Danıştay Kararı 13. Daire 2014/1952 E. 2019/2798 K. 30.09.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/1952 E.  ,  2019/2798 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2014/1952
Karar No:2019/2798

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLİ: …

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıya ait akaryakıt istasyonundaki denetimde, kullanıcılar haricinde “… Petrol Ticaret Limited Şirketi” unvanlı bayiye yeniden satış amaçlı satış yapmak fiili ile ulusal marker seviyesi geçersiz ve teknik düzenlemelere aykırı yakıt ikmali yapmak fiilini işlediğinden bahisle davacı hakkında toplam …-TL idarî para cezası uygulanmasına ilişkin 02/08/2012 tarih ve 3960-75 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; … tarihli ve BAY/… sayılı bayilik lisansı sahibi davacıya ait akaryakıt istasyonunda 15/11/2007 tarihinde yapılan denetim sonucunda “… Petrol Ticaret Limited Şirketi” unvanlı bayiye yeniden satış amaçlı ulusal marker seviyesi geçersiz ve teknik düzenlemelere aykırı akaryakıt ikmali yapıldığının tespit edildiği, alınan numuneler üzerinde TÜBİTAK laboratuarında yaptırılan denetimler sonucu hazırlanan analiz raporlarında söz konusu akaryakıt istasyonunda satılan akaryakıtın ulusal marker seviyesinin ilgili mevzuata uygun olmadığı, ayrıca teknik düzenlemelere de aykırılık teşkil ettiği görüldüğünden, davacı şirkete …-TL idarî para cezası verilmesi ve yeniden satış nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, tankerinin “…” isimli firma tarafından kiralandığı, firmaya ait ürünün taşındığı, ancak araç arızalanınca “… Petrol” firmasına boşaltmak zorunda kalındığı, o esnada denetlendikleri, fiilin kendilerine isnad edilemeyeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kısmen kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
15/11/2007 tarihinde … Petrol firmasına kaçak akaryakıt getirileceği ihbarı üzerine denetime gidildiği, davacıya ait … plakalı tankerin …. Petrole ait akaryakıt istasyonuna girdiği, davacıya ait tankerden … Petrol firmasına ait plakalı tankere yakıt nakli yapıldığı esnada denetime gelindiği, inceleme neticesinde davacıya ait tankerin beş bölmeden oluştuğu, 1. ve 2. bölme içerisinde benzin olduğu, ulusal marker ölçümünün geçersiz çıkması üzerine numune alınarak akredite laboratuvara gönderildiği ve yaptırılan analiz neticesinde ulusal markerının geçersiz ve teknik düzenlemelere aykırı olduğunun tespit edildiği, davacının savunmasının alındığı, savunmada ileri sürülen hususlar yeterli görülmeyerek konunun ilgili Daire Başkanlığının hazırladığı müzekkereyle Kurul gündemine intikal ettirildiği, akabinde kullanıcılar haricinde yeniden satış amaçlı satış yapmaktan 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına aykırılıktan anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendi ve aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca …-TL ve ulusal marker seviyesi geçersiz ve teknik düzenlemelere aykırı akaryakıt ikmali nedeniyle, 18. maddesinin 4. fıkrası ile 4. maddesinin 4. fıkrasının (ı) bendine aykırılıktan anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi ve aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca …-TL idarî para cezası olmak üzere toplam …-TL idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Kurul kararının tesis edildiği ve bu kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT
Zamanaşımına ilişkin olarak, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin yedinci fıkrasında, Kurul’un ceza vermesinde zamanaşımı süresinin, ihlâlin ve/veya olayın meydana geliş tarihinden itibaren beş yıl olduğu, bununla ilgili olarak Kurum’un inceleme ve araştırma amacıyla yapacağı herhangi bir işlemin, bu işlemin kişilerden birine tebliği anından itibaren zamanaşımını keseceği, karar aleyhine yargı yoluna başvurulmuş olmasının da zamanaşımı süresini keseceği kuralı yer almakta iken, anılan madde 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişikliğe uğramış, zamanaşımına ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmediği gibi, gerek bu yeni düzenlemede, gerekse 5728 sayılı Kanun’da zamanaşımına ilişkin eski hükümlerin geçerli olacağı yönünde bir hüküm de yer almamıştır. 24/05/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5496 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 15. maddesine eklenen (e) fıkrası ile, Kurum’un 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine tâbi olmadığı düzenlenmişken, yine 5728 sayılı Kanun ile bu düzenleme de yürürlükten kaldırılmıştır.
5728 sayılı Kanun’un gerek genel, gerekse madde gerekçesinde bu değişikliklerin nedeni, “İdarî yaptırım kararlarının tebliği, kesinleşmesi, takip ve tahsili ile zamanaşımı konuları Kabahatler Kanunu’nun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.” ifadelerine yer verilerek açıklanmıştır.
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren, 19/12/2006 tarih ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5560 sayılı Kanun ile bazı maddeleri değiştirilen 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer Kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı ifade edilmiş; anılan Kanun’un genel hükümleri arasında yer alan “Soruşturma zamanaşımı” başlıklı 20. maddesinin 1. fıkrasında, soruşturma zamanaşımının dolması hâlinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemeyeceği, 2. fıkrasında, soruşturma zamanaşımının, Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört yıl olduğu; 4. fıkrasında ise, zamanaşımı süresinin, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Diğer taraftan, anılan Kanun’un “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 5. maddesinde ise, 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhal uygulama kuralının geçerli olduğu kurala bağlanmış, bu maddenin atıf yaptığı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin 2. fıkrasında, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı kural altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu Kurul kararının …-TL’lik kısmı açısından davanın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
Temyize konu Mahkeme kararının davacı hakkında tesis edilen idarî para cezasına ilişkin Kurul kararının…-TL’lik kısmı açısından verilen davanın reddine ilişkin kısmına gelince;
İdarî para cezası öngörülen fiilin cezalandırılabilmesi açısından 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20. maddesinde öngörülen soruşturma zamanaşımının uygulanabilirliği ve soruşturma zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususlarının değerlendirilmesi ve ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması yoluyla ortaya çıkan yeni hukukî durumun dikkate alınması gerektiği, zamanaşımı hükümlerinin infaz aşaması bakımından sonuçlar doğurduğu açık olmakla birlikte esas itibarıyla ceza verme ve cezayı infaz etme imkânını ortadan kaldırdığı, bu anlamda maddî ceza hukukuna ilişkin olduğundan lehe kanunun uygulanması bakımından dikkate alınacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda, uyuşmazlıkta 5015 sayılı Kanun’da öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresine göre lehe düzenlemeler getiren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20. maddesinde yer alan 4 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla, dava konusu …-TL’lik idarî para cezasının …-TL’lik kısmına ilişkin olarak, fiilin tespit edildiği 15/11/2007 tarihinden itibaren 4 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 12/08/2012 tarihli Kurul kararıyla işlemin tesis edildiği anlaşıldığından, …-TL’lik kısım açısından işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen reddine,
2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının idarî para cezası işleminin …-TL’lik kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının bu kısmının ONANMASINA,
3. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne;
4. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının idarî para cezası işleminin …-TL’lik kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Çeşitli Hükümler” başlıklı İkinci Kısmının “Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan “İdarî Para Cezaları” başlıklı 19. maddesinde idarî para cezaları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş; “Ön Araştırma, Soruşturma ve Dava Hakkı” başlıklı 21. maddesinde ise, Kurulun re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vereceği belirtilmiştir.
Aktarılan bu Kanun hükümlerine göre, Kurulun idarî para cezası verilmesini gerektiren hâllerle ilgili olarak re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vermesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 21. maddenin başlığında ve içeriğinde 19. maddede öngörülen idarî para cezasını gerektiren hâllerin ön araştırma veya soruşturma zorunluluğundan muaf tutulduğuna dair hiçbir ifadeye yer verilmediğinden, 21. maddede tüm idarî cezaları için zorunlu tutulan idarî usulün, 19. maddede öngörülen idarî cezalar için de uygulanmasının yasal bir yükümlülük olduğu ortadadır.
Keza, modern idare hukuku uygulamalarında kişilere idarî ceza verilmeden önce idarî soruşturma yapılması ve cezanın bir soruşturma sonucu verilmesi “idarî usul” kurallarının önemli bir kısmını oluşturmakta olup, regülasyon otoritelerinin verdiği idarî cezalarda bu uygulama çok daha belirgindir.
Nitekim, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle yapılan değişiklik ile, idarî para cezalarının, ön araştırma veya soruşturma aşamasının tamamlanmasından sonra Kurul tarafından en geç üç ay içinde karara bağlanacağı kuralı getirilmiştir.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde düzenlenen idarî para cezasını gerektiren hâllerin gerçekleştiğinin Kurul tarafından re’sen belirlenmesi veya bu konuda Kurula ihbar veya şikâyetlerin intikal etmesi üzerine Kurul tarafından doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verilmesi zorunlu olmasına rağmen, davacı hakkında ön araştırma veya soruşturma yapılmadan idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığından, Mahkeme kararının tümünün bozulması gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.