Danıştay Kararı 13. Daire 2007/10829 E. 2008/1745 K. 01.02.2008 T.

13. Daire         2007/10829 E.  ,  2008/1745 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2007/10829
Karar No: 2008/1745

Davacı: Rekabet Kurumu
Vekili: …
Davalı: TMMOB Şehir Plancıları Odası
Vekili: …

İstemin Özeti: TMMOB Şehir Plancıları Odası Serbest Şehircilik Hizmetleri Büro Tescil Mesleki Denetim ve En Az Ücret Yönetmeliği’nin 1/f, 3/m, 3/n, 17., 18., 21., 23., 30., 33/b, 33/d, 33/f, 33/h maddelerinin, TMMOB Şehir Plancıları Odası Mesleki Denetim Yönergesi’nin 2., 3., 8/1., 11. ve 17. maddelerinin iptali istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’nin Düşüncesi:2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptal davası açılabileceği kurala bağlanmış, iptal davası açmanın koşullarından biri olarak da, dava konusu edilen idarî işlemin kişinin menfaatini ihlâl etmesi, başka bir anlatımla, idarî işlemle o kişi arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması öngörülmüştür.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idarî yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idarî işlemle ciddî ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde, idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri “iptal davaları”dır.
İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
İdarî yargının varlık nedeni, subjektif hak ihlâllerinin giderilmesiyle birlikte aynı zamanda, idarî işlemlerin etkin ve yaygın biçimde hukuka uygunluk denetiminin yerine getirilmesidir.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Bakılan davaya gelince;
Davacı Rekabet Kurumu tarafından, dava konusu edilen düzenlemelerin yasal dayanağı bulunan 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nda asgari ücret tarifesinin belirlenmesi konusunda TMMOB Şehir Plancıları Odası’na herhangi bir yetki verilmemesine karşın, Oda tarafından yönetmelik ve Yönerge hükümleri gerekçe gösterilmek suretiyle asgari ücret tarifesinin belirlendiği, yasal dayanağı bulunmayan düzenlemelerin, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı bulunduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
4054 sayılı Kanun’un 1. maddesinde, Kanun’un amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş; Kanun’un 20. maddesinde de, mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu Kanun’un uygulanmasını gözetmek ve Kanun’un kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idarî ve malî özerkliğe sahip Rekabet Kurumu teşkil edilmiştir.
Kanun’un 27. maddesinde ise, Rekabet Kurulu’nun görev ve yetkileri belirlenmiş olup, maddenin (a) bendinde, bu Kanun’da yasaklanan faaliyetler ve hukukî işlemler hakkında, başvuru üzerine veya resen inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; bu Kanun’da düzenlenen hükümlerin ihlâl edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu ihlâllere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp bundan sorumlu olanlara idarî para cezaları uygulamak Kurul’un görevleri arasında sayılmış, anılan Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasında ise, 4. maddede yasaklanmış davranışları gerçekleştirdikleri Kurul kararı ile sabit olanlara, bir yıl önceki malî yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safî gelirinin yüzde onuna kadar para cezası verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Dava konusu edilen düzenlemelerin incelenmesinden; TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından şehir plancılık hizmetlerinden alınacak asgari ücretin nasıl belirlendiğinin ve denetiminin ne şekilde sağlanacağının kurala bağlandığı anlaşılmakta olup, söz konusu piyasanın Rekabet Kurumu’nun denetiminde bulunan hizmet piyasası olması nedeniyle, rekabete aykırılığın tespiti halinde Kurum’a verilen görev ve yetkiler kapsamında gerekli idarî yaptırımların uygulanacağı açık bulunmaktadır.
Ancak, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı davranışlara yönelik olarak gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasının sağlanması, bu piyasaların serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu Kanun’un uygulanmasını gözetmek ve Kanun’un kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kurulan kamu tüzel kişiliğini haiz idarî ve malî özerkliğe sahip Rekabet Kurumu’nun, rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı bulunan düzenlemelerin iptali istemiyle doğrudan dava açma konusunda, subjektif ehliyetinin varlığı kabul edilmek suretiyle ve belirtilen amaçlarla sınırlı olmak üzere dava açmasının mümkün olması gerekli bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı Rekabet Kurumu’nun dava konusu düzenlemelerle menfaat ilişkisi dolayısıyla davayı açmaya ehliyetli bulunduğu düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onüçüncü ve Sekizinci Dairelerince birlikte yapılan toplantıda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dava dosyası incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, TMMOB Şehir Plancıları Odası Serbest Şehircilik Hizmetleri Büro Tescil Mesleki Denetim ve En Az Ücret Yönetmeliği’nin 1/f, 3/m, 3/n, 17., 18., 21., 23., 30., 33/b, 33/d, 33/f, 33/h maddelerinin, TMMOB Şehir Plancıları Odası Mesleki Denetim Yönergesi’nin 2., 3., 8/1., 11. ve 17. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan TMMOB’un düzenlemelerinin iptali istenilmekle birlikte, dava konusu edilen hükümlerin, 6235 sayılı Kanun hükümlerine değil, 4054 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olduğundan bahisle açılan davada, öncelikle 4054 sayılı Kanun hükümleri irdeleneceğinden, bu itibarla uyuşmazlığın çözümü; Danıştay Onüçüncü ve Sekizinci Dairelerinin görevine girdiğinden, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesinde yer alan, “İki dava dairesinin görevine ilişkin davalar, ilgili dava dairesinin isteği üzerine o dava dairelerinin birlikte yapacakları toplantıda karara bağlanır” hükmü uyarınca bu davanın, Danıştay Onüçüncü ve Sekizinci Daire Kurullarınca birlikte görülmesi gerektiği yönündeki çoğunluk kararına karşın, bu davanın doğrudan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları mevzuatından kaynaklanması nedeniyle, uyuşmazlığın Danıştay Sekizinci Dairesi’nin görev alanına girdiği yönündeki Danıştay Onüçüncü Daire Üyesi … ve Danıştay Sekizinci Dairesi Üyesi …’ün karşı oylarıyla işin esasının incelenmesine geçildi.
Davacı Rekabet Kurumu, dava konusu edilen düzenlemelerin yasal dayanağı bulunan 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nda asgari ücret tarifesinin belirlenmesi konusunda TMMOB Şehir Plancıları Odası’na herhangi bir yetki verilmemesine karşın, Oda tarafından yönetmelik ve Yönerge hükümleri gerekçe gösterilmek suretiyle asgari ücret tarifesinin belirlendiğini, yasal dayanağı bulunmayan düzenlemelerin, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı bulunduğunu ileri sürmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptal davası açılabileceği kurala bağlanmış, iptal davası açmanın koşullarından biri olarak da, dava konusu edilen idarî işlemin kişinin menfaatini ihlâl etmesi, başka bir anlatımla, idarî işlemle o kişi arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması öngörülmüştür.
Diğer yandan, 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 3. fıkrasında dilekçeler üzerine ilk incelemenin; “a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları” yönlerinden sırasıyla inceleneceği, 14. maddenin 6. fıkrasında, belirtilen hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendine aykırılık görülürse davanın reddine karar verileceği belirtilmiştir.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; Kanun’un amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş, Kanun’un 20. maddesinde de, mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu Kanun’un uygulanmasını gözetmek ve Kanun’un kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idarî ve malî özerkliğe sahip Rekabet Kurumu teşkil etmiştir.
Kanun’un 27. maddesinde ise, Rekabet Kurulu’nun görev ve yetkileri belirlenmiş, maddenin (a) bendinde, bu Kanun’da yasaklanan faaliyetler ve hukukî işlemler hakkında, başvuru üzerine veya resen inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; bu Kanun’da düzenlenen hükümlerin ihlâl edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu ihlâllere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp bundan sorumlu olanlara idarî para cezaları uygulamak, (g) bendinde de, rekabet hukuku ile ilgili mevzuatta yapılması gerekli değişiklikler konusunda dorğudan veya Bakanlığın talebi üzerine görüş bildirmek Kurul’un görevleri arasında sayılmış, anılan Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasında ise, 4. maddede yasaklanmış davranışları gerçekleştirdikleri Kurul kararı ile sabit olanlara, bir yıl önceki malî yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safî gelirinin yüzde onuna kadar para cezası verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Dava konusu edilen Yönetmelik ve Yönerge kurallarının incelenmesinden; TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından şehir plancılık hizmetlerinden alınacak asgari ücretin nasıl belirlendiğinin ve denetiminin ne şekilde sağlanacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 4054 sayılı Kanun hükümlerinin ihlâlinde yaptırım uygulama yetkisi bulunan Kurum’un, TMMOB Şehir Plancıları Odası’nca yapılan düzenlemelerin rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı olduğu ileri sürülerek iptalleri için dava açmakta ehliyeti bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 15-1/b maddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine, aşağıda dökümü yapılan …-YTL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili için takdir olunan …-YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 01.02.2008 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:
Dava, TMMOB Şehir Plancıları Odası Serbest Şehircilik Hizmetleri Büro Tescil Mesleki Denetim ve En Az Ücret Yönetmeliği’nin 1/f, 3/m, 3/n, 17., 18., 21., 23., 30., 33/b, 33/d, 33/f, 33/h maddelerinin, TMMOB Şehir Plancıları Odası Mesleki Denetim Yönergesi’nin 2., 3., 8/1., 11. ve 17. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptal davası açılabileceği kurala bağlanmış, iptal davası açmanın koşullarından biri olarak da, dava konusu edilen idarî işlemin dava açanın menfaatini ihlâl etmesi, başka bir anlatımla, idarî işlemle o kişi arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması öngörülmüştür. Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idarî yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idarî işlemle ciddî ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Bilindiği gibi, idarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde, idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri “iptal davaları”dır. İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. İdarî yargının varlık nedeni, subjektif hak ihlâllerinin giderilmesiyle birlikte aynı zamanda, idarî işlemlerin etkin ve yaygın biçimde hukuka uygunluk denetiminin yerine getirilmesidir. Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Bakılan davaya gelince;
Davacı Rekabet Kurumu tarafından, dava konusu edilen düzenlemelerin yasal dayanağı bulunan 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nda asgari ücret tarifesinin belirlenmesi konusunda TMMOB Şehir Plancıları Odası’na herhangi bir yetki verilmemesine karşın, Oda tarafından yönetmelik ve Yönerge hükümleri gerekçe gösterilmek suretiyle asgari ücret tarifesinin belirlendiği, yasal dayanağı bulunmayan düzenlemelerin, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine aykırı bulunduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
4054 sayılı Kanun’un 1. maddesinde, Kanun’un amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak olduğu belirtilmiş; Kanun’un 20. maddesinde de, mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu Kanun’un uygulanmasını gözetmek ve Kanun’un kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idarî ve malî özerkliğe sahip Rekabet Kurumu teşkil edilmiştir.
Kanun’un 27. maddesinde ise, Rekabet Kurulu’nun görev ve yetkileri belirlenmiş olup, maddenin (a) bendinde, bu Kanun’da yasaklanan faaliyetler ve hukukî işlemler hakkında, başvuru üzerine veya resen inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; bu Kanun’da düzenlenen hükümlerin ihlâl edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu ihlâllere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp bundan sorumlu olanlara idarî para cezaları uygulamak Kurul’un görevleri arasında sayılmış, anılan Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasında ise, 4. maddede yasaklanmış davranışları gerçekleştirdikleri Kurul kararı ile sabit olanlara, bir yıl önceki malî yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safî gelirinin yüzde onuna kadar para cezası verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Dava konusu edilen düzenlemelerin incelenmesinden; TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından şehir plancılık hizmetlerinden alınacak ücretin, asgari olarak nasıl belirlendiğinin ve denetiminin ne şekilde sağlanacağının kurala bağlandığı anlaşılmakta; söz konusu piyasanın Rekabet Kurumu’nun denetiminde bulunan hizmet piyasası olması nedeniyle, rekabete aykırılığın tespiti halinde Kurum’a verilen görev ve yetkiler kapsamında gerekli idarî yaptırımların uygulanması gerekmekte; bu durumda da, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı davranışlara yönelik olarak gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasının sağlanması, bu piyasaların serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu Kanun’un uygulanmasını gözetmek ve Kanun’un kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kurulan kamu tüzel kişiliğini haiz idarî ve malî özerkliğe sahip Rekabet Kurumu’nun, bu davada dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı Rekabet Kurumu’nun TMMOB Şehir Plancıları Odası’nın adı geçen düzenlemelerinin dava konusu edilen hükümlerinin 4054 sayılı Kanun’a aykırı olduğundan bahisle açtığı davada “dava açma ehliyeti” bulunduğu oyu ile, 2577 sayılı Kanun’un 15-1/b maddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin karara katılmıyoruz.