Danıştay Kararı 13. Daire 2014/2631 E. 2018/657 K. 22.02.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/2631 E.  ,  2018/657 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2014/2631
Karar No : 2018/657

Davacı: …
Vekili: …
Davalı: …
Vekili: …

Davanın Özeti: 22.06.2009 tarih ve … sayılı, 16.04.2010 tarih ve … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarıyla bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine karar verilen, … ili, … ilçesi, … Köyü, … ve … nolu parsellerdeki (yeni … ada – … nolu parsel) ve … Köyü … nolu parseldeki taşınmazlara ilişkin kararların iptal edilerek bu taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 12.05.2014 tarih ve … sayılı kararının; anılan taşınmazların bir bölümünün belediye hizmet binası, araç ve makine parkı olarak kullanıldığı, bir bölümünden ise, kiralanabilir alan elde edilerek gelir elde edildiği, tapu siciline şerh edilen amaca bağlı kalınarak kamu hizmetlerinde kullanıldığı, taşınmazların kapsam ve programa alınmasının hukuka aykırı olduğu, dava konusu kararda ve kararın gerekçe metninde kararın sebebinin gösterilmediği, idari işlemlerin dava açma süresi içinde geri alınabileceği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Usule ilişkin olarak, davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, davacı belediyeye dava konusu işlemdeki taşınmazların kamu yararına uygun şekilde kullanılmak üzere devredildiği, ancak … ‘nın 18.05.2012 tarihli yazısı ile taşınmaz üzerindeki kamu yararı şerhinin kaldırılmasının talep edildiği, kamu yararının ortadan kalktığı yönündeki beyanı doğrultusunda taşınmazların yeniden kapsam ve programa alınmasının kanunun emri olduğu, yetki ve usulde paralellik ilkesinin gereğinin yerine getirildiği, taşınmazların tahsis amacı dışında kullanıldığının dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği, taşınmazın kiralanmak suretiyle gelir elde edildiğinin beyan edildiği, dava konusu işlemin bağımsız yeni bir işlem olduğu, dava konusu işlemin, taşınmazların tahsis amacına aykırı olarak kullanıldığı gerekçesiyle tesis edildiği belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’nın Düşüncesi: Dava, 22.06.2009 tarih ve … sayılı, 16.04.2010 tarih ve … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarıyla bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine karar verilen, … ili, … ilçesi, … Köyü, … ve … nolu parsellerdeki (yeni … ada – … nolu parsel) ve … Köyü … nolu parseldeki taşınmazlara ilişkin kararların iptal edilerek bu taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 12.05.2014 tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinin (A) fıkrasında, bu Kanun’un amacının, bu maddede sayılan kuruluşların, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmesine ilişkin esasları düzenlemek olduğu; 2. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde ise, milli güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği durumlar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğine sahip eğitim kurumları ve mahalli idarelere devir yapılmaması ilkesinin özelleştirme uygulamalarında esas alınacak ilkeler arasında olduğu belirtilmiştir.
Aktarılan mevzuat düzenlemelerinin birlikte değerlendirilmesinden, 4046 sayılı Kanun’un özelleştirme uygulamalarına ilişkin olarak belirlediği temel amacın ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak olduğu, özelleştirme kapsam ve programına alınan kuruluşlara ait taşınmazlarda öncelikle bu amaç doğrultusunda özelleştirme uygulamalarının tesisi gerekmekle birlikte, milli güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği durumlarda ise, istisnaî olarak kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu tüzel kişiliğine sahip eğitim kurumlarına ve mahalli idarelere devir yapılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, mülkiyeti … A.Ş.’ye (… ) ait … ili, … ilçesi, … Köyü, … ve … nolu parsellerdeki (yeni … ada – … nolu parsel) taşınmazların üzerindeki muhdesat ile birlikte bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine, belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılmasına ve kullanım amacının tapu siciline şerh edilmesine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun (Kurul) 22.06.2009 tarih ve … sayılı; … ili, … ilçesi, … Köyü, … nolu parseldeki taşınmazın üzerindeki muhdesat ile birlikte bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine, belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılmasına ve kullanım amacının tapu siciline şerh edilmesine ilişkin Kurul’un 16.04.2010 tarih ve … sayılı kararlarının alınmasından sonra, 14.05.2014 tarih ve 29000 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kurul’un 12.05.2014 tarih ve … sayılı dava konusu kararı ile anılan kararların iptali ile taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verilmesi üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde, karara konu taşınmazların bir bölümünün, belediye hizmet binası ile araç ve makine parkı olarak kullanıldığı, bir bölümünden ise, kiralanabilir alan elde edilerek gelir elde edildiği; davalı idarenin savunmasında ise, …’nın 18.05.2012 tarihli yazısı ile, karara konu taşınmazların daha verimli ve etkin kullanılabilmesi amacıyla taşınmazların üzerindeki kamu yararı şerhinin kaldırılmasının talep edilmesi üzerine, dava konusu kararın tesis edildiği iddia edilmiş olup; Dairemizin 17.09.2014 tarihli ara kararı ile, davalı idareden, dava konusu işlemin gerekçesini oluşturan tespitler ile bu tespitlere ilişkin hangi işlemlerin tesis edildiğine dair bilgi ve belgelerin; davacı belediyeden ise, taşınmazların devir tarihinden bugüne kadar nasıl kullanıldığına ilişkin her taşınmaz için ayrı ayrı olmak üzere ayrıntılı bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği; davacı belediye tarafından ara karara cevap verilmediği, davalı idare tarafından ara karara verilen cevabi yazıda ise, taşınmazların kamu yararına kullanılmasına ilişkin tapu kayıtlarında yer alan şerhin kaldırılmasının talep edilmesinin, taşınmazların kamu yararına kullanılmayacağı durumunu ortaya koyduğu gerekçesiyle dava konusu kararın tesis edildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Dairemizin 01.11.2017 tarihli ara kararı ile, davalı idareden, kamu yararı şerhinin kaldırılmasına ilişkin başvurudan yaklaşık iki yıl sonra dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşıldığından, taşınmazların davacı belediye tarafından hangi amaçlarla kullanıldığına ilişkin mahalde yapılan bir tespit olup olmadığı, davacı belediyeden ise, 17.09.2014 tarihli ara kararıyla istenilen bilgi ve belgelerin ikinci kez istenilmesine ve taşınmazlar üzerindeki kamu yararı şerhinin kaldırılmasının hangi sebeple istenildiğinin sorulmasına karar verilmiş; davacı belediye tarafından ara kararına cevap verilmemiş; davalı idare tarafından ara karara verilen cevabi yazının ekinde sunulan … Holding A.Ş.’nin 12.12.2017 tarih ve 15183 sayılı yazısında ise, taşınmazların mahallinde yapılan bir tespit çalışmasına dayalı olarak hazırlanmış bir belge bulunmadığı bildirilmiştir.
Bu itibarla, 4046 sayılı Kanun’un temel amacının dışına çıkılarak bir taşınmazın belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılması kaydıyla belediyeye devredilmesine karar verildikten sonra, taşınmazın kamu yararı amacıyla kullanılması ihtiyacının ortadan kalkması durumunda, davalı idarece, Kanun’un genel amacı doğrultusunda işlem tesis edilmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, davacı belediye tarafından, taşınmazların dava dilekçesinde belirtildiği şekilde kullanıldığına ilişkin iddiasını kanıtlar herhangi bir bilgi ve belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, Dairemizin 17.09.2014 ve 01.11.2017 tarihli ara kararlarına da davacı belediyece cevap verilmeyerek iddiasını ispatlar bilgi ve belgelerin gönderilmediği; öte yandan, davacı belediye tarafından 18.05.2012 tarihli yazı ile ‘ndan taşınmazlar üzerindeki kamu yararı şerhinin kaldırılmasının talep edildiği dikkate alındığında, Kanun koyucu tarafından kamu yararı ve milli güvenliğin gerektirdiği istisnai hâllerde mahalli idarelere devre imkân sağlandığı açık olduğundan, anılan taşınmazların Kanun’un genel amacına uygun olarak kapsam ve programına alınmasına ilişkin dava konusu kararda hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi: Dava; Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 12.05.2014 günlü ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde görülmemiştir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinin (A) fıkrasında; Kanunun amacının, bu maddede “kuruluş” adı ile anılacak olan; “a) İktisadî devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının, … ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirmelerine ilişkin esasları düzenlemek” olduğu belirtildikten sonra, 2. maddesinin (b) bendinde; “kuruluşların özellikleri ve içinde bulundukları şartlara göre özelleştirme yöntemlerinin belirlenmesi” ve (i) bendinde; “özelleştirme uygulamalarında, milli güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği durumlar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğine sahip eğitim kurumları ve mahalli idarelere devir yapılmaması” ilkesi; özelleştirme uygulamalarında esas alınacak ilkeler arasında sayılmış ve maddenin son fıkrasında da; Kanunda öngörülen amaç ve ilkeler doğrultusunda alınacak kararlarda öncelikler ile bunların tabi olacağı özelleştirme uygulamalarına ilişkin esas ve usullerin, kuruluşların niteliklerinin ve ülke ekonomisinin gerektirdiği şartlar da dikkate alınarak Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca belirleneceği öngörülmüştür.
Belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca, temel amaca uygun olarak özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların özel sektör kuruluşlarına devrinin esas olduğu, istisnai olarak kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelere devrinin, ancak milli güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği hâllerde yapılabileceği açıktır. Kanunda bu düzenleme dışında, bu tür devirlerin ne şekilde yapılacağına ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir. Kanunla getirilen tek kriter, milli güvenlik ve kamu yararı gerekliliği olduğundan, bu gerekliliğin varlığı hâlinde özelleştirmenin her aşamasında kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelere devre engel bir durum bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 05.02.2001 tarih ve 2001/06 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan … A.Ş.’nin (…) mülkiyetinde bulunan gayrimenkullerden, … ili, … ilçesi, … Köyünde bulunan ve tapunun … parsel numarasında kayıtlı 4720 m² ve … parsel numarasında kayıtlı 22.340 m² yüzölçümlü taşınmazların …’nın 16.10.2006 tarih ve … sayılı ve 08.04.2009 tarih ve … sayılı yazıları ile, kentsel gelişme hedefleri kapsamında kamu yararı hizmetlerinde kullanılmak üzere devrinin talep edilmesi üzerine, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 22.06.2009 günlü ve … sayılı kararı ile; anılan taşınmazların üzerindeki muhdesatı ile birlikte 4046 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (i) bendine istinaden bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine, taşınmazların belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılmasına ve kullanım amacının tapu siciline şerh edilmesine karar verildiği, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 16.04.2010 tarih ve 2010/17 sayılı kararı ile de; …’nın 24.03.2010 tarih ve 2503 sayılı yazısına istinaden özelleştirme kapsam ve programında bulunan …’nın mülkiyetindeki taşınmazlardan, … ili, … ilçesi, … Köyünde bulunan ve tapunun 4 parsel numarasında kayıtlı 99.690,00 m² yüzölçümlü taşınmazın üzerindeki muhdesat ile birlikte bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devrine karar verildiği, tapu kütüğünün beyanlar hanesine ”Belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılması” şerhinin düşüldüğü, Belediye tarafından, itfaiye hizmet binası, kiralanabilir alan ve belediyenin araç ve makine parkı olarak kullanılan söz konusu taşınmazlar için, daha sonra davacı Belediye tarafından, Başbakanlık …’na yazılan 18.05.2012 günlü yazı ile; söz konusu taşınmazların Belediye’ce daha verimli ve etkin kullanılabilmesi amacıyla, tapudaki “kamu yararı şerhi”nin kaldırılmasının talep edildiği, ancak Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun dava konusu 12.05.2014 günlü ve … sayılı kararı ile; Kurul’un daha önce … ve … parsel numaralarında kayıtlı taşınmazların … Belediyesi’ne devrine ilişkin 22.06.2009 tarih ve … sayılı Kararı’nın 1. maddesinin ve yine Kurul’un 16.04.2010 tarih ve … sayılı Kararı’nın iptal edilerek, söz konusu taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verildiği, bunun üzerine, anılan kararın iptali istemi ile bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
4046 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan düzenlemelerinin irdelenmesinden; Kanun’un özelleştirme uygulamalarına ilişkin olarak koyduğu temel amacın, “ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak” olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, özelleştirme kapsam ve programına alınan kuruluşlara ait taşınmazlarda öncelikle bu amaç doğrultusunda tasarruf edilmesi gerekmekle birlikte, yasa koyucu tarafından istisnaî olarak milli güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği durumlarda kamu kurum ve kuruluşlarına devir yapılabilmesine olanak sağlanmıştır.
Bu duruma göre, 4046 sayılı Kanun’un temel amacının dışına çıkılarak bir taşınmazın sadece kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelere devredilebileceği, bunun için de taşınmazın milli güvenlik ve kamu yararı açısından devrini zorunlu kılan sebeplerin somut bir şekilde ortaya konulmasının gerekeceği tabiidir.
Olayda; davacı Belediye, …’na hitaben yazmış olduğu 18.05.2012 tarihli yazı ile, söz konusu taşınmazların üzerindeki kamu yararı şerhinin kaldırılmasını talep etmekle, kamu yararının ortadan kalktığını beyan etmiş bulunmaktadır. Buna göre, 4046 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (i) bendinde yer alan koşul ortadan kalkmış olduğundan, yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca, daha önce, taşınmazların bedelsiz olarak Belediye’ye devrine ilişkin olarak alınmış bulunan kararların iptaline karar verilmiştir.
Bu durumda; belediye hizmetlerinde kullanılmak üzere devredilen taşınmazların, kamu yararı amacı dışında kullanılmak istenmesi nedeniyle, devre ilişkin Kurul kararlarının iptal edilerek, taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, 22.06.2009 tarih ve … sayılı, 16.04.2010 tarih ve … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarıyla bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine karar verilen, … ili, … ilçesi, … Köyü, … ve … nolu parsellerdeki (yeni … ada- … nolu parsel) ve … Köyü … nolu parseldeki taşınmazlara ilişkin kararların iptal edilerek bu taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 12.05.2014 tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik iddiası geçerli görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi:
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinin (A) fıkrasında, bu Kanun’un amacının; bu maddede sayılan kuruluşların, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için özelleştirilmesine ilişkin esasları düzenlemek olduğu; 2. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde ise, milli güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği durumlar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğine sahip eğitim kurumları ve mahalli idarelere devir yapılmaması ilkesinin özelleştirme uygulamalarında esas alınacak ilkeler arasında olduğu belirtilmiştir.
Aktarılan mevzuat düzenlemelerinin birlikte değerlendirilmesinden, 4046 sayılı Kanun’un özelleştirme uygulamalarına ilişkin olarak belirlediği temel amacın ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak olduğu; özelleştirme kapsam ve programına alınan kuruluşlara ait taşınmazlarda öncelikle bu amaç doğrultusunda özelleştirme uygulamalarının tesisi gerekmekle birlikte, milli güvenlik ve kamu yararının gerektirdiği durumlarda, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu tüzel kişiliğine sahip eğitim kurumlarına ve mahalli idarelere devir yapılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, mülkiyeti … A.Ş.’ye (…) ait … ili, … ilçesi, … Köyü, … ve … nolu parsellerdeki (yeni … ada – … nolu parsel) taşınmazların üzerindeki muhdesat ile birlikte bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine, belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılmasına ve kullanım amacının tapu siciline şerh edilmesine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun (Kurul) 22.06.2009 tarih ve … sayılı; … ili, … ilçesi, … Köyü, … nolu parseldeki taşınmazın üzerindeki muhdesat ile birlikte bedelsiz olarak … Belediyesi’ne devredilmesine, belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılmasına ve kullanım amacının tapu siciline şerh edilmesine ilişkin Kurul’un 16.04.2010 tarih ve … sayılı kararlarının alınmasından sonra, 14.05.2014 tarih ve 29000 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kurul’un 12.05.2014 tarih ve … sayılı dava konusu kararıyla, anılan kararların iptali ile taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verilmesi üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizin 17.09.2014 tarihli ara kararı ile, davalı idareden, dava konusu işlemin gerekçesini oluşturan tespitler ile bu tespitlere ilişkin hangi işlemlerin tesis edildiğine dair bilgi ve belgelerin; davacı belediyeden ise, taşınmazların devir tarihinden bugüne kadar nasıl kullanıldığına ilişkin her taşınmaz için ayrı ayrı olmak üzere ayrıntılı bilgi ve belgenin gönderilmesi istenilmiş olup; davacı belediye tarafından ara karara cevap verilmemiş; davalı idare tarafından ara karara verilen cevabi yazıda ise, taşınmazların kamu yararına kullanılmasına ilişkin tapu kayıtlarında yer alan şerhin kaldırılmasının talep edilmesinin, taşınmazların kamu yararına kullanılmayacağı durumunu ortaya koyduğu gerekçesiyle dava konusu kararın tesis edildiği belirtilmiştir. Dairemizin 01.11.2017 tarihli ara kararı ile, davalı idareden, kamu yararı şerhinin kaldırılmasına ilişkin başvurudan yaklaşık iki yıl sonra dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşıldığından, taşınmazların davacı belediye tarafından hangi amaçlarla kullanıldığına ilişkin mahallinde yapılan bir tespit olup olmadığı, davacı belediyeden ise, 17.09.2014 tarihli ara kararıyla istenilen bilgi ve belgelerin ikinci kez istenilmesine ve taşınmazlar üzerindeki kamu yararı şerhinin kaldırılmasının hangi sebeple istenildiğinin sorulmasına karar verilmiş; davacı belediye tarafından ara kararına cevap verilmemiş; davalı idare tarafından ara karara verilen cevabi yazının ekinde sunulan … Holding A.Ş.’nin 12.12.2017 tarih ve 15183 sayılı yazısında ise, taşınmazların mahallinde yapılan bir tespit çalışmasına dayalı olarak hazırlanmış bir belge bulunmadığı bildirilmiştir.
Bu durumda, davacı belediyeye, belediye hizmetlerinde kamu yararına uygun şekilde kullanılmak üzere bedelsiz olarak devredilen davaya konu taşınmazların, bu doğrultuda, davacı belediye tarafından, belediye hizmet binası, araç ve makine parkı olarak kullanıldığı, bu yönüyle kullanım amacına uygun davranıldığının açık olduğu; Belediye Başkanlığı’nın 18.05.2012 tarihli yazısı ile taşınmazların belediye tarafından daha verimli ve etkin kullanılabilmesi amacıyla kamu yararı şerhinin kaldırılmasının davalı idareden talep edilmesinin taşınmazın amacı dışında kullanıldığı anlamına gelmeyeceği, davalı idarece aksini kanıtlar yönde bir bilgi ve belge gönderilmediği; öte yandan, davalı idarece, dava konusu kararın anılan başvuruya istinaden tesis edildiği iddia edilmiş ise de, 18.05.2012 tarihinden dava konusu işlemin tesis edildiği 12.05.2014 tarihine kadar yaklaşık iki yıl süresince taşınmazın davalı belediye tarafından kamu yararı amacı dışında kullanıldığına ilişkin davalı idarece mahallinde yapılan bir tespit bulunmadan dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşıldığından, Kurul’un, belediye hizmetlerinde kullanılmak üzere tasarrufta bulunulan taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin 12.05.2014 tarih ve … sayılı kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 12.05.2014 tarih ve … sayılı kararının İPTALİNE, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi hâlinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.