13. Daire 2012/1810 E. , 2018/4277 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2012/1810
Karar No : 2018/4277
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : 17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği Ek-4’ün Uygulamasına İlişkin Tebliğ’in (Tebliğ) 9. ve 12. maddelerinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI:
1. Dava konusu Tebliğ’in “Yükümlülükler” başlıklı 9. maddesinin, yükümlülüklerin makul ve objektif şekilde belirlenmediği, çağrı merkezi sınırı olan 300.000’in üzerinde çağrı veya 200.000’in üzerinde abone sayısının hangi ölçütlere göre belirlendiğinin somut olarak ortaya konulamadığı, işletmecilerin düzenleyici nitelikteki idarî işlemle Kanun’dan kaynaklanmayan yatırım ve işletme maliyetine katlamak zorunda bırakıldıkları;
2. Tebliğ’in “Yürürlük” başlıklı 12. maddesinin, işletmecilere geriye dönük uygulama alanı bulacak şekilde yükümlülükler getirildiği, söz konusu yükümlülüklerin ihlâli hâlinde işletmecilerin idarî yaptırımlara maruz kalacak olmasının hukuka aykırı olduğu, geçmişe etkili düzenleme yapılarak hukukî kesinliğin ortadan kaldırılması suretiyle hukuk devleti ilkesinin ihlâl edildiği, yeni yükümlülüklere uyum sağlamak üzere geçiş hükmü konulması gerekirken geçmişe etkili düzenleme yapılmasının hukuka aykırı olduğu; iddialarıyla iptal edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
Dava konusu Tebliğ’in konusunun elektronik haberleşme sektöründe hizmet kalitesini düzenlemek, denetlemek ve yönlendirmek olduğu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (Kurum) bu konudaki görev ve yetkisinin 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 4., 6., 12., 48., 49. ve 52. maddelerinden kaynaklandığı, Tebliğ ile Avrupa Birliği müktesebatına uygun hedefler belirlendiği, Tebliğ’in hazırlık sürecinde ve yürürlük kazanma aşamasında sektörde faaliyet gösteren bütün işletmecilerle katılımcı bir süreç işletildiği, işletmecilerin görüş ve katkılarıyla Tebliğ’e yürürlük kazandırıldığı, Tebliğ’in 12. maddesindeki geçmişe dönük yürürlük tarihinin hizmet kalitesi hedef değerlerini belirleyen Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin yürürlük tarihi ile aynı olduğu, işletmecilerin yükümlülüklerinin Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte zaten başlamış olduğu, Tebliğ’in yürürlük maddesinin bu hususu teyit etmek dışında hukuk düzeninde bir yenilik getirmediği, Tebliğ’in 9. maddesindeki yükümlülükler için belirlenen sayısal sınırların 15/04/2011 tarih ve 27906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinde yer alan, “son kullanıcılara hizmet veren işletmecilerden Tebliğ veya Kurul kararı ile belirlenenler Ek-4’deki ölçütlere ilişkin hedeflere uymakla ve verileri Kuruma göndermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemeye göre belirlendiği, Tebliğ’in kapsamında olan işletmeci sayısının son derece sınırlı olduğu, bu işletmelerin abone sayısının 750.000’den fazla olduğu, küçük ölçekli sayılabilecek işletmelerin kapsamda olmadığı, dava konusu Tebliğ’in yürürlüğe girmesiyle birlikte çağrı merkezlerindeki uzun bekleyişlerin sona erdiği, hizmet kalitesi standartlarına uygun bir şekilde faaliyet yürütülmeye başlanıldığı, bu yönüyle iptali istenilen Tebliğ maddelerinin hukuka ve kamu yararına uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …… DÜŞÜNCESİ: Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ….’IN DÜŞÜNCESİ:
Dava, 17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği Ek-4’ün Uygulamasına İlişkin Tebliğ’in 9. ve 12. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının; “elektronik haberleşme sektöründe düzenleme ve denetleme yoluyla etkin rekabetin tesisi, tüketici haklarının gözetilmesi, ülke genelinde hizmetlerin yaygınlaştırılması, kaynakların etkin ve verimli kullanılması, haberleşme alt yapı, şebeke ve hizmet alanında teknolojik gelişimin ve yeni yatırımların teşvik edilmesi ve bunlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu belirtilmiş, elektronik haberleşme sektöründe yapılacak düzenlenmelerde göz önünde bulundurulacak ilkelere Kanunun “ilkeler” başlıklı 4. maddesinde yer verilmiş, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun görevlerinin sayıldığı 6. maddesinin (u) bendinde; İlgili kanun hükümleri dahilinde, evrensel hizmetlere ilişkin hizmet kalitesi ve standartları da dahil olmak üzere, gerektiğinde her türlü elektronik haberleşme hizmetine yönelik hizmet kalitesi ve standartlarını belirlemek, denetlemek, denetlettirmek ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemek, (v) bendinde, bu Kanunla verilen görevlere ilişkin yönetmelik, tebliğ ve diğer ikincil düzenlemeleri çıkarmakKurum’un görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Aynı Kanun’un 12. maddesinde, Kurum’un işletmecilere tüketicinin korunması amacıyla mevzuat doğrultusunda yükümlülükler getirebileceği belirlenerek tüketicinin ve son kullanıcının korunması, 48. maddesinde, Kurum, elektronik haberleşme hizmetlerinden yararlanan tüketici ve son kullanıcıların, hizmetlere eşit koşullarda erişebilmelerine ve hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelik usul ve esasları belirleyeceği, 49. maddede, Kurumun, son kullanıcı ve tüketicilerin azami faydayı elde edebilmeleri ve hizmetlerin şeffaflık ilkesine uygun olarak sunulabilmesi için hizmet seçenekleri, hizmet kalitesi, tarifeler ile tarife paketlerinin yayımlanmasına ve benzer hususlarda abonelerin bilgilendirilmesine yönelik olarak işletmecilere yükümlülükler getirebileceği, işletmecilerin, özellikle hizmetler arasında seçim yapılırken ve abonelik sözleşmesi imzalanırken tüketicilerin karar vermelerinde etkili olabilecek hususlar ile dürüstlük kuralı gereğince bilgilendirilmelerinin gerekli olduğu her durumda talep olmaksızın tüketicileri bilgilendirecekleri, Kurumun bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyeceği, 52. maddesinde de, Kurumun hizmet kalite seviyesine ilişkin olarak tüketici ve son kullanıcıların kapsamlı, yeterli ve anlaşılabilir bilgiye ulaşmasını sağlamak amacıyla, hizmet kalitesinin seviyesine ilişkin ölçütleri, işletmeciler tarafından yayınlanacak bilgilerin içeriğini, şeklini ve hizmet kalite seviyesine ilişkin diğer hususları belirleyebileceği, İşletmecilerin, Kurum tarafından elektronik haberleşme hizmetlerinin hizmet kalitesi ölçütlerine ilişkin her türlü bilgiyi ve hizmet kalite standartlarına uyumu istenen şekilde ve belirlenen sürede sağlamakla yükümlü oldukları, Kurumun, belirleyeceği usul ve esaslarla işletmeciler tarafından gönderilen hizmet kalitesine ilişkin bilgileri yayımlayabileceği gibi, işletmecilere yayımlama yükümlülüğü de getirebileceği, Kurumun bilgilerin doğruluğunu ve hizmet kalitesi ölçüt ve standartlarına uyumu denetleyebileceği veya denetlettirebileceği, Kurumun işletmecilere, elektronik haberleşme hizmetlerine ve elektronik haberleşme alt yapı veya şebeke unsurlarına yönelik hizmet seviyesi taahhütleri hazırlama ve bu taahhütleri belirlenen biçimde ve sürede yayımlama yükümlülüğü getirebileceği, işletmecilerden, hizmet seviyesi taahhütlerinde değişiklik, iyileştirme ve düzeltme yapılmasını isteyebileceği, işletmecilerin, söz konusu değişiklik, iyileştirme ve düzeltmeleri Kurum tarafından belirtilen sürede yerine getirmekle yükümlü oldukları, işletmecilerin, her hâl ve şartta doğru faturalama yapma ve fatura içeriği ile ilgili ihtilaf durumunda ispat yükümlülüğünün bulunduğu, Kurumun faturaların gönderimi, faturalarda bulunması gereken hususlar, ayrıntılı faturaların düzenlenmesi ile abone tarafından faturaların ödenmemesi hâlinde hizmetin kesilmesinde uygulanacak işlemleri ve bu maddeye ilişkin usul ve esasları belirleyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anayasa’nın 124. maddesinde; “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmü yer almıştır.
Yukarıda değinilen Anayasa ve Yasa hükümlerinin verdiği yetki çerçevesinde Kamu tüzel kişiliğine haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip bir kamu kurumu olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun sektörde rekabetin sağlanmasını ve tüketicilerin haklarının korunmasına yönelik olarak görev alanına giren gerekli her türlü tedbiri alabileceği, Yasa ile verilen yetkilerin usul ve esaslarını göstermek amacıyla, yasal çerçeve içinde kalmak ve yasada öngörülen amaç ve yetkileri aşmamak koşuluyla düzenleyici işlemler yapabileceği açıktır.
17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği Ek-4’ün Uygulamasına İlişkin Tebliğ’in 1. maddesinde; bu Tebliğin amacının, 12/09/2010 tarihli ve 27697 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinin EK-4’üne uygun olarak çağrı merkezi hizmeti sunulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu Tebliğ’in dava konusu edilen “Yükümlülükler ” başlıklı 9. maddesinde; “(1) Çağrı merkezine ayda 300.000’in üzerinde çağrı gelen veya 200.000’in üzerinde abonesi bulunan işletmeciler, bu Tebliğ’in EK-3’ünde yer alan tablodaki ölçütlere ilişkin ölçümleri yapmak ve her yılın Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim ayının sonuna kadar bir önceki ölçüm dönemine ilişkin olarak yapılan hizmet kalitesi ölçümlerini EK-3’te verilen tabloyu içerecek şekilde bir rapor hazırlayarak Kuruma göndermekle yükümlüdür.
(2) Son kullanıcılara hizmet veren ve bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen çağrı adedine veya abone sayısına ulaşan işletmeciler ölçüm döneminde yer alan her bir ay için ana menüde geçen süre ve alt menüde geçen süre hizmet kalitesi ölçütlerine ilişkin EK-3’te belirlenen hedef değerleri sağlamakla yükümlüdür.
(3) Son kullanıcılara hizmet veren ve bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen çağrı adedine veya abone sayısına ulaşan işletmeciler ölçüm dönemi ortalaması için müşteri hizmetleri için cevap verme süresi ve tüketici şikayetleri çözüm süresi hizmet kalitesi ölçütlerine ilişkin EK-3’te belirlenen hedef değerleri sağlamakla yükümlüdür. Ölçüm dönemi ortalaması, idarî yaptırım kararına esas teşkil eden aylarda elde edilen ilgili hizmet kalitesi ölçütüne ilişkin ölçüm sonuçlarının aritmetik ortalaması alınarak elde edilir.
(4) Son kullanıcılara hizmet veren ancak bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen çağrı adedine veya abone sayısına ulaşamayan işletmeciler, çağrı merkezlerine gelen aylık toplam çağrı adedini ve abone sayısını Kurum tarafından istenmesi hâlinde sunulacak şekilde on iki ay süreyle muhafaza eder. Bu işletmeciler, çağrı merkezlerine ayda 300.000’in üzerinde çağrı gelmesi veya 200.000’in üzerinde aboneye ulaşmaları hâlinde bu Tebliğe uygun ölçüm yaparak Kurum tarafından talep edilmeksizin ilgili ölçüm dönemine ait raporu Kuruma göndermekle ve bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen usul ile hedef değerlere uymakla yükümlüdür.”,
Aynı Tebliğ’in “Yürürlük” başlıklı 12. maddesinde yer alan, “Bu Tebliğ, 31/12/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı … tarafından, dava konusu Tebliğ’in “yürürlülük” başlıklı 12. maddesi ile yapılan düzenlemenin 31/12/2011 tarihinden itibaren geçerli olacağının belirtilmesi ile geçmişe yönelik bir düzenleme yapıldığı, “yükümlülükler” başlıklı 9. maddesi ile de, Tebliğ’de belirlenen esaslara göre işletmecilerin ölçüm yapmak ve her yılın Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim ayının sonuna kadar bir önceki ölçüm dönemine ilişkin olarak yapılan hizmet kalitesi ölçümlerini EK-3’te verilen tabloyu içerecek şekilde bir rapor hazırlayarak Kuruma göndermekle yükümlü kılındığı, oysa ki Tebliğ’de belirtilen sayısal eşiklerin hangi ölçütlere göre belirlendiği, işletmecilere getirilmiş olan çağrı merkezi yatırım/işletme maliyetinin dikkate alınmadığı, işletmecilerin maliyetlerini etkileyecek bir çağrı merkezi hizmeti vermeye zorlanamayacağı, getirilen ölçütlerin davacı Dernek üyesi işletmeciler açısından ağır koşullar taşıdığı, Tebliğ’de yer alan standartların gerçekleştirilebilmesi için işletmecilerin yeni çağrı merkezleri kurmaları gerektiği, bu durumun maliyetleri arttıracağı ve bununda tüketiciye yansıyacağı, bu durumun tüketici memnuniyeti ve orantılılık ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek 17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği Ek-4’ün Uygulamasına İlişkin Tebliğ’in 9. ve 12. maddelerinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, 12/09/2010 tarih ve 27697 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin “Yürürlük” başlıklı 13. maddesinde, Yönetmeliğin 31/12/2011 tarihinde yürürlüğe gireceğinin hükme bağlandığı, bu Yönetmeliğin 5. ve 10. maddelerine dayanılarak hazırlanan 17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği Ek-4’ün Uygulamasına İlişkin Tebliğ’in iptali istenen 12. maddesinde de Tebliğ’in 31/12/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin hükme bağlandığı,
Öte yandan, 12/09/2010 tarih ve 27697 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “…son kullanıcılara hizmet veren bütün işletmeciler…” ibaresi 15/04/2011 tarihli ve 27906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklik Yönetmeliği ile “…son kullanıcılara hizmet veren işletmecilerden tebliğ veya Kurul Kararı ile belirlenenler…” şeklinde değiştirildiği ve dava konusu Tebliğ’in 9. maddesinde de “…son kullanıcılara hizmet veren…” ibaresinin yer aldığı ve herhangi bir sınırlamaya yer verilmediği görülmektedir.
Anılan mevzuat, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler, 12/09/2010 tarih ve 27697 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği, 15/04/2011 tarihli ve 27906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklik Yönetmeliği ve bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin olarak yayımlanan, Yönetmeliğin sınırlarını aşan nitelikte bulunmayan dava konusu Tebliğ’in 9. ve 12. maddelerinde yer alan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, 5809 sayılı Kanun’un verdiği yetkiler çerçevesinde 5809 sayılı Kanun’un 4. maddesinde belirlenen ilkeler uyarınca tüketici memnuniyetini sağlayarak kaliteli hizmet alınmasına yönelik belirlenen ölçütlere ilişkin hedef değerlere ulaşılabilmesi, belirlenen ölçüt ve hedefin tamamen AB standartlarına uygun olarak ve işletmecilerden gelen görüşler baz alınarak belirlenmesi, çağrı merkezlerine ilişkin hedefler belirlenirken Kurum’un …. Derneği ile toplantılar yapması sonucu oluşan görüşler dikkate alınarak genel düzenleyici işlemlerin yapıldığı Kurum tarafından belirtildiğinden ve aksi yönde bir uygulama yapıldığı yönünde de davacı Derneğin iddiası bulunmadığından, kaldı ki gelen görüşler doğrultusunda davacı Dernek üyesi tüm işletmecilerin yükümlü olması hususunun kaldırıldığı ve sadece çağrı merkezine ayda 300.000’in üzerinde gelen çağrı veya 200.000’in üzerinde abonesi bulunan işletmecilerin yükümlü tutulmasının öngörüldüğü ve bu durumun elektronik haberleşme sektörüne getirilmesi öngörülen rekabetin sağlanmasına ilişkin hükümlerine de uygun bulunduğu anlaşıldığından dayanağı Yönetmeliği aşan bir nitelik taşımayan ve kamu yararına aykırı bir yönüde bulunmayan Tebliğ’in iptali istenen kısımlarında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davacı Derneğin diğer iddialarının da dava konusu Tebliğ’in iptali istenen kısımlarını hukuka aykırı hâle getirecek nitelikte bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği Ek-4’ün Uygulamasına İlişkin Tebliğ’in 9. ve 12. maddelerinin, elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren işletmecilerin yükümlülüklerinin makul ve objektif şekilde belirlenmediği, çağrı merkezi sınırı olan 300.000’in üzerinde çağrı veya 200.000’in üzerinde abone sayısının hangi ölçütlere göre belirlendiğinin somut olarak ortaya konulamadığı, işletmecilerin düzenleyici nitelikteki idarî işlemle Kanun’dan kaynaklanmayan yatırım ve işletme maliyetine katlamak zorunda bırakıldıkları, işletmecilere geriye dönük uygulama alanı bulacak şekilde yükümlülükler getirildiği, söz konusu yükümlülüklerin ihlâli hâlinde işletmecilerin idarî yaptırımlara maruz kalacak olmasının hukuka aykırı olduğu, geçmişe etkili düzenleme yapılarak hukukî kesinliğin ortadan kaldırılması suretiyle hukuk devleti ilkesinin ihlâl edildiği, yeni yükümlülüklere uyum sağlamak üzere geçiş hükmü konulması gerekirken geçmişe etkili düzenleme yapılmasının hukuka aykırı olduğu iddialarıyla iptali istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun “İlkeler” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde, elektronik haberleşme hizmetinin sunulması kapsamında yapılacak düzenlemelerde hizmet kalitesi artırımının teşvik edileceği; “Kurumun görev ve yetkileri” başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrasının (u) bendinde, ilgili kanun hükümleri dahilinde, evrensel hizmetlere ilişkin hizmet kalitesi ve standartları da dahil olmak üzere, gerektiğinde her türlü elektronik haberleşme hizmetine yönelik hizmet kalitesi ve standartlarını belirlemek, denetlemek, denetlettirmek ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemenin Kurum’un görev ve yetkisinde olduğu; “İşletmecilerin hak ve yükümlülükleri” başlıklı 12. maddesinin ikinci fıkrasının (k) bendinde, Kurum’un işletmecilere sektörün ihtiyaçları, uluslararası düzenlemeler, teknolojide meydana gelen gelişmeler gibi hususları gözeterek hizmet kalitesi de dahil olmak üzere standartlar ve spesifikasyonlara uyumluluk hususunda mevzuat doğrultusunda yükümlülükler getirebileceği; “Hizmet kalitesi” başlıklı 52. maddesinde, Kurum’un hizmet kalite seviyesine ilişkin olarak tüketici ve son kullanıcıların kapsamlı, yeterli ve anlaşılabilir bilgiye ulaşmasını sağlamak amacıyla, hizmet kalitesinin seviyesine ilişkin ölçütleri, işletmeciler tarafından yayınlanacak bilgilerin içeriğini, şeklini ve hizmet kalite seviyesine ilişkin diğer hususları belirleyebileceği; işletmecilerin, Kurum tarafından elektronik haberleşme hizmetlerinin hizmet kalitesi ölçütlerine ilişkin her türlü bilgiyi ve hizmet kalite standartlarına uyumu istenen şekilde ve belirlenen sürede sağlamakla yükümlü oldukları; Kurum’un belirleyeceği usul ve esaslarla işletmeciler tarafından gönderilen hizmet kalitesine ilişkin bilgileri yayımlayabileceği gibi, işletmecilere yayımlama yükümlülüğü de getirebileceği; Kurum’un bilgilerin doğruluğunu ve hizmet kalitesi ölçüt ve standartlarına uyumu denetleyebileceği veya denetletebileceği; Kurum’un işletmecilere, elektronik haberleşme hizmetlerine ve elektronik haberleşme altyapı veya şebeke unsurlarına yönelik hizmet seviyesi taahhütleri hazırlama ve bu taahhütleri belirlenen biçimde ve sürede yayımlama yükümlülüğü getirebileceği; Kurum’un, işletmecilerden, hizmet seviyesi taahhütlerinde değişiklik, iyileştirme ve düzeltme yapılmasını isteyebileceği; işletmecilerin, söz konusu değişiklik, iyileştirme ve düzeltmeleri Kurum tarafından belirtilen sürede yerine getirmekle yükümlü oldukları; işletmecilerin, her hâl ve şartta doğru faturalama yapma ve fatura içeriği ile ilgili ihtilaf durumunda ispat yükümlülüğünde oldukları; Kurum’un faturaların gönderimi, faturalarda bulunması gereken hususlar, ayrıntılı faturaların düzenlenmesi ile abone tarafından faturaların ödenmemesi hâlinde hizmetin kesilmesinde uygulanacak işlemleri ve bu maddeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hususları kurala bağlanmıştır.
12/09/2010 tarih ve 27697 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin “İlkeler” başlıklı 4. maddesinde, Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasında hizmet kalitesi ölçütlerinin anlaşılabilir, uygulanabilir ve güncel olması, hizmet kalitesi standartlarına ilişkin güncel bilgilerin yeterli, kıyaslanabilir ve erişilebilir olması, elektronik haberleşme hizmetlerinin değişen şartlar çerçevesinde uluslararası standartlarda ve ölçütlerde olması, kullanıcı memnuniyetini artırıcı ve şikâyetleri giderici uygulamaların teşvik edilmesi, benzer konumdaki kullanıcılar arasında ayrım gözetilmemesi ve aynı hizmetin benzer konumdaki kullanıcılara aynı hizmet kalitesi seviyesinde sunulması, hizmet kalitesi ölçütlerinin geliştirilmesinde acil numaralara erişim ve engelli kullanıcıların ihtiyaçları gibi özel durumların dikkate alınmasının temel ilkeler olarak göz önünde bulundurulacağı; “Hizmet kalitesi ölçütleri ve yükümlü işletmeciler” başlıklı 5. maddesinde, işletmecilerin yetkilendirme kapsamında ilgili mevzuatta belirtilen hizmet kalitesine ilişkin hükümlere uymakla ve hizmetin kesintisiz olarak sunulması için gereken özeni göstermekle yükümlü oldukları; “Hüküm bulunmayan haller” başlıklı 10. maddesinde, Kurum tarafından gerekli görülmesi hâlinde Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin olarak alt düzenleyici işlemler yapılabileceği kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş olup, Anayasa Mahkemesi kararlarında hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini gerçekleştiren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olarak tanımlanmıştır.
Bir hiyerarşik kurallar sistemi olan hukuk düzeninde alt düzeydeki kuralların, yürürlüklerini üst düzeydeki kurallardan aldığı kuşkusuzdur. Kurallar hiyerarşisinin en üstünde genel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta ve daha sonra gelen kanunlar yürürlüğünü Anayasa’dan, yönetmelikler ise kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden almaktadır. Dolayısıyla; bir kuralın, kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir kurala aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesine imkan bulunmamaktadır.
Nitekim, Anayasa’nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır.
Diğer yandan, bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarına ilişkin olarak yönetmelik dışında, yönerge, tebliğ, genelge gibi çeşitli adlar altında da düzenleme yapabilmektedirler.
Kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve yönetmelikler açısından geçerli olan “kurallar hiyerarşisi” kuramı, daha alt düzeyde yer alan diğer hukukî metinler ve düzenleyici idari işlemler açısından da geçerlidir.
Kanun koyucu, düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirler ve bunun uygulamasını yürütmeye, başka bir ifadeyle idareye bırakır. Bu, aslî düzenleme yetkisinin yasama organına ait olmasının doğal bir sonucudur.
Aktarılan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, elektronik haberleşme sektöründe hizmet kalitesinin uluslararası düzenlemelere ve teknolojik gelişmelere uygun hâle getirilmesi ile tüketici hak ve menfaatlerinin korunmasının amaçlandığı, bu amaca ulaşabilmek için Kurum’a düzenleyici işlemler yapma konusunda yetkiler verildiği, tüm işletmecilerin Kurum düzenlemelerine uygun davranma yükümlülüğü bulunduğu, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda idarî yaptırım uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Dava Konusu Tebliğ’in İncelenmesi:
Tebliğ’in 9. maddesinin incelenmesi:
Dava konusu Tebliğ’in “Yükümlülükler” başlıklı 9. maddesinde, “(1) Çağrı merkezine ayda 300.000’in üzerinde çağrı gelen veya 200.000’in üzerinde abonesi bulunan işletmeciler, bu Tebliğin EK-3’ünde yer alan tablodaki ölçütlere ilişkin ölçümleri yapmak ve her yılın Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim ayının sonuna kadar bir önceki ölçüm dönemine ilişkin olarak yapılan hizmet kalitesi ölçümlerini EK-3’te verilen tabloyu içerecek şekilde bir rapor hazırlayarak Kurum’a göndermekle yükümlüdür. (2) Son kullanıcılara hizmet veren ve bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen çağrı adedine veya abone sayısına ulaşan işletmeciler ölçüm döneminde yer alan her bir ay için ana menüde geçen süre ve alt menüde geçen süre hizmet kalitesi ölçütlerine ilişkin EK-3’te belirlenen hedef değerleri sağlamakla yükümlüdür. (3) Son kullanıcılara hizmet veren ve bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen çağrı adedine veya abone sayısına ulaşan işletmeciler ölçüm dönemi ortalaması için müşteri hizmetleri için cevap verme süresi ve tüketici şikâyetleri çözüm süresi hizmet kalitesi ölçütlerine ilişkin EK-3’te belirlenen hedef değerleri sağlamakla yükümlüdür. Ölçüm dönemi ortalaması, idarî yaptırım kararına esas teşkil eden aylarda elde edilen ilgili hizmet kalitesi ölçütüne ilişkin ölçüm sonuçlarının aritmetik ortalaması alınarak elde edilir. (4) Son kullanıcılara hizmet veren ancak bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen çağrı adedine veya abone sayısına ulaşamayan işletmeciler, çağrı merkezlerine gelen aylık toplam çağrı adedini ve abone sayısını Kurum tarafından istenmesi hâlinde sunulacak şekilde on iki ay süreyle muhafaza eder. Bu işletmeciler, çağrı merkezlerine ayda 300.000’in üzerinde çağrı gelmesi veya 200.000’in üzerinde aboneye ulaşmaları hâlinde bu Tebliğ’e uygun ölçüm yaparak Kurum tarafından talep edilmeksizin ilgili ölçüm dönemine ait raporu Kurum’a göndermekle ve bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen usul ile hedef değerlere uymakla yükümlüdür.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan Tebliğ, son kullanıcılara çağrı merkezi hizmeti sunan işletmecilerin ulusal ve uluslararası hizmet kalitesi standartlarına uygun olarak çağrı merkezi hizmeti sunmaları amacıyla hizmet kalitesi ölçüt ve hedef değerlerinin belirlenmesi, ölçümlerinin yapılması ile denetimine ilişkin usul ve esasları kapsamak üzere yürürlüğe konulmuştur. Tebliğ’in 3. maddesinde, Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin 5. ve 10. maddelerine dayanılarak hazırlandığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla, Tebliğ’in gerek bütünüyle gerekse her bir maddesi bakımından anılan Yönetmelik ile mukayeseli olarak ele alınması gerekmektedir.
Tebliğ’in davaya konu 9. maddesinde; Yönetmeliğin 5. maddesinde genel olarak belirtilen hizmet kalitesi ölçütleri ve işletmecilerin buna ilişkin yükümlülüklerinin detaylarının ortaya konularak somutlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Tebliğ’in diğer bir dayanak maddesi ise, Yönetmeliğin “Kurum tarafından gerekli görülmesi hâlinde bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin olarak alt düzenleyici işlem yapılabilir.” şeklindeki 10. maddesi olup; Kurum tarafından, Tebliğ’le, hizmet kalitesi ölçütleri bakımından Yönetmeliğin uygulanmasını sağlamak üzere ve Yönetmelikle belirlenen sınırlar içerisinde kalan düzenlemeler yapıldığı görülmektedir.
Bu itibarla, Tebliğ’in 9. maddesinde yer alan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Tebliğ’in 12. maddesinin incelenmesi:
Dava konusu Tebliğ’in “Yürürlük” başlıklı 12. maddesinde, “Bu Tebliğ, 31/12/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” kuralına yer verilmiştir.
Tebliğ, 31/12/2011 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliği dayanak alınarak yürürlüğe girmiştir. Tebliğ, son kullanıcılara çağrı merkezi hizmeti sunan ve bu Tebliğ’in 9. maddesine göre yükümlü kılınan işletmecilerin ulusal ve uluslararası hizmet kalitesi standartlarına uygun olarak çağrı merkezi hizmeti sunmaları amacıyla hizmet kalitesi ölçüt ve hedef değerlerinin belirlenmesi, ölçümlerinin yapılması ile denetimine ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır.
Dolayısıyla, anılan Yönetmeliğin Ek-4’üne uygun olarak çağrı merkezi hizmeti sunulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanan dava konusu Tebliğ ile belirlenen hizmet kalitesi ölçütlerinin ve hedef değerlerinin daha önce yürürlüğe giren dayanak Yönetmelik ile belirlendiği, Tebliğ’in dayanak Yönetmelik ile karşılaştırılması sonucunda işletmeciler bakımından Yönetmelik ile belirlenen hizmet kalitesi ölçüt ve hedef değerlerin değiştirmediği, Tebliğ ile Yönetmelik’ten farklı olarak yeni yükümlülüklerin getirilmediği, Tebliğ’in sadece Yönetmeliğin Ek-4’ünde belirlenen hizmet kalitesi ölçütlerinin ne şekilde hesaplanacağına yönelik açıklamalar içerdiği dikkate alındığında, Tebliğ’in geçerlilik tarihinin dayanak Yönetmeliğin yürürlük tarihi ile uyumlu olması gerektiği sonucuna ulaşıldığından, Tebliğ’in 31/12/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe gireceği yönündeki dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ….-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ….-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 21/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.