Danıştay Kararı 13. Daire 2005/7183 E. 2005/4803 K. 30.09.2005 T.

13. Daire         2005/7183 E.  ,  2005/4803 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/7183
Karar No: 2005/4803

Davacı: …
Davalı: Telekomünikasyon Kurumu
Vekili: …

İstemin Özeti: Telekomünikasyon Kurumu ile … İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan GSM-PAN Avrupa Mobil Telefon Sisteminin Kurulması ve İşletilmesi İle İlgili Lisans Verilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi’nin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 5.maddesinin (n) bendindeki “Brüt Gelir” tanımı içinde yer alan “aylık sabit ücretler” ibaresinin; brüt gelir ifadesinde sayılan tesis ücreti ile haberleşme ücretinin dayanağının bulunmasına karşın, aylık sabit ücretin herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığı, böylece bir hizmet karşılığı olmaksızın abonelerden haksız yere sabit ücret adı altında bir bedel alınmasına olanak sağlandığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Açılan davada husumetin … İletişim Hizmetleri A.Ş.’ne yöneltilmesi gerektiği, bu nedenle davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiği, GSM işletmecilerinin alacakları ücretleri tesis ücreti ve haberleşme ücreti ile sınırlamanın bir mantığının ve dayanağının bulunmadığı, bununla birlikte GSM hizmetlerinde sabit ücret uygulamasının; yatırım maliyetinin yüksek olması, işletme maliyeti, pazarlama stratejisi, uluslararası boyutu gibi temel gerekçelerinin bulunduğu, davacının aylık sabit ücretinin yasal dayanaktan yoksun bulunduğuna ilişkin iddiasının, 406 sayılı Kanun’un Ek 18. maddesine 4502 sayılı Kanun’la eklenen son fıkrası nedeniyle dayanaksız kaldığı ileri sürülerek, davanın usul ve esastan reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’nin Düşüncesi: 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 29. maddesiyle, GSM hizmeti veren … İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin telekomünikasyon hizmetinin yürütülmesinde ve altyapının işletilmesi karşılığında alacağı ücretin ilgili mevzuat ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirleyebilmesi, Kanun’un Ek 18. maddesine eklenen hükümle de, bir iş ve hizmet karşılığı alınan ücretin içerisinde sabit ücretin de alınabileceğinin öngörülmesi karşısında, dava konusu imtiyaz sözleşmesinin brüt gelir tanımı içerisinde aylık sabit ücretin yer almasında hukuka aykırılık görülmediğinden, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Dava; Telekomünikasyon Kurumu ile … İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan GSM-PAN Avrupa Mobil Telefon Sisteminin Kurulması ile İlgili Lisans Verilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi’nin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 5. maddesinin (n) bendindeki “Brüt Gelir” ifadesi içinde yar alan “aylık sabit ücretler” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı, imtiyaz sözleşmesinin 5. maddesinin (n) bendinde “brüt gelir” ifadesinde sayılan tesis ücreti ile haberleşme ücretinin dayanağı bulunmakla beraber dayanağı bulunmayan “aylık sabit ücretler” hükmü ile herhangi bir hizmet karşılığı olmaksızın abonelerden haksız yere sabit ücret adı altında bir bedel alınmasına olanak sağlandığını ileri sürmektedir.
406 sayılı Yasa’nın 29. maddesinde; işletmecilerin, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve/ veya altyapı işletmesi karşılığında alacakları ücretleri ilgili mevzuat, tabi oldukları görev veya imtiyaz sözleşmesi telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin ile Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestce belirleyebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, aynı Yasa’nın Ek 18 inci maddesine 4502 sayılı Yasa ile eklenen son fıkrasında ; Bir iş ve hizmetin karşılığı olarak alınan ücretin; abonman ücreti, sabit ücret, konuşma ücreti, hat kirası ve benzeri kira, ücret ve bunlar gibi değişik ücret kalemlerinden birisi veya birkaçı olarak tespit edilebileceği hükmü yeralmaktadır.
Brüt gelir, müteşebbisin elde ettiği hasılatın, giderlerin indirilmesinden önceki tutarını ifade etmekte olup, sözleşmenin konusunu oluşturan mobil telefon sisteminin kurulması, geliştirilmesi ve işletilmesi kapsamında verilmeye başlanan hertürlü hizmet nedeniyle alınan ücretler arasında sözleşmede sabit ücret ifadesine de yer verilmesinde mevzuata aykırı bir yön görülmemiştir.
Belirtilen nedenle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Telekomünikasyon Kurumu ile … İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan GSM-PAN Avrupa Mobil Telefon Sisteminin Kurulması ve İşletilmesi İle İlgili Lisans Verilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi’nin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 5.maddesinin (n) bendindeki “Brüt Gelir” tanımı içinde yer alan “aylık sabit ücretler” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Telekomünikasyon Kurumu ile … İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan imtiyaz sözleşmesinin 5. maddesinin (n) bendinde “Brüt Gelir”in unsurları olarak “Her türlü vergi, resim, harç ve fonlar dahili olmak kaydıyla, tesis ücretleri, aylık sabit ücretler, haberleşme ücretleri” gösterilmiştir.
406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 29. maddesinde, işletmecilerin, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve/veya altyapı işletilmesi karşılığında alacakları ücretlerin ilgili mevzuat, tabi oldukları görev veya imtiyaz sözleşmesi, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin ile Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirleyebilecekleri; Kanun’un Ek 18. maddesine 4502 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle eklenen son fıkrasında da, bir iş ve hizmetin karşılığı olarak alınan ücretin; abonman ücreti, sabit ücret, konuşma ücreti, hat kirası ve benzeri kira, ücretler ve bunlar gibi değişik ücret kalemlerinden birisi veya birkaçı olarak tespit edilebileceği öngörülmüştür.
GSM hizmeti veren … İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin telekomünikasyon hizmetinin yürütülmesinde ve altyapının işletilmesi karşılığında alacağı ücretin ilgili mevzuat ve Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirleyebilmesi, Kanun’un Ek 18. maddesine eklenen hükümle, bir iş ve hizmet karşılığı alınan ücretin içerisinde sabit ücretin de alınabileceğinin öngörülmesi karşısında, dava konusu imtiyaz sözleşmesinin brüt gelir tanımı içerisinde aylık sabit ücretin yer almasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, davacının sabit ücretin alınabileceği konusunda yasal bir dayanağın bulunmadığı yönündeki iddiasına itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta giderinin istemi halinde davacıya iadesine 30.09.2005 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AYRIŞIK OY
Dava, Telekomünikasyon Kurumu ile … İletişim Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan GSM-PAN Avrupa Mobil Telefon Sisteminin Kurulması ve İşletilmesi İle İlgili Lisans Verilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi’nin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 5.maddesinin (n) bendindeki “Brüt Gelir” tanımı içinde yer alan “aylık sabit ücretler” ibaresinin iptali istemiyle sözleşmenin taraflarından olmayan davacı tarafından açılmıştır.
2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari dava türleri:
“a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” olarak belirlenmiştir.
Belirtilen Yasa hükmü gereği olarak, idari yargıda bu sayılanlar dışında bir davaya bakılmasına olanak bulunmamaktadır.
İdari Yargılama Usulü Kanununda yalnızca menfaatleri ihlal edilenler tarafından idari işlemlere karşı iptal davası açılabileceği, idari sözleşmelerden dolayı açılacak davaların ise taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin olacağı açıkca düzenlenmiştir.
İptal davasının konusunu oluşturan idari işlemler; idarenin, kamu gücü kullanarak, idare işlevine ilişkin olarak yaptıkları ve çeşitli hak ve/veya yükümlülükler doğuran “tek yanlı” idare açıklamalarıdır. İmtiyaz sözleşmeleri ise yapısı gereği tarafların karşılıklı iradelerinin uyuşmasına bağlı olarak ortaya çıktığından, idari işlem kategorisinde değerlendirilmelerine olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yasanın 2. maddesinin (a) bendi kapsamında, sözleşmede taraf olmayan kişiler tarafından bir iptal davasına konu edilemezler. Ancak, Sözleşmenin çeşitli aşamalarında yapılan, sözleşme ilişkisinden ayrı olarak hukuki değer ifade eden idarenin tek yanlı işlemleri iptal davasına konu edilebilir.
Açıklanan nedenlerle, davacı tarafından imtiyaz sözleşmesinin iptal davasına konu edilmesi mümkün olmadığından, davanın incelenmeksizin reddi gerektiği oyu ile davanın esasının incelenerek reddi yolundaki karara karşıyım.