Danıştay Kararı 13. Daire 2012/1491 E. 2018/4001 K. 14.12.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2012/1491 E.  ,  2018/4001 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2012/1491
Karar No : 2018/4001

DAVACI : … Şti.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
Davacı şirket tarafından, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun elektrik faturalarında tüketicilere kayıp-kaçak bedeli yükümlülüğü getiren kararlarının iptali ile bugüne kadar kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Kayıp-kaçak bedeli yükümlülüğü ile daha önce faturalarda olmayan bir bedelin uygulamaya sokularak tüketicilere ayrıca külfet getirildiği, enerji kuruluşlarının kendi yetersizlikleri dolayısıyla değişik adlar altında tüketicilerden ek ücret tahsil etmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı ve davalı idarenin husumetinin bulunmadığı; esasa ilişkin olarak ise, kayıp-kaçak bedelinin elektrik dağıtım faaliyetinin bir unsuru olduğu, üretilen elektriğin maliyetinin tüketicilere yansıtılması gerektiği, kayıpsız bir elektrik üretiminin söz konusu olmadığı, her bölge için hedef kayıp-kaçak oranları belirlenerek tüketicilerin daha düşük kayıp-kaçak bedeline maruz kalmalarının sağlandığı, bu hizmeti yerine getiren dağıtım şirketlerine de riskler yüklendiği, kayıp-kaçağın tamamen ortadan kaldırılmasının teknik olarak mümkün olmadığı, 4628 sayılı Kanun’un Geçici 9. maddesi gereğince her bir şirket için belirlenen kayıp-kaçak birim fiyat tavanlarının, her bir abone grubu için tek bir bedel olarak tüm Türkiye’de uygulandığı, uyuşmazlık konusu Kurul kararlarının hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Kurul kararlarının iptali istemi yönünden davanın reddine, kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili istemine yönelik davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …’NIN DÜŞÜNCESİ : Dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun, elektrik kullanıcılarından kayıp-kaçak bedeli alınmasına ilişkin kararının iptali ile, davacıdan bugüne kadar kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin davacıya iadesine karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
İşlem tarihinde yürürlükte bulunan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, malî açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması olduğu belirtildikten sonra, Kanun’un 2. maddesinde; elektrik piyasası faaliyetlerinin, bu Kanun hükümlerine göre piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış, perakende satış hizmeti, ticaret, ithalat ve ihracat faaliyetleri olduğu, piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin faaliyetlerinde uymaları gereken usul ve esasların bu Kanun ve ilgili yönetmeliklerle düzenleneceği, 3. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (5) numaralı alt bendinde, yönetmelik uyarınca, hizmet maliyetlerinin yansıtılmasına dair kurallar ile kayıp ve kaçakları asgariye indirecek önlemlerin uygulanmasına dair esasları içeren hükümlerin lisanslarda yer alacağı, 4. maddesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (Kurum), bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumlu olduğu; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararıyla bu Kanun hükümleri uyarınca çıkaracağı yönetmelikleri, piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin ve ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini alarak hazırlayacağı düzenlemelerine yer verilmiş, Kanunun 5. maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendinde de, tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak Kurulun görevleri arasında sayılmıştır.
4628 sayılı Kanun’un geçici 9. maddesinde ise, “31 Aralık 2012 tarihinde sona erecek geçiş döneminde düzenlemeye tâbi tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları tebliğle düzenlenmiş olan fiyat eşitleme mekanizması uygulanır. Tüm kamu ve özel dağıtım şirketleri fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alır. Geçiş dönemi süresince ulusal tarife uygulamasının gerekleri esas alınır ve ulusal tarifede çapraz sübvansiyon uygulanır. Ulusal tarife Kurumca hazırlanır ve Kurul onayıyla yürürlüğe girer. Kurul onaylı çapraz sübvansiyon ancak Bakanlar Kurulu kararı ile değiştirilir.Geçiş dönemi süresince tüm hesaplar ilgili mevzuata göre ayrıştırılarak tutulur.” hükmüne yer verilmiştir.
Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 10/1. maddesinde, “kayıp kaçak enerji miktarları perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketleri tarafından temin edilir.” hükmü yer almış, 28. maddesinde, iletim ve dağıtım tarifelerinde yer alan fiyatların yansıtılmasında, perakende satış tarifelerinde belirtilen abone grupları dikkate alınmak suretiyle, söz konusu tarifelerde yer alan fiyat yapısının korunmasının esas olduğu, tarifeleri düzenlemeye tâbi tüzel kişilerin gelir ve/veya fiyat tavanı hesaplamalarında yer almayan ancak tarifeleri düzenlemeye tâbi diğer tüzel kişiler tarafından kendilerine fatura edilen iletim ve/veya dağıtıma ilişkin bedelleri, bu tüzel kişilerin hizmet sundukları abonelere ve/veya müşterilere uygulayacakları fiyatlara ayrıca ilave edecekleri, serbest tüketiciler açısından, iletim sistemi kullanım fiyatı ile iletim sistemi işletim fiyatına ilişkin tutarların, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından, tedarikçilerden veya dağıtım sistemine bağlı serbest tüketicilerden tahsil edilebileceği, bu durumda iletim tarifesi ile dağıtım tarifesi kapsamındaki fiyatların, ödeme bildirimlerinde ayrı olarak gösterileceği hükme bağlanmıştır.
Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 10. maddesine dayanılarak hazırlanan Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümlerinde de, kayıp kaçak bedeli perakende satışın bir unsuru olarak düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; kayıp kaçak uygulamasına ilişkin olarak, yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin yanısıra, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Şebeke Yönetmeliği, Organize Sanayi Bölgelerinin Elektrik Piyasası Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik ve Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde yer alan diğer hükümler de dikkate alınarak, kayıp-kaçak bedelinin hesaplandığı, tüketicilere sunulan elektriğin kesintisiz sağlanabilmesi için, her bir dağıtım bölgesinin kayıp-kaçak oranlarının dikkate alınması suretiyle elektrik üretilmesinin gerektiği, üretilen elektriğin maliyetinin tüketicilere yansıtılmasının faaliyetin doğal bir sonucu olduğu, kayıp-kaçak miktarına ilişkin maliyet, hedef kayıp-kaçak oranları ölçüsünde müşterilere yansıtılırken, bir taraftan da, kaçakların sıfırlanması ve teknik kayıpların makul seviyeye indirilmesi için gerekli düzenlemelerin yapıldığı, ilgili mevzuat hükümleri uyarınca, 16/12/2010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararı ile, 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama döneminde 21 Elektrik Dağıtım Şirketinin, bölgelerinde gerçekleşen kayıp-kaçak oranları esas alınarak, hedef kayıp-kaçak oranlarının belirlendiği, söz konusu oranların, 28/12/2010 tarih ve 2977-2998 sayılı Kurul Kararları ile onaylandığı, tarifelerin de, anılan Kurul Kararlarında yer alan hedef kayıp-kaçak oranları dikkate alınarak, 2999 sayılı Kurul Kararı ile, abone grupları bazında Türkiye genelinde tek fiyat olarak belirlenip, 01/01/2011 tarihi itibarıyla 2011 Ocak-Mart dönemi için uygulanmaya başlandığı ve her üçer aylık dönemlerde alınan yeni Kurul Kararları ile onaylandığı, 2006-2010 dönemi enerji bedelinin hesaplanmasında, o dönem için belirlenmiş olan hedef kayıp-kaçak oranları dikkate alınırken, 2011 yılından itibaren, faturada daha önce perakende satış bedeli içerisinde yer alan kayıp-kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiği, başka bir deyişle, 2011 yılı itibarıyla, maliyet kalemlerinin ayrıştırıldığı, ayrıca, kayıp kaçak oranlarının hedefin üzerinde seyretmesi hâlinde oluşan kayıp kaçağa ilişkin ek maliyete de, dağıtım şirketlerinin katlandığı, ek maliyetin hiç bir şekilde tüketicilere yansıtılmadığı anlaşılmıştır.
4628 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen geçici 9. maddesinde yer alan kural ile, dağıtım ve perakende satış şirketlerine maliyetlerini yansıtan tarifeler uygulanması sonucunda, bölgeler arasında özellikle kayıp-kaçak nedeniyle oluşan aşırı farklılaşmaların ulusal tarifeye yansıtılmasının önlenmesi, tüketicilere ulusal bazda tek bir satış fiyatı uygulanması, toptan ve perakende satış fiyatlarına müdahale edilmeden perakende satışta rekabet ortamının ve dağıtım şirketlerinin gelirlerinin önceden tahmin edilebileceği bir mekanizmanın oluşturulması, fiyat eşitleme mekanizmasının uygulanması sürecinde oluşan kayıpların tüm kullanıcılara yansıtılması için gerekli koşulların kurulması amaçlanmıştır.
Davacı tarafından, bölgeler arasında kayıp-kaçak nedeniyle oluşan gelir kaybının elektrik tüketim borcunu ödeyen kişilere yüklenmesinin eşitlik ilkesine ve hukuka aykırı olduğu iddia edilmekte ise de; 4628 sayılı Kanun’un geçici 9. maddesinde öngörülen “fiyat eşitleme mekanizması”nın temel amacının; toplumsal nitelikli olan aşırı yüksek kayıp-kaçakların toplumun bütünü tarafından “eşit olarak” bölüşülmek suretiyle ödenmesi, abone grupları arasındaki çapraz sübvansiyonun tedrici olarak azaltılması ve sonunda her dağıtım bölgesinin ve abone grubunun kendi maliyetlerine katlanmaya başlaması olduğu dikkate alındığında ve bu sistemin dağıtım şirketlerinin faaliyette bulunduğu istikrarlı ve doğal tekel niteliğini haiz faaliyetler dışında kalan faaliyetlerin serbest rekabet koşullarında yürütüldüğü bir piyasa yapısını hedeflediği gözetildiğinde, fiyat eşitleme mekanizması ile öngörülen sistemin eşitlik, hakkaniyet ve nesafet ilkeleriyle bağdaşmadığından söz edilemeyecektir.
Bu durumda, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve tedarikinde ortaya çıkan ve maliyetin bir parçası olup, tamamen engellenmesine imkân bulunmayan kayıp-kaçak bedelinin, belirli bir hedef doğrultusunda giderek azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik özendirici ve teşvik edici uygulamalarla; kaliteli ve sürekli elektrik hizmetini temin için gerekli önlemleri almakla görevli bulunan davalı idarece, elektrik kullanıcılarına yansıtılmasına yönelik işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir..
Davanın; davacıdan bugüne kadar kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin iadesi istemi ile ilgili kısmına gelince;
İdari yargının görev alanı; idare hukuku kuralları içinde, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan davaların görüm ve çözümüyle sınırlı bulunmaktadır.
Sınai ve ticari kamu hizmetlerinden yararlanan kişilerin bu hizmetleri veren kamu kurumları ile hizmetten yararlanmak amacıyla yaptıkları sözleşmeler özel hukuk sözleşmesi olarak kabul edilmekte, özellikle elektrik, su ve doğal gaz gibi bedeli karşılığında dağıtılan kamu hizmetlerinin yararlanıcısı konumunda olan nihai tüketiciler abonman sözleşmeleri olarak adlandırılan özel hukuk sözleşmeleri uyarınca bu hizmetten yararlanmaktadırlar. Bu sözleşmelerin kurulması öncesinde ilgili kamu idaresince yürütülen ve yönlendirilen faaliyetler ile sözleşmelerin kurulmasından sonra sözleşme hükümleri dışında mevzuat hükümlerinin idarelere verdiği yetki ve görevlerden kaynaklanan işlemlerin idari yargının denetim alanı kapsamında kaldığı kuşkusuz olmakla birlikte, belirli bir konuyu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları belirleyen abonman sözleşmelerinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların adlî yargıda görüleceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu uyuşmazlığın, davacı tarafından tüketilen elektrik enerjisi üzerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin iadesi isteminden kaynaklandığı; söz konusu bedelin davacı ile elektrik dağıtıcısı şirket arasındaki abonman sözleşmesi çerçevesinde, elektrik faturasına yansıtılan bir tutar olduğu anlaşıldığından, söz konusu bedellerin iadesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı mercileri tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davanın, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun, elektrik kullanıcılarından kayıp-kaçak bedeli alınmasına ilişkin kararının iptali istemine yönelik kısmının reddine, davacıdan bugüne kadar kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkin kısmının ise, görev yönünden reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davalı idarenin usule ilişkin itirazları geçerli görülmeyerek gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
4628 sayılı Kanun’un Geçici 9. maddesi uyarınca 31/12/2012 tarihine kadar uygulanacak geçiş dönemine ilişkin olarak daha önce 24/12/2009 tarih ve 2363 sayılı Kurul kararı ile 01/01/2010 tarihinden itibaren 31/12/2010 tarihine kadar uygulanmak üzere onaylanan tarife tablolarının, 4628 sayılı Kanun’un Geçici 9. maddesi ve Yüksek Planlama Kurulu’nun 14/02/2008 tarih ve 2008/T-5 sayılı kararı ile kabul edilen Enerji KİT’lerinin Uygulayacağı Maliyet Bazlı Fiyatlandırma Mekanizması Usul ve Esasları ve ilgili mevzuat gereği, elektrik dağıtım şirketlerinin talepleri çerçevesinde güncellenmesine ve tarife tablolarının onaylanmasına ilişkin 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı Kurul kararının alındığı, bu karardan sonra ise sırasıyla 29/12/2010 tarih ve 3002 sayılı, 24/03/2011 tarih ve 3135 sayılı, 30/06/2011 tarih ve 3300 sayılı, 29/09/2011 tarih ve 3443 sayılı, 28/12/2011 tarih ve 3612 sayılı Kurul kararlarının alındığı, anılan kararların iptali ve kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari davalar; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; 14. maddesinin 3/a bendinde, dava dilekçelerinin ilk inceleme aşamasında görev yönünden incelenmesi gerektiği belirtilmiş; 15. maddesinin 3/a bendinde ise, adlî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verilmesi gerektiği kuralına yer verilmiştir.
İdari yargının görev alanı; idare hukuku kuralları içinde, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan davaların görüm ve çözümüyle sınırlı bulunmaktadır.
Sınai ve ticari kamu hizmetlerinden yararlanan kişilerin bu hizmetleri veren kamu kurumları ile hizmetten yararlanmak amacıyla yaptıkları sözleşmeler özel hukuk sözleşmesi olarak kabul edilmekte, özellikle elektrik, su ve doğal gaz gibi bedeli karşılığında dağıtılan kamu hizmetlerinin yararlanıcısı konumunda olan nihai tüketiciler abonman sözleşmeleri olarak adlandırılan özel hukuk sözleşmeleri uyarınca bu hizmetten yararlanmaktadırlar. Bu sözleşmelerin kurulması öncesinde ilgili kamu idaresince yürütülen ve yönlendirilen faaliyetler ile sözleşmelerin kurulmasından sonra sözleşme hükümleri dışında mevzuat hükümlerinin idarelere verdiği yetki ve görevlerden kaynaklanan işlemlerin idari yargının denetim alanı kapsamında kaldığı kuşkusuz olmakla birlikte, belirli bir konuyu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları belirleyen abonman sözleşmelerinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların adlî yargıda görüleceği açıktır.
Dava konusu uyuşmazlığın, kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin davalıdan tahsili istemi kısmının davacı tarafından tüketilen elektrik enerjisi üzerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin iadesi isteminden kaynaklandığı; söz konusu bedelin davacı ile elektrik dağıtıcısı şirket arasındaki abonman sözleşmesi çerçevesinde, elektrik faturasına yansıtılan bir tutar olduğu anlaşıldığından, söz konusu bedellerin iadesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanında bulunmaktadır.

ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun (6446 sayılı Kanun’la başlığı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun şeklinde değiştirilmiştir) “Amaç, kapsam ve tanımlar” başlıklı 1. maddesinde, iletimin; elektrik enerjisinin gerilim seviyesi 36 kV üzerindeki hatlar üzerinden naklini; dağıtımın; elektrik enerjisinin 36 kV ve altındaki hatlar üzerinden naklini, perakende satışın; elektriğin tüketicilere satışını; perakende satış hizmetinin; perakende satış lisansına sahip şirketlerce, elektrik enerjisi ve/veya kapasite satımı dışında tüketicilere sağlanan diğer hizmetleri; serbest tüketicinin; Kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde bulunması veya iletim sistemine doğrudan bağlı olması nedeniyle tedarikçisini seçme serbestisine sahip gerçek veya tüzel kişiyi; serbest olmayan tüketicinin; elektrik enerjisi ve/veya kapasite alımlarını bölgesinde bulunduğu perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketi veya perakende satış şirketlerinden yapabilen gerçek veya tüzel kişiyi; tarifenin; elektrik enerjisinin ve/veya kapasitenin iletimi, dağıtımı ve satışı ile bunlara dair hizmetlere ilişkin fiyat, hüküm ve şartları içeren düzenlemeyi ifade ettiği belirtilmiş; 4. maddesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu Kanun’da yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğu belirtilmiş; 5. maddesinde ise, tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak, ilgili lisans hükümleri uyarınca hazırlanacak olan; … Anonim Şirketi’nin toptan satış fiyat tarifesini, iletim tarifesini, dağıtım tarifeleri ile perakende satış tarifelerini incelemek ve onaylamak, iletim, dağıtım, toptan satış ve perakende satış için yapılacak fiyatlandırmaların ana esaslarını tespit etmek ve gerektiğinde ilgili lisans hükümleri doğrultusunda revize etmek Kurul’un görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 09/07/2008 tarih ve 5784 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değişik 4628 sayılı Kanun’un Geçici 9. maddesinde de; 31/12/2012 tarihinde sona erecek geçiş döneminde düzenlemeye tâbi tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları tebliğle düzenlenmiş olan fiyat eşitleme mekanizması uygulanacağı, tüm kamu ve özel dağıtım şirketlerinin fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer aldığı, geçiş dönemi süresince ulusal tarife uygulamasının gereklerinin esas alınacağı ve ulusal tarifede çapraz sübvansiyon uygulanacağı, ulusal tarifenin Kurum’ca hazırlanacağı ve Kurul onayıyla yürürlüğe gireceği, Kurul onaylı çapraz sübvansiyonun ancak Bakanlar Kurulu kararı ile değiştirilebileceği kurala bağlanmıştır.
Dava Konusu İşlemlerin İncelenmesi:
4628 sayılı Kanun’un yukarıda alıntısı yapılan Geçici 9. maddesinde yer alan kuralla, dağıtım ve perakende satış şirketlerine maliyetlerini yansıtan tarifeler uygulanması sonucunda bölgeler arasında özellikle kayıp-kaçak nedeniyle oluşan aşırı farklılaşmaların ulusal tarifeye yansıtılmasının önlenmesi, tüketicilere ulusal bazda tek bir satış fiyatı uygulanması, toptan ve perakende satış fiyatlarına müdahale edilmeden perakende satışta rekabet ortamının ve dağıtım şirketlerinin gelirlerinin önceden tahmin edilebileceği bir mekanizmanın oluşturulması, eşitleme mekanizmasının uygulanması sürecindeki kayıpların eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin tüm kullanıcılara yansıtılmasında gerekli şartların tesisi asıl amaç olarak belirlenmiştir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, davalı idarenin elektrik piyasasında faaliyet gösteren tüzel kişilerin uygulayacakları tarifeleri belirleme konusunda yetkisi bulunduğu, bu yetkiyi kanunla kendisine bırakılmış alan ve sınırlar içerisinde kullanarak yetkili makam veya organlarınca karar alabileceği açıktır.
4628 sayılı Kanun’un Geçici 9. maddesinde, 10/05/2006 tarih ve 5496 sayılı Kanun’la yapılan ilk düzenleme uyarınca alınan ve 01/09/2006-31/12/2010 tarihleri arasında uygulanacak tarifeleri belirleyen 24/08/2006 tarih ve … sayılı Kurul kararı ile, dağıtım şirketleri tarafından uygulanan tarife bileşenleri; serbest olmayan tüketiciler için, perakende satış tarifesi (aktif/net enerji bedeli (tek zamanlı tarife, çok zamanlı tarife) + kayıp/kaçak bedeli), dağıtım sistemi kullanım tarifesi, sayaç okuma ve faturalama gibi hizmetlerden oluşan perakende satış hizmet tarifesi ve iletim tarifesi bileşenlerinden; serbest tüketiciler için ise, dağıtım bedeli, sayaç okuma ve faturalama gibi hizmetlerden oluşan perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinden oluşturulmuşken; 4628 sayılı Kanun’un 09/07/2008 tarih ve 5784 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değişik Geçici 9. maddesindeki düzenleme uyarınca ikinci uygulama dönemine ilişkin olarak 01/01/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere elektrik dağıtım şirketleri tarafından serbest olan ve olmayan tüketicilere uygulanacak tarife bileşenleri ve bu tarife bileşenlerine ilişkin bedeller, 28/12/2010 tarih ve … sayılı Kurul kararı ile yeniden belirlenmiştir.
28/12/2010 tarih ve … sayılı Kurul kararı incelendiğinde; 24/08/2006 tarih ve… sayılı Kurul kararı esas alınarak tesis edilen 24/12/2009 tarihli ve … sayılı Kurul kararı ile 01/01/2010 tarihinden itibaren uygulanmak üzere onaylanan tarife tablolarının; 4628 sayılı Kanun’un Geçici 9. maddesi, Yüksek Planlama Kurulu’nun 14/02/2008 tarihli ve … sayılı kararı ile kabul edilen Enerji KİT’lerinin Uygulayacağı Maliyet Bazlı Fiyatlandırma Mekanizması Usul ve Esasları, ilgili mevzuat ile elektrik dağıtım şirketlerinin talepleri çerçevesinde güncellenmesine ve tarife tablolarının onaylanmasına ilişkin olduğu ve anılan karar ile belirlenen tarife bileşenlerinin, net enerji bedeli (tek zamanlı veya çok zamanlı), kayıp-kaçak enerji bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okumaya ilişkin perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma dışındaki perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinden oluştuğu görülmektedir.
29/12/2010 tarih ve … sayılı Kurul kararında ise, abone grupları, perakende satış tarifesi (tek zamanlı tarife, çok zamanlı tarife) ve dağıtım sistemi kullanım tarifesi kapsamındaki uygulamalar (dağıtım bedeli, güç bedeli, güç aşım bedeli, reaktif enerji bedeli), dağıtım sistemine bağlı kullanıcılara uygulanacak tarife sınıfları, dağıtım sistemine bağlantı durumuna göre tarifelerin, perakende satış hizmetleri bedeli ve perakende satış hizmeti verilen tüm kullanıcılara, kWh bazında belirlenen perakende satış hizmet bedelinin uygulanması, dağıtım sistemine bağlı üreticiler için tarife uygulaması, iletim bedellerinin yansıtılması ve abonelere uygulanacak tarife çizelgelerindeki kr/kWh bazındaki tarifelerin tek veya çok zamanlı perakende enerji satış tarifesi, dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim bedeli bileşenlerin toplamından oluşacağı hususlarında düzenleme getirilmiştir.
28/12/2010 tarih ve … sayılı Kurul kararının akabinde üçer aylık dönemlerde uygulanacak faaliyet bazlı tarife tablolarının belirlendiği 24/03/2011 tarih ve … sayılı, 30/06/2011 tarih ve …sayılı, 29/09/2011 tarih ve … sayılı, 28/12/2011 tarih ve … sayılı, 31/03/2012 tarih ve … sayılı Kurul kararları alınmıştır. Dağıtım şirketleri tarafından serbest olmayan tüketicilere uygulanacak tarifeye ilişkin bedeller, net enerji bedeli (tek zamanlı veya çok zamanlı), kayıp enerji bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okumaya ilişkin perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma dışındaki perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinden; serbest tüketicilere uygulanacak tarifeye ilişkin bedeller ise, kayıp enerji bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okumaya ilişkin perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinden meydana gelmiştir.
21 Elektrik Dağıtım Şirketinin bölgesinde uygulayacağı hedef kayıp-kaçak oranları, bu bölgelerde gerçekleşen kayıp-kaçak oranları esas alınarak 28/12/2010 tarih ve … sayılı Kurul kararları ile onaylanmıştır. Tarifeler, bu Kurul kararlarında yer alan hedef kayıp-kaçak oranları dikkate alınarak 2999 sayılı Kurul kararı ile ulusal düzeyde abone grupları bazında Türkiye genelinde tek fiyat olarak belirlenerek 01/01/2011 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanmıştır.
Uyuşmazlık, kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır. Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Dağıtım sistemine giren enerji ile tahakkuk ettirilen enerji arasında oluşan bu fark, elektriğin dağıtımı için gerekli olan hat, trafo ile sayaçlarda meydana gelen teknik kayıp miktarı ve yasal olmayan bir şekilde elektriğin kaçak kullanılması sonucunda oluşan miktarın toplamından oluşmaktadır. Kaçak elektrik tüketiminin tamamen ortadan kaldırıldığı bir durumda dahi teknik kayıp söz konusu olacaktır. Teknik ve teknik olmayan kayıplar elektrik maliyetinin bir unsurudur. Elektriğin kesintisiz bir şekilde sağlanması için teknik ve teknik olmayan kayıpların karşılanması gerekir. Kayıpsız bir elektrik üretimi söz konusu olamayacağından, tüketicilere sunulan elektriğin kesintisiz sağlanabilmesi için her bir dağıtım bölgesinin kayıp-kaçak oranları dikkate alınarak elektriğin üretilmesi gerekmektedir. Üretilen elektriğin maliyetinin tüketicilere yansıtılması, faaliyetin doğal bir sonucudur.
Davalı idare, tüketicilere elektrik sağlamaya yönelik hizmet sunumu sırasında teknik ve teknik olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve tamamen engellenmesi ve yok edilmesine imkan bulunmayan kayıp-kaçağın belli bir hedef doğrultusunda giderek azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik özendirici ve teşvik edici uygulamalarla, kaliteli ve sürekli elektrik hizmetini temin için gerekli önlemleri almakla görevlidir.
Davaya konu olan kayıp-kaçak bedeli, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun Geçici 9. maddesinde ulusal tarife adı altında Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. Ulusal tarife uygulaması ile, kayıp-kaçağın yüksek olduğu dağıtım bölgelerinin maliyetleri, geçici bir süre için, kayıp-kaçağın düşük olduğu dağıtım bölgelerindeki kullanıcılardan karşılanmaktadır. Bu uygulama, 4628 ve 6446 sayılı Kanunlarla belirlenen bir geçiş dönemiyle sınırlı olarak “fiyat eşitleme mekanizması” adı verilen ulusal tarife düzenlemesinden kaynaklanmaktadır. Fiyat eşitleme mekanizması, tek bir satış fiyatı olması için, dağıtım bölgeleri arasındaki maliyet farklılıklarını ortalama birim fiyatta eşitleme ve dağıtım bölgeleri arasında çapraz sübvansiyon yapma yetkisi vermektedir.
Geçiş döneminde öngörülen “fiyat eşitleme mekanizması”nın temel amacının; toplumsal nitelikli olan aşırı yüksek kayıp-kaçakların toplumun bütünü tarafından eşit olarak bölüşülmek suretiyle ödenmesi, geçiş dönemi sonuna kadar abone grupları arasındaki çapraz sübvansiyonun tedrici olarak azaltılması ve geçiş dönemi sonunda her dağıtım bölgesinin ve abone grubunun kendi maliyetlerine katlanmaya başlaması olduğu dikkate alındığında ve bu sistemin verimli dağıtım şirketlerinin faaliyette bulunduğu istikrarlı ve doğal tekel niteliğini haiz faaliyetler dışında kalan faaliyetlerin serbest rekabet koşullarında yürütüldüğü bir piyasa yapısını hedeflediği gözetildiğinde, fiyat eşitleme mekanizması ile öngörülen sistemin eşitlik, hakkaniyet ve nesafet ilkeleriyle bağdaşmadığından söz etmek mümkün değildir.
Bu itibarla, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve tedarikinde oluşan ve maliyetin bir parçası olan kayıp-kaçak bedelinin, elektrik piyasası faaliyetlerinin düzgün yürütülmesi, kaliteli ve sürekli bir elektrik hizmeti sağlanmasının temini için Kurum tarafından belirlenen hedef kayıp kaçak oranları ölçüsünde tüketicilere yansıtılmasında ve buna yönelik olarak alınan dava konusu Kurul kararlarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararları yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Kayıp bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin tahsili istemi yönünden DAVANIN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 14/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.