Danıştay Kararı 13. Daire 2009/7378 E. 2011/20 K. 11.01.2011 T.

13. Daire         2009/7378 E.  ,  2011/20 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2009/7378
Karar No: 2011/20

Davacı : …
Vekili : …
Davalı : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Fon)
Vekilleri : …
Davanın Özeti : … A.Ş. hissedarı olan davacı tarafından, “… Ticarî ve İktisadî Bütünlüğü”nün 26.09.2005 tarihinde yapılan ihalesi sonucu …-ABD Doları bedel karşılığı satışının onaylanmasına ilişkin Fon Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının; hissedarı olduğu şirkete el konulmasına ve şirket varlıklarının satışına karar verilmesine ilişkin işlemlere karşı dava açıldığı ve davaların henüz sonuçlanmadığı, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-a maddesi uyarınca Fon’un şirket varlıklarını satışa çıkartabilmesi için şirketin Fon’a devredilen Banka’nın tüzel kişi ortağı olması gerektiği, oysa … Ticarî ve İktisadî Bütünlüğü içerisinde varlıkları bulunan hisedarı olduğu şirketin ve ortaklarının … Bankası A.Ş.’nin (Banka) yönetim ve denetiminde söz sahibi olmadıkları gibi Banka’nın da söz konusu şirket ve ortakları ile bir ilişkisinin bulunmadığı, şirket ve ortaklarının Banka’dan kaynaklı kamu alacağına konu borçtan da sorumlu olmadıkları, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesi dikkate alındığında, davalı idareye hiç bir borcu bulunmayan davacının mal varlığının bedelsiz olarak elinden alınmasının düşünülemeyeceği, hiç bir yargı kararı olmaksızın yapılan uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da sıkça vurgulanan mülkiyet hakkının gaspı ve ortadan kaldırılması, kullanımının engellenmesi niteliğinde olduğu, öte yandan dava konusu işlemlere dayanak oluşturan 4389 sayılı Kanun’un 15/7-a maddesininin ve aynı nitelikteki düzenlemeyi içeren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134.maddesinin Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı, satışın onaylanması ve öncesinde tesis edilen işlemlerin, 4389 sayılı Kanun ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturulan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmeliğin Fon’a verdiği yetkiler çerçevesinde tesis edildiği, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturularak satışın yapılmasındaki amacın 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da öngörülen cebri satış yöntemindeki varlıkların tek tek satılması yerine daha yüksek getiri sağlayarak bütünlük halinde satışın gerçekleştirilmesi ve böylece Fon alacaklarının seri ve etkin bir şekilde tahsili, haczedilen varlıkların en yüksek değerde satılmasının temini ve bu suretle borçlu ve alacaklıların menfaatlerinin en üst seviyede korunmasının sağlanması ve haczedilen mal, hak ve varlıkların hacze esas muhammen bedelleri toplamının, şirket iktisadî değerinin altında kalması olduğu, öte yandan şirket hakkında başlatılan takiplerin kesinleştiği, şirketin Fon’a devrine ilişkin işlem tesis edilirken ortaklarının hisselerine dokunulmadığı ve şirketlerin tüzel kişiliğinin devam ettiği, davaya konu şirketin Uzan Grubu’na ait şirketlerden olduğunun hazırlanan murakıp raporları ile ortaya konulduğu belirtilerek davanın usul ve esas yönlerinden reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 03.07.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan … Bankası T.A.Ş. tarafından beyan edilen tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından tespit edilen tasarruf mevduatı tutarı arasındaki farkın tahsili amacıyla 4389 sayılı Kanunun 15/7-a maddesi uyarınca oluşturulan ve muhammen bedeli …-ABD Doları olarak belirlenen “… Ticarî ve İktisadî Bütünlüğü”nün …-ABD Doları bedel ile en yüksek teklifi veren … A.Ş.’ye satışının onaylanmasına ilişkin … ve … sayılı Kanunların Fon’a verdiği yetkiler dahilinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : … A.Ş. hissedarı olan davacı tarafından, “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” ihalesinin onaylanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kararının iptali istenilmektedir.
Davacının; 4389 sayılı Yasanın 15/7-a ve 5411 sayılı Yasanın 134. maddelerinin Anayasaya aykırılık iddiasında, davalının; davacının bu davayı açmada subjektif ehliyetinin bulunmadığı yönündeki itirazında isabet görülmemiştir.
4389 sayılı Yasanın 14. maddesi, 4. fıkrasında;” Kurum, bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak, tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortakların, banka kaynaklarını bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı olarak kendi lehlerine kullandıklarını veya bankayı bu suretle zarara uğrattıklarını tespit ettiği takdirde Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bunların temettü hariç ortaklık hakları ile bankanın yönetim ve denetimini Fona devretmeye yetkilidir.
5. fıkrasında; Bu maddenin (4) numaralı fıkrasında belirtilen şekilde kullanılan kaynaklar veya uğranılan zarar verilen süre içinde iade veya tazmin edilmediği takdirde bu zarar veya kullanılan kaynakların miktarına bakılmaksızın bu ortaklara ait hisseler Fona intikal eder. Bu kaynaklar veya uğranılan zarar, verilen süre içinde iade veya tazmin edilse dahi uğranılan zararın özkaynakları aştığının tespiti halinde ise bankanın hisselerinin tamamı başkaca bir işleme gerek kalmaksızın Fona intikal eder.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna ilişkin düzenleme yapan 15. maddesinin 7. fıkrasının (12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Kanunun 20 nci maddesi ile değiştirilmiştir.) a) bendinde ” Fon, alacağının tahsili bakımından yarar görmesi hâlinde ve Fona borçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın; hisseleri kısmen veya tamamen kendisine intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinin, bu bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran tüzel kişi ortaklarının, gerçek ve tüzel kişi ortaklarının yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulundurdukları şirketlerin ortaklarının, bu şirketlerde sahip oldukları hisselerinin tamamına ve/veya bir kısmına ilişkin temettü hariç, ortaklık hakları ile bu şirketlerin yönetim ve denetimini devralmaya ve şirket ana sözleşmesinde belirlenen yönetim, müdürler ve denetim kurulu üyelerinin sayılarıyla bağlı kalmaksızın ve imtiyazlı hisselere dayanılarak atanıp atanmadıklarına bakılmaksızın görevden almak ve/veya üye sayısını artırmak ve/veya eksiltmek suretiyle bu kurullara üye atamaya yetkilidir. (16.6.2004 tarih ve 5189 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile değiştirilmiştir.) Fonun yönetim ve denetimine sahip olduğu şirketlerin ve/veya bu fıkra uyarınca yönetimini ve denetimini devir aldığı şirketlerin, Fon tarafından atanan yönetim, müdürler ve denetim kurulu üyeleri ile Fonun atadığı bu yöneticiler tarafından şirketi temsil ve ilzam ile yetkili kılınan genel müdür, genel müdür yardımcısı ve müdür gibi şirket çalışanları ve Fon, bu şirketlere Fon tarafından yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile müdürlerin atanmasından sonra, bu bentte sayılan gerçek veya tüzel kişilere ait şirket hisselerinin ve/veya bu şirketlerdeki lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan hakları dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıklarının ve/veya bu hisselerle orantılı aktiflerinin satışı ve bu satışlardan elde edilen tutarları Fon alacaklarına mahsup etmeye veya şirketlerin kamu borçları ve/veya Sosyal Sigortalar Kurumuna borçları ile sair borçlarını ödemede kullanmaya ve bu işlemler ile ilgili kararlar almaya 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 324 üncü maddesi ile bağlı kalmaksızın yetkilidirler. Bu şirket ve iştiraklerin % 49’undan fazlası yabancı gerçek ve tüzel kişilere doğrudan ya da dolaylı olarak (16.7.2004 tarih ve 5228 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin 17 numaralı bendi ile değiştirilmiştir.) satılabileceği gibi bu Kanun hükümleri çerçevesinde 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak cebri icra satışlarında; haczedilen gayrimenkul, menkul ve lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkların ticari ve iktisadi bütünlük oluşturacak şekilde satışına karar verilmesine, hacizli malların birden fazla borçluya veya haczin birden fazla alacaklıya ait olması halinde de bu suretle satışı yaptırmaya, bu yöntemin usul ve esasları ile satış şartlarını belirlemeye Fon Kurulu yetkilidir. Yukarıdaki hüküm çerçevesinde telekomünikasyon, enerji, ulaşım, medya ve diğer sektörlerdeki Fona devredilmiş olan şirketlere tanınmış imtiyaz sözleşmesi, lisans, ruhsat gibi benzeri izinlerin yenilenmesi veya değişikliği işlemi ilgili kuruluşlarınca iki ay içinde tamamlanır.” hükümleri yer almış, 1.11. 2005 tarih ve 25953 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5411 Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesinde “… Fon alacaklarının tahsilini teminen, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca haczedilen aktif değerler ile lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar ve bu varlıkların feri veya mütemmim cüzü niteliğindeki sözleşmelerden doğan, ancak başlı başına iktisadî değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkları bir araya getirerek, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturarak alıcısına geçişini sağlayacak şekilde satışına, hacizli malların birden fazla borçluya ait olması ve/veya birden fazla alacaklının haczi olması hâlinde de satışı yaptırmaya, ihale bedelinin ödenme şeklini, para birimini, alıcıların sahip olması gereken şartları, ödeme tarihini ve ihalenin sair usûl ve esasları ile satış şartlarını 6183 sayılı Kanun hükümlerine bağlı olmaksızın belirlemeye, satışa konu ticarî ve iktisadî bütünlüğü alacağına mahsuben satın almaya, satışa konu varlıkların ait olduğu şirketlerin teknik bilgi, yazılım, donanım, ekipman, mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçlarını ihale bedelinden ödemeye veya ihale alıcısına ödetmeye Fon Kurulu yetkilidir. Fon Kurulu, satış kararıyla birlikte, bu satışı gerçekleştirmek üzere en az üç kişiden oluşan bir satış komisyonu oluşturur ve başkanını belirler. Satış komisyonu, toplam üye sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve toplam üye sayısının salt çoğunluğu ile karar alır. Ticarî ve iktisadî bütünlüğün muhammen bedeli, satış komisyonu tarafından, uzman gerçek veya tüzel kişilerin kıymet takdiri raporu dikkate alınarak, daha önce bütünlüğü oluşturan varlıkların ayrı ayrı kıymet takdirlerinin yapılmış olması ile bağlı olmaksızın düzenlenecek rapor çerçevesinde Fon Kurulu tarafından belirlenir. Ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan mahcuzlar üzerinde birden fazla kisinin aynî veya şahsî hakkının bulunması veya bunların mülkiyetinin birden fazla kişiye ait olması durumunda, bu mal, hak ve/veya varlıkların değeri ayrı ayrı tespit edilir. Bu madde hükümleri uyarınca yapılacak satış sürecinde, satış ilânının Resmî Gazetede yayımlanması ilgililere yapılacak tebliğ hükmündedir. Ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturduğuna karar verilen mahcuzların satışı, kapalı zarf veya açık artırma usûllerinden biri veya ikisi birlikte uygulanmak suretiyle yapılır. Bundan sonra, Fon Kurulunun gerekli görmesi hâlinde, ihalelere pazarlık usûlü ile devam edilebilir. Bu usûllerden hangisinin uygulanacağına, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan mal, hak ve varlıkların nitelikleri dikkate alınarak Fon Kurulu tarafından karar verilir. İhale bedelinin dağıtımına esas sıra cetveli satış komisyonu tarafından düzenlenir. İhalenin sonuçlanması, Fon Kurulunun onayına bağlıdır. Bu hüküm uyarınca yapılan satışlarla ilgili ihalenin feshi davaları, Fonun merkezinin bulunduğu yer idare mahkemelerinde görülür. Ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturulmasına karar verilmesinden itibaren iki yıl içerisinde ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan mahcuzların, Fon’un izni olmaksızın imtiyazlı alacaklılar dâhil üçüncü kişiler tarafından muhafaza altına alınması ve satışı talep edilemez, mahcuzların malîklerinin iflasına karar verilemez, ilgili takyidatlar hakkında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemez.
Yukarıdaki hüküm çerçevesinde telekomünikasyon, enerji, ulaşım, radyo, yazılı ve görsel medya ve diğer sektörlerdeki, yönetim ve denetimi veya hisseleri Fon tarafından devir alınan şirketlere tanınmış imtiyaz sözleşmesi, lisans, ruhsat, işletme izni, ön izin, yayın izni, 3984 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesi hükmü kapsamında geçici frekans ve kanal kullanımı ve benzeri izinlerin yeni alıcıları adına devri ve tescili işlemleri, Fonun bildirimi üzerine ilgili kurum, kuruluş ve üst kurullarca, gerekli bilgi ve belgelerin tamamlanmasını müteakip başkaca bir isleme gerek kalmaksızın en fazla bir ay içinde tamamlanır.
Bu hüküm uyarınca yapılacak satışlara ilişkin diğer esas ve usûller Fon tarafından çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.”
Geçici 11. maddesinde ise; ” Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Kanunun 14, 15, 15/a, 16, 17, 17/a ve 18 inci maddeleri, ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddeleri ile geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” düzenlemesi yapılmış;
4969 sayılı Yasanın Geçici 2/1. maddesinde; “18.06.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) numaralı fırkası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigorta kapsamındaki tasarruf mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususlar, Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.”;
Aynı maddenin 2. fıkrasında ise, “1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu uyarınca banka tarafından yetkili mercilere beyan edilen sigortaya tâbi tasarruf mevduatı tutarı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tespit edilen tasarruf mevduatı tutarı arasında bir fark bulunması halinde, bu fark nispetinde bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları ve şube müdürleri ile yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait bankalar ve banka dışı mali kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki, kiralık kasa mevcutları da dahil olmak üzere, hak ve alacakların dondurulmasına, her türlü mal, hak ve alacakların üzerindeki tasarruf yetkisinin tamamen veya kısmen kaldırılmasına, mal, kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin zaptına, bunların bir tevdi mahalline yatırılmasına ve hak ve alacakların üzerine diğer tedbirlerin konulmasına, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun talebi üzerine ilgili bankanın merkezinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimi, yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar verilebilir. Ayrıca, yukarıda belirtilen farkın 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. ve 15. maddelerinde yer alan hükümler dahilinde takip ve tahsiline Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından karar verilebilir. Bu fıkra hükmü, yukarıdaki bentte sayılan kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal ve hak edinen kişiler hakkında uygulanır.” kuralı getirilmiştir.
4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 03.07.2003 tarihli ve 1085 sayılı kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan … Bankası T.A.Ş.’nin yönetimi ve denetiminin Fona intikal ettiği, … Bankasınca beyan edilen tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından tespit edilen tasarruf tutarı arasındaki farkın, 4969 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi uyarınca sorumlu olanlar hakkında önce adli yargıda tedbir kararı alındığı, bu çerçevede, … gurubu şirketlerinden olan ve … Bankası T.A.Ş.’nin hakim ortak adına haraket eden, içlerinde davacının hissedarı bulunduğu … A.Ş.’de olmak üzere 20 adet … Medya Gurubu şirket hakkında, amme alacağının tahsili için 6183 sayılı Yasa uyarınca yapılan takip sonucu, bu şirketlerin haczedilen aktif değerler ile lisans, ruhsat , 3984 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi kapsamında geçici frekans ve kanal kapsamında doğan haklar, sözleşmeler ve bu sözleşmelerden doğan ancak başlı başına iktisadi değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm mal, hak ve varlıklarından oluşturulan “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün muhammen bedelinin … USD olarak belirlendiği, … A.Ş.’de hisse sahibi olan davacı tarafından şirket varlıklarının “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” adı altında satışına ilişkin … gün ve … sayılı Fon Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davanın … İdare Mahkemesinin E:…, K:… sayılı ve … tarihli kararıyla reddedildiği, “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”, 30.09.2005 tarihli ihalede … USD bedel ile … A.Ş.’ne ihale edildiği, ihalenin ise dava konusu Fon Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylandığı, incelendiği tarih itibariyle dosyada, dava konusu işlemle onaylanan ihaleyle ilgili alt işlemlerin iptal edildiği yolunda bilgi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
“… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nü oluşturan şirketlerin … Bankası T.A.Ş.’nin hakim ortağı olan … Grubu Şirketlerinden olduğu ve hakim ortak ve yöneticileri adına hareket ettiğinin belirlendiği, bu nedenle adli yargı kararı ile haklarında tedbir kararı alınmış olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 4389 sayılı Yasanın 14, 15/7-a, 4969 sayılı Yasanın geçici 2 ve 5411 sayılı Yasanın 134 ile geçici 11. maddeleri uyarınca Fonun bu şirketlerin ortaklarının, bu şirketlerde sahip oldukları hisselerinin tamamının ve/veya bir kısmının (temettü hariç) satışını yaparak, bu satışlardan elde edilen tutarları Fon alacaklarına mahsup etmeye yetkili olduğu, bu Kanun hükümleri çerçevesinde 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak cebri icra satışlarında; haczedilen gayrimenkul, menkul ve lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar da dahil olmak üzere, diğer tüm hak ve varlıkların ticari ve iktisadi bütünlük oluşturacak şekilde satabileceği açıktır.
4389 ve 5411 sayılı Yasalarla yapılan düzenlemelerle, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturacak şekilde satış yapılması ile 6183 sayılı Kanun’un öngördüğü varlıkların tek tek satışı yöntemi yerine, daha yüksek getiri sağlayacak bir bütünlük halinde satışının gerçekleştirilerek, Fon alacaklarının kısa sürede tahsili ve haczedilen varlıkların en yüksek değerde satılarak bu suretle borçlu ve alacaklıların menfaatlerinin en üst seviyede korunması amaçlanmaktadır.
Kamu kaynakları ile ödenen, … Bankasınca beyan edilen tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından tespit edilen tasarruf tutarı arasındaki farkın tahsili için oluşturulan “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün, ihale yolu ile satışına ilişkin Fon Kurulu kararının hukuka uygun bulunarak bu kararın iptali için açılan davanın reddedildiği, muhammen bedeli … USD olarak belirlenen ” … Ticari ve İktisadi Bütünlüğü “nün … USD bedelle satıldığı göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı tarafından ileri sürülen, davalı idarece takip dilen alacağın kesinleşmediği, kendisinin bundan sorumlu tutulamayacağı, dolayısıyla satışın onayının iptali gerektiğine ilşkin iddialarda ise hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 11.01.2011 tarihinde, davacı vekili Av. …’ın ve davalı vekilleri Av. … ile Av. …’ın geldiği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenip, gereği görüşüldü:
Dava; … A.Ş. hissedarı olan davacı tarafından, “… Ticarî ve İktisadî Bütünlüğü”nün 26.09.2005 tarihinde yapılan ihalesi sonucu …-ABD Doları bedel karşılığı satışının onaylanmasına ilişkin Fon Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davacının; 4389 sayılı Kanun’un 15/7-a ve 5411 sayılı Kanun’un 134. maddelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ciddi görülmemiştir. Davalı idarenin davacının bu davayı açmada subjektif ehliyetinin bulunmadığına ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 4. fıkrasında; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak, tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının, banka kaynaklarını bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı olarak kendi lehlerine kullandıklarını veya bankayı bu suretle zarara uğrattıklarını tespit ettiği takdirde Kurul’un en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bunların temettü hariç ortaklık hakları ile bankanın yönetim ve denetimini Fon’a devretmeye yetkili olduğu, 5. fıkrasında; bu maddenin (4) numaralı fıkrasında belirtilen şekilde kullanılan kaynaklar veya uğranılan zararın verilen süre içinde iade veya tazmin edilmediği takdirde bu zarar veya kullanılan kaynakların miktarına bakılmaksızın bu ortaklara ait hisselerin Fon’a intikal edeceği, bu kaynaklar veya uğranılan zararın, verilen süre içinde iade veya tazmin edilse dahi uğranılan zararın özkaynakları aştığının tespiti halinde ise bankanın hisselerinin tamamının başkaca bir işleme gerek kalmaksızın Fon’a intikal edeceği, 15. maddesinin 7. fıkrasının (a) bendinde; Fon’un, alacağının tahsili bakımından yarar görmesi halinde ve Fon’a borçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın; hisseleri kısmen veya tamamen kendisine intikâl eden bir bankanın yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinin, bu bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran tüzel kişi ortaklarının, gerçek ve tüzel kişi ortaklarının yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulundurdukları şirketlerin ortaklarının, bu şirketlerde sahip oldukları hisselerinin tamamına ve/veya bir kısmına ilişkin temettü hariç, ortaklık hakları ile bu şirketlerin yönetim ve denetimini devralmaya ve şirket ana sözleşmesinde belirlenen yönetim, müdürler ve denetim kurulu üyelerinin sayılarıyla bağlı kalmaksızın ve imtiyazlı hisselere dayanılarak atanıp atanmadıklarına bakılmaksızın görevden alma ve/veya üye sayısını artırma ve/veya eksiltme suretiyle bu kurullara üye atamaya yetkili olduğu, Fon’un yönetim ve denetimine sahip olduğu şirketlerin ve/veya bu fıkra uyarınca yönetimini ve denetimini devir aldığı şirketlerin, Fon tarafından atanan yönetim, müdürler ve denetim kurulu üyeleri ile Fonun atadığı bu yöneticiler tarafından şirketi temsil ve ilzam ile yetkili kılınan genel müdür, genel müdür yardımcısı ve müdür gibi şirket çalışanları ve Fon’un, bu şirketlere Fon tarafından yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile müdürlerin atanmasından sonra, bu bentte sayılan gerçek veya tüzel kişilere ait şirket hisselerinin ve/veya bu şirketlerdeki lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan hakları dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıklarının ve/veya bu hisselerle orantılı aktiflerinin satışı ve bu satışlardan elde edilen tutarları Fon alacaklarına mahsup etmeye veya şirketlerin kamu borçları ve/veya Sosyal Sigortalar Kurumu’na borçları ile sair borçlarını ödemede kullanmaya ve bu işlemler ile ilgili kararlar almaya 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 324.maddesi ile bağlı kalmaksızın yetkili oldukları, bu şirket ve iştiraklerin % 49’undan fazlası yabancı gerçek ve tüzel kişilere doğrudan ya da dolaylı olarak satılabileceği gibi bu Kanun hükümleri çerçevesinde 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak cebri icra satışlarında; haczedilen gayrimenkul, menkul ve lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkların ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturacak şekilde satışına karar verilmesine, hacizli malların birden fazla borçluya veya haczin birden fazla alacaklıya ait olması halinde de bu suretle satışını yaptırmaya, bu yöntemin usul ve esasları ile satış şartlarını belirlemede Fon Kurulu’nun yetkili olduğu, bu hüküm çerçevesinde telekomünikasyon, enerji, ulaşım, medya ve diğer sektörlerdeki Fon’a devredilmiş olan şirketlere tanınmış imtiyaz sözleşmesi, lisans, ruhsat gibi benzeri izinlerin yenilenmesi veya değişikliği işleminin ilgili kuruluşlarınca iki ay içinde tamamlanacağı hükümleri yer almıştır.
Öte yandan 01.11. 2005 tarih ve 25953 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5411 Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesinin altıncı fıkrasında “Fon alacaklarının tahsilini teminen, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca haczedilen aktif değerler ile lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar ve bu varlıkların feri veya mütemmim cüzü niteliğindeki sözleşmelerden doğan, ancak başlı başına iktisadî değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkları bir araya getirerek, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturarak alıcısına geçişini sağlayacak şekilde satışına, hacizli malların birden fazla borçluya ait olması ve/veya birden fazla alacaklının haczi olması hâlinde de satışı yaptırmaya, ihale bedelinin ödenme şeklini, para birimini, alıcıların sahip olması gereken şartları, ödeme tarihini ve ihalenin sair usûl ve esasları ile satış şartlarını 6183 sayılı Kanun hükümlerine bağlı olmaksızın belirlemeye, satışa konu ticarî ve iktisadî bütünlüğü alacağına mahsuben satın almaya, satışa konu varlıkların ait olduğu şirketlerin teknik bilgi, yazılım, donanım, ekipman, mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçlarını ihale bedelinden ödemeye veya ihale alıcısına ödetmeye Fon Kurulu yetkilidir. Fon Kurulu, satış kararıyla birlikte, bu satışı gerçekleştirmek üzere en az üç kişiden oluşan bir satış komisyonu oluşturur ve başkanını belirler. Satış komisyonu, toplam üye sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve toplam üye sayısının salt çoğunluğu ile karar alır. Ticarî ve iktisadî bütünlüğün muhammen bedeli, satış komisyonu tarafından, uzman gerçek veya tüzel kişilerin kıymet takdiri raporu dikkate alınarak, daha önce bütünlüğü oluşturan varlıkların ayrı ayrı kıymet takdirlerinin yapılmış olması ile bağlı olmaksızın düzenlenecek rapor çerçevesinde Fon Kurulu tarafından belirlenir. Ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan mahcuzlar üzerinde birden fazla kişinin aynî veya şahsî hakkının bulunması veya bunların mülkiyetinin birden fazla kişiye ait olması durumunda, bu mal, hak ve/veya varlıkların değeri ayrı ayrı tespit edilir. Bu madde hükümleri uyarınca yapılacak satış sürecinde, satış ilânının Resmî Gazetede yayımlanması ilgililere yapılacak tebliğ hükmündedir. Ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturduğuna karar verilen mahcuzların satışı, kapalı zarf veya açık artırma usûllerinden biri veya ikisi birlikte uygulanmak suretiyle yapılır. Bundan sonra, Fon Kurulunun gerekli görmesi hâlinde, ihalelere pazarlık usûlü ile devam edilebilir. Bu usûllerden hangisinin uygulanacağına, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan mal, hak ve varlıkların nitelikleri dikkate alınarak Fon Kurulu tarafından karar verilir. İhale bedelinin dağıtımına esas sıra cetveli satış komisyonu tarafından düzenlenir. İhalenin sonuçlanması, Fon Kurulunun onayına bağlıdır. Bu hüküm uyarınca yapılan satışlarla ilgili ihalenin feshi davaları, Fonun merkezinin bulunduğu yer idare mahkemelerinde görülür. Ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturulmasına karar verilmesinden itibaren iki yıl içerisinde ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan mahcuzların, Fonun izni olmaksızın imtiyazlı alacaklılar dâhil üçüncü kişiler tarafından muhafaza altına alınması ve satışı talep edilemez, mahcuzların malîklerinin iflasına karar verilemez. İlgili takyidatlar hakkında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemez.” kuralı yer almıştır. Maddenin yedinci fıkrasında da “Yukarıdaki hüküm çerçevesinde telekomünikasyon, enerji, ulaşım, radyo, yazılı ve görsel medya ve diğer sektörlerdeki, yönetim ve denetimi veya hisseleri Fon tarafından devir alınan şirketlere tanınmış imtiyaz sözleşmesi, lisans, ruhsat, işletme izni, ön izin, yayın izni, 3984 sayılı Kanunun geçici 6. maddesi hükmü kapsamında geçici frekans ve kanal kullanımı ve benzeri izinlerin yeni alıcıları adına devri ve tescili işlemleri, Fonun bildirimi üzerine ilgili kurum, kuruluş ve üst kurullarca, gerekli bilgi ve belgelerin tamamlanmasını müteakip başkaca bir işleme gerek kalmaksızın en fazla bir ay içinde tamamlanır.” kuralına yer verilmiştir.
Kanunun Geçici 11. maddesiyle de, “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Kanunun 14, 15, 15/a, 16, 17, 17/a ve 18 inci maddeleri, ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddeleri ile geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” denilmiştir.
4969 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 2. maddesinin 1.fıkrasında; 18.06.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının, Fon tarafından ödeneceği, mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödemenin, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranlarının, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususların, Hazine Müsteşarlığı ve Fon’un müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceği, 2. fıkrasında ise; 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu ile 4389 sayılı Kanun uyarınca banka tarafından yetkili mercilere beyan edilen sigortaya tâbi tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından tespit edilen tasarruf mevduatı tutarı arasında bir fark bulunması halinde, bu fark nispetinde bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları ve şube müdürleri ile yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait bankalar ve banka dışı mali kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki, kiralık kasa mevcutları da dahil olmak üzere, hak ve alacakların dondurulmasına, her türlü mal, hak ve alacakların üzerindeki tasarruf yetkisinin tamamen veya kısmen kaldırılmasına, mal, kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin zaptına, bunların bir tevdi mahalline yatırılmasına ve hak ve alacakların üzerine diğer tedbirlerin konulmasına, Fon’un talebi üzerine ilgili bankanın merkezinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimi, yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar verilebileceği, ayrıca, yukarıda belirtilen farkın 4389 sayılı Kanun’un 14. ve 15. maddelerinde yer alan hükümler dahilinde takip ve tahsiline Fon tarafından karar verilebileceği, bu fıkra hükmünün, yukarıdaki bentte sayılan kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal ve hak edinen kişiler hakkında da uygulanacağı kuralı getirilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan … Bankası T.A.Ş’nin yönetimi ve denetiminin Fon’a intikal ettiği, Banka tarafından beyan edilen tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından tespit edilen tasarruf mevduatı tutarı arasındaki farktan sorumlu olanlar hakkında, 4969 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi uyarınca önce adlî yargıda tedbir kararı alındığı ve tespit edilen amme alacağının tahsili amacıyla … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararı ile verilen yetkiye istinaden 6183 sayılı Kanun uyarınca takibat çalışmalarının başlatıldığı ve … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararı ile de, Bankanın doğrudan veya dolaylı hâkim ortak ve yöneticileri adına hareket eden aralarında davacının hissedarı olduğu … A.Ş.’nin de bulunduğu … Grubu şirketlerinin temettü hariç ortaklık hakları ile bu şirketlerin yönetim ve denetimlerinin Fon’a devredilmesine ve söz konusu şirketlerin mevcut yönetim ve denetim kurullarının azline karar verilerek bu üyelerin yerlerine Fon tarafından belirlenen üyelerin atamasının yapıldığı ve … A.Ş. ile birlikte … Grubuna dahil 20 medya şirketinin, haczedilen aktif değerleri ile lisans, ruhsat , 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un Geçici 6. maddesi kapsamındaki geçici frekans ve kanal kapsamında doğan hakları, sözleşmeler ve bu sözleşmelerden doğan ancak başlı başına iktisadi değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm mal, hak ve varlıklarından “… Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”nün oluşturularak satışına, satışın kapalı zarf ve açık teklif usullerinin birlikte uygulanması suretiyle gerçekleştirilmesine ve satışı gerçekleştirmek üzere satış komisyonunun oluşturulmasına ilişkin 23.06.2005 tarih ve 249 sayılı Fon Kurulu kararının alındığı ve 07.07.2005 tarih ve 274 sayılı karar uyarınca da satışa konu ticarî ve İktisadî bütünlüğün muhammen bedelinin …-ABD Doları olarak belirlendiği, kapalı zarf ve açık teklif usullerinin birlikte uygulanması suretiyle 26.09.2005 tarihinde gerçekleştirilen ihaleye dört yatırımcının katıldığı ve ihalenin …-ABD Doları bedel ile en yüksek teklifi veren … A.Ş. üzerinde kaldığı ve ihalenin dava konusu Fon Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanması üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, öte yandan davacı tarafından … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 13.06.2007 tarih ve E:2006/1379, K:2007/3915 sayılı kararıyla onanmasını müteakip, davacının karar düzeltme isteminin 08.02.2008 tarih ve E:2007/11797, K:2008/2139 sayılı kararla reddedildiği, yine davacı tarafından … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davanın, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda alıntısı yapılan Kanun hükümleri değerlendirildiğinde; 6183 sayılı Kanun’un öngördüğü varlıkların tek tek satışı yöntemi yerine, ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturularak satış yapılmasında, bir bütünlük halinde satışının daha yüksek getiri sağlayacak olması, Fon alacaklarının kısa sürede tahsili ve haczedilen varlıkların en yüksek değerde satılarak bu suretle borçlu ve alacaklıların menfaatlerinin en üst seviyede korunmasının amaçlandığı görülmektedir.
Bakılmakta olan davada “… Ticarî ve İktisadî Bütünlüğü”ne dahil şirketlerin, Banka’nın hâkim ortağı olan … Grubu şirketlerinden olduğu ve hâkim ortak ve yöneticileri adına hareket ettiğinin belirlendiği, adlî yargı kararı ile haklarında tedbir kararı alındığı hususları göz önünde bulundurulduğunda, 4389 sayılı Kanunun 14, 15/7-a, 4969 sayılı Kanunun Geçici 2 ve 5411 sayılı Kanunun 134 ile Geçici 11. maddeleri uyarınca Fon’un bu şirketlerin tamamının ve/veya bir kısmınının (temettü hariç) satışını yaparak, bu satışlardan elde edilen tutarları Fon alacaklarına mahsup etmeye yetkili olduğu, bu Kanun hükümleri çerçevesinde 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak cebri icra satışlarında; haczedilen gayrimenkul, menkul ve lisans, ruhsat ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan haklar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkların ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturacak şekilde satabileceği ve satışın Fon Kurulu kararının onayı ile kesinleşeceği açıktır.
Bu durumda; kamu kaynakları ile ödenen, Bankaca beyan edilen tasarruf mevduatı tutarı ile Fon tarafından tespit edilen tasarruf mevduatı tutarı arasındaki farkın tahsili için oluşturulan ve muhammen bedeli …-ABD Doları olarak belirlenen “… Ticarî ve İktisadî Bütünlüğü”nün, yapılan ihalesi sonucu …-ABD Doları bedelle satıldığı göz önünde bulundurulduğunda, Fon’a tanınan yetkiler dahilinde tesis edilen satışın onaylanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının, davalı idarece takip edilen alacağın kesinleşmediği, kendisinin borçtan sorumlu tutulamayacağı, dolayısıyla satışın onayının iptali gerektiğine ilişkin iddialarında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan …-TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta giderinin istemi halinde davacıya iadesine 11.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.