Danıştay Kararı 13. Daire 2005/7449 E. 2005/4856 K. 04.10.2005 T.

13. Daire         2005/7449 E.  ,  2005/4856 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/7449
Karar No: 2005/4856

Temyiz isteminde Bulunan : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Vekili: …
Karşı Taraf: … A.Ş.
Vekili: …

İstemin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E: …, K: … sayılı kararının; Yasa ve Yönetmelik hükümleri uyarınca reklâmın açıkça ve kolaylıkla ayırt edilebilmesi gerektiği, Mahkemenin kararıyla reklâmların diğer programlardan ayrılabilmesi için “reklâm” ibaresine gerek olmadığı şeklinde yeni bir hüküm yaratıldığı öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’ın Düşüncesi: Program akışı içinde, belirgin ve herkesçe anlaşılabilir görsel ve işitsel unsurlarla reklâm yayınının belirginleştirilmemesi, reklâm yayınlarının programların içine sızması suretiyle, öncelikle programa odaklanmış izleyicinin reklâmı hazırlıksız algılamasına yol açacağı gibi, reklâmlar için öngörülen ayrıntılı düzenlemelerin ihlâli sonucunu yaratacağından ve dava konusu işleme neden olan yayınlarda görsel ve işitsel olarak “reklâm”ı çağrıştıracak görüntü ve sese yer verilmediği anlaşıldığından, davacı yayın kuruluşu hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkimi’nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalının, 3984 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 1. fıkrasını ihlâl ettiği belirtilerek reklâm program yayınının bir (1) kez durdurulmasına ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 13.04.2004 tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; davalı idarece, dava konusu cezanın verilmesine sebep olan reklâm yayınlarının, açıkca reklâm olduğu belirtilmeden yapıldığı ileri sürülmüş ise de, söz konusu yayının izlenmesi sonucunda, ceza verilmesine konu olan yayınların, Yasa’nın reklâmların biçimi ve sunuluşu ile ilgili getirdiği kurala uygun olarak, program hizmetinin diğer unsurlarından açıkca ve kolaylıkla ayırt edilebilecek nitelikte görsel ve işitsel bakımdan ayrılığı fark edilebilecek şekilde düzenlendiği sonucuna varıldığı, her ne kadar söz konusu reklâm yayınlarında reklâm olduğu ibaresine yer verilmemiş olsa da, yayının salt reklâm olduğunu belirtir ibareye yer verilmeden yapılmış olmasının, Yasa’da belirtilen kuralın ihlâli sonucunu doğurmayacağı, ayrıca dava konusu işleme, tekraren işlendiğinden bahisle dayanak alınan 24.09.2003 tarihli uyarma cezasının … İdare Mahkemesi’nin … gün ve E: … , K: … sayılı kararı ile iptal edildiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 20. maddesinin 1. fıkrasında “Reklâmlar program hizmetinin diğer unsurlardan açıkca ve kolaylıkla ayırdedilebilecek ve görsel ve işitsel bakımından ayrılığı fark edilecek biçimde düzenlenecek, bilinçaltı ile algılanan reklâmlara izin verilmeyecektir. ” hükmü yer almaktadır.
Radyo ve Televizyon Yayınlarının Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik’in, “Reklâm ve Tele-Alışveriş Yayınlarının Biçim ve Sunuşu” başlıklı 11. maddesinde, “Reklâm ve tele-alışveriş yayınları, program hizmetinin diğer unsurlarından açıkca ve kolaylıkla ayırt edilebilecek ve görsel ve/veya işitsel olarak program hizmetinden ayrılığı reklâm yayını olduğu fark edilecek biçimde yayınlanır.
Reklâm yayınlarının başında ve sonunda reklâm müziği ile birlikte televizyonlarda “REKLÂMLAR” yazısı izleyicinin okuyabileceği şekilde ve yeterli bir süre dahilinde ekrana getirilir; radyoda ise reklâm ifadesine de yer veren reklâm müziği (jingle) dinleyicinin anlayabileceği biçimde kullanılır.
Alt yazı, logo ve çerçeveler kullanılarak yapılan reklâmlar programdan kolaylıkla ayırt edilebilecek bir şekilde ve ekranda reklâmın yer aldığı bölümde “REKLÂM” ibaresiyle birlikte yayınlanır.” kuralı bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, “… ” logosuyla yayın yapan televizyon kanalının 13.01.2004 tarihinde saat 18:58’deki yayında reklâm cıngılına yer verilmeden … otomobilin özel tanıtıcı reklâmına, gün içinde programların yayın saatini ekrana getirirken önce “…” sözleriyle birlikte caddeye bakan pencerenin bir el tarafından kapatılan görüntüsüne ve pencerenin sağ üstünde “…” yazısına, Haber bültenlerinin hemen öncesinde de … marka otomobilin hareketli görüntüsüne ve … yazısına yer verildiği ve bu suretle 3984 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen hükmün tekraren ihlâl edildiği gerekçesiyle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından aynı kanunun 33 maddesinin 1. fıkrası uyarınca reklâm program yayınının bir kez durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, reklâm yayınının, salt reklâm olduğunu belirtir ibareye yer verilmeden yapılmış olmasının, Yasa’da belirtilen kuralın ihlâli sonucunu doğurup doğurmayacağı önem taşımaktadır.
3984 sayılı Radyo Televizyon Üst Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 20. maddesinde Yasa koyucunun genel olarak reklâmlarda programların görsel ve işitsel bakımdan ayırt edilmesini amaçladığı açıktır. Radyo ve Televizyon Yayınlarının Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik’in 11. maddesinde de kanun da ana hatlarıyla yapılan düzenlemenin uygulanmasına ilişkin belirleyici açıklamalara yer verilerek, reklâmların programlardan kolaylıkla ayırt edilmesi için “REKLÂMLAR” yazısının reklâm müziği ile birlikte izleyicinin anlayabileceği şekilde ve yeterli sürede ekrana getirilmesi gerektiği ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Yukarıdaki hükümlerin değerlendirilmesinden, program akışı içinde, belirgin ve herkesçe anlaşılabilir görsel ve işitsel unsurlarla reklâm yayınının belirginleştirilmemesi, reklâm yayınlarının programların içine sızması suretiyle, öncelikle programa odaklanmış izleyicinin reklâmı hazırlıksız algılamasına yol açacağı gibi, reklâmlar için öngörülen ayrıntılı düzenlemelerin ihlâli sonucunu yaratacaktır.
Bu durumda, dava konusu işleme neden olan reklâm yayınlarının öncesi ve sonrasında görsel ve işitsel olarak algılanabilecek tarzda “REKLÂM” ibaresine ve reklâm müziğine yer verilmeksizin yapılan yayınlarda, program hizmetinin diğer unsurlarından açıkca ve kolaylıkla ayırt edilebilecek nitelikte, görsel ve işitsel bakımdan ayrılığı fark edilebilecek şekilde yayın yapıldığı sonucuna varılamayacağından, anılan gerekçe ile dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Öte yandan İdare Mahkemesince Kararın gerekçesinde yer verilen … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E: … , K: … sayılı kararı, Temyizen incelenmesi sonucu Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15.06.2005 gün ve E:2005/1139, K:2005/3113 sayılı kararı ile bozulduğundan kararın bu yönden de hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E: …, K: … sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 04.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.