Danıştay Kararı 13. Daire 2014/2132 E. 2019/4488 K. 19.12.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/2132 E.  ,  2019/4488 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/2132
Karar No:2019/4488

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
KARŞI TARAF (DAVALI): Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, satın aldığı sn-150 Base Oil’i başka bir şirkete ait akaryakıt istasyonuna boşaltmak suretiyle lisansın verdiği haklar dışında faaliyette bulunduğundan bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun (Kanun) 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) tarih ve sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı şirketçe ithal edilerek antrepoya teslim edilen madeni yağın antrepodan davacı şirkete ait iş yerine sevk edilmek üzere çıkarıldığı, bu arada söz konusu yağın yol istikametinde bulunan bir başka akaryakıt istasyonuna boşaltıldığının … ve … İl Jandarma Komutanlıkları ekiplerince ortaklaşa yapılan denetimde tespit edildiği, lisans sahibi davacı şirketin malın Türkiye’ye getirilmesinden iş yerine nakline kadar sorumluluğunun bulunduğu göz önüne alındığında, davacı şirketçe lisans ile verilen haklar dışında faaliyette bulunulduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, ithalatçı firma aracılığıyla alınan 140 ton Base Oil’in antrepoda depo edildiği, ürünün sevkiyatının 4 tır vasıtasıyla gerçekleştirilmesi gerekmekteyken kendi tesislerine 3 tırın ulaştığı, taşıma işini gerçekleştiren kişilerden 4. tırın akıbeti sorulduğunda kendilerine şoföre ulaşamadıklarının bildirildiği, bir süre sonra konuyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu, suç duyurusu 05/04/2012 tarihinde yapılmış olmasına rağmen Mahkeme kararında 17/04/2012 tarihinde yapıldığının yazıldığı, kendilerinin malı çalınan ve ticari itibarı zedelenen taraf olmasına rağmen dava konusu idari para cezası işlemine muhatap olunduğu, cezanın dayandığı tutanakta ulusal marker seviyesinin geçersizliğinden bahsedilmekle birlikte, madeni yağ ürünlerinde ulusal marker aranamayacağı, tutanaktan da anlaşılacağı üzere işlemin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
tarih ve sayılı madeni yağ lisansı ile “” adresinde faaliyet gösteren davacı şirket, yurtdışından ithal ettiği Sn-150 Base Oil’i … A.Ş.’ye ait antrepoya teslim etmiştir.
Davacı şirketin adresine teslim edilmek üzere 02/04/2012 tarihinde antrepodan çıkarılan ürün, m adresinde faaliyet gösteren akaryakıt istasyonunda 03/04/2012 tarihinde yapılan denetimde, istasyonun arka kısmında, plakalı tankerin 5 no.lu yer altı tankına hortum vasıtasıyla boşaltım yaparken yakalanmıştır. Antrepo çıkış fişi incelendiğinde, tanker içerisinde bulanan malın cinsinin …-150 Base Oil olduğunun ve çıkış fişinde alıcının davacı şirket olarak göründüğünün tespit edilmesi üzerine konu davalı idareye bildirilmiştir.
Kurul’un tarih ve sayılı kararıyla davacı şirketin yazılı savunmasının alınmasına karar verilmiş, savunması yerinde görülmeyerek lisansın verdiği haklar dışında faaliyette bulunduğundan bahisle Kanun’un 4. maddesi hükümlerini ihlâli nedeniyle idari para cezası verilmesi üzerine anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5/B maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, “Petrol Piyasası Kanunu hükümlerini uygulamak, piyasa faaliyetlerine ilişkin her türlü düzenlemeleri yapmak ve yürütülmesini sağlamak”; (h) bendinde, “Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine, çıkarılan yönetmelik hükümlerine, Kurul tarafından onaylanan tarife ve yönetmeliklere, lisans hüküm ve şartlarına ve Kurul kararlarına aykırı davranıldığı durumlarda, idarî para cezası vermek ve lisansları iptal etmek” Kurul’un petrol piyasası ile ilgili görevleri arasında sayılmıştır.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun amacının, yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamak olduğu; 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, lisansın, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını verdiği, lisans ile tanınan hakların, bu Kanun’un, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılacağı; 22. maddesinde ise, piyasa faaliyetlerine ilişkin hususların, bu Kanun’un ilgili maddelerinde atıfta bulunulan yönetmelikler ve piyasanın işleyişi esnasında ihtiyaç duyulan diğer hususlarda Kurum tarafından yürürlüğe konulacak yönetmeliklerle düzenleneceği, bu yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanacağı, ayrıca, Kurum’un yetkilerini Kurul kararıyla özel nitelikli kararlar almak suretiyle de kullanabileceği, özel nitelikli kararlardan kamuoyunu ilgilendiren hususlar ile yapılacak düzenlemeleri açıklamak amacıyla çıkarılacak tebliğlerin, basın ve yayın araçlarıyla veya özel bültenlerle duyurulacağı kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun fiil tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendinde, 4. madde hükümlerinin ihlâli hâlinde, sorumlularına ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Kurul kararının alınmasından sonra, 11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 44. maddesiyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi yeniden düzenlenmiş; getirilen yeni düzenlemede, yukarıda aktarılan “4’üncü madde hükümlerinin ihlâli” hâlinde idarî para cezası verileceği yönündeki kurala yer verilmemiş, 4. maddenin dördüncü fıkrasında bentler hâlinde sayılan yükümlülüklerin ihlâli durumunda, hangi bentte yer alan yükümlülüğün ihlâl edildiğine göre ayrı ayrı cezaların verilmesi öngörülmüş; yeniden düzenlenen 19. maddenin yedinci fıkrasında ise, “Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan, ancak bu Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca binbeşyüz Türk Lirasından yetmişbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.” kuralı yer almıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı düzenlenmiş; “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 5. maddesinde ise, 26/09/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhâl uygulama kuralının geçerli olduğu düzenlemesi yer almış; bu maddenin atıf yaptığı 5237 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasında da, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, “Kimse, … kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” ibaresine yer verilerek “suçta kanunilik”, üçüncü fıkrasında “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” ibaresine yer verilerek “cezada kanunilik” ilkeleri güvence altına alınmıştır.
Kanunilik ilkesi, genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde temel bir güvence oluşturmanın yanı sıra, suç ve cezaların belirlenmesi bakımından özel bir anlam ve öneme sahip olup, bu kapsamda kişilerin kanunen yasaklanmamış veya yaptırıma bağlanmamış fiillerden dolayı keyfi bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmaları önlenmekte, buna ek olarak, suçlanan kişinin lehine olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması sağlanmaktadır (AYM, B. No: 2013/849, 15/4/2014, § 32).
Davacının satın aldığı Sn-150 Base Oil’in başka bir şirkete ait istasyona ikmâl edildiğinin tespit edilmesi üzerine idarî para cezası verilmiş, ancak henüz bu yaptırım kararı yerine getirilmeden, sonradan yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle, isnat edilen fiil ihlâl olmaktan çıkarılarak lehe değişiklik yapılmıştır.
Bu itibarla, 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle yeniden düzenlenen 19. maddede, “4. madde hükümlerinin ihlâli” hâlinde idarî para cezası verileceğine ilişkin düzenlemenin yer almadığı, isnat edilen fiil nedeniyle ancak 19. maddenin yedinci fıkrası uyarınca …-TL’den …-TL’ye kadar idarî para cezası verilebileceği dikkate alındığında, lehe olan kanun hükmünün geriye yürümesi ilkesi çerçevesinde, davacıya “4. madde hükümlerinin ihlâli” nedeniyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca idarî para cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 19/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.