Danıştay Kararı 13. Daire 2010/5054 E. 2012/2878 K. 09.11.2012 T.

13. Daire         2010/5054 E.  ,  2012/2878 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2010/5054
Karar No : 2012/2878

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Vekili : …

Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; işleme konu yayında yer alan görüntü ve ifadelerin genel ahlaka açıkça aykırılık teşkil ettiği, yayın ile kamu yararının aşıldığı, mahrem olan ilişkilerin açığa çıkmasına zemin hazırlandığı, Mahkeme kararının usûl ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’ın Düşüncesi : Dava, davacı yayın şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 06 Ocak 2010 tarihinde yayınlanan “…” adlı programda, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Radyo, televizyon … yayınları, … genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır” hükmünün tekraren ihlâl edildiği belirtilerek program yayınının bir kez durdurulmasına ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun … tarih ve … sayılı toplantısında verdiği 08 no’lu kararın iptali istemiyle açılmıştır.
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında, “Radyo, televizyon ve veri yayınları, hukukun üstünlüğüne, Anayasa’nın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, milli güvenliğe ve genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır. Yayınların Türkçe yapılması esastır. Ancak, evrensel kültür ve bilim eserlerinin oluşmasına katkısı olan yabancı dillerin öğretilmesi veya bu dillerde müzik veya haber iletilmesi amacıyla da yayın yapılabilir. (Ek hükümler: 03/08/2002 – 4771 S.K./8. md.) (Değişik cümle: 15/07/2003 – 4928 S.K./14. md.) Ayrıca, kamu ve özel radyo ve televizyon kuruluşlarınca Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir. Bu yayınlar, Cumhuriyetin Anayasa’da belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz. Bu yayınların yapılmasına ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Üst Kurulca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; yayıncı kuruluşun 06 Ocak 2010 tarihinde yayınladığı “…” adlı programda, eski kocası ablasının kızıyla evlenen bir kadının stüdyoda konuk olarak yer aldığı, stüdyoda bulunan ‘yalan makinesi’ olarak adlandırılan cihazlara bağlandığı, canlı yayına telefon aracılığıyla bağlanan olayın diğer taraflarıyla konuşturulduğu, taraflar arasında hakaret ve iftira niteliği taşıyan ifadelerin kullanıldığı, taraflar arasında yaşanan gayri ahlâkî ilişkinin detaylarına canlı olarak yayınlanan programda yer verildiği, programın herkesin izleyebileceği bir zaman dilimi içinde yayınlandığı ve yayının 3984 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “Radyo, televizyon … yayınları, …genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır” hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle aynı Kanun’un 33. maddesinin birinci fıkrası uyarınca program yayınının bir kez durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, herkesin izleyebileceği bir zaman diliminde canlı olarak yayınlanan programda taraflar arasında hakaret ve iftira niteliği taşıyan ifadelere ve yaşandığı iddia edilen gayri ahlâkî ilişkinin detaylarına yer verildiği anlaşıldığından, dava konusu yayınla 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında belirlenen televizyon yayınlarının genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılacağına ilişkin ilkenin ihlâl edildiği açık olduğundan, davalı idarece tesis edilen ve hukuka uygun olan işlemi iptal eden Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı yayın şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 06 Ocak 2010 tarihinde yayınlanan “…” adlı programda, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Radyo, televizyon … yayınları, … genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır” hükmünün tekraren ihlâl edildiği belirtilerek program yayınının bir kez durdurulmasına ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun … tarih ve … sayılı toplantısında verdiği 08 no’lu kararın iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; canlı olarak yayınlanan ve yaşam öykülerine de yer verilen programda, eski kocası yeğeniyle evlenen bir kadının kendi isteğiyle stüdyoda konuk olarak yer aldığı, olayla ilgili diğer kişilerin de telefon bağlantısıyla programa katıldıkları, bu esnada söz konusu kişiler arasında sert tartışmaların yaşandığı, yukarıda anılan yayın ilkesinin ihlâlinden söz edebilmek için ortada kamuoyunda ciddi ölçüde rahatsızlık ve tahribat yaratabilecek bir olay veya ifadenin bulunması gerektiği, davaya konu yayında ise bu ağırlıkta bir durumun söz konusu olmadığı, programa katılan kişiler arasında yaşanan ilişkinin yanlış olduğunun, gerek sunucu gerekse psikolojik danışman olduğu belirtilen bir konuk tarafından açıkça ifade edildiği, öte yandan konuklar arasında yaşanan tartışma esnasında hakarete varan sözler sarf edilmekle birlikte, küfür olarak nitelendirilebilecek bir söze rastlanmadığı, gerekli anlarda da sunucu tarafından tartışmalara müdahale edildiği, gerek genel ahlaka gerekse kamu hizmeti anlayışına aykırı bir yayın yapılmadığı tespitlerinde bulunularak söz konusu programın yayınının bir kez durdurulması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında, “Radyo, televizyon ve veri yayınları, hukukun üstünlüğüne, Anayasa’nın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, milli güvenliğe ve genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un “Uyarı, para cezası, durdurma ve iptal” başlıklı 33. maddesinin birinci fıkrasında da, “Üst Kurul, öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen, izin şartlarını ihlâl eden, yayın ilkelerine ve bu Kanun’da belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır veya aynı yayın kuşağında açık şekilde özür dilemesini ister. Bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı hâlinde ihlâle konu olan programın yayını, bir ilâ oniki kez arasında durdurulur.” hükmü bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; yayıncı kuruluşun 06 Ocak 2010 tarihinde yayınladığı “Yalçın Abi ile Yüzleşme” adlı programda, eski kocası ablasının kızıyla evlenen bir kadının stüdyoda konuk olarak yer aldığı, stüdyoda bulunan ‘yalan makinesi’ olarak adlandırılan cihazlara bağlandığı, canlı yayına telefon aracılığıyla bağlanan olayın diğer taraflarıyla konuşturulduğu, taraflar arasında hakaret ve iftira niteliği taşıyan ifadelerin kullanıldığı, taraflar arasında yaşanan gayri ahlâkî ilişkinin detaylarına canlı olarak yayınlanan programda yer verildiği, programın herkesin izleyebileceği bir zaman dilimi içinde yayınlandığı ve yayının 3984 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “Radyo, televizyon … yayınları, …genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır” hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle aynı Kanun’un 33. maddesinin birinci fıkrası uyarınca program yayınının bir kez durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ‘Handyside v. The United Kingtom’ (5493/72, 07.12.1976, A 24, 48) davasında, ahlâkî değerlerin zamana ve mekana göre değiştiğini, ahlâkî gerekliliklerin tam içeriklerinin ve bunları karşılamak için öngörülen yaptırımların, uluslararası bir yargı yerinden ziyade yerel otoriteler tarafından belirlenmesinin daha doğru olacağını ifade etmiştir. Mahkeme, bir yayının ahlaka aykırı olup olmadığına karar verirken kültürel, sosyal ve dinî etkenlerle birlikte halkın yapısını ve yayının hedef kitlesini de dikkate almaktadır.
Bu itibarla, genel ahlakın korunmasında, o andaki, genel ve ortalama ahlâk anlayışının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Toplumda yerleşmiş değer yargılarına göre hoş görülmeyen tüm hareketler genel ahlaka aykırı nitelik taşımaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, herkesin izleyebileceği bir zaman diliminde canlı olarak yayınlanan programda taraflar arasında hakaret ve iftira niteliği taşıyan ifadelere ve yaşandığı iddia edilen gayri ahlâkî ilişkinin detaylarına yer verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu yayınla 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında belirlenen televizyon yayınlarının genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılacağına ilişkin ilkenin ihlâl edildiği açık olduğundan, işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararında hukukî isabet görülmemiştir.
Öte yandan, İdare Mahkemesi’nce, dava konusu karara katılan Kurul Başkan ve üyelerinin isimlerini ve varsa karşı oylarını gerekçeleriyle beraber içeren kararın aslı veya onaylanmış bir örneğinin de getirtilip incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.