Danıştay Kararı 13. Daire 2010/2683 E. 2016/4250 K. 19.12.2016 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2010/2683 E.  ,  2016/4250 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2010/2683
Karar No: 2016/4250

Davacılar: 1-…Ltd. Şti.
Vekili: …
2-…Ltd. Şti.
Davalı: …
Vekili: …

Davanın Özeti: Rekabet Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının; … firması tarafından, … marka asansörler için hizmette kullanılmak üzere yedek parça talepleri ile yedek parça fiyat listesi ve temin süreleri hakkında bilgi taleplerinin karşılanmamak suretiyle, hâkim durumun kötüye kullanılıp rekabet ihlâlinde bulunulduğu, Asansör Bakım ve İşletme Yönetmeliği’nin 6. maddesi hükmü gereği yedek parça taleplerini hemen karşılaması gerekirken bu talepleri karşılamadığı ve rekabet kurallarına aykırı davranması nedeniyle söz konusu firmaya yaptırım uygulanması, bunun için de soruşturma yapılması gerektiği, soruşturma açılması için gereken bilgi ve belgelerin ortada olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’nin Düşüncesi: Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Dava; asansör bakım onarım ve montaj faaliyetiyle, asansör-yürüyen merdiven/yol bakım arıza ve tamirat faaliyetlerinde bulunan davacı şirketlerin; servis ve bakım hizmeti sundukları … Marka asansörler için hizmette kullanmak üzere yedek parça talepleri ile yedek parça fiyat listesi ve temin süreleri hakkında bilgi taleplerinin … tarafından karşılanmamak suretiyle, hâkim durumun kötüye kullanılıp rekabet ihlalinde bulunulduğunu ileri sürerek yaptıkları başvuru üzerine Rekabet Kurulu tarafından yapılan önaraştırma sonucunda 4054 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma açılmasına gerek olmadığına dair verilen kararın iptali istemiyle açılmıştır.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; bu Kanun’un amacının, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş, 3. maddesinde, Teşebbüs, piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler olarak tanımlanmış, Yasa’nın 4. maddesinde, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan doğruya veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemlerinin hukuka aykırı ve yasak olduğu belirtilmiş, 6. maddesinde de; bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanmasının hukuka aykırı ve yasak olduğu belirtilmiş, Yasa’nın 16/2 maddesinde ise, bu Kanun’un 4. ve 6. maddesinde yasaklanmış olan davranışları gerçekleştirdiği sabit olanlara yasa maddesinde belirtilen miktarda para cezası verileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; şikâyetin konusunu oluşturan … marka asansörlerde kullanılan yedek parçaların yurtiçi ve yurtdışında başka kaynaklardan temin edilebildiği, asansör bakım ve onarımı için gerekli olan her türlü yedek parçanın, o asansörün üreticisi firmadan temin edilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, ilgili dönemde anılan pazarda rekabetin ortadan kalkması durumunun oluşmadığı, olayın rekabet hukuku kapsamında mal vermeyi reddetme suretiyle ortaya çıkan bir ihlal olarak nitelendirilebilmesi için gerekli olan, malın ilgili pazarda mutlak gerekli olması ve iddia konusu eylem sonucunda ilgili pazarda etkin rekabetin ortadan kalkması, rakiplerin pazardan dışlanması ve tüketicinin zarara uğraması unsurlarına ilişkin olarak yeterli emare ve belgenin bulunmadığı anlaşılmakta olup; bu hususta soruşturma açılmasına gerek olmadığına dair olarak verilen dava konusu Rekabet Kurulu kararında hukuka aykırılık saptanmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; asansör bakım onarım ve montaj faaliyetiyle, asansör-yürüyen merdiven/yol bakım arıza ve tamirat faaliyetlerinde bulunan davacı şirketlerin, servis ve bakım hizmeti sundukları … marka asansörler için hizmette kullanmak üzere yedek parça talepleri ile yedek parça fiyat listesi ve temin süreleri hakkında bilgi taleplerinin … firması tarafından karşılanmamak suretiyle, hâkim durumun kötüye kullanılıp rekabet ihlâlinde bulunulduğunu ileri sürerek yaptıkları başvuru üzerine Rekabet Kurulu tarafından yapılan önaraştırma sonucunda 4054 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma açılmasına gerek olmadığına dair verilen Rekabet Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanun’un amacının, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş; 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukukî işlem ve davranışların, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemlerin bu Kanun kapsamına girdiği açıklanmış; “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde, hâkim durum, belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücü olarak tanımlanmış; hâkim durumun kötüye kullanılmasını yasaklayan 6. maddesinde ise, bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanmasının hukuka aykırı ve yasak olduğu kurala bağlanmış; anılan maddede bu hâller tadadi olarak;
“a) Ticarî faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler,
b) Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılık yapılması,
c) Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi tekrar satış hâlinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi,
d) Belirli bir piyasadaki hâkimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticarî avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler,
e) Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması” olarak sayılmıştır.
Aynı Kanun’un “Kurulun Görev ve Yetkileri” başlıklı 27. maddesinin (a) bendinde, bu Kanun’da yasaklanan faaliyetler ve hukukî işlemler hakkında, başvuru üzerine veya re’sen inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; bu Kanun’da düzenlenen hükümlerin ihlâl edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu ihlâllere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp bundan sorumlu olanlara idarî para cezaları uygulamak Rekabet Kurulu’nun görevleri arasında sayılmış; “Önaraştırma” başlıklı 40. maddesinde, Rekabet Kurulu’nun re’sen veya kendisine intikal eden başvurular üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için önaraştırma yapılmasına karar vereceği, önaraştırma yapılmasına karar verildiği takdirde önaraştırma yapmakla görevlendirilen raportörün elde ettiği bilgileri, her türlü delilleri ve konu hakkındaki görüşlerini Kurul’a yazılı olarak bildireceği belirtilmiş; “Önaraştırmanın Sonuçlanması” başlıklı 41. maddesinde, önaraştırma raporunun Kurul’a teslimini takiben Kurul’un elde edilmiş olan bilgileri değerlendirerek soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar vereceği kurala bağlanmış; 43., 44., 45., 46. ve 47. maddelerinde ise, Kurul’un soruşturmaya başlaması hâlinde uygulanacak idarî usul çerçevesinde delillerin toplanması, tarafların bilgilendirilmesi, tebligat ve cevap verme ve sözlü savunma toplantısına ilişkin kurallara yer verilmiştir.
Kanun’un bu düzenlemelerine göre, soruşturma açılması için yeterli bilgi ve belge varsa doğrudan soruşturma açılmasına karar verilebileceği, doğrudan soruşturma açılmasına yetecek bilgi ve belge bulunmadığı hâllerde ise daha fazla bilgi veya belge elde edebilmek için önaraştırma yapılabileceği ve önaraştırma yapmakla görevlendirilen raportörün elde ettiği bilgi ve deliller ile önaraştırma raporunun Kurul’ca değerlendirilerek soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar verilebileceği, bu iki karar türünden birini verme hususunda Rekabet Kurulu’nun takdir yetkisinin bulunduğu ve bu yetkinin 4054 sayılı Kanun’un 1. maddesinde belirtilen amaçları gerçekleştirme hedefi doğrultusunda kullanılması gerektiği açıktır.
Bu bağlamda, önaraştırma sonucunda rekabet kurallarını ihlâl eden eylem, karar ve anlaşmaların söz konusu olmadığının hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkması hâlinde Kurulca soruşturma açılmamasına karar verileceği, ancak önaraştırma sonucu elde edilen bilgi ve delillerin bu sonuca ulaşmaya elverişli olmaması veya yetersizliği hâlinde ise soruşturma açılmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Başka bir anlatımla, ihbar ve şikâyet başvurularında ileri sürülen iddia ve deliller ile re’sen araştırma sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların noksan olduğu ve dolayısıyla önaraştırmaya konu edilen olayın soruşturma açılmasına gerek bulunmadığı yönünde kesin bir kanaate ulaşmaya yetecek ölçüde aydınlatılmadığı hâllerde, Kurulca soruşturma açılmasına karar verilerek 4054 sayılı Kanun’un 43. ve devamı maddelerinde düzenlenen idarî usulün uygulanması sonucunda yapılacak değerlendirmenin 48. maddede öngörülen nihaî kararla sonuçlandırılması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; asansör bakım onarım ve montaj faaliyetiyle, asansör-yürüyen merdiven/yol bakım arıza ve tamirat faaliyetlerinde bulunan davacı şirketlerin, servis ve bakım hizmeti sundukları … marka asansörler için hizmette kullanmak üzere yedek parça talepleri ile yedek parça fiyat listesi ve temin süreleri hakkında bilgi taleplerinin … firması tarafından karşılanmamak suretiyle davacılara ait teşebbüse mal vermeyi reddederek hâkim durumun kötüye kullanılıp rekabet ihlâlinde bulunulduğunu ileri sürerek yaptıkları şikâyet başvurusu üzerine, rekabet hukuku kapsamında mal vermeyi reddetme suretiyle ortaya çıkan bir ihlâl olarak nitelendirilebimesi için gerekli şartların bulunmadığı gerekçesiyle, şikâyet hakkında soruşturma açılmasına gerek olmadığına dair Rekabet Kurulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin uygulanmasında, bir teşebbüsün hâkim durumda olması tek başına ihlâl olarak değerlendirilmemekte, hâkim durumdaki teşebbüslerin sahip oldukları pazar gücünün avantajından faydalanarak bu durumu kötüye kullanmaları Kanun tarafından yasaklanmaktadır. Dava konusu uyuşmazlıkta, şikâyetin konusunu oluşturan … marka asansörlerde kullanılan yedek parçaların yurtiçinde ve yurtdışında başka kaynaklardan temin edilebildiği, asansör bakım ve onarımı için gerekli olan her türlü yedek parçanın, o asansörün üreticisi firmadan temin edilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, ilgili dönemde anılan pazarda rekabetin ortadan kalkması durumunun oluşmadığı, olayın rekabet hukuku kapsamında mal vermeyi reddetme suretiyle ortaya çıkan bir ihlâl olarak nitelendirilebilmesi için gerekli olan, malın ilgili pazarda mutlak gerekli olması ve iddia konusu eylem sonucunda ilgili pazarda etkin rekabetin ortadan kalkması, rakiplerin pazardan dışlanması ve tüketicinin zarara uğraması unsurlarına ilişkin olarak yeterli emare ve belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, gerek ‘na sunulan şikâyet dilekçesinde gerekse dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar ile bu iddialara ilişkin yukarıda anılan ve Kurul kararında yer alan değerlendirmeler dikkate alındığında, şikâyet edilen teşebbüse yönelik iddialara ilişkin olarak 4054 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma açılmasına gerek olmadığına ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ayrıca, davacı … Ltd. Şti. yönünden; dava dilekçesinin vekil sıfatıyla tarafından imzalandığı, ancak dilekçeye eklenen, … Noterliği’nce düzenlenmiş 17.03.2010 tarih ve … yevmiye numaralı vekâletnamenin, davacı … Ltd. Şti. adına düzenlendiği, … Ltd. Şti. adına düzenlenmediği, Dairemizin 26.07.2010 tarihli ara kararı ile, dava açma yetkisi içeren vekâletnamenin aslı veya onaylanmış bir örneğinin davacı şirket vekili tarafından verilmesi ya da davacı şirketin yetkili temsilcisi tarafından davaya bizzat devam edilecekse bu hususun bir dilekçeyle bildirilmesi istenilmesine rağmen, davacı … Ltd. Şti. vekili tarafından vekâletname gönderilmediği ve davacı şirketin davayı bizzat takip edeceği yolunda da bir bildirimde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 77. maddesinin 1. fıkrasında, “Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin ve dosyanın incelenmesinden, 26.07.2010 tarihli ara kararı ile, dava açma yetkisi içeren vekâletnamenin aslı veya onaylanmış bir örneğinin davacı şirket vekili tarafından ya da davacı şirketin yetkili temsilcisi tarafından dosyaya ibraz edilmediği, davaya bizzat devam edileceğine dair bir dilekçenin de istenilmesine rağmen sunulmadığı anlaşıldığından, … Ltd. Şti. yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; … Ltd. Şti. yönünden DAVANIN REDDİNE, 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Kanun’un 77. maddesi uyarınca … Ltd. Şti. yönünden DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 19.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.