Danıştay Kararı 13. Daire 2014/1357 E. 2017/1867 K. 07.06.2017 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2014/1357 E.  ,  2017/1867 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:
Karar No:

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacılar ) : 1- …
2- …
Vekili : Av….

Karşı Taraf ( Davalılar ) : 1-
2-
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; Mahkeme’nin eksik inceleme yaptığı, müşteri tanıtım kartlarında, aracılık sözleşmesinde, hesap teklifnamesinde, tahsil fişinde ayrı ayrı isim ve imzalarının yer aldığı, dava konusu Devlet iç borçlanma senedi bedelinin ‘ın tek başına maliki bulunduğu taşınmazın satışından elde edilen bir bedel olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Davalıların Savunmalarının Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi… Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava; … Bankası T.A.Ş. (Banka) aracılığıyla satın alınan … TL tutarındaki Devlet iç borçlanma senedi (DİBS) bedelinin, 16.05.2003 tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte, zararın oluşumunda hizmet kusuru bulunan idarelerden müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin … tarihli ve E:…, K:…sayılı bozma kararına uyularak; 16.05.2003 tarihinde davacı …tarafından alış işleminin gerçekleştirildiği, yatırım hesabının Barış adına açıldığı, anılan tarihte davacılardan …’ın Banka’nın… Şubesi’nde müdür olarak görev yaptığı, 18.05.1992 tarihinden geçerli olmak üzere Banka Yönetim Kurulu toplantısında alınan kararla A grubu imza yetkisi ile donatıldığı, açılan hesabın münferit imza ile işlem yapma yetkisi veren müşterek hesap olduğunun görüldüğü, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Banka’nın şube müdürleri tarafından alınan DİBS’lerine ilişkin olarak …’nca (Fon) herhangi bir ödeme yapılamayacağının açık olduğu, davacının Banka şube müdürü olarak görev yaptığı dönemde, münferit imza ile işlem yapma yetkisi veren müşterek hesap olarak açılarak alınan DİBS’nin ödenmemesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
5667 sayılı Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketince Devlet İç Borçlanma Senedi Satışı Adı Altında Toplanan Tutarların Ödenmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, Banka bünyesinde karşılığında DİBS bulunmamasına rağmen ikincil piyasada DİBS satışı adı altında toplanan tutarların bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde Fon aracılığıyla ödeneceği, buna ilişkin usûl ve esasların Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceği, ödemelerde, Bankaya DİBS alımı amacıyla yatırılan tutarları ifade eden işlem tutarının esas alınacağı; 2. maddesinde ise, bu Kanun hükümlerinin DİBS bedellerinin tahsili amacıyla idarî yargı mercilerinde açılan davalar hakkında da uygulanacağı belirtilmiş; 3. maddesinde de, “Hak sahibi olmadığı anlaşılanlara, … … Bankası Türk Anonim Şirketi’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten sonra karşılıksız Devlet iç borçlanma senedi aldığı tespit edilenlere, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan …Bankası Türk Anonim Şirketi ortakları ile bunların ana, baba, eş ve çocukları ile bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket eden kişilerce alınan veya bu kişilerin ayrı ayrı veya birlikte doğrudan veya dolaylı olarak yönetim ve denetimine sahip oldukları kuruluşlarca alınan, ….Bankası Türk Anonim Şirketi’nin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma sandık ve vakıflarca alınan karşılıksız Devlet iç borçlanma senetlerine ilişkin olarak …’nca herhangi bir ödeme yapılmaz.” kuralı yer almıştır.
Kanun’un 1. maddesine dayanılarak çıkarılan 13.07.2007 tarih ve 2007/12398 sayılı Bakanlar Kurulu kararında, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Banka’ca DİBS satışı adı altında toplanan tutarların ödenmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Kanun’a uygun olarak Bakanlar Kurulu kararının 4/6. maddesinde, yapılacak ödemelerde ana para olarak işlem tutarının esas alınacağı belirtildikten sonra, ana para olarak ödenecek işlem tutarına tahakkuk ettirilecek faiz oranının hesaplanma şekli gösterilmiş; 9. maddesinde ise, “Müşterek tasarruf edileceği önceden belirlenmiş ve bu hususta gerekli hukuki belgeleri oluşturulmuş hesap ve alacaklar için, hesap pay oranı belirlenmişse ilgilinin alacak tutarı hesap pay oranı kullanılarak, hesap pay oranı belirlenmemişse hesap tutarı müşterek hesabı olanların sayısına bölünmek suretiyle, hak sahiplerinin alacak tutarı belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre; Bankadan DİBS alan kişilerce buna ilişkin bedellerin tahsili istemiyle açılan davaların, 5667 sayılı Kanun ve 2007/12398 sayılı Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde sonuçlandırılması gerektiği açıktır. Kanun’un 3. maddesinde imzaları bankayı ilzam eden memurlar ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınan DİBS bedelleri için Fon tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacağının ve ödeme yapılmamasının temel koşulunun, DİBS’in maddede sayılan Banka çalışanları tarafından ya da bunlar adına hareket edip yine bunların ad ve hesabına alınması olduğunun vurgulandığı görülmektedir. 13.07.2007 tarih ve 2007/12398 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 9. maddesi değerlendirildiğinde, müşterek hesap niteliğindeki DİBS bedellerinin hesaba ilişkin pay oranının belirlenmemiş olması hâlinde, hesap tutarı müşterek hesabı olanların sayısına bölünmek suretiyle ödenebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 688. maddesinde, “Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.”, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Müteselsil alacaklılık” başlıklı 169. maddesinde ise, “Müteselsil alacaklılık, borçlunun, alacaklılardan her birine borcun tamamını isteme hakkını tanıdığı veya kanunun belirlediği durumlarda doğar. Borçlu, alacaklılardan birine yaptığı ifayla, bütün alacaklılara karşı borcundan kurtulmuş olur. Alacaklılardan birinin icraya veya mahkemeye başvurmuş olduğu kendisine bildirilmedikçe, borçlu onlardan dilediği birine ifada bulunabilir. Aksi kararlaştırılmadıkça veya alacaklılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, alacaklılardan her birinin edim üzerindeki hakları eşittir. Kendisine düşen paydan fazlasını elde eden alacaklı, bu fazlalığı payını alamamış olan diğer alacaklılara ödemekle yükümlüdür.” kuralına yer verilmiştir.
Bankacılık uygulamalarında birden çok kişinin birlikte açtırdığı ve anlaşmaya göre her birinin veya birlikte para çekme yetkisinin bulunduğu hesaplar müşterek hesap olarak nitelenmekte olup hesap sahiplerinden her birinin tek başına dilediği miktarda para çekme yetkisi tanınmış ve bankanın bu yüzden sorumluluğunun doğmayacağı kabul edilmiş ise, ortada teselsüllü (münferit işlem yapma yetkisi veren) müşterek hesabın mevcut olduğu kabul edilmektedir.
Aktarılan kanun hükümleri ve münferit işlem yapma yetkisi veren müşterek hesabın niteliğine ilişkin açıklamalar dikkate alındığında; imzaları bankayı ilzam eden memurlar ve şube müdürleriyle birlikte münferit imza ile işlem yapma yetkisi verecek şekilde müşterek hesap açan kişilere 5667 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir ödeme yapılıp yapılamayacağının belirlenebilmesi için DİBS’in kimin tarafından alındığı, hesabın kimin tarafından açıldığı ve bu hesabın müşterek hesap olup olmadığının belirlenmesi önem arz etmektedir. DİBS ve söz konusu hesap, 5667 sayılı Kanun’un 3. maddesinde belirtilen Banka çalışanları tarafından alınmak suretiyle açılmışsa müşterek hesabın tarafı olan kişilere ödeme yapılmayacaktır. Ancak, hesap üçüncü bir kişi tarafından, kendisi ve 3. maddede sayılan kişiler adına müştereken açılmışsa bu durumda, münferit imza yetkisi, hesabın tarafı olan kişilerin herbirine sadece hesap üzerinde dilediği şekilde tasarruf etme yetkisi verdiğinden, bu hesabın çeşitli nedenlerle tasfiyesi hâlinde bu kişilerin (pay oranına ilişkin aksi kararlaştırılmamışsa) paylarının eşit olduğunun kabulüyle tarafına ödeme yapılmasını isteyen kişinin payının ödenmesi gerekecektir.
Dosyanın incelenmesinden, Banka aracılığıyla satın alınan …TL tutarındaki DİBS bedelinin, 16.05.2003 tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte, zararın oluşumunda hizmet kusuru bulunan davalı idarelerden müteselsilen tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı, Mahkemece yapılan 21.10.2013 ve 25.11.2013 tarihli ara kararlara istinaden verilen cevaplardan, 16.05.2003 tarihinde alış işleminin davacı … tarafından gerçekleştirildiği, yatırım hesabının – … adına açıldığı, anılan tarihte …’ın Banka’nın… şubesinde müdür olarak görev yaptığı, 18.05.1992 tarihinden itibaren geçerli olmak Banka Yönetim Kurulu toplantısında alınan kararla A grubu imza yetkisi ile donatıldığı, açılan hesabın münferit imza ile işlem yapma yetkisi veren müşterek hesap olduğunun beyan edildiği, diğer davacı ‘ın Banka’da görev yaptığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı görülmüştür.
Davacı … tarafından açılan hesabın münferit imza ile işlem yapma yetkisi veren müşterek hesap niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği müşterek hesapta davacıların birlikte ya da ayrı ayrı işlem yapabilmelerinin mümkün olduğu görülmektedir. Öte yandan, müşterek hesapta bulunan paranın kendisine düşen kısmı davacı açısından ayrıca bir sermaye niteliğindedir.
Bu nedenle, davacılardan … Banka şube müdürü olduğundan, adı geçen kişiye DİBS bedeli olarak herhangi bir ödeme yapılması mümkün değildir. Ancak diğer davacı , kendisine ödeme yapılmayacak kişilerden olmadığından, anılan davacıya müşterek hesap tutarının yarısının ödenmesi gerektiğinden, bu husus gözetilmeksizin davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir….Açıklanan nedenlerle … İdare Mahkemesi’nin .. tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.