halka açık ortaklık nezdindeki paylarının muayyen bir oranını iktisap etmesiyle, hedef ortaklığın diğer paylarının toplanması açısından teklif sahibine düşen bir yükümlülük olarak ifade edilebilir.
Zorunlu pay alım teklifinin amacı, ortaklıktaki yönetim kontrolünün el değiştirmesi nedeniyle ortaklara paylarını kontrol değişikliğine yol açan satış fiyatı üzerinden eşit şartlar altında satarak ortaklıktan ayrılma hakkı tanımaktır.
Pay alım teklif yükümlülüğü getirilmesindeki amaç, ortaklıktaki yönetim değişikliği nedeniyle ortaklıktan ayrılmak isteyen pay sahiplerinin, paylarını zarara uğramaksızın satmalarını temin etmek ve bu suretle pay sahiplerine pay iktisabından sonra oluşan yeni yönetim içinde ortaklıkta ortak olarak kalmama hakkı tanımaktır. Ortaklıklardaki kontrol değişiklikleri ortalığın yeniden yapılanması anlamını taşıdığından, bir yanda azınlıktaki ortağın ortaklıktan ayrılma hakkıyla diğer yanda ortaklığın yeniden yapılanması ve gelişimi arasındaki menfaatler dengesi gözetilmiştir.
6362 sayılı Kanun’da halka açık ortaklıklarda, gönüllü ya da önemli nitelikteki işlemler nedeniyle zorunlu pay alım teklifi yapılması ile ilgili usul ve esasların belirlenme yetkisi Kurul’a verilmiştir.
1)Tebliğ’in “Yönetim kontrolü” başlıklı 12. maddesinin birinci fıkrası (Doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber ortaklığın oy haklarının yüzde ellisinden fazlasına sahip olunması veya söz konusu orana bağlı olmaksızın yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunması, yönetim kontrolünün elde edilmesi olarak kabul edilir. Ancak, imtiyazlı payların mevcudiyeti nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilemediği hâller bu madde kapsamında değerlendirilmez.) ile ikinci fıkrasının (Birinci fıkradaki hâller dışında, ortaklığın sermaye yapısı veya genel kurul toplantısında oluşan fiili durum nedeniyle yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunun fiilen seçilebilir olması yönetim kontrolünün ele geçirildiği anlamına gelmez.) incelenmesi;
6362 sayılı Kanun’un 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre, ortaklığın oy haklarının yüzde ellisinden fazlasına tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber, doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunması ile yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunmasının yönetim kontrolünün elde edilmesi anlamına geldiği, ancak, imtiyazlı payların mevcudiyeti nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilemediği hâllerin bu madde kapsamında değerlendirilmeyeceği anlaşılmaktadır.
Tebliğ’in söz konusu düzenlemelerinde 6362 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle aynı yönde ve ülkemizin mevcut ekonomik durumu, gelişen ve değişen ekonomik ve sosyal koşullar ile dinamik yapıdaki sermaye piyasası ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, Kurul’a verilen yetki çerçevesinde, yönetim kontrolünün belirlenmesine ilişkin doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte hareket ettikleri kişilerle beraber ortaklığın oy haklarının yüzde ellisinden fazlasına sahip olunması veya söz konusu orana bağlı olmaksızın yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunu seçme veya genel kurulda söz konusu sayıdaki üyelikler için aday gösterme hakkını veren imtiyazlı paylara sahip olunmasının yönetim kontrolünün elde edilmesi olarak kabul edileceği, ancak, imtiyazlı payların mevcudiyeti nedeniyle yönetim kontrolünün elde edilemediği hâllerin bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği ve birinci fıkradaki hâller dışında, ortaklığın sermaye yapısı veya genel kurul toplantısında oluşan fiili durum nedeniyle yönetim kurulu üye sayısının salt çoğunluğunun fiilen seçilebilir olmasının yönetim kontrolünün ele geçirildiği anlamına gelmeyeceği yönünde yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
2) Tebliğ’in “Pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğmadığı hâller” başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ((1) Aşağıdaki hâllerin varlığı hâlinde pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğmadığı kabul edilir: … b) Pay iktisabı olmaksızın özel yazılı anlaşmalarla yönetim kontrolünün ele geçirilmesinde, bu anlaşmaların genel kurul tarafından onaylanması ve genel kurul toplantısına katılarak olumsuz oy kullanıp muhalefet şerhini toplantı tutanağına işleten pay sahiplerine Kurul’un ilgili düzenlemeleri uyarınca ayrılma hakkı verilmesi.) incelenmesi;
6362 sayılı Kanun’un 26. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, ortaklığın pay sahipliğinde herhangi bir değişiklik olmasa bile, anılan Kanun’un 23. maddenin birinci fıkrasında Kurulca belirlenmesi öngörülen usul ve esaslar ile anılan Kanun’un 29. maddesinin altıncı fıkrasındaki usul ve esaslara uyulmadan, bazı ortakların kendi aralarında yapacakları özel anlaşmalarla yönetim kontrolünü ele geçirmeleri hâlinde pay alım teklifi zorunluluğu doğacağı anlaşılmaktadır.
Tebliğ’in söz konusu düzenlemesinde 6362 sayılı Kanun’un 26. maddesinin üçüncü fıkrasına göre ortakların gerekli usul ve esaslara uymadan kendi aralarında yapacakları anlaşmalarla yönetim kontrolünü ele geçirmeleri hâlinde pay alım teklifi zorunluluğu doğacağı yönündeki düzenleme uyarınca gerekli usul ve esaslara uyularak yapılan özel yazılı anlaşmalarla yönetim kontrolünün ele geçirilmesi durumunda genel kurul toplantısına katılarak olumsuz oy kullanıp muhalefet şerhini toplantı tutanağına işleten pay sahiplerine Kurul’un ilgili düzenlemeleri uyarınca ayrılma hakkı verilmesi hâlinde pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünün doğmayacağı yönünde yatırımcıları korumaya yönelik olarak ve Kurul’a verilen yetki çerçevesinde çıkarılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
3) Tebliğ’in “Zorunlu pay alım teklifi fiyatı” başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrasındaki “… ile teklifte bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerce pay alım teklifini doğuran pay alımları da dahil olmak üzere tekliften önceki altı ay içinde hedef ortaklığın aynı grup paylarına ödediği en yüksek fiyattan düşük olamaz.” ibaresinin, ikinci fıkrasının (c) bendinin, ((2) Hedef ortaklığın yönetim kontrolünde dolaylı bir değişiklik meydana gelmesi durumunda pay alım teklifi fiyatı; … c) Hedef ortaklığın paylarının borsada işlem görmesi durumunda, payların satışına ilişkin anlaşmanın yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalamasının, yüksek olanından düşük olmayacak şekilde belirlenir.) ve 3. fıkrasının (c) bendinin, ((3) Hedef ortaklığın sermayesini temsil eden birden fazla pay grubunun bulunması durumunda, pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu doğuran pay devrine konu olmayan grup veya gruplara dahil olan paylar için ödenecek pay alım teklifi fiyatı; … c) Pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu doğuran pay devrine konu olmayan grup veya gruplara dahil olan payların borsada işlem görmesi durumunda, varsa hedef ortaklık paylarının satışına ilişkin anlaşma yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan payın günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalamasının yüksek olanından düşük olmayacak şekilde belirlenir.) incelenmesi;
Zorunlu pay alım teklifinin en önemli unsurunu pay alım teklifi fiyatının tespiti teşkil etmektedir. Zira pay alım teklifi, bir tarafta küçük yatırımcıların korunması, diğer tarafta ortaklık kontrolü için mücadele edilebilirlik arasındaki dengeyi oluşturmaktadır.
Tebliğ’in söz konusu düzenlemelerinde zorunlu pay alım teklifi fiyatının belirlenmesine ilişkin olarak, hedef ortaklık paylarının borsada işlem görmesi durumunda, payların satışına ilişkin anlaşmanın yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalaması ile teklifte bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerce pay alım teklifini doğuran pay alımları da dahil olmak üzere tekliften önceki altı ay içinde hedef ortaklığın aynı grup paylarına ödediği en yüksek fiyattan düşük olamayacağı, hedef ortaklığın yönetim kontrolünde dolaylı bir değişiklik meydana gelmesi durumunda pay alım teklifi fiyatının ödenen tutar da dikkate alınarak hedef ortaklığın pay fiyatının belirlenmesi amacıyla Kurul’un değerlemeye ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde hazırlanan değerleme raporunda belirtilen fiyatın, pay alım teklifinde bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerin, varsa hedef ortaklıkta yönetim kontrolünün dolaylı değişikliğine sebep olan pay devrine ilişkin anlaşmanın yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde, hedef ortaklık paylarında yaptıkları alımlarda ödedikleri en yüksek fiyatın, hedef ortaklığın paylarının borsada işlem görmesi durumunda, payların satışına ilişkin anlaşmanın yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalamasının, yüksek olanından düşük olmayacak şekilde belirleneceği; hedef ortaklığın sermayesini temsil eden birden fazla pay grubunun bulunması durumunda, pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu doğuran pay devrine konu olmayan grup veya gruplara dahil olan paylar için ödenecek pay alım teklifi fiyatının pay grupları arasındaki imtiyaz farklılıkları dikkate alınarak Kurul’un değerlemeye ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde hazırlanan değerleme raporunda belirtilen fiyatın, pay alım teklifinde bulunan veya birlikte hareket ettiği kişilerin, varsa hedef ortaklık paylarının satışına ilişkin anlaşmanın yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde, pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu doğuran pay devrine konu olmayan grup veya gruplara dahil olan paylarda yaptıkları alımlarda ödedikleri en yüksek fiyatın, pay alım teklifinde bulunma zorunluluğunu doğuran pay devrine konu olmayan grup veya gruplara dahil olan payların borsada işlem görmesi durumunda, varsa hedef ortaklık paylarının satışına ilişkin anlaşma yapıldığının kamuya duyurulduğu tarihten önceki altı aylık dönem içinde oluşan payın günlük ağırlıklı ortalama borsa fiyatlarının aritmetik ortalamasının yüksek olanından düşük olmayacak şekilde belirleneceği şeklinde pay alım teklifi yükümlülüğünün amacına uygun olarak kanunla verilen yetki çerçevesinde yapılan düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
4) Tebliğ’in “Pay alım teklifinde bulunma zorunluluğundan muafiyet” başlıklı 18. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ((1) Kurul, aşağıdaki hâllerin varlığı hâlinde başvuru üzerine pay alım teklifinde bulunma zorunluluğuna muafiyet verebilir: … c) Halka açık ortaklığın ana ortaklığındaki yönetim kontrolü değişikliğinin, halka açık ortaklıktaki yönetim kontrolünün elde edilmesi amacını taşımaması (Bu şartın varlığının tespitinde; hedef ortaklığın, ana ortaklığın son yıllık finansal tablolara göre varlık toplamına olan etkisinin %10’u aşmaması ve ana ortaklığın faaliyet hacmi içinde önemli bir yer taşımaması ve benzeri hususlar Kurulca dikkate alınır) ile (ç) bendinin (Özelleştirme kapsamındaki halka açık ortaklıklarda kamu paylarının satışı) incelenmesi;
Pay alım teklifi yükümlülüğü, pay sahiplerine fırsat eşitliği sağlamakla birlikte pay alım teklifinde bulunma zorunluluğu getirilen kişi veya gruba ağır bir mali külfet yükleyebildiği için caydırıcı bir rol de oynayabilmektedir. Bu durum ise ortaklığın ihtiyacı olan yönetim değişikliği ve sermaye girişinin önlenmesi gibi olumsuz birtakım sonuçların doğmasına yol açabileceğinden, Kurulca söz konusu olumsuz sonuçların doğmasını önlemek amacıyla bazı şartlar dâhilinde pay alım teklifi yükümlülüğünden muafiyet getirilmesi esası benimsenerek menfaat dengesi gözetilmek istenmiştir. Böylece yönetim kontrolü değişikliğinin küçük pay sahipleri üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin baştan, pay sahiplerine paylarını kontrolü ele geçiren kişiye satma hakkı tanımak suretiyle önlenmesi amaçlanmıştır.
Tebliğ’in söz konusu düzenlemelerinde Kurulca, halka açık ortaklığın ana ortaklığındaki yönetim kontrolü değişikliğinin, halka açık ortaklıktaki yönetim kontrolünün elde edilmesi amacını taşımaması ile özelleştirme kapsamındaki halka açık ortaklıklarda kamu paylarının satışı hâlinde başvuru üzerine pay alım teklifinde bulunma zorunluluğuna muafiyet verilebileceği belirtilmiştir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; A) Bu maddede belirtilen ve Kanunun uygulanmasında “kuruluş” adı ile anılacak olan; a) İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının, … ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, Hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etmek gerekçelerinden birisi ile özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir.” şeklindeki düzenlemeyle özelleştirmenin amacının ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak olduğu ifade edilmiştir.
Devletin ekonomideki sınaî ve ticarî faaliyetlerinin asgarî düzeye indirilmesi, Devlet bütçesi üzerindeki kamu iktisadî teşebbüsleri finansman yükünün azaltılması, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, sermaye piyasasının geliştirilmesi, âtıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, sermaye piyasalarına yönelmeyen yerli ve yabancı tasarrufların bu piyasalara yönlendirilerek yeni kaynaklar oluşturulması ve kamu kesiminin fonlar üzerindeki talebi nedeniyle sıkışan mâlî piyasa üzerindeki olumsuz baskının engellenmesi özelleştirme uygulamalarının amaçlarındandır.
Özelleştirme kapsamında olan kuruluşların büyük bir çoğunluğu kaynak ihtiyacı nedeniyle mâlî güçlükler içerisinde olup, kamu paylarını iktisap eden kişi veya gruplara zorunlu pay alım teklifi kurallarının uygulanması pay iktisabının maliyetini artıracak, mâlî sıkıntı içine olan kuruluşların ihya edilmesi engellenecek veya büyük ölçüde güçleştirilecektir.
Özelleştirme kapsamındaki halka açık ortaklıklarda kamu paylarının satışına ilişkin olarak pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünden muafiyet hâli getirilmesiyle özelleştirme politikalarının amacına uygun olarak gerçekleştirilmesine imkân sağlanarak nihaî aşamada özelleştirilen halka açık ortaklıklarda pay sahibi olan küçük yatırımcıların da artı değer elde etme şansları doğabilecektir.
Bu itibarla, Tebliğ’in söz konusu düzenlemelerinin pay alım teklifi yükümlülüğü ile pay alım teklifinde bulunma yükümlülüğünden muafiyete ilişkin amaçlara uygun olarak kanunla verilen yetki çerçevesinde çıkarıldığı anlaşıldığından, anılan düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ….-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ….-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutar ile istemi hâlinde fazladan yatırılan ….-TL vekâlet harcının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.