Danıştay Kararı 13. Daire 2010/185 E. 2015/3765 K. 05.11.2015 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2010/185 E.  ,  2015/3765 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2010/185
Karar No:2015/3765

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :

İstemin_Özeti : … 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının; davanın Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü husumetiyle görülmesi gerektiği, kamu alacağının takip ve tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun’a uygun bir şekilde yürütüldüğü, bu kapsamda kamu borçlusu olan limited şirketin ortağı davacı hakkında Kanun’un 35. maddesi uyarınca hissesi oranında ödeme emri düzenlendiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi ‘nın Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava; … 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3. maddesinin (b) bendi uyarınca …Ltd Şti’ne uygulanan adli para cezasının söz konusu şirketten tahsil edilememesi üzerine, 19.358,41-TL tutarındaki kamu alacağının şirket ortağı olan davacıdan tahsiline yönelik düzenlenen 01.09.2006 tarih, 2006/41345 takip, 92 işlem nolu ödeme emrinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; adli para cezasının infazının 5275 sayılı Kanun’un 106. maddesinde açıkça düzenlendiği, para cezasının tahsil edilememesi hâlinde hapis cezasına çevrileceği, ancak hapis süresinin üç yılı geçemeyeceği ve infaz edilen hapis süresi adli para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa geri kalan adli para cezasının tahsili için ilâmın en büyük mal memuruna verileceği ve 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsil edileceğinin düzenlendiği, dolayısıyla adli para cezasının tahsili konusunda 5275 sayılı Kanun’daki özel düzenleme uyarınca hareket edilmesi gerektiği, 6183 sayılı Kanun’un ise ancak 5275 sayılı Kanun’un 106. maddesinin 11. fıkrasındaki düzenleme uyarınca hapis süresinin adli para cezasını tamamıyla karşılamamış olması hâlinde işletileceği, uyuşmazlık konusu olayda, şirket hakkında verilen adli para cezasının tahsil edilememesi hâlinde hapis cezasına çevrilemeyeceği tabii olmakla birlikte, vergi dairesinin böyle bir durumda durumu infaz savcılığına intikal ettirmesi gerektiği, infazın ne şekilde sağlanacağına ancak infaz savcılığınca karar verilebileceğinden, davalı idarece şirket hakkında verilen para cezasının infazının sağlanması için gönderilen infaz emri üzerine verilen cezayı 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca vergi alacağı gibi cezanın muhatabı olan şirketin dışında, başka bir hakiki veya hükmi şahsiyete yöneltmesine olanak bulunmadığı, nitekim, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07.01.2003 tarih ve 2002/02-5663 sayılı yazısında hükümlü olarak “…Ltd. Şti.”nin gösterildiği çok açık olmakla, ilamda sanık olmayan bir kişi hakkında vergi dairesince infaz yapılması sonucu yaratır biçimde işlem tesis edildiği, şirket hakkındaki adli para cezası dolayısıyla 6183 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri uyarınca davacı adına hissesi oranında ödeme emri düzenlemesinde cezaların şahsiliği ilkesi gereğince hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 1. maddesinde “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmü yer almış; Kanun’un 3. maddesinde, para cezaları terimi, adli ve idari para cezaları olarak tanımlanmış; limited şirket ortaklarının sorumluluğuna ilişkin olarak ise, 35. maddede; “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi hâlinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları hâlinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.” kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararı ile … Ltd. Şti’nin ithalat yapmak üzere yurtdışına transfer ettiği döviz karşılığı malı ya da mal bedeli dövizi yurda getirmediği gerekçesiyle 1567 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (b) bendi uyarınca şirketin 113.873,00-TL tutarında para cezası ile cezalandırıldığı, para cezasına ilişkin söz konusu kararın Cumhuriyet Savcılığı’nın 07.01.2003 tarih ve 2002/02-5663 sayılı yazısı ekinde Vergi Dairesine gönderildiği, Vergi Dairesince şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete tebliğ edilemediği, yapılan malvarlığı araştırması neticesinde haczedilecek iki gayrimenkulünün olduğu, ancak borcun yüksek olması nedeniyle şirketten tahsil imkânı bulunmadığının anlaşılması üzerine şirket ortağı davacı adına, şirketteki %17 hissesi oranında, 01.09.2006 tarihli ödeme emrinin düzenlenerek tebliğ edildiği, bunun üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin konusunu 1567 sayılı Kanun uyarınca düzenlenen adli para cezasının oluşturduğu, 6183 sayılı Kanun’un 1. ve 3. maddeleri uyarınca “adli para cezaları”nın da Kanun’un kapsamında olan “para cezaları” tanımı içerisinde yer aldığı, bu nedenle söz konusu para cezasının takip ve tahsilinde 6183 sayılı Kanun’un uygulanması gerektiğinde tereddüt bulunmadığı, nitekim bahse konu para cezasının davacının ortağı olduğu limited şirketten tahsil edilememesi üzerine, Kanun’un 35. maddesi uyarınca hissesi oranında davacıdan tahsili için ödeme emri düzenlendiği, bu itibarla, 6183 sayılı Kanun uyarınca yürütülen takip ve tahsil işlemleri kapsamında düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararında hukukî isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.