Danıştay Kararı 13. Daire 2005/9553 E. 2007/2071 K. 10.04.2007 T.

13. Daire         2005/9553 E.  ,  2007/2071 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/9553
Karar No: 2007/2071

Davacı: …
Vekilleri: …
Davalı: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Vekilleri: …

İstemin Özeti: … Fonu Fon Kurulu’nun 29.09.2005 tarih ve 413 sayılı kararının; 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-b maddesinde aranan birinci koşulun, Fon’a devredilen bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulundurmak olduğu, … Holding’in hiçbir tarihte …’ın hâkim ortağı olmak bir yana, ortağı dahi olmadığı; davacının 17.03.1997 tarihinde … Holding’in ortaklığından ve yönetiminden ayrıldığı, …’ın tek hâkim ortağının … olduğu, Fon’un iddia ettiği oyların aynı yönde kullanılmasına sebep olan aile, sermaye, yönetim ilişkilerinin somut olarak açıklanmadığı gibi böyle bir durumun da söz konusu olmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Davacının … Holding A.ş.’deki %68,50 oranındaki hissesinin 17.03.1997 tarihinde …’e devredildiğine ilişkin adî nitelikteki sözleşmenin muvazaalı olduğu, sözleşmenin aslında çok sonraki bir tarihte geriye yönelik olarak yapıldığı, davacının malî ve cezaî bakımdan korunmasının amaçlandığı, davacının … A.Ş.’ni kontrol eden hâkim ortak olduğu, halen banka hâkim ortağı olması nedeniyle tesis edilen işlemde Mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’un Düşüncesi: Dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Dava; Bakanlar Kurulu’nun 21.12.1999 tarih ve 99/13765 sayılı kararıyla, mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/2. maddesi kapsamında alınması istenen tedbirleri almayan, kaynaklarını Bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde hissedarlarının oluşturduğu sermaye grubuna aktaran, zararı özkaynaklarını aşarak yabancı kaynaklara sirayet eden, malî bünyesindeki zaafiyet taahhütlerini karşılayamayacak boyutlara ulaşan ve faaliyetlerine bu haliyle devamı mevduat sahiplerinin haklarını ve malî sistemin güven ve istikrarını tehlikeye düşürdüğü nedeniyle temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi, aynı maddenin (3) ve (4) numaralı fıkralarına göre Fon’a devredilen … A.Ş.’nin yönetim ve denetiminin Fon’a devrinden sonra bankalar yeminli murakıpları tarafından hazırlanan rapor esas alınmak suretiyle … Holding’in ortağı olduğu … A.Ş.’nin doğrudan ve dolaylı olarak ortağı olduğu öne sürülen davacıdan …-TL banka kaynağının, ihtiyatî haciz dahil olmak üzere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline ve gerekli işlemlerin yerine getirilmesi hususunda Birinci Tahsilat Dairesi Başkanlığı ile Dava Takip Dairesi Başkanlığının yetkili kılınmasına ilişkin Fon Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlemin dayanağı Mülga 4389 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 7. fıkrasının (b) bendi, yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını ve varlıklarını maddede belirtilen şekillerde kullanmak suretiyle edindikleri veya üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacak Fon alacağı sayılmış ve bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Yasanın uygulanacağı belirtilmiş, 5020 sayılı Kanunla eklenen paragrafla bu bankalardan ilk kredinin ve/veya banka kaynağının kullanılmasından sonra bu kişilerin edindikleri ve/veya edindirildiği kabul edilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar üzerinde üçüncü kişilere yapılan satış, devir ve temlik, sınırlı aynî hak tesisi gibi işlemler ile üçüncü kişiler lehine tesis edilen aynî ve şahsî tüm haklar Fon’a karşı hüküm ifade etmeyeceği hükmünü taşımaktadır.
Yasa kuralı uyarınca, Fon’a intikal eden bir bankanın tüm hak ve alacakları ve takip hakkı Fon’a geçmekte, devredilen bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya elinde bulunduran ortaklarının banka kaynaklarını kullanarak veya başka dolanlı işlemlerle edindikleri veya üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakları Fon alacağı sayılmakta, bu kişiler tarafından üçüncü kişilere yapılan işlemler hükümsüz bulunmaktadır.
Dava dosyasının ve dava konusu işlemin dayanağı Bankalar Yeminli Murakıpları tarafından hazırlanan 23.03.2000 tarih ve …, … sayılı Malî Bünye Raporunun incelenmesinden, tahsilata konu …-TL’nın gruba kullandırılan nakdî krediler toplamı …-TL, reeskont toplamı …-TL, gruba kullandırılan gayrî nakdi krediler toplamı …-TL ile iştirak alımı nedeniyle kaynak aktarımı tutarı …-TL’nın toplamından oluştuğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Ancak, Fon alacaklarının Hazine alacağı sayılarak Fon tarafından alacağın takibinin hukuken olanaklı olabilmesi için, Fon tarafından davacı veya üçüncü kişiler adına banka kaynaklarının ne şekilde ve hangi miktarda aktarıldığına ilişkin bir tesbitin yapılması gerekmekte olup; davacının yönetim ve denetimdeki sorumluluğunun da bu yolda yapılacak bir takibatın yargısal denetiminde ayrıca değerlendirileceği tabiidir.
Bu şekilde bir tespit yapılmaksızın … TL.lik kamu alacağının tümünden davacının sorumlu tutularak, 4389 sayılı Kanun’un 15/7-b maddesi uyarınca 6183 sayılı Yasa uyarınca takip ve tahsil edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 128. maddesi uyarınca önceden belirlenen 10.04.2007 tarihinde davacı … ile vekilleri Av. … ve Av. …’nun; davalı vekilleri Av. … ve Av. …’ın geldikleri, Danıştay Savcısının hazır bulunduğu görülerek duruşmaya başlanıldıktan, taraflara usulüne uygun olarak söz verilip dinlendikten sonra Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alınarak duruşmaya son verilip gereği görüşüldü:
Dava, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) ve (4). fıkraları uyarınca, temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi … Fonu’na (Fon) devredilen … A.Ş’nin … Grubundan devri sırasında, … Grubu şirketlerine ait hisselerin devredildiği ve bu şirketlerin … A.Ş’ye olan borçlarının nakledildiği … Holding A.Ş’nin ve hissedarı davacının bankanın alımı nedeniyle cezaî ve hukuki sorumluluktan kurtulmak amacıyla gerçekleştirdiği belirtilerek, … Holding A.Ş’nin banka hisse devir sözleşmeleri ile edindiği bankanın doğrudan ve dolaylı hisselerini … A.Ş’ye devir işlemi ile davacının … Holding A.Ş. nezdindeki paylarının devri işleminin, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-b maddesine göre hükümsüz sayılmasına ve davacı ile birlikte beş kişiden, … A.Ş. yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran banka ortaklarından talep edilen … YTL banka kaynağının iade veya tazmininin talep edilmesine, ihtiyati haciz dahil olmak üzere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline ve gerekli işlemlerin yerine getirilmesi hususunda Birinci Tahsilat Dairesi Başkanlığı ile Dava ve Takip Dairesi Başkanlığının yetkili kılınmasına ilişkin 29.09.2005 günlü … sayılı Fon Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır. Ancak, dava dosyası ile dava konusu işlemin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu işlemin davacının hukukunu etkileyen kısmının, davacının … Holding A.Ş. nezdindeki paylarının devir işleminin 4389 sayılı Kanunun 15/7-b maddesine göre hükümsüz sayılması ve …YTL’nin davacıdan 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca takip ve tahsiline ilişkin olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlık dava konusu işlemin bu kısmıyla sınırlı incelenmiştir.
4389 sayılı Kanunun 15. maddesinin 7. fıkrasının (b) bendinde, hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevliler aracılığıyla veya sair suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan veya üçüncü kişilere rehnetmek, teminat göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek, karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurt içi veya yurt dışı banka ve malî kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak veya bu hesapları teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle veya başkaca dolanlı işlemlerle edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacakların Fon alacağı sayılacağı ve bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; bu fıkraya 5020 sayılı Kanunla eklenen paragrafda da, maddede belirtildiği biçimde edinildiği ve/veya edindirildiği kabul edilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar üzerinde ilk kredinin ve/veya banka kaynağının kullanıldığı tarihten sonra üçüncü kişilere yapılan satış, devir ve temlik, sınırlı aynî hak tesisi gibi işlemler ile üçüncü kişiler lehine tesis edilen aynî ve şahsî tüm hakların Fon’a karşı hüküm ifade etmeyeceği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi, Yasa kuralı uyarınca, Fon’a intikal eden bir bankanın tüm hak ve alacakları ve takip hakkı Fon’a geçmekte, böylece, devredilen bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının banka kaynaklarını kullanarak veya başka dolanlı işlemlerle edindikleri veya üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakları Fon alacağı sayılmakta, bu kişiler tarafından üçüncü kişilere yapılan hukukî işlemler hükümsüz kılınmaktadır.
Bu bağlamda dava konusu uyuşmazlık incelendiğinde, anılan Yasa kuralları uyarınca davacının hukukî sorumluluğunun doğması için, öncelikle davacının, yönetim ve denetimi Fon’a intikal eden … A.Ş.’nin doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortağı olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
Dosyanın ve ekli belgelerin incelenmesinden; … Holding Anonim Şirketi Hisse Senedi Devir Sözleşmesinde, … Holding A.Ş.’ne ait …-TL nominal değerli dökümü yapılan hamiline yazılı senetlerin nominal bedeli ile 17 Mart 1997 tarihinde … tarafından devredildiği, … tarafından hisse senetlerinin tam ve eksiksiz olarak teslim alındığının belirtildiği ve sözleşmenin taraflarca imzalandığı, … A.Ş.’nin 4.5.1998 tarihinde … Grubuna vekâleten …l’in imzaladığı sözleşmeyle … Grubundan devralındığı, …A.Ş.’nin, temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin ise, mülga 4389 sayılı 14. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarına göre 21.12.1999 tarih ve 99/13765 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, Fon’a devredildiği anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 415. maddesinde, hâmiline yazılı hisse senetlerinin devrinin şirket ve üçüncü şahıslar hakkında ancak teslim ile hüküm ifade edeceği kuralı bağlanmıştır. Buna göre, hâmiline yazılı hisse senetlerinin hüküm ifade etmesi için teslim yeterli görülmüş, Yasa kuralında başka bir koşul aranmamıştır.
Bu durumda, yukarıda yer alan madde hükmü uyarınca, davacının … Holding A.Ş.’deki hâmiline yazılı hisselerini 17.3.1997 tarihinde devrettiğine ilişkin belgenin varlığı, davalı idarece de bunun aksinin kanıtlanamaması karşısında, bu tarihten itibaren … Holding A.Ş.ile hukuken ortaklık ilişkisi kalmayan davacı, 4.5.1998 tarihinde … grubu tarafından satın alınan … A.Ş.’nin doğrudan veya dolaylı olarak yönetim ve denetimini tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortak sıfatını taşımamaktadır. Dolayısıyla, … A.Ş.’nin doğrudan ya da dolaylı hâkim ortağı olduğu kabul edilerek, davacı …’in … Holding A.Ş. nezdindeki paylarının devir işleminin 4389 sayılı Kanunun 15/7-b maddesine göre hükümsüz sayılması ve buna bağlı olarak … YTL banka kaynağının davacıdan takip ve tahsili ilişkin dava konusu işlem hukuka uygun bulunmamıştır.
Davalı idarece hisse devrinin muvazaalı olduğu iddia edilmiş ve bu iddia yönünde bazı belge ve bilgiler sunulmuşsa da, sunulan belge ve bilgiler muvazaayı kanıtlayıcı nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Kurul kararının davacıya ilişkin kısmının iptaline, aşağıda dökümü yapılan …-YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya, ….-YTL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı vekiline verilmesine, üye …’in gerekçede ayrışık oyu ile 10.04.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

GEREKÇEDE AYRIŞIK OY
Uyuşmazlık konusu olayda, Bakanlar Kurulu’nun 21.12.1999 tarih ve 99/13765 sayılı kararıyla, mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/2. maddesi kapsamında alınması istenen tedbirleri almayan, kaynaklarını Bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde hissedarlarının oluşturduğu sermaye grubuna aktaran, zararı özkaynaklarını aşarak yabancı kaynaklara sirayet eden, malî bünyesindeki zaafiyet taahhütlerini karşılayamayacak boyutlara ulaşan ve faaliyetlerine bu haliyle devamı mevduat sahiplerinin haklarını ve malî sistemin güven ve istikrarını tehlikeye düşürdüğü nedeniyle temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi, aynı maddenin (3) ve (4) numaralı fıkralarına göre Fon’a devredilen … A.Ş.’nin yönetim ve denetiminin Fon’a devrinden sonra bankalar yeminli murakıpları tarafından hazırlanan rapor esas alınmak suretiyle … Holding’in ortağı olduğu … A.Ş.’nin doğrudan ve dolaylı olarak ortağı olduğu öne sürülen davacıdan …-TL banka kaynağının, ihtiyatî haciz dahil olmak üzere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu işlemin dayanağı Mülga 4389 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 7. fıkrasının (b) bendinde yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını ve varlıklarını maddede belirtilen şekillerde kullanmak suretiyle edindikleri veya üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü hak ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle doğan alacak Fon alacağı sayılmış ve bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Yasanın uygulanacağı belirtilmiş, 5020 sayılı Kanunla eklenen paragrafla bu bankalardan ilk kredinin ve/veya banka kaynağının kullanılmasından sonra bu kişilerin edindikleri ve/veya edindirildiği kabul edilen para, her türlü mal, hak ve alacaklar üzerinde üçüncü kişilere yapılan satış, devir ve temlik, sınırlı aynî hak tesisi gibi işlemler ile üçüncü kişiler lehine tesis edilen aynî ve şahsî tüm haklar Fon’a karşı hüküm ifade etmeyeceği düzenlenmekle beraber, alacağın kimden takip edileceği hususunda açıklık getirilmemiştir.
Madde hükmü, Fon’a intikal eden bir bankanın ödenmeyen her kredi alacağının veya banka zararının takibine imkan veren bir düzenleme biçiminde olmayıp madde hükmünde sayılan veya sair dolanlı işlemlerle kullanılan banka kaynağı suretiyle edinilen veya edindirilen bir haksız çıkarın, bir kamu alacağına dönüştürülerek takibine ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde bulunmaktadır. Bu haksız çıkarın takibinde, muhatabın da, bunu edinen kişi olacağı, 5020 sayılı Yasa ile eklenen ek fıkra ile de daha açıklığa kavuşmaktadır. Zira, edindirilen banka kaynağının da hâkim ortak veya yöneticiden takip edileceği öngörülseydi, bu kaynağın üçüncü kişilere intikalinin Fon’a karşı hüküm ifade etmeyeceğine ilişkin bir düzenlemeye gereksinim olmayacağı aşikârdır. Zaten, Yasa’nın 14. maddesinin 5/b bendinde, bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak, tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortakların, banka kaynaklarını bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı olarak kendi lehlerine kullandıklarını kaynakların veya uğradığı zararın, vereceği süre içinde iade veya tazmin edilmesini bunlardan isteme yetkisini veren düzenleme bulunmaktadır.
Bu itibarla, madde hükmü uyarınca, hisseleri kısmen veya tamamen Fon’a intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, banka yetkili ve görevlilerine yaptırdıkları dolanlı işlemlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını kullanmak suretiyle kendilerinin edindikleri paraların kendilerinden, üçüncü kişilere edindirdikleri paraların ise edindirilen kişiden takibi mümkün olacaktır.
Dosyanın ve dava konusu işlemin dayanağı bankalar yeminli murakıpları tarafından hazırlanan 23.03.2000 tarih ve …, … sayılı Malî Bünye Raporun incelenmesinden, tahsilata konu …-TL’nın gruba kullandırılan nakdî krediler toplamı …-TL, reeskont toplamı …-TL, gruba kullandırılan gayrînakdi krediler toplamı …-TL ile iştirak alımı nedeniyle kaynak aktarımı tutarı …-TL’nın toplamından oluştuğunun belirlenmesine karşın, bu kaynakların kullanımına ilişkin işlemlerde davacının ne şekilde katkısı olduğuna ilişkin ve de bunlardan ne şekilde bir edinim kazandığını gösteren herhangi bir saptama bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla banka zararını oluşturan ….-TL’nın tamamının davacıdan 4389 sayılı Kanun 15/7-b maddesi uyarınca 6183 sayılı Yasa uyarınca takip ve tahsil edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından dava konusu işlemin iptali gerektiği oyu ile kararın gerekçesine katılmıyorum.