Danıştay Kararı 13. Daire 2014/2323 E. 2020/794 K. 10.03.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/2323 E.  ,  2020/794 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/2323
Karar No:2020/794

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
KARŞI TARAF (DAVALI): Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, başka işletmecilere ait fiber optik kabloların kesilerek elektronik haberleşmenin aksamasına neden olunduğundan bahisle 2010 yılı net satış tutarının %0.005 (yüzbinde beş)’i oranında idari para cezası verilmesine ilişkin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (Kurul) gün ve sayılı kararı ile anılan kararın bildirimine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; isimli iş merkezinin bahçesinde bulunan bir odada iş merkezine giden kabloların bulunduğu, bu bölümde isimli şirketlere ait bulunan kabloların kesilmesi nedeniyle anılan şirketler tarafından şikayette bulunulduğu, Kurum tarafından yapılan inceleme neticesinde davacı şirket elemanlarınca yapılan müdahalenin 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 34. maddesine aykırı olduğunun tespit edildiği, bu doğrultuda hizmet kesintisinin sınırlı sayıda kişiyi etkilemesi, davacı şirketin inceleme sırasında gerekli özveriyi göstermesi gibi hususlar da dikkate alınarak davaya konu idari para cezasının verildiği, davacı şirket tarafından, sebebi ne olursa olsun haberleşmeye yarayan ekipmanlara müdahale edilmemesi, gerekirse Kurum nezdinde şikayetlerde bulunularak gerekli işlemlerin yapılmasının sağlanması gerekirken, doğrudan üç ayrı şirkete ait kabloların kesilmesi suretiyle bu şirketlerin abonelerinin haberleşme hürriyetlerinin kısıtlandığı anlaşıldığından, anılan ihlâl nedeniyle tesis edilen davaya konu Kurul kararı ile anılan kararın bildirimine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, izni ve bilgisi dışında kendilerine ait altyapıdan hizmet verilmesinin ulusal güvenliği tehlikeye sokabilecek sonuçlar doğurabildiği, müdahale edilen altyapı üzerinde ve muharebe ve iletişim ağları bulunduğu, davalı idare ile akdedilen İmtiyaz Sözleşmesi nedeniyle altyapının diğer işletmecilerin kullanımına sunulması konusunda yetkili bulunduğu, kendilerine ait yer altı ve yer üstü tesislerinde yapılan mutat bakım onarım çalışmalarında tespit edilen ne amaçla çekildiği bilinmeyen ve kime ait olduğu tespit edilemeyen kabloların demonte edilerek toplandığı, 18/07/2011 tarihli bakım çalışmaları sırasında Binası önünde kurulu olan ek odasında bilgisi ve izni dışında çekilmiş olan kablolar tespit edildiğinden bunların demonte edilerek toplandığı, ayrıca ek odasının kırılmak suretiyle hasara uğratıldığının görüldüğü, 04/08/2011 tarihinde yapılan kontrolde ek odasının şirketin bilgisi ve izni olmadan kilitlendiği, ayrıca yine kimliği belirsiz kişilerce çekilen fiber optik kablolarının yeni konulan bir fiber optik ek kutusuna irtibatlandırıldığı, konuya ilişkin olarak … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde zarar tespit davası açılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, özelleştirme öncesinde tekel konumundayken yaptırmış olduğu mülkiyeti kendisine ait olan oda üzerinde kazanılmış hakları bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, mağdur işletmecilere ait kablolar ile hatlarının doğrudan bir ilgisi veya fiziki bağlantısının bulunmadığı, bu hatların binanın diğer cephesi olan Caddesi üzerinde olduğu, davacı şirket tarafından bağımsız kabloların ulusal güvenlik için tehdit olduğu iddia edilerek altyapıya kanuna aykırı müdahalenin meşrulaştırılmaya çalışıldığı, idari yaptırımın ek odanın davacı şirketin mülkiyetinde olmasıyla bir ilgisi bulunmadığı, herhangi bir yetkili merciden izin almaksızın başka işletmecilerin kablolarını keserek elektronik haberleşmenin aksamasına neden olunduğu için idari para cezası verildiği, kabloların geçtiği menholün davacının mülkiyetinde olduğu kabul edilse dahi Medeni Kanuna göre mülkiyet hakkına tecavüz edilen malikin hakkını mahkemeler yoluyla araması gerektiği, davacının Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 34. maddesiyle belirlenen yollara başvurmaksızın, doğrudan diğer işletmecilerin kablolarını kesme yoluna giderek hukuk sınırları dışına çıktığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 10/03/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından bahçesindeki ek odasında yer alan ve ait kabloların kesilerek elektronik haberleşmenin aksamasına neden olacak biçimde müdahale edilmesi nedeniyle Telekomünikasyon Kurumu Tarafından İşletmecilere Uygulanacak İdari Para Cezaları ile Diğer Müeyyide ve Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 34. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, idare mahkemesince davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
05/09/2004 tarih ve 25574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan mülga Telekomünikasyon Kurumu Tarafından İşletmecilere Uygulanacak İdari Para Cezaları İle Diğer Müeyyide ve Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin “Hüküm Bulunmayan Hâller” başlıklı 34. maddesinde, “Bu Yönetmelikte düzenlenmemiş olmakla birlikte, işletmecilerin faaliyetlerinin mevzuat ve yetki belgesi şartlarına aykırı durumlarının tespit edildiği diğer hâllerde Kurul kararına göre işlem yapılır.” kuralı yer almıştır.
Anılan Yönetmeliğin 34. maddesinin dava konusu işleme esas alınması hukuka aykırıdır. Şöyle ki;
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kanunîlik İlkesi” başlıklı 4. maddesinde, hangi fiillerin kabahat oluşturduğu kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriğinin, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabileceği, kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarının ancak kanunla belirlenebileceği kurala bağlanmıştır.
Hukukî güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ifade etmektedir.
Yönetmeliğin 34. maddesinin incelenmesinden, yönetmelikte düzenlenmemiş olmakla birlikte işletmecilerin faaliyetlerinin mevzuat ve yetki belgesi şartlarına aykırı durumlarının tespit edildiği diğer hâllerde “Kurul kararına” göre işlem yapılacağına yer verilmek suretiyle, mevzuatta tanımlanmamış ancak Kurulun mevzuat ve yetki belgesi şartlarına aykırı göreceği bir fiil gerçekleştiği takdirde idari yaptırım uygulanmasının amaçlandığı anlaşılmakta olup, bu durum ise kanunîlik, hukukî güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil edecektir.
Bu itibarla, anılan Yönetmeliğin 34. maddesi dayanak alınarak tesis edilen işlem hukuka uygun olmadığından, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.