Danıştay Kararı 13. Daire 2008/2658 E. 2011/4668 K. 24.10.2011 T.

13. Daire         2008/2658 E.  ,  2011/4668 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2008/2658
Karar No: 2011/4668

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacılar) : 1- …
2- …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
(Telekomünikasyon Kurumu)
Vekilleri : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; dava konusu baz istasyonunun kurulmasında sadece davalı idarenin değil … Valiliği İl Çevre Müdürlüğü ile … Belediye Başkanlığı’nın da yetkili ve görevli olduğu, davalı Kurumun gerekli olumlu görüşleri almaksızın önce geçici sonra kesin güvenlik sertifikasını düzenlediği, nitekim İl Çevre Kurulu’nun 20.12.2001 tarihli yazısında söz konusu yerin baz istasyonu kurulması için uygun olmadığının belirtildiği, anılan belge mahkemece getirtilmeden eksik incelemeye dayalı karar verildiği, yine … Belediye Bakanlığı’nın 14.03.2002 tarihli yazısında da söz konusu bölgeye baz istasyonu kurulmasına onay verilmediğinin zımnen belirtildiği, İmar Kanunu’na göre kamusal bir faaliyet veya hizmet sağlamak için yapılacak her tesisin imar planında belirlenen yere yapılmasının gerektiği, anılan hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğu, baz istasyonunun kamuya açık yolun ortasına konulduğu, davanın açıldığı tarihte sadece … firmasına ait baz istasyonu söz konusu yerde bulunmakta iken, daha sonra aynı yerde … firmasına da izin verildiği, … Belediye Başkanlığı’nın her iki firmaya da baz istasyonunu bulunduğu yerden kaldırmaları için ihtarname gönderdiği, güvenlik sertifikasında gösterilen limit değerlerine uygunluk sağlansa dahi, uzun süreli maruziyet durumunda olumsuz etkilerin artacağı, keşif yapılarak mevcut baz istasyonunun yerinin çevre, imar planı, sağlık açısından hukuka uygun olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan idare mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nun Düşüncesi: Temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkimi’nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, ..-… mevkiinde bulunan … pafta, … ada, …parsel numaralı taşınmazın malikleri olan davacıların, komşu taşınmaz üzerinde bulunan baz istasyonunun kaldırılması istemiyle yapmış oldukları başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; Telekomünikasyon Kurumu’nun ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca yaptığı denetimler sonucu 24.12.2001 tarihinde verdiği geçici onay ve takiben yapılan denetimler sonucu 03.06.2002 tarihinde verdiği kat’i onaylı güvenlik sertifikasına sahip … sayılı GSM baz istasyonunda mevzuata aykırı bir durum bulunmadığı, bu nedenle baz istasyonunun kaldırılması yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasa’nın “Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” başlıklı 56. maddesinde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşın ödevi olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 12.07.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “10 kHz-60 GHz Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik”in 5. maddesinde, baz istasyonlarının kuruluş yerinin nasıl belirleneceği kurala bağlanmış, yer seçimi yapılırken İl Mahalli Çevre Kurullarının da görüşlerinin alınacağı öngörülmüş, Yönetmeliğin 6. maddesinde de güvenlik mesafesi hesabının hangi formülle saptanacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18.12.2008 tarih ve E:2005/2403, K:2008/2286 sayılı kararıyla söz konusu Yönetmeliğin eksik düzenlemeyi içerdiği gerekçesiyle hukuka aykırı olduğu belirtilerek Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 29.06.2005 tarih ve E:2005/899, K.2005/3329 sayılı kararı bozulmuştur. Daha sonra söz konusu Yönetmelik, 16.05.2009 tarih ve 27230 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Cihazlarına Güvenlik Sertifikası Düzenlenmesine ilişkin Yönetmeliğin 24. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, bu Yönetmeliğin de dava konusu edilmesi sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 30.09.2010 tarih ve YD İtiraz No:2010/639 sayılı kararıyla “insanın sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı ile doğrudan ilgisi bulunan dava konusu Yönetmeliğin hazırlanması esnasında ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerinin alınmasının yanı sıra üniversite, sivil toplum kuruluşları ve gerekirse uluslararası kuruluşlarla birlikte yapılacak bilimsel bir çalışma sonucuna göre düzenleme yapılması gerekirken salt ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerinin alınmasıyla yetinilerek yapılan düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği” gerekçesiyle davacı itirazının kabulüne karar verilmiş, 21.04.2011 tarih ve 27912 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesiyle de 16.05.2009 tarihli Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış, 21.04.2011 tarihli Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinde de bu Yönetmeliğin yayımından önce verilmiş olan güvenlik sertifikalarının geçerli olduğu belirtilmiştir. 21.04.2011 tarihli Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinin ve diğer bazı maddelerinin iptali istemiyle de dava açılmış, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce verilen 03.10.2011 tarih ve E:2011/2352 sayılı kararla, yürütmenin durdurulması istemi reddedilmiştir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi ile atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıların maliki olduğu taşınmaza komşu taşınmaz üzerinde bulunan baz istasyonunun elektromanyetik dalgalarının insan sağlığına olumsuz etkilerinin bulunduğunu ileri sürerek kaldırılması, yeni kurulacaklara izin verilmemesi ve verilmiş olan izinlerin iptali talebiyle davalı idareye başvurduğu, bu başvuruya cevaben davalı idarece, Kurum tarafından sözkonusu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun olduğu saptandığından kati onaylı güvenlik belgesinin verildiği belirtilerek talebin reddedilmesi üzerine davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Cep telefonları için kurulan baz istasyonları hakkında mevzuatın son derece kısıtlı olması nedeniyle uygulamada karşılaşılan sorunlar yargı içtihatları ile çözümlenmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle, yukarıda belirtilen hukuki süreçler ve yasal düzenlemeler göz önünde bulundurularak, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı çerçevesinde, kurulacak baz istasyonunun çevresindeki bina ve diğer yaşam alanlarıyla birlikte değerlendirilmesi ve baz istasyonlarının bulunduğu bölgede kurulmasının gerekli olup olmadığının yapılacak teknik ölçümlerle ortaya konulması gerekmektedir. Anılan hususun ise hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenebilmesi mümkün değildir.
Buna göre, dava konusu baz istasyonunun öncelikle meskun mahalde kurulmasının gerekli olup olmadığının, meskun mahal dışında kurulması halinde aynı çalışma veriminin alınıp alınamayacağının, meskun mahalde kurulması halinde insan sağlığına bir zarar verip vermeyeceğinin yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tespiti gerekecektir. Eğer söz konusu baz istasyonunun meskun mahalde kurulması halinde insan sağlığına zarar vermeyeceği tespit edilirse bu defa baz istasyonunun mevzuatta belirtilen diğer şartları taşıyıp taşımadığının yine uzman bilirkişiler marifetiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 03.04.2008 tarih ve E.2005/3419, K.2008/966 sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu durumda, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan dava konusu işlemin diğer unsurlar itibariyle de hukukiliğini irdelemeye olanak bulunmadığından yazılı gerekçeyle davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davacıların temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.