Danıştay Kararı 13. Daire 2013/3279 E. 2019/4277 K. 12.12.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2013/3279 E.  ,  2019/4277 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2013/3279
Karar No:2019/4277

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: …
TEMYİZ EDEN (DAVALI): …
VEKİLİ: …

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacının 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine aykırı hareket ettiğinden bahisle hakkında toplam …-TL idarî para cezası uygulanmasına ilişkin 03/05/2012 tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; akaryakıt bayilik lisansı bulunan davacı şirketin istasyonunda 10/10/2011 tarihinde yapılan denetimde, düzenlenen tutanaklar ile alınan numunelere ilişkin akredite laboratuvar analiz sonuçlarının incelenmesinden, akaryakıt numunelerinin geçerli ulusal marker seviyesi içermediği, lisans dışı olarak jet yakıtı ikmal edildiği, bağlı dağıtıcı dışında akaryakıt temini yapıldığı ve istasyonda vaziyet planına aykırı tank bulunduğu görülmüş olup, söz konusu fiiller nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, ürünün jet yakıtı olmadığı, gaz yağı olduğu, faturalı olarak alındığı, 1 no.lu tankta yer alan gaz yağının yıl sonunun yaklaşması nedeniyle miktarının öğrenilmesi için kiralanan tankerle çekilip 3 no.lu tanka aktarıldığı sırada denetim yapıldığı, gaz yağının bayilerde satılacak akaryakıttan olduğu, ulusal marker uygulamasına tabi olmadığı, numune alma tutanaklarında gaz yağı olarak belirtilmesine rağmen jet yakıtı yazıldığı için analizin buna göre yapıldığı, gaz yağı ve jet yakıtının birbirine benzer özellik gösterdiği, akredite laboratuvarın incelemeyi kendisine hangi nitelendirme ile ürün gönderilirse onun üzerinden yaptığı, bağlı dağıtıcı dışında yakıt ikmalinin bu sebeple olmadığı, ceza yargılamasından beraat edildiği, bu sebeplerle Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …NIN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile Mahkeme kararının kısmen onanması, kısmen gerekçeli onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
18/06/2010 tarihli bayilik lisansı bulunan davacı şirketin istasyonuna kaçak akaryakıt getirileceği ihbarı üzerine istasyonun uzaktan takibe alındığı, 10/10/2011 tarihinde yapılan denetimde, … plakalı tankerin gelerek tankların yanına park ettiği, tankerden 3 no.lu tanka hortum vasıtasıyla boşaltım yapıldığı sırada denetlemenin gerçekleştirildiği, tankerin ön bölmesinin boş olduğu, orta bölmesi ve arka bölmesinde az miktarda ürün olduğu, tankerdeki ürüne ilişkin fatura, irsaliye sorulduğunda sunulamadığı, 1 ve 3 no.lu tanklarda ve tankerde koku olarak jet yakıtına benzeyen gazyağı olarak beyan edilen ürüne el konulduğu, numune alınarak analiz için akredite laboratuvarına gönderildiği, ürüne ilişkin akredite laboratuvarı tarafından jet yakıtı olarak analiz raporu düzenlendiği, 3 no.lu ada 2 no.lu tank pompası ve 2 no.lu tankta ulusal markerı geçersiz sonuç veren motorin olduğu, buna ilişkin alınan numunenin analizi sonucu düzenlenen raporda ulusal markerı geçersiz ve “kükürt parametresi” açısından teknik düzenlemelere aykırı olduğunun belirtildiği, ayrıca 1 adet vaziyet planı harici tank tespit edildiği, ön araştırma ve soruşturma prosedürüne gerek olmaksızın davacının yazılı savunmasının alındığı, yazılı savunmada ileri sürülen hususlar yeterli görülmeyerek, “istasyonda vaziyet planına aykırı tank bulundurulması nedeniyle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin 3. ve 4. fıkraları gereğince …-TL; bağlı dağıtıcısı dışında akaryakıt ikmali eylemi nedeniyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin 4 numaralı alt bendi ve 4. fıkrası uyarınca …-TL; sahip olduğu lisansının verdiği haklar dışında jet yakıtı ikmali nedeniyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinin 2 numaralı alt bendi uyarınca …-TL; teknik düzenlemelere aykırı ve ulusal marker seviyesi geçersiz akaryakıt ikmalinde bulunulması nedeniyle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin 4 numaralı alt bendi ve 4. fıkrası uyarınca …-TL olmak üzere toplamda …-TL idarî para cezası uygulanması üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında; akaryakıtın “Benzin türleri, nafta (hammadde, solvent nafta hariç), gazyağı, jet yakıtı, motorin türleri, fuel-oil türleri ile Kurum tarafından belirlenen diğer ürünleri” ifade edeceği belirtilmiş; 4. maddesinde, “Lisans, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını verir. Lisans ile tanınan haklar; bu Kanunun, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılır. Piyasa faaliyetinde bulunanlar, kötüniyet veya tehlikeli eylem sonucunu doğuracak her türlü işlemden özenle kaçınmak, bunların oluşumunun engellenmesi için her türlü tedbiri almak ile istenmeyen durumları en kısa sürede gidermek zorundadır.”; 8. maddesinde, “Bayi lisanslarına ilişkin düzenlemeler (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılır. Bayiler, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürütürler. Bayiler lisanslarının devamı süresince; a) Bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması, b) Tağşiş ve/veya hile amacıyla akaryakıta katılabilecek ürünlerin akaryakıta katılmaması ve istasyonunda bulundurmaması ile yükümlüdür.”; 18. maddesinin 4. fıkrasında, ” numunelerde yapılacak testlerde ulusal markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı ve alınan numunelerin laboratuvar analizi ile teknik düzenlenmelere uymadığı tespit edildiğinde, 19 uncu madde hükümleri uygulanır.”; 19. maddesi 1. fıkrasında, “Bu Kanuna göre idari para cezalarının veya idari yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz.”; 2. fıkrasında, “Bu Kanuna göre verilen ceza ve tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez. Bu Kanuna göre; a) Aşağıdaki haller ağır kusur sayılarak, sorumluları hakkında beşyüz milyar Türk Lirası idari para cezası uygulanır:… 4) 5, 6, 7, 8, 16, 17 ve 18 inci maddelerin ihlali. Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca elli milyar Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte biri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1. Temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu Kurul kararının, vaziyet planı haricinde akaryakıt tankının piyasa faaliyetine konu edilmesi nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesi ve …’ın 05/12/2011 tarihli ve … sayılı kimyasal içerik analiz raporunda istasyonlu akaryakıt bayisi olmasına rağmen lisansın verdiği hak dışı jet yakıtı ikmali nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesine yönelik davanın reddine ilişkin kısmında hukukî isabetsizlik görülmemiştir.
2. Temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu Kurul kararının, akaryakıt istasyonundaki yasal tank ve pompadan alınan motorin numunesinin analizinin ulusal marker seviyesi geçersiz ve teknik düzenlemelere aykırı çıktığından bahisle …-TL idarî para cezası verilmesine yönelik davanın reddine ilişkin kısmı incelendiğinde;
Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin, davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 10/10/2011 tarihinde yapılan denetimde alınan motorin numunesinin analizi sonucu düzenlenen 15/11/2011 tarih ve … sayılı analiz raporunda, ulusal markerı geçersiz ve kükürt parametresi yönünden teknik düzenlemede yer alan özelliklere aykırı olduğunun tespiti üzerine tesis edildiği görülmektedir.
Benzer bir uyuşmazlıkta, Dairemizin 2010/4463 esasına kayden açılan davada uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için 12/12/2013 tarihli ara kararı ile … Araştırma Merkezi’nden, “…diğer bütün parametreler sınır değerlere uygun tutulmak suretiyle sadece kükürt parametresinin sonradan müdahale ile standardının altında veya üzerinde olacak şekilde değiştirilmesinin teknik olarak mümkün olup olmadığı ve saklama koşullarından ve analize başlama süresinden kaynaklanan sebeplerle kükürt parametresinin etkilenip etkilenmeyeceği…” sorulmuş; 07/03/2014 tarihli ara kararı cevabında, kükürt parametresi değerinin sonradan müdahale ile değiştirilmesinin teknik olarak mümkün olup olmadığı hakkındaki bilginin üretici firma olan … Petrol Rafinerileri A.Ş.’den alınabileceği, kükürt parametresinin laboratuvardaki saklama koşullarından ve analize başlama süresinden kaynaklanan sebeplerden etkilenmediği belirtilmiştir.
… tarafından verilen bu cevap üzerine Dairemizin 28/01/2015 tarihli ara kararı ile …’tan ve … Marmara Araştırma Merkezi’nden sorulan hususlara yönelik olarak … Araştırma Merkezi’nce verilen 13/04/2015 tarihli cevapta; motorin numunelerinde kükürt parametresinin sonradan müdahale ile değiştirilmesinin teknik olarak mümkün olup olmadığının çalışma konularının dışında olduğu; … tarafından verilen cevapta ise, ulusal marker seviyesi geçerli ve özellikleri itibarıyla teknik düzenlemelere uygun bir ürünün, kükürt haricindeki özelliklerini standartların dışında bırakmayacak şekilde sadece kükürt parametresinin belirlenen üst sınır değerinin üzerinde olan bir ürün ile karıştırılması durumunda kükürt parametresinin yüksek sonuç verebileceği teknik olarak mümkün olmakla birlikte, bu durumun farklı bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkıp çıkmayacağına yönelik değerlendirmelerinin bulunmadığı ifade edilmiştir.
Akabinde Dairemizin 14/05/2015 tarihli ara kararı ile … Petrol Araştırma Merkezi’nden; ulusal marker seviyesi geçerli çıkan ve yalnızca “kükürt” parametresi teknik düzenlemelere aykırı bulunan numunenin, diğer bütün parametreler sınır değerlere uygun tutulmak suretiyle sadece kükürt parametresinin sonradan müdahale ile standardının altında veya üzerinde olacak şekilde değiştirilmesinin teknik olarak mümkün olup olmadığının ve bu durumun farklı bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkıp çıkmayacağının, … Araştırma Merkezi ve … tarafından ara kararlarımıza verilen cevaplardaki değerlendirme farklılıklarının neden kaynaklanabileceğinin sorularak, analiz raporu, ara kararları ve ara kararlarına verilen cevapların bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle konuya ilişkin ayrıntılı açıklama yapılmasının istenilmesine karar verilmiş; … Petrol Araştırma Merkezi’nin 05/08/2015 tarihli cevabında, “…bahse konu numunenin alım tarihi olan 11/06/2009’da 29/11/2008 tarih ve 27069 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Motorin Türlerinin Üretimi, Yurtdışı ve Yurtiçi Kaynaklardan Temini ve Piyasaya Arzına İlişkin Teknik Düzenleme Tebliği (Akaryakıt Seri No:1)’nin yürürlükte olduğu, bu tarihte piyasada kırsal motorinin de bulunabileceği, yüksek kükürtlü kırsal motorin ile düşük kükürtlü motorin karıştırılmış ise elde edilen ürünün kükürt parametresinin standardın üzerinde olacak şekilde değişmesinin teknik olarak mümkün olabileceği değerlendirilmektedir.” şeklinde açıklama yapıldığı görülmüştür.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, kükürt parametresine ilişkin numune alınan yakıt tankında, yüksek kükürtlü kırsal motorin ile düşük kükürtlü motorin karıştırılmış ise elde edilen ürünün kükürt parametresinin standardın üzerinde olacak şekilde değişmesi mümkün olmakla birlikte, eğer böyle bir karıştırma işlemi yapıldı ise diğer parametrelerde de sınır değerlerine aykırılık olması beklenecektir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait akaryakıt istasyonundan alınan numunenin analizi sonucunda düzenlenen muayene raporunda, analizi yapılan akaryakıtın ulusal marker seviyesinin geçersiz olduğunun ve diğer parametrelerde bir aykırılık olmadığının tespit edildiği, ayrıca, davacının akaryakıta müdahale ettiğine ilişkin somut bir tespite de yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, akredite laboratuvarları tarafından verilen görüşler de göz önünde bulundurulduğunda, numunenin ulusal marker seviyesinin geçersiz olması, sadece kükürt parametresinin teknik düzenlemelere aykırı çıkması, diğer parametrelerin uygun bulunması, davacının numune alınan akaryakıta bir müdahalesinin olduğuna ve piyasaya teknik kriterlere aykırı akaryakıt arz ettiğine ilişkin somut bir tespitin de bulunmaması karşısında, davacının, yukarıda yer verilen, lisans sahiplerinin akaryakıtı teknik düzenlemelere uygun olarak arz etme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz etmeye imkân bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, analize tâbi tutulan akaryakıt numunesinin ulusal marker seviyesi geçersiz çıkmasına karşın 5015 sayılı Kanun’un 18. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca işlem tesis edilebilmesi için gerekli olan, teknik düzenlemelere aykırılık ve ulusal marker seviyesinin geçersizliği şartlarının bir arada gerçekleşmediği anlaşıldığından, uyuşmazlık konusu Kurul kararının bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı ve bu kısım açısından davanın reddi yönündeki Mahkeme kararının bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
3. Temyiz konu Mahkeme kararının, dava konusu Kurul kararının, bağlı dağıtıcı dışında … plakalı tankerden tanka akaryakıt ikmali nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesine yönelik davanın reddine ilişkin kısmı incelendiğinde;
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 8. maddesinin birinci fıkrasında, bayi lisanslarına ilişkin düzenlemelerin (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılacağı, bayilerin, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürüteceği, ikinci fıkrasının a) bendinde ise, bayilerin lisanslarının devamı süresince; bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlü oldukları kural altına alınmıştır.
Kurul kararının alındığı tarih itibarıyla aynı Kanun’un “İdarî Para Cezaları”nın düzenlendiği 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli halinde sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verileceği, 19. maddenin dördüncü fıkrasında ise, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
7164 sayılı Maden Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 32. maddesi ile 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi yeniden düzenlenmiş ve maddenin birinci fıkrasının (f) bendinin (1) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli (8. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi hariç) hâlinde yüzyirmibeş bin Türk Lirasından az olmamak ve altıyüzyirmibeş bin Türk Lirasını geçmemek üzere fiilin işlendiği tarihten bir önceki yılda ilgili lisansa konu petrol piyasası faaliyetine ilişkin net satış hasılatının binde onu oranında idarî para cezası verileceği kuralına yer verilmiştir.
7164 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile 5015 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 6. maddede, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurulca idari para cezası verilmemiş olan ve Kurul tarafından belirlenen niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiiller için, 20. maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ihtar yapıldıktan sonra sonucuna göre gerekirse idari soruşturma başlatılarak yaptırımlar uygulanır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce lisansı sonlandırılan veya iptal edilenler hakkında düzeltme imkânı bulunan fiiller için herhangi bir idari işlem tesis edilmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kurul kararına bağlanmış, ancak tahsilatı tamamlanmamış olan idari para cezaları, işlenen fiil için bu Kanunla birlikte daha düşük bir idari para cezası uygulanmasının öngörülmesi hâlinde, ilgili vergi dairesince 19. maddenin ilgili bentlerinde belirlenmiş olan asgari maktu hadden tahsil edilir. Kısmen veya tamamen tahsil edilen idari para cezaları iade edilmez.” kuralına yer verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği; 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 5. maddesinde, 26/09/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhâl uygulama kuralının geçerli olduğu; bu maddenin atıf yaptığı 5237 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasında ise suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.
Kanun koyucu, Kurul tarafından karara bağlanmış ancak tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezalarının, işlenen fiil için 5015 sayılı Kanun’un 7164 sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 19. maddesinde daha düşük bir idarî para cezası uygulanması öngörülmüş ise asgarî maktu hadden tahsil edilmesini vergi dairesine bir görev olarak vermiştir. İlgili vergi dairesinin kanunen üstlendiği bu görevi yerine getirmesi açısından önemli olan husus, idarî para cezasının keşinleşmesi değil, tahsilatının tamamlanmamış olmasıdır. Dolayısıyla söz konusu düzenleme, tamamen tahsilat aşamasına özgü bir kural niteliğindedir. İdarî para cezasının iptali istemiyle dava açılsın veya açılmasın, bu kuralın tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezalarına uygulanması vergi dairesi açısından bir zorunluluktur.
İlgili vergi dairesi, dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezasının miktarında lehe bir değişiklik varsa bunu tespit etmekle ve uygulamakla yükümlü bulunduğundan, tahsilat aşamasına özgü olan anılan kuralın, idarî para cezasının iptali istemiyle açılan davalarda, dikkate alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu itibarla, idarî para cezasına konu olan fiilin sübûta ermiş olması ve idarî para cezasının miktarında lehe olan değişikliğin tahsilat aşamasında vergi dairesince dikkate alınacak olması sebebiyle davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararının bu kısmında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen reddine,
2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, davacıya, vaziyet planı haricinde akaryakıt tankının piyasa faaliyetine konu edilmesi nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesi istasyonlu akaryakıt bayisi olmasına rağmen lisansın verdiği hak dışında jet yakıtı ikmali nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesine yönelik davanın reddine ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan kararın bu kısmının ONANMASINA,
3. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının davacıya, bağlı dağıtıcı dışında akaryakıt ikmali nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesine yönelik davanın reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
4. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne;
5. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, davacıya, motorin numunesinin analizinin ulusal marker seviyesinin geçersiz ve teknik düzenlemelere aykırı çıkması nedeniyle …-TL idarî para cezası verilmesine yönelik davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
6. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 12/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi

(X) KARŞI OY :
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Çeşitli Hükümler” başlıklı İkinci Kısmının “Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan “İdarî Para Cezaları” başlıklı 19. maddesinde idarî para cezaları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş; “Ön Araştırma, Soruşturma ve Dava Hakkı” başlıklı 21. maddesinde ise, Kurulun re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vereceği belirtilmiştir.
Aktarılan bu Kanun hükümlerine göre, Kurulun idarî para cezası verilmesini gerektiren hâllerle ilgili olarak re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vermesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 21. maddenin başlığında ve içeriğinde 19. maddede öngörülen idarî para cezasını gerektiren hâllerin ön araştırma veya soruşturma zorunluluğundan muaf tutulduğuna dair hiçbir ifadeye yer verilmediğinden, 21. maddede tüm idarî cezaları için zorunlu tutulan idarî usulün, 19. maddede öngörülen idarî cezalar için de uygulanmasının yasal bir yükümlülük olduğu ortadadır.
Keza, modern idare hukuku uygulamalarında kişilere idarî ceza verilmeden önce idarî soruşturma yapılması ve cezanın bir soruşturma sonucu verilmesi “idarî usul” kurallarının önemli bir kısmını oluşturmakta olup, regülasyon otoritelerinin verdiği idarî cezalarda bu uygulama çok daha belirgindir.
Nitekim, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle yapılan değişiklik ile, idarî para cezalarının, ön araştırma veya soruşturma aşamasının tamamlanmasından sonra Kurul tarafından en geç üç ay içinde karara bağlanacağı kuralı getirilmiştir.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde düzenlenen idarî para cezasını gerektiren hâllerin gerçekleştiğinin Kurul tarafından re’sen belirlenmesi veya bu konuda Kurula ihbar veya şikâyetlerin intikal etmesi üzerine Kurul tarafından doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verilmesi zorunlu olmasına rağmen, davacı hakkında ön araştırma veya soruşturma yapılmadan idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığından, Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.