Danıştay Kararı 13. Daire 2013/1613 E. 2019/727 K. 11.03.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2013/1613 E.  ,  2019/727 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2013/1613
Karar No:2019/727

TEMYİZ EDEN (DAVACI): ….
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI):
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Komutanlığı’nca gerçekleştirilen “Yeni Ağrı Asker Hastanesi Binası İşine Ait 17 Kalem Mal Alımı” ihalesinin “Sanayi Tipi Pres Ütü” isimli 4. kalemi üzerinde kalan davacı şirketin süresi içerisinde sözleşme imzalamadığından bahisle hakkında 25/02/2012-25/08/2012 tarihleri arasında “ihalelelere katılmaktan yasaklama” kararı verilmesine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; uyuşmazlık konusu ihalenin davacı şirket üzerinde kaldığı, davacıdan gerekli olan işlemleri tamamlayarak ihale konusu işe ilişkin sözleşmeyi imzalaması için 10 günlük süre verilmesine yönelik sözleşmeye davet yazısının iadeli taahhütlü posta yoluyla 19/12/2011 tarihinde davacının adresine gönderilerek tebliğ edildiği, verilen 10 günlük sürenin son günü olan 29/12/2011 tarihine kadar davacının sözleşme imzalamaya gelmemesi üzerine 6 ay süre ile bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına karar verildiği; bu durumda, sözleşmeye davet yazısının, davacı şirketin adresi ile yine davacı şirketin ihale işlemlerine yönelik yazışmalarda kullandığı adresine gönderildiği anlaşılmakla, söz konusu sözleşmeye davet yazısının davacı şirketin gerçek adresine gönderildiğinin açık olduğu ve belirtilen yazının tebliğ tarihinden itibaren verilen 10 günlük süre içinde gerekli belgeleri tamamlayarak sözleşme imzalamaya gelmediği görüldüğünden, 6 ay süre ile bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ekonomik açıdan en avantajlı teklifi kendilerinin verdiği, idarece hazırlanan sözleşmeye davet yazısının tebliğine ilişkin evrak incelendiğinde, 12/12/2011 tarihli belgenin teslim bilgisinin iptal edildiği, diğer evrakta ise kime teslim edildiğinin yazılmadığı, ayrıca tebliğ evraklarında tebliğ edilen belgenin ne olduğunun belirtilmediği, kaldı ki bir an için tebliğ geçerli sayılsa dahi daha önce ihalenin kendisinde kalmadığı bildirilen şirketlerinin bu kadar kısa sürede ihale edilen malları teslim etmesinin de mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idare tarafından, uyuşmazlık konusu ihalenin 4. kaleminin davacı şirket üzerinde kaldığı, kesinleşen ihale kararının 22/11/2011 tarihinde, sözleşmeye davet yazısının 12/12/2011 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, 10 günlük süre sonunda sözleşmenin imzalanmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
… Komutanlığı’nca 15/11/2011 tarihinde “Yeni Ağrı Asker Hastanesi Binası İşine Ait 17 Kalem Mal Alımı” ihalesi gerçekleştirilmiş, “Sanayi Tipi Pres Ütü” isimli 4. Kalemi davacının uhdesinde kalmış, davacının süresi içerisinde sözleşme imzalamadığından bahisle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 58. maddesi uyarınca hakkında 25/02/2012-25/08/2012 tarihleri arasında “ihalelelere katılmaktan yasaklama” kararı verilmiş, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 42. maddesinin 1. fıkrasında, “41. maddede belirtilen sürelerin bitimini, ön mali kontrol yapılması gereken hâllerde ise bu kontrolün tamamlandığı tarihi izleyen günden itibaren üç gün içinde ihale üzerinde bırakılan istekliye, tebliğ tarihini izleyen on gün içinde kesin teminatı vermek suretiyle sözleşmeyi imzalaması hususu bildirilir…”; 58. maddesinin 1. fıkrasında ise, “17. maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler hakkında fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, üzerine ihale yapıldığı hâlde mücbir sebep hâlleri dışında usulüne göre sözleşme yapmayanlar hakkında ise altı aydan az olmamak üzere bir yıla kadar, 2. ve 3. maddeler ile istisna edilenler dâhil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verilir. Katılma yasakları, ihaleyi yapan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık, herhangi bir bakanlığın ilgili veya bağlı kuruluşu sayılmayan idarelerde bu idarelerin ihale yetkilileri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde ise İçişleri Bakanlığı tarafından verilir.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
4734 sayılı Kanun’un 65. maddesinde, “Aday, istekliler ve istekli olabileceklere yapılacak her türlü bildirim ve tebligatlarda aşağıdaki hususlara uyulması zorunludur: a) Tebligatlar idareler veya Kurum tarafından aşağıdaki yöntemler kullanılarak yapılabilir: 1) İmza karşılığı elden, 2) İadeli taahhütlü mektupla, 3) Elektronik ortamda, 4)Faksla.
İadeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün, yabancı isteklilerde ise ondokuzuncu gün kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır.” kuralı yer almakta iken, Anayasa Mahkemesi’nin 27/09/2012 tarih ve E:2012/20, K:2012/132 sayılı kararı ile, anılan maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “iadeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün, … kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır” kuralı iptal edilmiştir.
Her ne kadar Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası “Kanun, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.”; beşinci fıkrası ise, “İptal kararları geriye yürümez.” kuralını taşımakta ise de, Anayasa Mahkemesi’nce bir kanunun veya KHK’nın tümünün ya da bunların belirli kurallarının Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği hâlde, eldeki davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Öte yandan, Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı; özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa’nın 152. maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim Anayasa’nın, itiraz yoluna başvurulan kanun ya da KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi halinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret edilen 152. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, “Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” yolundaki kural da Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de, olayımızda olduğu gibi, hak veya menfaatlerini ihlâl eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması halinde iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır. Aksi hâlde, iptal edilen yasa kuralının uygulanmasının sürdürülmesi nedeniyle bu uygulamaya karşı dava yoluna başvuracakların iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanamayacaklarının kabulü; bir yandan dava yoluna başvuran herkes için Anayasa ile tanınmış olan itiraz hakkının bunlar için fiilen işlemez hale getirilerek ortadan kalkması ve iptal kararının uygulanamaması, öte yandan Anayasa’ya aykırılığı hükmen saptanmış olan bir yasa kuralının uygulanmasının hukuken korunması gibi bir sonuca neden olur ki bu durumun Anayasa’nın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceğinin kabulü gerekir.
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi’nin sözü edilen iptal kararı karşısında dava konusu işleme esas alınan iadeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci günün tebliğ tarihi sayılacağına ilişkin kanun hükmünün bakılan uyuşmazlıkta uygulanamayacağı açıktır.
Dava dilekçesinde, idarece sözleşme imzalamaya davet edilme yönünde yapılan herhangi bir tebligatın bulunmadığının iddia edildiği, dava dosyasında sözleşmeye davet yazısının tebliğine ilişkin bir belgenin bulunmadığı, öte yandan, internet üzerinden alınan ve dosyaya ibraz edilen gönderi bilgisine göre yazının 12/12/2011 tarihinde tebliğe çıkarıldığı ve 29/12/2011 tarihinde davacının memur/müstahdemine tebliğ edildiği görülmektedir.
Bu durumda, davalı idarece, sözleşmeye davet yazısının postaya verildiği 12/12/2011 tarihini izleyen yedinci gün olan 19/12/2011 tarihinde tebliğ edildiği kabul edilmek suretiyle, bu tarihten itibaren 10 gün içerisinde en geç 29/12/2011 tarihine kadar sözleşme imzalanmadığından bahisle davacının 6 ay süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 11/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.