Danıştay Kararı 13. Daire 2010/194 E. 2015/3630 K. 26.10.2015 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2010/194 E.  ,  2015/3630 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2010/194
Karar No:2015/3630

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : …. 15. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…. sayılı kararının; ödeme emrine esas teşkil eden Kurul kararına karşı dava açıldığı, 6183 sayılı Kanun uyarınca kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunmadığı, Mahkeme tarafından Kurul kararının akıbeti araştırılmaksızın ara kararla davacıdan bilgi istenildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nın Düşüncesi: Ödeme emrine esas idari para cezasına karşı dava açılmadığı, açılan davanın bir başka idari para cezasına ilişkin olduğu, bu durumda borcun kesinleştiği anlaşıldığından, bahse konu borcun takip ve tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirkete 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ olunan 22.03.2009 tarih ve 0090322145000000001 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; davacı tarafından ödeme emrine konu idari para cezasına ilişkin işleme karşı Danıştay 13. Dairesi’nde 2008/7957 esas sayılı davanın açıldığının, davalı idare tarafından ise açılan bu davanın başka bir idari para cezasına ilişkin olduğunun iddia olunması üzerine, 01.06.2009 tarihli ara kararı ile davacı şirketten, 2008/7957 esas sayılı davanın, davaya konu ödeme emri ile istenen idari para cezasının tahakkuk safhasına ilişkin işlemin iptali istemine ilişkin olduğuna dair bilgi ve belgelerin istenilmesine rağmen anılan ara karara cevap verilmediği, bu nedenle idari tahakkuk safhası kesinleştiği anlaşılan para cezasının tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ olunan dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 11. maddesinde; “B kotası şekeri bulundurmayan veya Kurul kararı dışında satan ya da bedelsiz devreden gerçek ve tüzel kişiler hakkında, bulundurmadığı veya elinden çıkardığı şeker miktarının, tespitin yapıldığı tarihteki fabrika satış fiyatı üzerinden hesaplanacak tutar kadar Kurulca idarî para cezası verilir.
C şekerini Kurul kararı dışında iç piyasada satan veya bedelsiz devredenler hakkında birinci fıkrada öngörülen cezalar uygulanır…”kuralı yer almaktadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3. maddesinde; (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, b) Diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı, “İdari para cezası” başlıklı 17. maddesinin (3). fıkrasında; 5018 sayılı Yasaya ekli I, II, III sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının Genel Bütçeye gelir kaydedileceği, (4). fıkrasında; Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderileceği, …kurala bağlanmıştır.
442 sayılı Tahsilat Genel Tebliği’nde “İdarî Para Cezalarının Tahsil Usulü ve Tahsile Yetkili Merci”, “Ödeme Zamanı ve Yeri” belirlenmiş, idari para cezasının tahsilat mercii tarafından tahsiline ilişkin detaylı düzenlemeye yer verilmiştir. Tebliğ, idari para cezalarının ilgili kanunlarında ödeme zamanı gösterilmemiş ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesine göre ödeme süresinin tayini gerektiği, buna göre, özel kanunlarında ödeme süresi belirtilmemiş idari para cezalarının, Kabahatler Kanununun 26. maddesine göre ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde ödenmesi gerektiğinden, idari yaptırım kararını veren kamu tüzel kişilerince idari yaptırım kararlarında “ödemenin 1 ay içinde yapılması gerektiği” hususunun belirtileceğini kurala bağlamıştır. Yine Tebliğ uyarınca vergi dairelerince yapılacak işlemler; “1) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezası uygulayan idarelerce, kanuni ödeme sürelerinde ya da kesinleşme süresi içerisinde tahsil edilemeyen ve kesinleşen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararlarının, 6183 sayılı Kanun’a göre takip ve tahsil edilmek üzere görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine vergi dairelerince; idari yaptırım kararının kesinleşip kesinleşmediğinin kontrol edilmesi, kesinleşmeden önce tahsil için intikal ettirilmiş kararlar bulunması hâlinde, bu kararların işleme alınmayarak ilgili idareye geri gönderilmesi, idari para cezalarının takibine, 6183 sayılı Kanunun 55’inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliğiyle başlanılması” şeklinde belirlenmiştir.
Ayrıca, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. maddesinin birinci fıkrasında, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı itirazlarıyla tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği belirtilmiştir.
Dosyasının incelenmesinden, Şeker Kurumu’nun 23.06.2008 tarih ve 3776 sayılı işlemiyle bildirilen Şeker Kurulu’nun 05.06.2008 tarih ve 167 sayılı kararıyla, dâhilde işleme izin belgesi kapsamında 144.000 kg. kristal şeker alan davacının, söz konusu (C) şekerini ihraç edeceği mamulde kullanmadığından ve bu nedenle dâhilde işleme izin belgesi’nin İhracatçı Birliği’nce re’sen kapatıldığından söz edilerek 4634 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca (C) şekerini Kurul kararı dışında iç piyasada sattığı veya bedelsiz devrettiğinden bahisle 237.600,00.-TL idari para cezası verildiği; anılan işlemde para cezasının ödeme zamanı ve yeri, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesinin (3) ve (6) no’lu fıkraları uyarınca yapılacak ödemede uygulanacak kurallar, cezanın ödenmemesi hâlinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ve idari para cezasına karşı başvurulacak yargı yolu ile dava açma süresinin gösterildiği; anılan kararın 26.06.2008 günü davacıya tebliğ edildiği, Şeker Kurumu tarafından 09.07.2008 tarih ve 4049 sayılı yazı ile anılan idari para cezasının takip ve tahsilinin davalı idareden istenilmesi üzerine davalı idarece davaya konu ödeme emri ile para cezasının tahsili cihetine gidildiği, davacı tarafından 30.03.2009 tarihinde tebellüğ edilen söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca amme alacağının ödeme emri ile takip tahsilinin yapılabilmesi için ortada tahakkuk safhası kesinleşmiş bir amme alacağının bulunması gerekmekte olup; kendisine ödeme emri tebliğ edilen kimselerce, bu ödeme emrine karşı böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla dava yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan yasal düzenlemeler ve uyuşmazlık konusu olayın birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan Kurul kararının iptali istemiyle herhangi bir dava açılmaması ve süresinde ödeme yapılmaması üzerine para cezasının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin gönderildiği anlaşılmakla birlikte, Mahkeme tarafından, ödeme emrine karşı açılan davada ileri sürülen iddiaların “böyle bir borcunun olmadığı” itirazı kapsamında görülerek işin esasının değerlendirilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, kesinleşen idari para cezasının tahsiline yönelik düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukukî isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …. 15. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26.10.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.