Danıştay Kararı 13. Daire 2013/3390 E. 2019/1816 K. 23.05.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2013/3390 E.  ,  2019/1816 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2013/3390
Karar No:2019/1816

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLİ: …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 14/10/2008 tarihinde yapılan … ihale dosya nolu “…-…-… Jeotermal Alanı” ihalesinde en yüksek ikinci teklif sahibi davacı şirket tarafından, ihalenin iptal edilmesi ve irat kaydedilen …-USD geçici teminatın faiziyle birlikte iade edilmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile irat kaydedilen teminatın faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; ihalenin iptali istemine ilişkin olarak, davacı şirketin ihale dokümanını hangi tarihte satın aldığı dosya kapsamından anlaşılamamakla birlikte, en son ihaleye teklif sunmuş olduğu 14/10/2008 tarihi itibarıyla ihale dokümanından haberdar olduğu, idari şartnamede ihalenin nasıl yapılacağı ve nasıl sonuçlandırılacağı ile müeyyidenin ne olduğunun açıkça düzenlendiği, davacının her türlü şartı kabul ederek ve gündem tutanağını imzalayarak ihaleye katıldığının anlaşıldığı; sözleşmenin süresi içerisinde imzalanmaması nedeniyle geçici teminatın irat kaydedilmesinden sonra, ihalenin genel ihale hukuku kurallarına aykırı olduğu şeklindeki başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan bu davada, davacının hukuken korunması gereken bir hakkının ihlâl edilmediği, dava konusu işlemin ihalenin iptali istemine ilişkin kısmı ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunmadığı, ihalenin iptalini istemekte meşru bir menfaatinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Geçici teminatın irat kaydedilmesine ilişkin olarak, 10/11/2008 tarihli ihale komisyonu kararı ile davacı şirketin söz konusu ihalede en yüksek ikinci teklif sahibi olduğunun belirlendiği, en yüksek teklifi sunan şirketin sözleşme imzalamaması nedeniyle davacı şirketin sözleşme imzalamaya davet edildiği, sözleşme imzalama süresinin davacı şirket açısından 20/01/2009 tarihinde sona ermesine rağmen davacı şirketin sözleşme imzalamaması nedeniyle 28/01/2009 tarih ve 168 sayılı işlem ile davacı şirketin geçici teminatının irat kaydedildiği görüldüğünden, davacı şirketin geçici teminatının irat kaydedilmesine ilişkin işlemde işin idari şartnamesine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davanın ihalenin iptali istemine ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine, geçici teminatın irat kaydedilmesine ilişkin kısmının esastan reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, ihaleden sonra ihaleye konu alanın büyük bir bölümünün başka bir şahıs adına ruhsatlı olduğunun öğrenildiği, başkası adına ruhsatlı bulunan alanın davalı tarafından ihaleye çıkarılamayacağı, ihale sürecine ilişkin olarak idarenin uygulayacağı usul ve esasları düzenleyen herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, diğer ihalelere uygulanan ihale yönteminin dava konusu ihalede uygulanmadığı, aynı ihale ilanında yer alan ve ihaleye çıkılan diğer jeotermal alanların ihalelerinde önce en yüksek teklifin açıklandığı, sonra da bu fiyat üzerinden artırma aşamasına geçildiği, ihaledeki en yüksek teklif olan …-USD tutarının açıklanmadığı, en yüksek teklifin şirketleri tarafından verilmiş gibi açıklanarak (…-USD) diğer aşamaya geçildiği, ihalenin genel ihale ilkelerine aykırı olduğu, en yüksek teklifin bilinmesi hâlinde şirketlerince ihaleye devam etmeme kararının alınabileceği, ihale sıralamasının değiştirildiği, idarece bir gün sonra gerçekleştirilen başka bir ihalede ise en yüksek teklif üzerinden artırmanın başlatıldığı, açıklık ilkesine uygun hareket edilmediği, hukukî bir ayıbın olup olmadığı araştırılmaksızın teminatın irat kaydedilmesinin hukuka aykırı olduğu, ihaleye konu alanın sit alanında kaldığı, teknik yanlışlık ve eksikliklerin bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, ihaleye ilişkin İdari Şartname’nin 22. maddesinde, isteklinin teklifinden dönemeyeceği, geri dönen isteklilerin geçici teminatının irat kaydedileceği; 24. maddesinde, tekliflerin ihale şartlarına uygunluk ve en yüksek fiyat teklifi üzerinden inceleneceği, isteklinin bu belgeleri imzalamakla okumuş ve kabul etmiş sayıldığı; 25. maddesinde ise, ihalenin en yüksek fiyat esasına göre sonuçlandırılacağı kurallarının yer aldığı; davacı şirketin 10/11/2008 tarihli gündem tutanağında imzasının bulunduğu, ihalede verdikleri teklifle bağlı oldukları, geri alamayacakları, değiştiremeyecekleri, maddi hatalardan idarenin sorumlu olamayacağı, geçmişe dönük talepte bulunamayacaklarının kabul ve taahhüt edildiği; ihaleye esas teknik verilerde yanlışlık ve eksiklik bulunmadığı, ihale konusu alanın başka bir şahsa ait olduğu iddiasının iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu, iddianın gerçek dışı olduğu, idarelerine ait … İl Özel İdaresi’nce hazırlanan arama ruhsatının bulunduğu, jeotermal kaynak arama ruhsatının adlarına düzenlendiği, Teknik Şartnameye Ek-1’de, ruhsat alanlarının özet jeolojisi, yapılan çalışmaların listesi, alan koordinatları, bloke alan koordinatları, yapılan sondajlara ilişkin bilgilere yer verildiği, detay bilgilerin bulunduğu tüm raporların ihaleye girilmeden önce isteklilerce incelenmesinin mümkün olduğu, idarenin belirtilen yükümlülükleri dışında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmakta; gerek doktrinde gerekse yargı içtihatlarında menfaat ihlâli şartı subjektif ehliyet şartı olarak kabul edilmekte, ancak ne tür bir menfaat ihlâlinin gerçek ve tüzel kişilere iptal davası açma yeterliliği sağladığını gösterecek kesin bir ölçü ortaya konulamamakta ve bu alâka kural olarak iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre belirlenmektedir.
Yargı kararlarında “menfaat” kavramının davacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idarî işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddi bir alaka söz konusu ise, davada menfaat bağının bulunduğu kabul edilmekte, bunun dışında ayrıca subjektif bir hakkın ihlâl edilmesi şartı aranmamaktadır.
Kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi, makul, maddi ve manevi bir alakasının bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, iptal davaları idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağladığından, bu davalarda menfaat alâkasının bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Dolayısıyla, iptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukukî nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idarî işlemlerin, bu idarî işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 14/10/2008 tarihinde yapılan … ihale dosya nolu “…-…-… Jeotermal Alanı” ihalesine katıldığı, davacı şirketin teklifinin en yüksek ikinci teklif olduğu, en yüksek teklif sahibi dava dışı şirketin sözleşme imzalamaması üzerine davacının 29/12/2008 tarih ve 12783 sayılı yazı ile sözleşme imzalamaya davet edildiği, davacı şirketin süresi içerisinde sözleşme imzalamaması üzerine 28/01/2009 tarih ve 168 sayılı yazı ile, geçici teminatın irat kaydedildiğinin davacı şirkete bildirildiği, davacı şirket tarafından 27/02/2009 tarihli dilekçe ile, ihalenin iptal edilmesi ve irat kaydedilen teminatın iade edilmesi istemiyle davalı idareye başvurulduğu, süresi içerisinde cevap verilmemesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirket tarafından, ihaleye konu alanın büyük bir bölümünün başka bir şahıs adına ruhsatlı olduğunun öğrenildiği, başkası adına ruhsatlı bulunan alanın davalı tarafından ihaleye çıkarılamayacağı, ihalenin genel ihale ilkelerine aykırı olduğu, en yüksek teklifin bilinmesi hâlinde şirketlerince ihaleye devam etmeme kararının alınabileceği, öte yandan ihale sıralamasının değiştirildiği, ihalede açıklık ilkesine uygun hareket edilmediği, hukukî bir ayıbın olup olmadığı araştırılmaksızın teminatın irat kadedilmesinin hukuka aykırı olduğu, ihaleye konu alanın sit alanında kaldığı, teknik yanlışlık ve eksikliklerin bulunduğu iddialarıyla ihalenin iptali talep edilmiştir.
Bu itibarla, ihalenin iptali isteminin reddi işlemi ile ihaleye katılıp teklif veren davacı şirket arasında kişisel, güncel, meşru ve makul bir ilginin bulunduğu, başka bir anlatımla davacı şirketin dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerektiğinden, davanın kısmen ehliyet yönünden reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
Ayrıca, davanın, devam eden ihale sürecinde gerçekleştirilen davacı şirketin geçici teminatının irat kaydına ve geçici teminatın tazmini talebine yönelik kısmı yönünden de, dava konusu ihalenin iptali istemi yönünden verilecek karara göre yeniden hüküm kurulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 23/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.