Danıştay Kararı 13. Daire 2013/3100 E. 2019/504 K. 25.02.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2013/3100 E.  ,  2019/504 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2013/3100
Karar No:2019/504

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLLERİ : …

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … PTT Başmüdürlüğü’nce gerçekleştirilen “Temizlik ve Kalorifer Yakma İşi Hizmet Alımı” ihalesi üzerinde kalan ve kendisiyle sözleşme imzalanan davacı tarafından, ihalenin mahkeme kararı ile iptal edilmesi sonucunda sözleşmenin feshi nedeniyle ödemiş olduğu tüm vergi, harç ve KiK paylarının ve sözleşmenin tek taraflı feshi nedeniyle oluşan zararlarının tazmini istemiyle yaptığı başvurusunun reddine dair davalı idarenin 02/12/2011 tarih ve 5204 sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; … İdare Mahkemesi’nin E: … sayılı ve … tarihli yürütmenin durdurulması kararı üzerine Kamu İhale Kurulu’nun (Kurul) 03/11/2011 tarih ve … sayılı kararı ile davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılması yönünde düzeltici işlem belirlenmesine karar verildiği, bu karar sonrasında ise davalı idare tarafından davacıyla akdedilen sözleşmenin feshedildiği, dava konusu ihalenin davacı tarafından sunulan iş deneyim belgesinin kabul edilmemesi nedeniyle Mahkeme ve Kurul kararı ile iptal edildiği, işlemin iptaline davacının fiilinin sebep olduğu, davalı idarenin olayda kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, usulüne uygun olarak ihaleye girip en avantajlı teklifi vererek ihaleyi kazandığı, sözleşmenin feshedilmesinde kusurunun bulunmadığı, ihalenin iptali kararı uyarınca uğradığı zararların karşılanması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
… PTT Başmüdürlüğü tarafından 14/01/2011 tarihinde açık ihale usulüyle “Temizlik ve Kalorifer Yakma İşi Hizmet Alımı” ihalesi yapılmıştır.
İhale davacının uhdesinde bırakılmış ve 01/03/2011 tarihinde davacıyla ihale sözleşmesi imzalanmıştır.
İhaleye katılan diğer bir şirket tarafından Kurul’a itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuş, 17/02/2011 tarih ve … sayılı kararla başvurunun reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: … sayılı dosyasında verilen yürütmeyi durdurma kararı sonrasında, Kurul, … tarih ve … sayılı kararı ile davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılması yönünde düzeltici işlem belirlenmesine karar vermiştir.
Kurul’un 2011/MK-217 sayılı kararı sonrasında, davalı idare tarafından, davacı ile akdedilen sözleşme feshedilmiştir.
Sözleşmenin feshi sonucu ödenmiş olan tüm vergi, harç ve KİK paylarının ve sözleşmenin tek taraflı feshi nedeniyle oluşan zararların tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu; 2577 sayalı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde, ilgililerin haklarını ihlâl eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceği gibi ilk önce iptal davası açıp bu davada verilen kararın tebliği üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilecekleri kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının, sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar olan tüm vergi, harç ve KİK payının tazmini isteminin değerlendirilmesinden;
Hukuka uygunluk karinesi uyarınca, ihale komisyonu kararı gereğince ihaleyi kazanan tarafın gerekli hazırlıkları yaparak belirli bir süre içinde idareyle sözleşme imzalama zorunluğu bulunmaktadır. Bu noktada, ihaleyi kazanan tarafın ihale kararının hukuka uygun olduğunu kabul ederek ihale kararı gereğince sözleşme noter masrafı, sözleşme pulu, karar pulu, kesin teminat mektubu, KİK payı gibi sözleşmenin akdedilmesi öncesi bazı masrafları yapması kaçınılmazdır. Aksi takdirde, süresi içinde sözleşme akdedilmediği için teminatı gelir kaydedilerek hakkında yasaklama işlemi tesis edilebilir.
Bu sebeple ihale kararının hukuka uygun olduğuna inanarak idareyle sözleşme ilişkisine giren tarafın bu sözleşmenin akdedilmesi için yaptığı zorunlu masrafların işlemin hukuka aykırı olduğu mahkemece ortaya konulduktan sonra kendisine ödenmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda belgeyle ispatlanan sözleşme noter masrafı, sözleşme pulu, karar pulu, teminat mektubu ve teminat mektubu için yapılan masraflar, KİK payı, banka referans mektubu masrafları, şartname dosya bedeli, itirazen şikâyet bedeli gibi masraflar menfi zarar kapsamında değerlendirilmektedir.
Olayda, ihale davacının uhdesinde bırakıldıktan sonra diğer şirket tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusu Kurul’un 17/02/2011 tarih ve … sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bir başka ifadeyle, davacıyla sözleşme imzalanması gerektiğine ilişkin ihale kararı Kurul tarafından hukuka aykırı görülmemiştir. Davacı da hukuka uygun olduğu belirlenen ihale kararı nedeniyle yapılması gerekli zorunlu harcamaları (damga vergisi, karar pulu, KİK payı gibi) yaparak 01/03/2011 tarihinde ihale sözleşmesini imzalamıştır. Sözleşme imzalandıktan sonra Kurul’un 17/02/2011 tarih ve … sayılı kararının yürütmesi … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E: … sayılı kararıyla durdurulmuş ve davacının akdettiği sözleşme idare tarafından feshedilmiştir.
Buna göre, davacı şirketin hukuka aykırılığı mahkeme kararıyla ortaya konulan ve sonradan iptal edilen Kurul kararı nedeniyle ihale sözleşmesinin akdedilmesi için ödediği ve talep ettiği tüm harcamaların (vergi, harç ve KİK payı gibi) davalı idare tarafından menfi zarar kapsamında davacı şirkete ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, Mahkeme kararında bu kısım yönünden hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Davacının, “sözleşmenin feshedilmesinden doğan zararların” tazmini isteminin değerlendirilmesi:
2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları idari dava türleri arasında sayılmış olup, idare tarafından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla kamu gücü kullanılarak tek taraflı iradeyle tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlere karşı açılacak davalarda idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
Kamu ihaleleri çerçevesinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar açısından ise, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu veya sair ihale mevzuatı çerçevesinde ihale aşamasında tesis edilen işlemlerden doğabilecek uyuşmazlıkların idari yargı yerlerince; ihale safhası tamamlanıp, taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adli yargı mercilerinde karara bağlanması gerekmektedir. Nitekim, gerek Danıştay gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi içtihatları da bu doğrultudadır.
Davacının dava dilekçesinde tazminini talep ettiği zararlar arasında “sözleşmenin feshedilmesinden kaynaklanan zararlar” olarak ifade ettiği zararların sözleşmenin imzalanmasından sonra bir başka ifadeyle sözleşmenin feshedilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Davacının, sözleşmenin feshedilmesinden kaynaklanan zararlarının sözleşmenin uygulanması aşamasıyla ilgili olduğu dikkate alındığında, davanın bu kısmının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davacının sözleşmenin feshedilmesinden kaynaklanan zararlarının tazmini istemi yönünden, uyuşmazlığın özel hukuk sözleşmesinden doğan bir ihtilaf olarak nitelendirilmek suretiyle, adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, İdare Mahkemesi tarafından bu kısım yönünden işin esasına ilişkin hüküm kurulmasında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.