Danıştay Kararı 13. Daire 2007/6858 E. 2009/11130 K. 18.12.2009 T.

13. Daire         2007/6858 E.  ,  2009/11130 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2007/6858
Karar No: 2009/11130
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacılar): 1-… 2-…
3-… 4-…
5-… 6-…
7-… 8-…
9-… 10-…
11-… 12-…
13-… 14-…
15-… 16-…
17-… 18-…
19-… 20-…
21-… 22-…
23-… 24-…
25-… 26-…
27-… 28-…
29-… 30-…
31-… 32-…
33-… 34-…
35-… 36-…
37-… 38-…
39-… 40-…
41-… 42-…
43-… 44-…

Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; kurumun işçilerin seçimi ve iş akitlerinin devamı konusunda söz sahibi olduğunun kabul edilmesinin hukuka uygun olmadığı, dava konusu Genelgenin 4. maddesi uyarınca idarenin yetkisinin, işin istenilen düzeyde yapılıp yapılmadığının denetimi ile sınırlı olduğu, idarenin, yüklenicinin işçileri konusunda her hangi bir tasarruf yetkisinin bulunmadığı, dava konusu düzenleme nedeniyle çalışma hakkının sınırlandığı, işçi istihdamında sürekli değişiklik yapılmasının ve tecrübeli işçilerin işten çıkarılmasının kamu hizmetinin işleyişini olumsuz yönde etkileyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hâkimi …’ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile temyize konu Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararlarının temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Hizmet İhaleleri ” konulu 08.12.2000 tarih ve 2431 sayılı Genelge’nin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu Genelgenin sadece “Diğer Hususlar” başlıklı kısmındaki 5. maddesinin hukuka aykırılığının öne sürüldüğü, bu nedenle, davanın bu maddeyle sınırlı olarak incelendiği belirtilerek, dava dosyasındaki belgelerden, davalı Genel Müdürlük ile işçiler arasında Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılmamaları sonucu çıkan ve davacı işçilerin davalı Genel Müdürlük işçisi olup olmadıkları, bazı işçilerin taşeron firmalara ihale edilmesinde hile (muvazaa) olup olmadığı yolundaki uyuşmazlıklarla ilgili olarak İş Mahkemelerinde açılan davalarda verilen ve Yargıtay tarafından onanan kararlarda; işçilerin davalı işverende (Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü ) çalıştıkları, taşeron olarak bildirilen şirketlerin değişmiş olmasına rağmen davacıların çalışmasının ve yaptıkları işin kesintisiz devam ettiği, genel müdürlük işçileri ile taşeron işçisi olduğu iddia edilen işçilerin birlikte çalıştıkları şeklinde ve benzeri saptamalar sonucunda davacıların davalıya ait işyerinde çalıştıklarına, bu nedenle davalı işyerinde (Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü) geçerli Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine tabi olduklarına hükmedildiği ve bu şekilde oluşan içtihatlara uygunluk sağlamak ve benzeri uyuşmazlıkların önüne geçme amacıyla dava konusu Genelgenin düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu durumda, davacıların Genelgenin 4. maddesinde yer alan “Şartnameye göre Kurumun/Şirketin ihale konusu hizmetle ilgili olarak yetki ve yükümlülüğü, şartnamede öngörülen unsurlar açısından hizmetin istenilen düzeyde yapıldığını, denetimle sınırlıdır. Hizmet müteahhidinin işçileri konusunda Kurumun/Şirketin herhangi bir tasarruf yetkisi yoktur.” kuralı uyarınca müteahhit firma işçilerinin gerek seçimleri, gerekse vasıfları, gerekse hizmet koşulları ve işe alınmaları konusunda kurumun müdahalesinin olmaması gerektiği yolundaki iddiasının, adli yargı yerlerinde verilmiş kararlar nedeniyle yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasa’nın çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen 48. maddesinde, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahip olduğu, 49. maddesinde ise çalışmanın, herkesin hakkı ve ödevi olduğu hükme bağlanmıştır. Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı hükmü yer almıştır.
Dava konusu 08.12.2000 tarih ve 2431 sayılı Genelge’nin “Diğer Hususlar” başlıklı kısmının 5. maddesinde, “Hizmet ihalesi müteahhidinin getirdiği işçiler kendi işçileri olup, ihaleyi üstlenen hizmet müteahhidi ile birlikte gelecek, ihale süresi sonunda (ihalenin aynı müteahhitte kalmaması halinde) hizmet müteahhidi ile birlikte gideceklerdir. Hizmet müteahhidi değişmesine rağmen önceki müteahhidin işçileri, sonraki müteahhitle hizmetini Kurumda/Şirkette sürdürmeyecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Kırıkkale Bölge Müdürlüğü, Lokal ve Misafirhanesi’nde yürütülen, … Anonim Şirketi’nin yüklenicisi olduğu hizmet için anılan şirketin bünyesinde geçici işçi statüsünde çalıştıkları, uyuşmazlık konusu Genelge ile hizmet yüklenicisi olan şirketin idare ile yaptığı hizmet sözleşmesi süresinin bitiş tarihinden itibaren iş akitlerinin feshedileceğinin ve sonraki hizmet yüklenicisi ile de iş akdi imzalayamayacaklarının öngörülmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 48. maddesinde çalışma ve sözleşme özgürlüğünün temel hak olarak düzenlenmesi nedeniyle, hukuk düzenimizde, kişilerin dilediği alanda çalışma ve özgür iradeleriyle ilişkilerini sözleşmelerle düzenleyip biçimlendirme hakkı bulunmaktadır. Anayasa ile koruma altına alınan bu özgürlükler, çalışma ve sözleşme yapma serbestisi yanında bunlara dışarıdan müdahale yasağını da içermektedir.
Ayrıca, Anayasa’nın 2. maddesinde Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa’ya uyan, işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir. Böyle bir düzenin kurulması, yasama, yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içerisinde kalması, temel hak ve özgürlüklerin, anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır.
Yukarıda yer verilen Anayasal düzenlemeler karşısında, Genelgenin dava konusu 5. maddesinin, ihale konusu işin yüklenicisinin idare ile arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra, idare ve yüklenici arasındaki sözleşme gereği idare bünyesinde çalışan işçilerinin işin bitiş tarihinden itibaren işten çıkarılacaklarına ilişkin kısmında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, anılan düzenlemenin devamında işçilerin, idarenin sonraki hizmet yüklenicisi ile de iş akdi imzalayamayacaklarının öngörülmesi nedeniyle, doğrudan çalışma ve sözleşme özgürlüğünü ilgilendiren bu hüküm ile çalışma ve sözleşme özgürlüğünün sınırlandığı, bu sınırlamanın Yasal bir dayanağının bulunmadığı, ayrıca sınırlamanın hakkın kullanımını engelleyecek nitelikte olması nedeniyle ölçüsüz olduğu anlaşıldığından dava konusu genelge hükmünün, hizmet müteahhidi değişmesine rağmen önceki müteahhidin işçilerinin, sonraki müteahhitle hizmetini kurumda/şirkette sürdürmeyeceğine yönelik kısmında hukuka uyarlık bulunmadığından, mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 18.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.