Danıştay Kararı 13. Daire 2012/93 E. 2018/4618 K. 28.12.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2012/93 E.  ,  2018/4618 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2012/93
Karar No : 2018/4618

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu
VEKİLİ : …
DAVANIN KONUSU :
Bayilik lisansı sahibi olan davacıya, akaryakıt istasyonunda satışa sunulan akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu bulunmadığından 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına aykırı davranıldığı, ayrıca dağıtıcı firmaya ait marka ve logonun olmadığı saptandığından, 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının da ihlâl edildiğinden bahisle anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi ile aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca toplam …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
İdari para cezasına dayanak oluşturan tutanakta akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosunun mevcut olduğunun yazılı olduğu, dağıtım firmasına ait marka ve logoya yer verilmemesinin akaryakıt istasyonunun bakımda olmasından ve inşaat sürecinin devam etmesinden kaynaklandığı, bu nedenlerle davaya konu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Bayilik lisansı sahibi olan davacıya ait akaryakıt istasyonunda, akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu ile dağıtıcı firmaya ait marka ve logonun bulunmadığının tespit edildiği, bu tespite dayanılarak verilen idari para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Kısmen dava konusu işlemin iptaline, kısmen davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’UN DÜŞÜNCESİ : Dava; davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun … gün ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Dağıtım” başlıklı 7’nci maddesinin, dördüncü fıkrasında; “…süre bitiminde bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder ve en geç bir ay içinde eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldırır.” hükmü yer almaktadır.
Öte Yandan, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 38’inci maddesinin, (f) bendinde, bayilik lisansı sahiplerinin, “sözleşme süresinin bitiminden itibaren bir ay içerisinde eski dağıtıcı ile ilgili tüm belirtilerin kaldırılması ve faaliyete, sözleşme yapılan yeni dağıtıcının ürünlerinin pazarlandığı anlaşılacak şekilde devam edilmesi” ile yükümlü oldukları, Petrol Piyasası Fiyatlandırma Sistemi Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesinin, birinci fıkrasının, (f) bendinde tanımlanan İlan Panosu: “Akaryakıt istasyonlarında satışa sunulan akaryakıtların resmi isim ve tavan fiyatlarının ilan edildiği panoyu,” 7’nci maddenin, birinci fıkrasının, (c) bendinde; “Bayilik (istasyonlu) lisansı sahipleri akaryakıt teslimlerini fiyat ilanlarına göre yapmakla yükümlüdür” hükümlerine yer verilmiştir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, yetkili kişilerce düzenlenen 04/02/2011 tarihli tutanağa göre, davacının sözleşme yaptığı dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde başka dağıtım şirketi ile ilgili belirtileri kaldırmadığı ve ilan panosunu usulüne uygun bir şekilde görünür halde bulundurmadığı tespit edilmiştir.
Bu durumda; 5015 sayılı Kanunun 7’inci maddesinin, dördüncü fıkrasına, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 38’inci maddesinin, birinci fıkrasının, (f) bendine, Petrol Piyasası Fiyatlandırma Sistemi Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesinin, birinci fıkrasının, (f) bendine ve 7’inci maddenin, (c) bendine aykırı davranması sebebiyle, davacı hakkında 5015 sayılı Kanunun 19’uncu maddesinin, ikinci fıkrasının, (a) bendinin, (4) numaralı alt bendi ile aynı maddenin dördüncü fıkrası hükümleri uyarınca uygulanan idari para cezasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Bakılan dava, bayilik lisansı sahibi olan davacıya ait akaryakıt istasyonunda, akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu bulunmadığından 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı davranıldığı, ayrıca dağıtıcı firmaya ait marka ve logonun bulunmadığı saptandığından, 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının da ihlâl edildiğinden bahisle, anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi ile üçüncü fıkrası uyarınca toplam …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararının iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, lisansın, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını verdiği, lisans ile tanınan hakların; bu Kanunun, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılacağı; 7. maddesinin dördüncü fıkrasında, bayinin bayilik süresinin bitiminde sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam edeceği ve en geç bir ay içinde eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldıracağı; 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 7. maddenin ihlâli hâlinde sorumluları hakkında altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı, 3. fıkrasında, Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nca (Kurum) bin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verileceği, dördüncü fıkrasında, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Diğer taraftan, Petrol Piyasası Fiyatlandırma Sistemi Yönetmeliği’nin 13. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, bayilerin istasyonlarında veya köy pompalarında, satışa sundukları akaryakıtların resmi isimlerini ve tavan fiyatlarını istasyonların ön cephesinde, yoldan açıkça görünür şekilde konuşlandırılmış ilan panosunda ilan etmekle yükümlü oldukları belirtilmiş; 2. fıkrasında, “İlan panolarında; bayisi olunan dağıtıcı lisansı sahibinin marka ve logosu, bayilik lisansı sahibinin adı veya unvanı ile bayilik lisansının tarih ve sayısı da yer alır. İlan panolarındaki fiyat haricindeki bilgilerin değiştirilmesi için zamana ihtiyaç duyulan hâllerde, geçici değişiklikler pankart, afiş, çıkartma gibi araçlarla yapılır.” kuralı yer almıştır.
Dava Konusu … tarih ve … sayılı Kurul Kararının İncelenmesi:
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait akaryakıt istasyonunda 04/02/2011 tarihinde yapılan denetim sonucunda düzenlenen tutanakta, bağlı bulunduğu dağıtıcıya ait işaret ve sembollerin bulunmadığı, bir başka dağıtım firmasına ait işaret ve logonun bulunduğu; fiyat panosunun yerinde bulunmadığı hususlarına yer verildiği, bu tespitler esas alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, istasyonda satışa sunulan akaryakıtın fiyatını gösterir ilan panosu bulunmadığı hususunun usulüne uygun şekilde tespit edilmesi karşısında, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrası hükmü göz önünde bulundurularak 12.327,00-TL tutarında idari para cezası uygulanmasına ilişkin uyuşmazlık konusu Kurul kararının bu kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davaya konu Kurul kararının, dağıtıcı firmaya ait amblem ve logolara yer verilmediğinden bahisle 147.933,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin kısmına yönelik olarak; Dairemizin 26/10/2015 tarihli ara kararıyla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” kuralının, (4) numaralı alt bendindeki “7. madde hükümlerinin ihlâli” yüzünden Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altı yüz bin Türk Lirası idari para cezası verilir:” bölümünün, “5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE” karar verilmiştir.
Anayasa’nın itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması durumunu düzenleyen 152. maddesinin birinci fıkrasında; “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.”; üçüncü fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” kuralı yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarının, itiraz yoluna başvurulmasını isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılan davaların yanı sıra iptal edilen hüküm ya da hükümler esas alınarak hakkında uygulama yapılmış olan kişiler tarafından açılan ve görülmekte olan davalarda da uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanunun uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin hak ve menfaatlerini ihlâl eden kuralın Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması hâlinde, iptal hükmünün hukuki sonuçlarından sözü edilen kişilerin de yararlanmaları gerekir.
Öte yandan, Anayasa’nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış hakların korunmasına yönelik olup, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği hâlde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmelerinin Anayasa’nın üstünlüğüne ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı olacağı açıktır.
Bu durumda, dava konusu işlemin dayanağı olan yasal düzenlemenin iptaline yönelik Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girmiş bulunması karşısında, hukuka aykırılığı saptanmış kanun maddesi uyarınca verilen dava konusu idari para cezasında bu kısım yönünden hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davaya konu … tarih ve .. sayılı Kurul kararının; dağıtıcı firmaya ait amblem ve logolara yer verilmediğinden bahisle …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2. Akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu bulunmadığından bahisle …-TL idari para cezası verilmesine ilişkin kısım yönünden davanın REDDİNE,
3. Dava kısmen iptal, kısmen ret kararı ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine; kalan …-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 28/12/2018 tarihinde kısmen oybirliği, kısmen oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Çeşitli Hükümler” başlıklı İkinci Kısmının “Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan “İdarî Para Cezaları” başlıklı 19. maddesinde idarî para cezaları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş; “Ön Araştırma, Soruşturma ve Dava Hakkı” başlıklı 21. maddesinde ise, Kurulun re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vereceği belirtilmiştir.
Aktarılan bu Kanun hükümlerine göre, Kurulun idarî para cezası verilmesini gerektiren hallerle ilgili olarak re’sen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar vermesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 21. maddenin başlığında ve içeriğinde 19. maddede öngörülen idarî para cezasını gerektiren hallerin ön araştırma veya soruşturma zorunluluğundan muaf tutulduğuna dair hiçbir ifadeye yer verilmediğinden, 21. maddede tüm idarî cezalar için zorunlu tutulan idarî usulün, 19. maddede öngörülen idarî cezalar için de uygulanmasının yasal bir yükümlülük olduğu ortadadır.
Keza, modern idare hukuku uygulamalarında kişilere idarî ceza verilmeden önce idarî soruşturma yapılması ve cezanın bir soruşturma sonucu verilmesi “idarî usul” kurallarının önemli bir kısmını oluşturmakta olup regülasyon otoritelerinin verdiği idarî cezalarda bu uygulama çok daha belirgindir.
Nitekim, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle yapılan değişiklik ile, idarî para cezalarının, ön araştırma veya soruşturma aşamasının tamamlanmasından sonra Kurul tarafından en geç üç ay içinde karara bağlanacağı kuralı getirilmiştir.
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde düzenlenen idarî para cezasını gerektiren hâllerin gerçekleştiğinin Kurul tarafından re’sen belirlenmesi veya bu konuda Kurula ihbar veya şikâyetlerin intikal etmesi üzerine Kurul tarafından doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verilmesi zorunlu olmasına rağmen, davacı hakkında ön araştırma veya soruşturma yapılmadan idarî para cezası uygulanmasına ilişkin Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı ve dava konusu işlemin tümüyle iptali gerektiği oyu ile, davanın reddine ilişkin kısmı yönünden karara katılmıyorum.