Danıştay Kararı 13. Daire 2011/34 E. 2011/1938 K. 29.04.2011 T.

13. Daire         2011/34 E.  ,  2011/1938 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2011/34
Karar No: 2011/1938

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Sermaye Piyasası Kurulu
Vekili : …

Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; borsalar ve teşkilatlanmış diğer piyasalarda işlem yapma yasağının cezai bir yaptırım olmayıp, piyasanın ve diğer yatırımcıların tekrar zarara uğratılmasını önlemek amacıyla uygulanan bir idari tedbir olduğu, sonradan ortaya çıkan delillerin değerlendirilmesi ve yatırımcıların haklarının zarara uğraması tehlikesinin ortadan kalkması neticesinde işlem yapma yasağının kaldırıldığı ileri sürülerek, yargılama giderleri ve avukatlık ücretine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : Davacının, … A.Ş. hisse senedinde 24.9.2007-14.11.2007 tairhleri arasında gerçekleştirdiği işlemlerin Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47. maddesinin 1. fıkrasının A-2 bendinde tanımlanan manüpilasyon suçunu oluşturduğundan bahisle hakkında 9.9.2009 tarihi mesai bitimi itibariyle işlem yapma yasağı getirilmesine ilişkin 24.9.2009 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan davada, Sermaye Piyasası Kurulu’nun … tarihli … sayılı kararıyla dava konusu edilen “işlem yapma yasağı” kaldırıldığından, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen kararın yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava; davacının … A.Ş. hisse senedinde 24.09.2007-14.11.2007 döneminde gerçekleştirdiği işlemlerin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47. maddesinin birinci fıkrasının A-2 bendinde tanımlanan manüpilasyon suçunu oluşturduğundan bahisle aynı Kanun’un 46. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hakkında işlem yapma yasağı getirilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; davacı hakkında işlem yapma yasağı getirilmesine ilişkin dava konusu işlemin davalı idarece kaldırıldığı anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yapılan yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden dolayı davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, bu kararın yargılama giderleri ve avukatlık ücretine ilişkin kısmı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24 maddesinin (f) bendinde, yargılama giderleri ile hangi tarafa yükletildiğinin kararda gösterileceği hükmüne yer verilmiş; 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesinin atıf yaptığı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 423. maddesinin 6. bendinde, vekâlet ücreti de yargılama giderleri arasında sayılmış; 417. maddesinde ise, yargılama giderlerinin, kanunen belirtilmiş olan hallerin dışında, davada haksız çıkan, diğer bir deyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceği hükme bağlanmıştır.
Bilindiği üzere, yargılama sonucu bir tarafa yargılama giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o tarafın dava açmak ya da dava açılmasına sebebiyet vermek suretiyle karşı tarafın gider yapmasına neden olmasıdır.
Bu bağlamda, bakılan davada yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin hangi tarafa yükletileceğinin açıklığa kavuşturulabilmesi için, dava konusu işlemin hukuksal durumu ile Mahkemece davanın konusuz kaldığından bahisle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulmasına yol açan işlemin hukuki niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
İdari işlemlerin geri alınması, idari işlemi yapıldığı tarihten itibaren doğurduğu hukuki sonuçları ile birlikte hükümsüz kılan, ortadan kaldıran, geriye yürür sonuçlar doğuran ikincil bir işlemdir. Kaldırma işleminde ise, daha sonraki tarihli bir işlemle, varolan bir işlemin doğurduğu sonuçlar ortadan kaldırılmaksızın geleceğe yönelik olarak sona erdirilmesi söz konusudur.
Dosyanın incelenmesinden; Sermaye Piyasası Kurulu’nun, manipülasyon fiillerinin daha etkin takibi ve önlenmesi bakımından, gerek teknik gerekse teşkilat bakımından yaptığı değişiklikler çerçevesinde, bu konuda daha önce almış olduğu ilke kararını gözden geçirdiği ve 30.07.2010 tarih ve 22/678 sayılı kararı ile yeni ilkeler belirleyerek, 30.07.2010 tarihinden sonraki uygulamanın bu ilkeler çerçevesinde yürütülmesine, 30.07.2010 tarihinden önce manipülatif fiilleri nedeniyle haklarında işlem yapma yasağı getirilen tüm gerçek ve tüzel kişilerin işlem yapma yasaklarının ise 01.10.2010 tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verdiği, dava konusu edilen davacı hakkındaki işlem yapma yasağının da bu karar doğrultusunda kaldırıldığı, davalı idarece Mahkemeye, davanın kabulü ya da dava konusu işlemin geri alınması yolunda bir beyanda bulunulmadığı, sadece dava konusu işlemin kaldırıldığının belirtildiği, öte yandan, Mahkeme tarafından karar verilirken davacının ya da davalı idarenin haklılık durumlarının saptanmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlıkta davacı veya davalı idareden hangisinin haklı olduğu tespit edilmeksizin bir karar verilmiş olduğundan, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davanın açılmasına neden olduğu belirtilerek davalı idareden alınarak davacıya verilmesine yönelik İdare Mahkemesi kararının avukatlık ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin kısmında usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulüne, temyize konu … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yargılama giderleri ve avukatlık ücretine ilişkin kısmının bozulmasına, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 29.04.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY : Temyize konu Mahkeme kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu Mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla aksi yönde verilen karara katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi ile yollamada bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 423. maddesinin 6. bendinde, vekâlet ücretine yargılama giderleri arasında yer verilmiş; 417. maddesinde ise, yargılama giderlerinin davada haksız bulunan tarafa yükletileceği belirtilmiştir.
Dava devam etmekte iken feragat ve kabul dışındaki sebeplerle davanın konusuz kalması mümkün olmakla birlikte, bu durumda yargılamanın sürdürülmesi asıl olup, yargı mercilerince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” yolunda bir karar verilse dahi, yukarıda belirtilen kanun hükümleri doğrultusunda davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu saptanarak o taraf lehine yargılama giderleri ve avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, manipülatif işlem yaptığı gerekçesiyle davacı hakkında getirilmiş olan borsalar ve teşkilatlanmış diğer piyasalarda işlem yapma yasağı, davalı idarece kaldırılmış olmakla birlikte, bu kaldırma işlemi; Sermaye Piyasası Kurulu’nun, manipülatif işlemler yaptığı saptananlar hakkında işlem yapma yasağı getirme yetkisinin kalkması ya da dava konusu işlemin hukuka aykırı olarak tesis edilmiş olmasından dolayı değil, manipülasyon fiillerinde işlem yapma yasağı uygulanması konusundaki ilkelerin yeniden gözden geçirilerek yeni ilkeler belirlenmesi nedeniyle, daha önce tesis edilmiş olan işlem yapma yasaklarının kaldırılmasından kaynaklanmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ise, dava konusu işlemin tesis tarihi itibariyle hukuka uygun olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu veriler karşısında; davalı idarenin davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden, konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilen davada, yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılması ve davalı idare lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği, dolayısıyla, davacı lehine yargılama giderleri ve avukatlık ücretine hükmeden Mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği düşüncesiyle, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve avukatlık ücretine hükmedilmemesi yolundaki bozma gerekçesine katılmıyorum.