Danıştay Kararı 13. Daire 2006/1573 E. 2006/3988 K. 16.10.2006 T.

13. Daire         2006/1573 E.  ,  2006/3988 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2006/1573
Karar No: 2006/3988

Temyiz İsteminde Bulunan: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Vekili: …
Karşı Taraf: …
Vekilleri: …

İstemin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E: … , K: … sayılı kararının; 4389 sayılı Kanunun 15/7-b maddesi uyarınca banka kaynağının edindirilip edindirilmediğinin mahkemece araştırılmadığı, dosyanın bu yönüyle eksik incelendiği, 5020 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi uyarınca yukarıda sözü edilen maddenin, … Grubu ile … Grubu arasında imzalanan 21.07.1998 tarihli Sulh sözleşmesinin … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından onaylandığı tarih olan 01.11.2000 tarihinden önceki işlemlere de uygulanabileceği, Hazine Müsteşarlığı’nın pay devri ile ilgili muvafakat (izin) verirken payı devralanların yüz kızartıcı suç işleyip işlemediği, müflis veya konkardato ilân edip etmediği yönünden araştırma yaptığı, satış sözleşmesinin hükümleri veya satış bedelinin ne şekilde ödeneceği veya taraflar arasındaki diğer hukukî ilişkiler veya bankanın malî yapısının Müsteşarlık tarafından incelemeye tabi tutulmadığı, Hazine Müsteşarlığı’nın, bankanın riskini oluşturan nakdî ve gayrinakdî kredileri incelemesi ve bu inceleme sonrası payların devrine izin vermesinin söz konusu olmadığı, mahkeme kararında sözü edilen yargı kararlarının karara gerekçe teşkil edemeyeceği, bankanın … Grubunca kötü yönetildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-b maddesinin davacı hakkında uygulanamayacağı, maddenin bankanın Fona devrine neden olan hakim ortaklar için uygulanabilir nitelikte olduğu ve davacının da bankanın hakim ortak sayılmasının mümkün olmadığı, Banka eski sahiplerince … grubu şirketlerine kullandırılan kredilerde dolanlı bir amaçtan söz edilemeyeceği, kendilerine kredi açılan şirketlerin mali gücü olmayan paravan şirket olmadıkları, davaya konu işlemin şekil ve neden unsurları bakımından hukuka aykırı olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan idare mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi: Davacı hakkında 6183 sayılı Kanununun 37. maddesine göre düzenlenen ve … YTL borcun 1 ay içerisinde ödenmesi ve ödenmediği takdirde 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağının bildirilmesine ilişkin tesis edilen 25.11.2004 gün ve 44027 sayılı ödemeye çağrı işleminin iptali istemiyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na karşı açılan davada, İdare Mahkeme’since; … A.Ş.’nin ortaklık paylarının … grubundan … grubuna geçmesini sağlayan 04.05.1998 tarihli pay devir sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığı sona erdiren (taraflarca imzalanan) sulh sözleşmesinin … Asliye Ticaret Mahkemesinin … günlü kararıyla tasdiki nedeniyle bankanın … grubuna geçtiğinin bir mahkeme kararıyla tespiti karşısında … A.Ş.’nin kaynaklarının haksız fiil teşkil eden işlemlerle aktarılarak oluşan kamu zararının takip ve tahsilinin ,ancak, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … günlü kararından sonraki sorumlular hakkında yapılması gerektiği, bu nedenlerle 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15.inci maddenin (7) numaralı fıkrasının (b) bendinin Ticaret Mahkemesi kararından öncesine kadar geriye yürütülerek işlem tesisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödemeye çağrı mektubunun iptaline karar verilmiştir.
4389 sayılı Kanun’un 15/7-b maddesinde; “Hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevliler aracılığıyla veya sair suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan veya üçüncü kişilere rehnetmek, teminat göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurt içi veya yurt dışı banka ve malî kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak veya bu hesapları teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle veya başkaca dolanlı işlemlerle edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacak Fon alacağı sayılır. Bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Fon, bu para, mal, her türlü hak ve alacaklara ihtiyatî haciz koymaya, muhafaza altına almaya ve bunlardan değeri Fon tarafından belirlenemeyenleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 72. maddesine göre kurulan takdir komisyonlarının Fon tarafından belirlenecek kurum ve kuruluşlarca hazırlanacak raporları da dikkate alarak tespit edeceği değer üzerinden, alacağına ve/veya bu bankaların Fon tarafından devralınan zararlarına mahsuben devralmaya yetkilidir. Bu alacaklara zararın ve/veya alacağın doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanır.” hükmünün yer aldığı,5020 sayılı Kanunun Geçici 3.maddesinde ise ”… 4389 sayılı Bankalar Kanununun15.inci maddenin (7) numaralı fıkrasının (b) bendine eklenen paragraflar…, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında uygulanacağı” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda sözü edilen Kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının banka yetkilileri veya görevlileri aracılığıyla veya değişik şekillerde banka kaynaklarını veya varlıklarını dolanlı şekilde edinmeleri veya edindirmeleri halinde, dolanlı şekilde edindirdikleri ve edindikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan bu alacakların Fon alacağı sayılacağının kabulü karşısında, mahkemece; ödemeye çağrı mektubunda sözü edilen kamu alacağının , davacı tarafından Banka kaynaklarının kullanılarak edinildiği veya edindirildiği hususu araştırılmaksızın verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı, bu nedenle de bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nin Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı hakkında 6183 sayılı Yasa’nın 37. maddesine göre düzenlenen ve … YTL borcun 1 ay içerisinde ödenmesi ve ödenmediği takdirde 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağının bildirilmesine ilişkin tesis edilen 25.11.2004 gün ve 44027 sayılı ödemeye çağrı işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelere göre , … A.Ş.nin %90 oranındaki payına sahip … A.Ş.nin 04.05.1998 tarihinden önceki ortaklarından olan davacının 04.05.1998 tarihli pay devir sözleşmesiyle ortaklık payını alıcı … grubuna devrettiği, bu sözleşmeyle ilgili olarak çıkan uyuşmazlığın, taraflar arasında imzalanan sulh sözleşmesini tasdik eden … Asliye Ticaret Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: …sayılı kararıyla uzlaşmayla sona erdiği, devir işlemlerinin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca hisse devrinin Hazine Müsteşarlığı’nın 03.11.1998 günlü ve 73169 sayılı kararıyla uygun bulunduğu, satıcı … Grubunun … A.Ş. ile ilişkisinin sona ermesinden yaklaşık 1 yıl sonra banka hakkında Mülga 3182 sayılı Bankalar Kanununun 64. maddesine göre işlem yapılmaya başlandığı, 15.04.1999 tarihinde Hazine Müsteşarlığı temsilcisinin banka yönetim kurulu üyeliğine atandığı, pay devrinden 19 ay sonra 21.12.1999 tarihinde …’ın yönetim ve denetiminin TMSF’ye devredildiği, 4389 sayılı Bankalar Kanununa göre kesinleştiğinden bahisle … USD (x … MB Döviz alış kuru) ve …-TL gecikme zammı toplamından oluşan … YTL (…-TL) amme alacağının ödenmesinin 6183 sayılı Yasaya göre davacıdan istenilmesine ilişkin ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle davanın açıldığı, dava konusu olayda, … grubunun … grubuna … A.Ş.’nin pay devir işlemlerinin; alıcı-satıcı taraf olarak serbest iradeleriyle imzaladıkları sözleşmeyle yapıldığı, bu sözleşmeyle ilgili olarak çıkan anlaşmazlığın taraflarca imzalanan sulh sözleşmesini tasdik eden … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … günlü ve E: …, K: … sayılı kararıyla uzlaşmayla sonuçlandığının anlaşıldığı, bu durumda; 21.12.1999 tarih ve 99/13765 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilen … A.Ş.’nin hâkim ortağı şirketin hisselerini elinde bulunduran davacıların hisse ve pay devirlerine ilişkin taraflar arasında 04.05.1998 tarihinde yapılan sözleşmenin mer’i 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 5. maddesi çerçevesinde 16.10.1998 gün ve 69461 sayılı Hazine Müsteşarlığı işlemi ile uygun görülmesi ve hisse devrine izin (muvafakat) verilmesi ve taraflar arasında çıkan uyuşmazlığın da taraflarca 21.07.1998 tarihinde imzalanan Sulh sözleşmesinin … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda anılan kararı ile onanarak sona ermesi karşısında … A.Ş.’nin olağan ticarî bir münasebet çerçevesinde … grubundan … grubuna devredildiğinin kabulünün hukuksal bir zorunluluk olduğu, bilindiği üzere kanunların kural olarak Resmî Gazete’de yayımlandıkları tarihte yürürlüğe konulduğu ve yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulandığı, ancak istisna olarak kazanılmış haklara dokunulmaması ve genel hukuk kurallarına aykırı olmaması şartıyla uygulama tarihi konusunda yasa hükmüyle farklı yürürlük tarihi belirlenmesinin mümkün olduğu, istisna olan bu durumda; kazanılmış haklara dokunulmaması ve Anayasa’nın 138. maddesine öngörülen yasama ve yürütme organları ve idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, hiçbir şekilde mahkeme kararını değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kuralının ihlâl edilemeyeceği, her ne kadar, davalı idarece 5020 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesinde yer alan, iş bu Kanunla, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15. maddesinin (7) numaralı fıkrasının (b) bendine eklenen paragrafların bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fon’a intikal eden bankalar hakkında da uygulanacağı hükmü uyarınca yasa hükümlerinin geriye yürütüldüğü ve banka kaynaklarını haksız fiil teşkil eden işlemleriyle kullandırarak kamu tarafından üstlenilen zararların doğmasına sebebiyet veren davacılar hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca dava konusu işlemlerin tesis edildiği savunulmakta ise de 04.05.1998 tarihli pay devir sözleşmesiyle ortaklık payları … grubundan … grubuna geçen … A.Ş.’nin banka kaynaklarının haksız fiil teşkil eden işlemlerle aktarılarak kamu zararına sebebiyet verildiği iddiasının yukarıda belirtilen gerekçelerle … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.11.2000 günlü kararından sonraki işlemler için ileri sürülmesi ve sorumlularının takibi ve amme alacağının tahsili işlemlerinin de bu tarihten itibaren yapılması hukuka uygun olacağından Bankalar Kanunu hükmünün Ticaret Mahkemesi kararından öncesine kadar geriye yürütülerek işlem tesisinin açıkça hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davaya konu ödemeye çağrı mektubunun iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
4389 sayılı Kanun’un 15/7-b maddesinde; “Hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevliler aracılığıyla veya sair suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan veya üçüncü kişilere rehnetmek, teminat göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurt içi veya yurt dışı banka ve malî kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak veya bu hesapları teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle veya başkaca dolanlı işlemlerle edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacak Fon alacağı sayılır. Bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Fon, bu para, mal, her türlü hak ve alacaklara ihtiyatî haciz koymaya, muhafaza altına almaya ve bunlardan değeri Fon tarafından belirlenemeyenleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 72. maddesine göre kurulan takdir komisyonlarının Fon tarafından belirlenecek kurum ve kuruluşlarca hazırlanacak raporları da dikkate alarak tespit edeceği değer üzerinden, alacağına ve/veya bu bankaların Fon tarafından devralınan zararlarına mahsuben devralmaya yetkilidir. Bu alacaklara zararın ve/veya alacağın doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanır.” hükmüne ,5020 sayılı Kanunun Geçici 3.maddesinde ise ”… 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15.inci maddenin (7) numaralı fıkrasının (b) bendine .eklenen paragraflar…, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda sözü edilen Kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının banka yetkilileri veya görevlileri aracılığıyla veya değişik şekillerde banka kaynaklarını veya varlıklarını dolanlı şekilde edinmeleri veya edindirmeleri halinde, dolanlı şekilde edindirdikleri ve edindikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan bu alacakların Fon alacağı sayılacağının kabulü karşısında, mahkemece; ödemeye çağrı mektubunda sözü edilen kamu alacağının , davacı tarafından Banka kaynaklarının kullanılarak edinildiği veya edindirildiği hususu araştırılmaksızın verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E: … , K: … sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49.maddesi uyarınca bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 16.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.