Danıştay Kararı 13. Daire 2013/3731 E. 2019/2042 K. 13.06.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2013/3731 E.  ,  2019/2042 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2013/3731
Karar No:2019/2042

TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVALI) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ :

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıya ait akaryakıt istasyonundan alınan numunelerin akredite laboratuvar analizinde yeterli şart ve seviyede ulusal marker içermediği ve teknik düzenlemelere aykırı akaryakıt ikmal edildiği belirtilerek, bu fiilin 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (ı) bendi ile 18. maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı olduğundan bahisle, anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca 147.933,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 03/05/2012 tarih ve 3817/54 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; bayilik lisansı sahibi olan davacı şirkete ait akaryakıt istasyonundaki pompalardan 26/07/2011 tarihinde yapılan denetim sonucu alınan akaryakıt numunelerinin 01/08/2011 tarihinde TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Enerji Enstitüsü’ne teslim edildiği, yapılan analiz sonucu alınan numunelerin marker seviyesinin geçersiz ve teknik düzenlemelere aykırı olduğunun rapora bağlandığı, bu raporlar esas alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği, ulusal marker seviyesi geçersiz ve teknik düzenlemelere uygun olmayan akaryakıt ikmal ettiği akredite laboratuvar analizi sonucu düzenlenen raporlar ile saptanan davacı hakkında 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca ve anılan maddenin dördüncü fıkrası hükmü göz önünde bulundurularak idari para cezası uygulanmasına ilişkin uyuşmazlık konusu Kurul kararında mevzuata aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafından, uygulanan idari para cezasına miktar yönünden itiraz edilmiş ise de, para cezasının 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca 147.933-TL olarak uygulanmasında yanlışlık bulunmadığından, bu itiraz ile dava dilekçesinde öne sürülen diğer iddiaların yerinde görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mahkemenin red kararı ve gerekçelerinin yerinde olmadığı, Mahkeme kararının gerekçesinde “5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin 4 nolu alt bendi uyarınca kesilen idari para cezasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının” belirtildiği, oysa anılan yasa maddesinin 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, bu nedenle kesilen idari para cezasının yasal dayanağının kalmadığı, ulusal marker seviyesi düşük akaryakıtın ele geçirildiği yerin müvekkil şirkete ait istasyonunun yanında, şirketleri tarafından kiraya verilmiş bağımsız bir yer olduğu, şirketlerinin çalışanı ya da ortağı olmayan, şirketle herhangi bir ilgisi bulunmayan başka bir şahıs tarafından işletildiği, dolayısıyla burada ele geçirilen marker seviyesi düşük akaryakıttan şirketlerinin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğu, şirketlerine ait akaryakıt istasyonunda ve pompalarda olay günü ve öncesinde sıklıkla denetim yapıldığı ve marker seviyesinin ölçüldüğü, olay günü ve öncesinde yapılan denetimlerde alınan numunelerin marker seviyesinin standartlara uygun çıktığı, bunun da şirketlerinin olayla herhangi bir ilgisinin bulunmadığının bir kanıtı olduğu, lisanslı petrol istasyonu işletmecisi olduğu dikkate alındığında bitişiğinde yer alan bir yerde kaçak petrol satılmasının şirketlerini de mağdur ettiği, söz konusu olaydan dolayı şirket yetkilisi hakkında …. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davasının açıldığı, bu dosyanın henüz kesin hükme bağlanmadığı, bu nedenle söz konusu dosyanın kesinleşmesinin beklenerek sonucuna göre idari yaptırım kararı uygulanması gerektiği, davacı şirket hakkında derhal idari yaptırım uygulanmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …. DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 13/06/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) :

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Çeşitli Hükümler” başlıklı İkinci Kısmının “Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan “İdarî Para Cezaları” başlıklı 19. maddesinde idarî para cezaları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş; “Ön Araştırma, Soruşturma ve Dava Hakkı” başlıklı 21. maddesinde ise, Kurulun re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vereceği belirtilmiştir.
Aktarılan bu Kanun hükümlerine göre, Kurulun idarî para cezası verilmesini gerektiren hâllerle ilgili olarak re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vermesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 21. maddenin başlığında ve içeriğinde 19. maddede öngörülen idarî para cezasını gerektiren hâllerin ön araştırma veya soruşturma zorunluluğundan muaf tutulduğuna dair hiçbir ifadeye yer verilmediğinden, 21. maddede tüm idarî cezaları için zorunlu tutulan idarî usulün, 19. maddede öngörülen idarî cezalar için de uygulanmasının yasal bir yükümlülük olduğu ortadadır.
Keza, modern idare hukuku uygulamalarında kişilere idarî ceza verilmeden önce idarî soruşturma yapılması ve cezanın bir soruşturma sonucu verilmesi “idarî usul” kurallarının önemli bir kısmını oluşturmakta olup, regülasyon otoritelerinin verdiği idarî cezalarda bu uygulama çok daha belirgindir.
Nitekim, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle yapılan değişiklik ile, idarî para cezalarının, ön araştırma veya soruşturma aşamasının tamamlanmasından sonra Kurul tarafından en geç üç ay içinde karara bağlanacağı kuralı getirilmiştir.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde düzenlenen idarî para cezasını gerektiren hâllerin gerçekleştiğinin Kurul tarafından re’sen belirlenmesi veya bu konuda Kurula ihbar veya şikâyetlerin intikal etmesi üzerine Kurul tarafından doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verilmesi zorunlu olmasına rağmen, davacı şirket hakkında ön araştırma veya soruşturma yapılmadan idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığından Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.