Danıştay Kararı 13. Daire 2013/3497 E. 2019/1353 K. 25.04.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2013/3497 E.  ,  2019/1353 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2013/3497
Karar No:2019/1353

TEMYİZ EDEN (DAVALI): Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Ltd. Şti.
VEKİLİ: …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunun bayilik lisansının iptal edilmesine rağmen akaryakıt satışı yapılmak suretiyle lisanssız piyasa faaliyetinde bulunulduğundan bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca …-TL idari para cezası uygulanmasına ilişkin 28/06/2012 tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen kararda; davacı şirketin bayilik lisansının iptal edilmesine ilişkin 25/07/2011 tarih ve 3990 sayılı işlemin 10/08/2011 tarihinde davacı şirket tarafından tebellüğ edildiği ve aynı gün bu tarihten (10/08/2011) sonra satış yapılmayacağının pompacı çalışanlarına bildirilerek keyfiyetin tutanak altına alındığı, her ne kadar davacı şirketin lisansına son verildiği tarihten sonra, 11/08/2011 tarihinde akaryakıt satışı yapıldığından bahisle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de; 11/08/2011 tarihinde satış yapıldığını gösterir satış fişlerinin alındığı … ve … numaralı yazar kasaların tespit tarihinde arızalı olduğu, bu nedenle yazar kasa fişlerindeki tarihin güncel saat ile zaman farkı oluşturarak bir sonraki günü gösterdiği, yazar kasaların onarımı için gönderilen teknik servisten alınan 11/09/2012 tarihli teknik raporun ve onarıma ilişkin tamirat fişlerinin de bu durumu doğruladığı, davacı tarafından idareye verilen savunmada belirtilen hususları dile getirmesine rağmen davalı idarece buna ilişkin bir araştırma veya değerlendirme yapılmadan işlem tesis edildiği, davacının ileri sürdüğü hususların aksini ortaya koyan bilgi ve belgeler sunulmadığı görüldüğünden, eksik inceleme ve araştırma sonucunda davacı şirket hakkında …-TL idari para cezası uygulanmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, davacı şirketin lisansına son verildiği halde piyasa faaliyetinde bulunulduğunun yazar kasa fişleriyle sübuta erdiği, anılan şirkete yönelik idari para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlemin usule ve kanuna uygun olarak tesis edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, 10/08/2011 tarihi itibariyle akaryakıt satışına son verildiğinin 26/07/2011 tarihli yazıyla bildirildiği, bahse konu bildirimin alınmasıyla birlikte akaryakıt satışına 10/08/2011 tarihi itibariyle son verildiği ve satış yapılmayacağı hususunun personele duyurulduğu, bu hususun ayrıca tutanak altına alındığı, 14/10/2011 tarihinde yapılan denetimde iş yerinin kapalı ve görünüşte satış yapılmadığına yönelik olarak denetim görevlileri tarafından tutanak düzenlendiği, yazar kaşa fişlerinin en son 11/08/2011 günü saat 06.50 itibarıyla düzenlendiğinden yola çıkılarak akaryakıt satışına son verilen 10/08/2011 tarihinden sonra satış yapıldığından bahisle idari para cezası uygulandığı, anılan iki yazar kasanın tarihleme işleminde yanlışlık yapmak suretiyle esasında 10/08/2011 tarihinde yapılan bazı işlemleri bir sonraki günün ilk saatlerinde yapmış gibi gösterdiğinin yapılan teknik inceleme sonucunda ortaya çıktığı, bu şekilde lisansa son verilen tarihten sonra satış yapılmadığının sabit olduğu, dava konusu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararının bozulmasına yönelik istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/04/2019 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

(X) GEREKÇEDE KARŞI OY
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Çeşitli Hükümler” başlıklı İkinci Kısmının “Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan “İdarî Para Cezaları” başlıklı 19. maddesinde idarî para cezaları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş; “Ön Araştırma, Soruşturma ve Dava Hakkı” başlıklı 21. maddesinde ise, Kurulun re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vereceği belirtilmiştir.
Aktarılan bu Kanun hükümlerine göre, Kurulun idarî para cezası verilmesini gerektiren hâllerle ilgili olarak re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vermesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 21. maddenin başlığında ve içeriğinde 19. maddede öngörülen idarî para cezasını gerektiren hâllerin ön araştırma veya soruşturma zorunluluğundan muaf tutulduğuna dair hiçbir ifadeye yer verilmediğinden, 21. maddede tüm idarî cezaları için zorunlu tutulan idarî usulün, 19. maddede öngörülen idarî cezalar için de uygulanmasının yasal bir yükümlülük olduğu ortadadır.
Keza, modern idare hukuku uygulamalarında kişilere idarî ceza verilmeden önce idarî soruşturma yapılması ve cezanın bir soruşturma sonucu verilmesi “idarî usul” kurallarının önemli bir kısmını oluşturmakta olup, regülasyon otoritelerinin verdiği idarî cezalarda bu uygulama çok daha belirgindir.
Nitekim, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle yapılan değişiklik ile, idarî para cezalarının, ön araştırma veya soruşturma aşamasının tamamlanmasından sonra Kurul tarafından en geç üç ay içinde karara bağlanacağı kuralı getirilmiştir.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde düzenlenen idarî para cezasını gerektiren hâllerin gerçekleştiğinin Kurul tarafından re’sen belirlenmesi veya bu konuda Kurula ihbar veya şikâyetlerin intikal etmesi üzerine Kurul tarafından doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verilmesi zorunlu olmasına rağmen, davacı şirket hakkında ön araştırma veya soruşturma yapılmadan idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı, dava konusu işlemin bu gerekçeyle iptali gerektiği oyu ile kararın gerekçesine katılmıyorum.