Danıştay Kararı 13. Daire 2007/1023 E. 2008/5022 K. 24.06.2008 T.

13. Daire         2007/1023 E.  ,  2008/5022 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2007/1023
Karar No: 2008/5022

Davacı : …
Vekili : …
Davalılar : 1- Başbakanlık /ANKARA
2- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı /ANKARA
3- Şeker Kurumu
Vekilleri : …
Davalılar Yanında Müdahiller : 1-…
Vekilleri: …
2- …
3- …
4- …
Vekili : …
5- …
Vekili : …
6- …
Vekili : …

İstemin Özeti : 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasına ilişkin 15.01.2007 tarih ve 2007/11561 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ve bu karara dayanak olarak gösterilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemi ile Şeker Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının; davaya konu edilen nişasta kökenli şekerler için kota artırım kararının kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı bulunduğu, bu kararla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 06.07.2006 tarih ve YD. İtiraz No:2006/743 sayılı kararın gerekçesinin gözetilmediği, tamamıyla ülke kaynaklarıyla üretilen pancardan şeker üretim kotasının üretim kapasitesinin sadece %69’unu karşılayacak düzeyde olmasına karşın, kararla toplam 765 kişinin istihdam edildiği, beş firmanın faaliyet gösterdiği ve bu beş firmadan da en büyük payı alan şeker üreticisinin korunmasının amaçlandığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davacı … Sendikası’nın, Sendikalar Kanunu’na tabi şeker iş kolunda faaliyette bulunmak üzere kurulan bir sendika olduğu, sendikaların; işçilerin çalışma hayatından, iş hukuku mevzuatından, toplu iş sözleşmesinden, örf ve adetten doğan hususlarda işçileri temsilen dava açmaya yetkili bulunduğu, bu nedenle davacı sendikanın Şeker Kanunu’nun kota uygulaması ile ilgili Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu karar ve diğer işlemlerle mevzuatın öngördüğü anlamda kişisel, meşru ve makul bir menfaat ilişkisinin kurulamadığı, davanın ehliyet yönünden reddedilmesi gerektiği, idari yargı organınca yapılacak denetimin, idarenin tercih edeceği seçeneğin ve bunun uygulamasının hukuka uygun olup olmadığının saptanmasıyla sınırlı bulunduğu, bu anlamda idari yargının yerindelik denetimi yapamayacağı, artık ülkemizde nişasta kökenli şekerin hammaddesi olan mısırın da %100’e yakın kısmının yerli kaynaklardan sağlandığı, bu bakımdan, konuya yalnızca pancar veya mısırdan şeker elde eden sanayici gözüyle bakılmasının doğru olmayacağı, artık şeker üretiminde kullanılan temel zirai ürünler olan mısır ve pancarın üretcisinin Türk çiftçisi olduğu, bu ürünleri işleyen fabrikalarda çalışanların da yine Türk işçisi olduğu, nişasta bazlı şeker üreten şirketlere 4634 sayılı Şeker Kanunu uyarınca tanınan ülke toplam (A) kotası içindeki %10 kota payı miktarı ile şeker üretimlerinde mevcut kapasitelerinin ancak %25’ini kullanabildikleri, bu oranın Bakanlar Kurulu’nca mavcut kotaların %50 artırımı halinde dahi %37,5 civarına ulaştığı, davacının iddilarının aksine devletin pancar şekerinin üretimini dolaylı olarak desteklediği, zira şeker pancarından şeker üretiminin maliyetinin nişasta bazlı şekere göre çok yüksek olduğu, korunan mısır üreticisi ya da nişasta bazlı şeker üreticisi değil, pancar üreticisi olduğu belirtilerek davanın usûl ve esastan reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalılar Yanında Müdahillerin Savunmalarının Özeti : Davanın usûl ve esastan reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nin Düşüncesi : Gerçekte bir şeker ihtiyacının bulunup bulunmadığı ya da şeker kotalarının artışının mevcut ülke şeker stoklarına yapacağı etkisi araştırılmaksızın, her yıl düzenli olarak nişasta kökenli şeker kotalarının artırılması, Şeker Kanunu’nun çıkarılış ve şeker piyasasını düzenlemek amacıyla kurulan Şeker Kurumu’nun kuruluş amacına aykırılık teşkil edeceğinden, nişasta bazlı şeker kotasının %50 oranında artırımına ilişkin Bakanlar Kurulu kararında kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, Bakanlar Kurulu’nun 15.01.2007 tarih ve 2007/11561 sayılı kararının ve diğer işlemlerin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi :Dava, 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasına ilişkin 15.01.2007 tarih ve 2007/11561 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ve bu karara dayanak olarak gösterilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemi ile Şeker Kurumu işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule yönelik iddiaları yerinde görülmemiştir.
4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un amacının; yurt içi talebin yurt içi üretimle karşılanmasına ve gerektiğinde ihracata yönelik olarak Türkiye’de şeker rejimini, şeker üretimindeki usul ve esaslar ile fiyatlandırma, pazarlama şart ve yöntemlerini düzenlemek olduğu belirtilmiş, “Kotalar ve kotaların tespiti” başlıklı 3. maddesinde de, şeker üretimi ve arzında istikrarı sağlamak amacıyla pazarlanacak şeker miktarının sakaroz kökenli ve diğer şekerler için ayrı ayrı olmak üzere şeker türlerine göre, gerektiğinde dönemsel olarak kotalar ile belirleneceği, nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam (A) kotasının, ülke toplam (A) kotasının %10’unu geçemeyeceği, Bakanlar Kurulunun bu oranı, Kurumun görüşünü alarak %50’sine kadar artırmaya, %50’sine kadar eksiltmeye yetkili olduğu öngörülmüştür. Kanun’un 9. maddesinde Şeker Kurulu’nun görev ve yetkileri düzenlenmiş ve (A) ve (B) kotalarının tespiti, iptal ve transferleri hakkında karar almak ve uygulamak görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Şeker Kotalarının Düzenlenmesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde, Şeker Kurulu’nun, her yıl en geç 30 Haziran tarihine kadar, müteakip 5 pazarlama yılına ait Ülke Toplam (A) kotasını sakaroz kökenli ve diğer şekerler için ayrı ayrı ve gerektiğinde dönemsel olarak yurt içi talep verilerini değerlendirerek belirleyeceği, nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam (A) kotasının, ülke toplam (A) Kotasının %10’unu geçemeyeceği, Bakanlar Kurulu’nun bu oranı, Kurum’un görüşünü alarak %50’sine kadar artırmaya, %50’sine kadar eksiltmeye yetkili olduğu kuralı getirilmiştir.
Şeker Kurulu kararlarıyla, 2002/2003, 2003/2004, 2004/2005, 2005/2006 ve 2006/2007 pazarlama yılı için ülke toplam (A) Kotasının 2.341.000 ton olarak belirlendiği, bunun 2.106.900 tonluk kısmının pancar şekeri kotası, 234.100 tonunun ise nişasta bazlı şeker kotası olarak ayrılmasına karar verildiği, yine belirtilen her pazarlama döneminde, Bakanlar Kurulu kararlarıyla nişasta kökenli şeker kotasının %50 oranında artırıldığı görülmektedir.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği’nin 19.06.2006 tarihli başvurusuyla, Bakanlar Kurulu tarafından her sene %50 oranında arttırılan nişasta kökenli şeker kotalarının 2006/2007 pazarlama yılı için de %50 artırılmasının talep edildiği, … Birliği … tarafından 24.07.2006 tarihli başvuruyla pancar üretiminde Türkiye’ye benzeyen ülkelerde nişasta kökenli şeker kotalarının çok düşük tutulduğu, bu kapsamda 25 Avrupa Birliği ülke uygulamasında ülke şeker kotasının %2.84’ü olduğu, bu oranın ülkemizde çok yüksek bulunduğu, geçen beş yıllık uygulamada da ülke nüfusunun %6-7 oranında artmasına rağmen, sakaroz (pancar) kökenli şeker sektöründe kota azalmasının yaşandığı, buna karşın Bakanlar Kurulu tarafından her yıl nişasta kökenli şeker kotasının %50 oranında artırılma yoluna gidildiği ve bu grubun kotasının söz konusu dönemlerde fiilen 351,150 tona çıkarıldığı, bunun sonucunda ülke şeker stoklarının arttığı, sakaroz kökenli şeker fabrikalarının dönem sonu oluşan stoklarından dolayı, bir sonraki pazarlama döneminde kotasını azaltma yoluna gittiği, bu stokların oluşmasındaki en önemli faktörlerden birisinin nişasta kökenli şeker kotalarının, ülke ihtiyaçlarının çok üzerinde belirlenmesi olduğu, dolayısıyla kota belirleme uygulamalarında pancar şeker sektörünün zarar gördüğü, belirtilen nedenlerle, her dönem stokla devreden sakaroz kökenli şeker üreten işletmelerin, faaliyetlerini sağlıklı olarak yürütebilmelerinin temini ve sektörün AB ile uyumunun sağlanması için, nişasta kökenli şeker kotalarının 2006/2007 pazarlama döneminde %50 oranında azaltılmasının talep edildiği, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemiyle, Bakanlar Kurulu’nun 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasına ilişkin olarak bir karar oluşturulabilmesi için, nişasta kökenli şeker kotasının %50 oranında artırılması hakkındaki Kurum görüşünün Şeker Kurumu’ndan istenildiği, Şeker Kurulu’nun 25.12.2006 günlü toplantısında, sektörün önceki yıllarda olduğu gibi nişasta kökenli şeker kotalarının artırılması yönünde beklentisi bulunduğu hususlarında Kurul’a bilgi verildiği, Şeker Kurumu’nca izlenen ve nişasta kökenli şeker üreten şirketlerin 2002/2003-2006/2007 pazarlama yılları ilk üç aylık yurtiçi satış verilerinin sırasıyla, 60,6/80,7/109,0/101,2/65,3 bin ton olduğunun anlaşılması nedeniyle, yurtiçi satış miktarlarında geçmiş yıllara oranla düşüş olmasını gerektirecek bir pazar daralmasının tespit edilememesine karşın satış miktarlarında düşüş yaşandığı, bu itibarla Şeker Kurulu kararıyla 2006/2007 pazarlama yılı için belirlenen nişasta bazlı şeker kotasının, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasının uygun bulunduğu yolunda görüş belirtildiği, dava konusu Bakanlar Kurulu kararıyla da, 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararıyla, sözkonusu kotanın %50 oranında artırılmasına; sektörün önceki yıllarda olduğu gibi nisaşta kökenli şeker kotalarının artırılması beklentisinin bulunduğu hususu ile nişasta kökenli şeker üreten şirketlerin satış verilerinde geçmiş yıllara oranla bir pazar daralması tesbit edilememesine karşın yurtiçi satışlarının düşmesi gerekçe olarak gösterilmekte ise de; nişasta kökenli şeker üreticilerinin satışlarının, dava konusu 2006/2007 yılından önceki yıllardaki ilk üç aylık satış rakamlarının, 109,0 ve 101,2 bin ton olduğu dönemlerde de şeker kotasının artırılmış bulunması karşısında dava konusu kota artırımının gerekçesi hukuken kabul edilebilir nitelikte bulunmadığı gibi, şeker kotalarının artışının mevcut ülke şeker stoklarına yapacağı etkisi araştırılmaksızın, her yıl düzenli olarak nişasta kökenli şeker kotalarının artırılması, Şeker Kanununun çıkarılış ve şeker piyasasını düzenlemek amacıyla kurulan Şeker Kurumu’nun kuruluş amacına aykırılık teşkil edeceğinden, nişasta bazlı şeker kotasının %50 oranında artırımına ilişkin Bakanlar Kurulu kararında kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmamaktadır.
Davalı idarenin diğer iddiaları ise yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının ve bu karara dayanak olarak gösterilen diğer dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce duruşma için önceden belirlenen 24.06.2008 tarihinde davacı vekili Av. …’ın, davalı idarelerden Başbakanlığı temsilen Hukuk Müşaviri …’in, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nı temsilen Hukuk Müşaviri …’in, diğer davalı Şeker Kurumu vekillerinden Av. …’ın, davalılar yanında müdahillerden … Derneği vekilleri Av. … ile Av. …’ın, Şekerli … Derneği, … Derneği ile … Odası Başkanlığı vekili Av. …’in, … Sendikası vekili Av. …’in, … Derneği vekili Av. Ş…’ın geldikleri, Danıştay Savcısının hazır bulunduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun söz verilip dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra, taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenip, gereği görüşüldü;
Dava, 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasına ilişkin 15.01.2007 tarih ve 2007/11561 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ve bu karara dayanak olarak gösterilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemi ile Şeker Kurulu’nun … tarih ve …sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Üye …’in; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde iptal davalarının; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılabileceği öngörüldüğünden, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulünün zorunlu bulunduğu, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 32. maddesinin 3. fıkrasında, “Çalışma hayatından, mevzuattan, toplu iş sözleşmesinden, örf ve adetten doğan hususlarda işçileri veya işverenleri temsilen veya yazılı başvuruları üzerine nakliye, neşir veya adi şirket mukaveleleri ile hizmet akdinden doğan hakları ve sigorta haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen davaya ve bu münasebetle açtığı davadan ötürü husumete ehil olmak”ın sendikaların çalışma hayatına ilişkin faaliyetleri arasında sayıldığı, bu bakımdan, çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla kurulan sendikaların yukarıda anılan yasa hükmünde yer alan hususlara ilişkin davalarda dava açma ehliyetinin bulunmakta olduğu, dava konusu Bakanlar Kurulu kararıyla; sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotadan bağımsız olarak, nişasta kökenli şekerler için kotanın artırıldığı anlaşıldığından ve davacı tarafından da düzenlemeyle sakaroz kökenli şeker üreticilerinin üretiminin veya istihdam edilen personelinin nasıl etkilendiği ortaya konulmadığından, davacı sendikanin iptalini istediği işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, bu itibarla davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin karşı oyuyla işin esasının incelenmesine geçildi.
4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un amacı; yurt içi talebin yurt içi üretimle karşılanmasına ve gerektiğinde ihracata yönelik olarak Türkiye’de şeker rejimini, şeker üretimindeki usul ve esaslar ile fiyatlandırma, pazarlama şart ve yöntemlerini düzenlemek olduğu şeklinde belirtilmiş, “Kotalar ve kotaların tespiti” başlıklı 3. maddesinde de, şeker üretimi ve arzında istikrarı sağlamak amacıyla pazarlanacak şeker miktarının sakaroz kökenli ve diğer şekerler için ayrı ayrı olmak üzere şeker türlerine göre, gerektiğinde dönemsel olarak kotalar ile belirleneceği, nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam (A) kotasının, ülke toplam (A) kotasının %10’unu geçemeyeceği, Bakanlar Kurulunun bu oranı, Kurumun görüşünü alarak %50’sine kadar artırmaya, %50’sine kadar eksiltmeye yetkili olduğu öngörülmüştür. Yine aynı Kanun’un 9. maddesinde Şeker Kurulu’nun görev ve yetkileri düzenlenmiş ve (A) ve (B) kotalarının tespiti, iptal ve transferleri hakkında karar almak ve uygulamak görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Kanun’un genel gerekçesinde de; Avrupa Birliği Helsinki Zirvesi sonrasında kazanılan aday ülke statüsü yanı sıra, Dünya Ticaret Örgütü çerçevesindeki taahhüt ve gelişmelerin de şeker rejiminin yeniden düzenlenmesini gerekli kıldığı, bu bakımdan, tasarı ile; şeker üretiminde istikrarın sağlanması ve korunmasının, sektörün iç piyasada rekabet kurallarına göre yönlendirilmesinin, Avrupa Birliği düzenlemeleri yanı sıra, Dünya Ticaret Örgütü ve diğer uluslararası taahhütlere uyum sağlanmasının, özelleştirmeye olanak sağlayacak hukukî alt yapının hazırlanmasının ilke olarak benimsendiği, şeker sektörünün, yarattığı yüksek katma değer yanında tarım ve endüstri kesiminde sağladığı yüksek istihdam düzeyi nedeniyle pancar şekeri üreticisi gelişmiş ülkelerde bile düzenleme altına alındığı, bu düzenlemelerin pancar üreticileri ve işleyicilerinin menfaatlerini buluşturan düzenlemeler olduğu, sektörün yapısal anlamda düzenleyici bir nitelik arz etmekte olduğu, ülkemizdeki şeker fabrikalarında halen otuz bin civarında işçi istihdam edildiği, binlerce çiftçi ailesinin geçimini pancar tarımı ile sağlamakta olduğu, bu nedenledir ki halen mevcut ve ileride kurulacak şeker fabrikalarının tam kapasite ile üretim yapmaları ve rasyonel çalışmalarının, sadece ekonomik yönden değil sosyal yönden de geçimlerini pancar tarımına bağlamış üreticiler için de büyük önem taşımakta olduğu, bu nedenle, yapılan düzenleme ile şeker fabrikalarının iç pazar paylarının kotalara bağlanması yoluna gidildiği hususlarına yer verilmiştir.
Kanun’un 4. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 01.04.2002 günlü, 24713 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Şeker Kotalarının Düzenlenmesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde, Şeker Kurulu’nun, her yıl en geç 30 Haziran tarihine kadar, müteakip 5 pazarlama yılına ait ülke toplam (A) kotasını sakaroz kökenli ve diğer şekerler için ayrı ayrı ve gerektiğinde dönemsel olarak yurt içi talep verilerini değerlendirerek belirleyeceği, nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam (A) kotasının, ülke toplam (A) Kotasının %10’unu geçemeyeceği, Bakanlar Kurulu’nun bu oranı, Kurum’un görüşünü alarak %50’sine kadar artırmaya, %50’sine kadar eksiltmeye yetkili olduğu kuralı getirilmiştir.
Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen “amaç” ile 3. maddesinde öngörülen kota uygulaması ve sınırlamanın birlikte değerlendirilmesinden; yurt içindeki şeker talebinin yurt içi üretimle karşılanmasının ve Türkiye’deki şeker rejimine istikrar getirilebilmesinin, ülkenin makro düzeydeki tarım ve sanayi politikaları ile sosyal ve ekonomik dengesi gözetilerek şeker üretiminin ülke ekonomisinin yararına düzenlenmesi ile sağlanabileceği kuşkusuzdur.
Diğer yandan, Kanun’un genel gerekçesinde, ülkemizdeki şeker fabrikalarında halen otuz bin civarında işçi istihdam edildiği, binlerce çiftçi ailesinin geçimini pancar tarımı ile sağlamakta olduğu belirtildiğinden ve Kanun metninde de bu amaç doğrultusunda nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam (A) kotasının, ülke toplam (A) kotasının %10’unu geçemeyeceği hükme bağlandığından, idare tarafından kota tahsisinin Kanun’da öngörülen amaca uygun yapılması gerektiği de açıktır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca; Şeker Kurulu kararlarıyla, 2002/2003, 2003/2004, 2004/2005, 2005/2006 ve 2006/2007 pazarlama yılı için ülke toplam (A) Kotasının 2.341.000 ton olarak belirlendiği, bunun 2.106.900 tonluk kısmının pancar şekeri kotası, 234.100 tonunun ise nişasta bazlı şeker kotası olarak ayrılmasına karar verildiği, yine belirtilen her pazarlama döneminde, Bakanlar Kurulu kararlarıyla nişasta kökenli şeker kotasının %50 oranında artırıldığı görülmektedir.
Her ne kadar Kanun’un 3. maddesinde nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam (A) kotasının, ülke toplam (A) kotasının %10’unu geçemeyeceği, Bakanlar Kurulu’nun bu oranı, Kurum’un görüşünü alarak %50’sine kadar artırmaya, %50’sine kadar eksiltmeye yetkili olduğu öngörülmüş ve Bakanlar Kurulu’na tanınan bu takdir yetkisinin hangi hallerde, hangi ölçülerde kullanacağı konusu Kanun’la açıkça düzenlenmemiş ise de, Bakanlar Kurulu’nun kota artırımına ilişkin kararlarının idari yargı denetimine tabi olması ve idarenin bu konudaki belirleme yetkisinin, Kanun’un amacı, getirdiği ilke ve prensipler ile, kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden değerlendirilmesinin gerekliliği dikkate alınarak Bakanlar Kurulu kararının yargısal denetiminin yapılacağı tartışmasızdır.
Dosyanın incelenmesinden; … Derneği’nin 19.06.2006 tarihli başvurusuyla, Şeker Kanunu’nun yürürlüğe girdiğinden bu yana, Bakanlar Kurulu tarafından her sene nişasta kökenli şeker kotasının %50 oranında artırıldığı, sektörleri için hayati önem taşıyan nişasta kökenli şeker kotalarının 2006/2007 pazarlama yılı için de %50 artırılmasının talep edildiği, … Birliği … tarafından 24.07.2006 tarihli başvuruyla da, Şeker Kanunu’nun genel gerekçesinden hareketle, pancar üretiminde Türkiye’ye benzeyen ülkelerde nişasta kökenli şeker kotalarının çok düşük tutulduğu, bu kapsamda 25 Avrupa Birliği ülke uygulamasında ülke şeker kotasının %2.84’ü olduğu, bu oranın ülkemizde çok yüksek bulunduğu, geçen beş yıllık uygulamada da ülke nüfusunun %6-7 oranında artmasına rağmen, sakaroz (pancar) kökenli şeker sektöründe kota azalmasının yaşandığı, buna karşın Bakanlar Kurulu tarafından her yıl nişasta kökenli şeker kotasının %50 oranında artırılma yoluna gidildiği ve bu grubun kotasının söz konusu dönemlerde fiilen 351,150 tona çıkarıldığı, bunun sonucunda ülke şeker stoklarının arttığı, sakaroz kökenli şeker fabrikalarının dönem sonu oluşan stoklarından dolayı, bir sonraki pazarlama döneminde kotasını azaltma yoluna gittiği, bu stokların oluşmasındaki en önemli faktörlerden birisinin nişasta kökenli şeker kotalarının, ülke ihtiyaçlarının çok üzerinde belirlenmesi olduğu, dolayısıyla kota belirleme uygulamalarında pancar şeker sektörünün zarar gördüğü, belirtilen nedenlerle, her dönem stokla devreden sakaroz kökenli şeker üreten işletmelerin, faaliyetlerini sağlıklı olarak yürütebilmelerinin temini ve sektörün AB ile uyumunun sağlanması için, nişasta kökenli şeker kotalarının 2006/2007 pazarlama döneminde %50 oranında azaltılmasının talep edildiği, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemiyle, Bakanlar Kurulu’nun 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasına ilişkin olarak bir karar oluşturulabilmesi için, Şeker Kanunu’nun 3. maddesi çerçevesinde nişasta kökenli şeker kotasının %50 oranında artırılması hakkındaki Kurum görüşünün Şeker Kurumu’ndan istenildiği, Şeker Kurulu’nun 25.12.2006 günlü toplantısında, sektörün önceki yıllarda olduğu gibi nişasta kökenli şeker kotalarının artırılması yönünde beklentisi bulunduğu hususlarında Kurul’a bilgi verildiği, Şeker Kurumu’nca izlenen ve nişasta kökenli şeker üreten şirketlerin 2002/2003-2006/2007 pazarlama yılları ilk üç aylık yurtiçi satış verilerinin sırasıyla, 60,6/80,7/109,0/101,2/65,3 bin ton olduğunun anlaşılması nedeniyle, yurtiçi satış miktarlarında geçmiş yıllara oranla düşüş olmasını gerektirecek bir pazar daralmasının tespit edilememesine karşın satış miktarlarında düşüş yaşandığı, bu itibarla Şeker Kurulu kararıyla 2006/2007 pazarlama yılı için belirlenen nişasta bazlı şeker kotasının, Şeker Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasının uygun bulunduğu yolunda görüş belirtildiği, dava konusu 15.01.2007 tarih ve 2007/11561 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla da, 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca, 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için Şeker Kurulu tarafından ayrılan kotanın, sakaroz kökenli şekerler için ayrılan kotayla ilgilendirilmeksizin %50 oranında artırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, 2006-2007 pazarlama yılında nişasta kökenli şekerler için ayrılan kotanın %50 oranında artırılmasının gerekçesi, sektörün önceki yıllarda olduğu gibi nişasta kökenli şeker kotalarının artırılması yönünde bir beklentisinin bulunması ve nişasta kökenli şeker üreten şirketlerin 2002/2003-2006/2007 pazarlama yılları ilk üç aylık satış verilerinde geçmiş yıllara oranla bir pazar daralması tespit edilememesine karşın, yurtiçi satışların düşmesi olarak açıklanmaktadır.
Ancak, nişasta kökenli şeker üreticilerinin yurtiçi satışlarının, dava konusu 2006/2007 pazarlama yılından önceki yıllardaki ilk üç aylık satış rakamları, 109,0 ve 101,2 bin ton olduğu dönemlerde de şeker kotası artırıldığından, davalı idarelerin 65,3 bin ton şeker satışı nedeniyle pazarda daralma olduğundan bahisle şeker kotasının %50 oranında artırılmasına ilişkin gerekçesi hukuken kabul edilebilir bulunmamıştır.
Gerçekte bir şeker ihtiyacının bulunup bulunmadığı ya da şeker kotalarının artışının mevcut ülke şeker stoklarına yapacağı etkisi araştırılmaksızın, her yıl düzenli olarak nişasta kökenli şeker kotalarının artırılması, Şeker Kanunu’nun çıkarılış ve şeker piyasasını düzenlemek amacıyla kurulan Şeker Kurumu’nun kuruluş amacına aykırılık teşkil edeceğinden, nişasta bazlı şeker kotasının %50 oranında artırımına ilişkin Bakanlar Kurulu kararında kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Bakanlar Kurulu’nun 15.01.2007 tarih ve 2007/11561 sayılı kararının, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemi ile Şeker Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptaline, aşağıda dökümü yapılan …-YTL yargılama giderlerinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili için takdir olunan …-YTL avukatlık ücretinin de davalılardan alınarak davacı vekiline verilmesine, 24.06.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.