Danıştay Kararı 13. Daire 2014/2306 E. 2020/452 K. 13.02.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/2306 E.  ,  2020/452 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/2306
Karar No:2020/452

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
2. (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih (Kararda sehven … yazılmıştır.) ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, akaryakıt istasyonunun tankında bulunan motorinin ulusal marker seviyesinin geçersiz olduğundan bahisle tank ve pompanın mühürlenmesi nedeniyle, mühürleme süresince akaryakıt satışı yapamamasından kaynaklı zararına karşılık …-TL, tasfiye edilen akaryakıtın piyasa fiyatının altında satılması nedeniyle uğranılan zarara karşılık …-TL olmak üzere toplam …-TL maddi ve mühürleme nedeniyle şirket itibarı ve müşteri çevresinde oluşan zarara karşılık …-TL manevi olmak üzere toplam …-TL tazminatın mühürleme tarihi olan 19/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; mühürleme işleminden kaynaklı zararların tazmini istemine ilişkin olarak; davacının maddi tazminat isteminin …-TL’lik kısmının akaryakıt istasyonunun mühürlü kaldığı süre içinde akaryakıt satışı yapılamamasından kaynaklandığı, yine manevi tazminat isteminin tamamının akaryakıt istasyonunun mühürlü kaldığı süre içinde kaçak benzin satıcısı imajı nedeniyle müşterileri nezdinde yaşanan elem ve üzüntü ile şirketin itibar kaybından kaynaklandığı, ancak bu zararların (satış yapamama ve kapalı kalma nedeniyle manen ızdırap duyma ve imajın zedelenmesi) doğrudan mühürlemenin tesis edildiği gün gerçekleşen zararlar olmayıp mühürleme süresi boyunca gerçekleşmeye devam eden zararlar olması nedeniyle zararın tamamının mühürlemenin son günü oluştuğunun kabul edildiği, davacının akaryakıt istasyonundaki tank ve pompanın 19/06/2007-01/05/2008 tarihleri arasında mühürlü kaldığının anlaşıldığı, davacının akaryakıt satışı yapılamaması ve tankın mühürlü kaldığı süre içinde şirket imajının zarar görmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin işlemin en son 01/05/2008 tarihinde etkisini gösterdiği, bu işlemden kaynaklı zararın tazmini istemiyle bu tarihten itibaren 60 gün içinde ve en son 30/06/2008 pazartesi günü dava açılması gerekirken bu süre geçirilerek ilk defa 15/01/2010 tarihinde havale edilen dilekçe ile açılan davanın bu kısmının süreaşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davanın, mühürleme sonucu istasyondan tasfiye edilen akaryakıtın … rafinerisine piyasa fiyatının altında satılması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen … TL’lik zararın tazminine ilişkin kısmına gelince; davacı şirkete ait akaryakıt istasyonu tankında bulunan akaryakıtın ulusal marker seviyesinin geçersiz olması nedeniyle tasfiye edilerek satışının yapıldığı, aynı konuya ilişkin olarak şirket yetkilileri hakkında açılan ceza davasında … Üniversitesi Petrol Araştırma Merkezi öğretim üyelerine yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak … Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla beraatlerine karar verildiği, söz konusu bilirkişi raporu incelendiğinde, davacı şirketin ulusal marker kullanımına ilişkin yasanın yürürlüğe girmesinden önce tanka doldurduğu markersiz akaryakıt ile yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra tanka doldurduğu marker seviyesi geçerli akaryakıtın karışması nedeniyle marker seviyesi geçersiz akaryakıt tespitinin yapıldığının belirtildiği, başka bir anlatımla davacı şirketin kaçak akaryakıt satışı yapmadığının belirtilmesi nedeniyle mahkemece beraat kararının verildiği görüldüğünden, idarenin davacının ulusal marker seviyesi geçersiz (kaçak) akaryakıt satışı yaptığı yolundaki tespitinin hatalı olduğunun açık olduğu, bu nedenle bu tespite dayalı olarak davacının mühürlenen tankından tasfiye edilerek satışı yapılan akaryakıta ilişkin süreçte davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, 10/09/2013 tarihli ara kararıyla “Akaryakıt tankından tasfiye edilerek İl Özel İdaresi tarafından satışı yapılan akaryakıtın satıldığı tarihteki piyasa litre fiyatı, satılan akaryakıt miktarı, İl Özel İdaresi tarafından satış sırasında uygulanan litre fiyatı, bu satışın hangi tarihte yapıldığı ve satış sonucu elde edilen paranın nasıl kullanıldığı” araştırıldığı, ara kararına verilen yanıt ve eklerinin incelenmesinden, davacının akaryakıt istasyonu tankından 01/05/2008 tarihinde 2960 kg akaryakıtın tasfiye edilerek satışının yapıldığı, … rafinerisine satılan akaryakıttan elde edilen paranın …-TL’sinin davacıya verilmesinin teklif edildiği, belirtilen tarihlerde akaryakıt fiyatlarının …-TL olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği görüldüğünden, tasfiye edilen akaryakıtın davacı tarafından satılması hâlinde elde edilecek miktarın …-TL olacağı, bu miktardan idarenin satıştan elde ettiği tutarın düşülmesi halinde davacının, istemle bağlılık ilkesi de gözetilerek …-TL zararının olduğu ve bu zararın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı anlaşıldığından davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen süre yönünden reddine, maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Asliye Ceza Mahkemesi’nde akaryakıt kaçakçılığı suçlamasıyla yargılama sürerken işbu dava açılmış olsaydı dahi ceza yargılamasının sonucu beklenerek sonucuna göre karar verileceği, ceza yargılaması neticesinde beraat edildikten sonra açılan davanın süresinde olduğu, aynı anda ceza mahkemesinde yargılama sürerken idari yargıya başvurmanın, hukuk sisteminde farklı kararlar alınmasına sebebiyet verebileceği, ceza yargılamasının uzun sürmesinden kendilerinin sorumlu olmadığı, somut olayda idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle oluşan zararlarda tazminat talep etme süresinin ancak zararın son bulması halinde başlayacağı, manevi zarar devam etmekte olduğundan tazminat talebinin süresinde kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, usûl yönünden, davanın mühürleme işlemine bağlı olarak gerçekleştirilen tasfiye işlemi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar bakımından da süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği, esas yönünden ise, ulusal marker seviyesi TÜBİTAK UME’de gerçekleştirilen testte de geçersiz çıkan yakıtın tasfiye edilmesinin amacının, kaçak akaryakıt şüphesi altında olan ürünün geçerliliği ispat olana kadar piyasaya girişini önlemek olduğu, mevzuat gereği gerçekleştirilen saha denetiminde ulusal marker seviyesi geçersiz çıkan motorinin mühürlenmesinde hizmet kusurundan bahsedilemeyeceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı ve davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
Temyize konu Mahkeme kararının, mühürleme işleminden kaynaklanan zararların tazmini istemiyle yapılan maddi ve manevi tazminat taleplerinin süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmında hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davanın, mühürleme sonucu istasyondan tasfiye edilen motorinin piyasa fiyatının altında satılması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idarî dava türleri, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde, dava dilekçelerinin ilk inceleme aşamasında görev yönünden inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise adlî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği belirtilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen durumlarda kişilerin devlet aleyhine tazminat davası açabilecekleri belirtilmiş; anılan Kanun’un 142. maddesinin ikinci fıkrasında; “İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.” kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait “” adresinde bulunan akaryakıt istasyonunda 19/06/2007 tarihinde yapılan denetimde, 2 numaralı motorin tankında bulunan akaryakıtın üç kez test yapılmasına karşın ulusal marker seviyesinin geçersiz çıktığı, pompadan numune alınarak TÜBİTAK’a gönderildiği ve şirket yetkilileri hakkında kaçak akaryakıt satışından ceza soruşturması başlatıldığı, alınan numunenin ulusal marker seviyesinin TÜBİTAK UME tarafından yapılan testte de geçersiz çıkması üzerine … Başsavcılığı’nın 05/02/2008 tarihli yazısıyla akaryakıtın tasfiyesine karar verilmesinin talep edildiği, … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/02/2008 tarih ve … sayılı kararıyla mühürlenen tanktaki akaryakıtın 27/05/2007 tarih ve 26534 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kaçak Petrolün Tespit ve Tasfiyesine Dair Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20. maddesi uyarınca 22. maddesine göre tasfiyesine karar verildiği, bu karara yapılan itirazın … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararıyla reddedildiği, bunun üzerine, tasfiyesine karar verilen motorinin Kırşehir İl Encümeni’nin 29/04/2008 tarih ve 36 sayılı kararıyla … rafinerisine satışına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının işyerinde bulunan ve kaçak olduğu iddia edilen akaryakıtın Cumhuriyet Başsavcılığı yazısı üzerine Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla tasfiyesine karar verildiği, maddi tazminat talebinin bu kısmının ceza yargılaması faaliyetleri sonucu tasfiye edilen motorinin piyasa fiyatının altında satılmasından kaynaklandığı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun aktarılan kuralları dikkate alındığında uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adlî yargının görevinde olduğu anlaşıldığından, davacının maddi tazminat isteminin bu kısmının görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararında usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının mühürleme işleminden kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini talebinin süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından bu kısmının ONANMASINA,
3. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
4. Mahkeme kararının tasfiye sonrası satış işleminden kaynaklı maddi zararın tazmini talebinin kabulüne ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 13/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.