Danıştay Kararı 13. Daire 2005/63 E. 2005/3312 K. 28.06.2005 T.

13. Daire         2005/63 E.  ,  2005/3312 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/63
Karar No: 2005/3312

Davacı: 1-…
2-… A.Ş.
3-… A.Ş.
4-…
5-… A.Ş.
6-… Ltd. Şti.
7-… A.Ş.
Vekili : …
Davalı: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu
Vekili : …

Davanın Özeti: Davalı Kurum tarafından düzenlenen ve 31.12.2002 tarihli, 24888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar, Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in tamamının, ayrıca da, 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) ve (d) bentlerinin, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan, “… aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir. … projeden vazgeçilmesi halinde sözkonusu bedel iade edilmez.” ibarelerinin, 14. maddesinde yer alan, “Alkol ve alkollü içki üretim tesisinde bulunması gereken Sorumlu Yönetici; gıda, kimya, ziraat mühendisi ve eşdeğer fakültelerin, müfredatı fermantasyon, distilasyon gibi sektöre özel konuları içeren ilgili bölümlerinden, en az dört yıllık lisans veya yüksek lisans eğitimi alarak mezun olmalıdır.” hükmünün, 17. maddesinin, 21. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Tesis kurma izin bedeli, … şarap işletmelerinde, her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk lirası; … olarak hesaplanır.” ibarelerinin, aynı maddenin 3. fıkrasının, 23. maddesinde yer alan, “Her firma, üç aylık faaliyetini, … bir mali rapor halinde, en geç ilgili olduğu dönemi takip eden ayın son gününe kadar Kuruma verir.” ibarelerinin ve 24. maddesinin; 4733 sayılı Kanun’da genel olarak kurum ve kurul ile tütüncülüğe ilişkin düzenlemeler yapıldığı, diğer hususların yönetmeliklere bırakıldığı, anılan Yasa ile atıf yapılan 4250 sayılı Kanun’daki düzenlemelerin öncelikle uygulanması gerektiği, 4250 sayılı Kanunun 1. maddesinin son fıkrasında, şarap ve meyve şarapları üretiminin, maddenin diğer fıkralarındaki şartlar aranmaksızın, bu Yasa hükümlerine göre serbest olduğunun belirtildiği, bu düzenlemeyle kanun koyucunun ispirto ve ispirtolu içkiler ile bira ve şarap arasında bir ayrıma gittiği, yasal düzenlemenin bu açık hükmüne karşın, dava konusu Yönetmelikle, bira ve şarap üretim, dağıtım ve ticaretinin, diğer alkollü içkiler ile aynı mantık içerisinde değerlendirilerek, herhangi bir ayrıma gidilmeksizin ve Yasa’da öngörülen serbestliğin uygulanmasına dönük bir hüküm içermeksizin, belirgin kısıtlamalara tâbi tutulduğu, bu nedenle anılan Yönetmeliğin tümüyle Yasa’ya aykırılık teşkil ettiği, iptali istenen maddelerin ölçülülük ilkesine aykırılıklar içerdiği, bira ve şarap üretimi/dağıtımı/ticareti ile uğraşacak kişilerin, Yönetmeliğin 5. maddesi ile sulh ceza mahkemesince verilmiş cezalar dışında sabıkalarının olmaması gerektiği, muaccel vergi ve SSK borçlarının bulunmaması gerektiği yönünde yapılan sınırlamalar ile Yasa’da yer almayan sınırlandırma sebeplerinin Yönetmelikle düzenlendiği, taksirli suçlardan mahkûmiyetin engel kabul edildiği, vergi ve SSK borcu olanların, sektöre girememelerinin, ticari faaliyete Anayasanın öngörmediği engeller çıkarmak anlamına geldiği, gıda, kimya ve ziraat mühendisliği bölümleriyle yetinmeyip, bu bölümlerin müfredatı, fermantasyon, distilasyon gibi özel konuları içeren disiplinlerle sınırlandırılmasının, Türkiye gerçeklerine uygun düşmediği, izin bedellerinin tesisin toplam kapasitesine göre belirlenmesinin ölçülülük ilkesinin ihlâl edildiği noktalardan birisi olduğu, üreticilerden, üretmedikleri şarap için izin bedeli alınmasının yasal düzenlemeye ve ölçülülük ilkesine bariz bir şekilde aykırı olduğu, kapasiteye göre değil üretim miktarına göre izin bedeli alınması gerektiği, üç aylık rapor verme yükümlülüğünün bürokrasi ve kırtasiyecilikten öte bir işe yaramayacağı, Yönetmeliğin 24. maddesi ile suç ve ceza belirlemesi yapıldığı, tekrar yazım amaçlı olsa bile Yönetmelik hükmünde suç ve ceza olmaması gerektiği, 4250 sayılı Kanun’da öngörülen suç ve cezalar ile Yönetmelikte belirtilen suç ve cezalar arasında çelişki bulunduğu, Yönetmeliğin 4733 sayılı Kanun’da öngörülen suç ve cezayı tekrar etmişken, 4250 sayılı Kanun hükümlerini gözardı ettiği, Yönetmeliğin tamamının 4250 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Alkollü içkiler sektöründe 4250 sayılı Kanun’un özel Kanun niteliğinde olduğu, bu sektörde düzenleme görevi verilen kurumun, yetkilerinin neler olduğu hususunda ise, 4733 sayılı Kanun’un özel ve anılan Kanun’dan sonra ihdas edilen bir Kanun olduğu, 4250 sayılı Kanun’un 8. maddesinde yer alan kontrol yetkisinin varlığının, öncelikle o alanın düzenleneceğini gösterdiği, aynı Kanun’un 26. maddesine göre, ruhsatı iptal edebilecek tek merciin o ruhsatı veren idare olduğu, 19. maddesine göre alkol ve alkollü içki satışı için Tekel Genel Müdürlüğünden izin alınması gerektiği, 35. maddesine göre alkol ve alkollü içkiler sektöründe üretim, dağıtım, satış gibi faaliyetlere yönelik izinleri vermeye davalı kurumun yetkili olduğu, ruhsatı veren kurumun, bunun şartlarını da tespit edebileceği, anılan Kanunlar ile düzenlemelerin ayrıntısının kuruma bırakıldığı, üç aylık faaliyet raporunun istenmesinin, piyasanın izlenmesi için mutlak gerekli olduğu, ruhsat ve uygunluk belgeleri, tespit, tetkik ile devamlılık arz eden çeşitli hizmetlerin sunulması karşılığında bir bedel alınması ve bu bedelin, değişen ürüm miktarı yerine değişmeyen üretim kapasitesine göre belirlenmesinin yerinde ve ölçülü olduğu, Kanun’un 1. maddesindeki “bu maddede öngörülen şartlar aranmaksızın” ibarelerinin, sadece bu madde içerisinde yer alan şartlardan muaf tutan bir hüküm olduğu, bu hükmün şarap ve bira çeşidindeki alkollü içkilere yönelik mutlak serbestlik tanıyan bir hüküm olmadığı, Yönetmeliğin hiç bir hükmünün, hakkın özüne dokunan, çalışma ve sözleşme hürriyetini zedeleyen nitelikte görülemeyeceği, 31.12.2002 tarihli Yönetmelikle, dava konusu Yönetmeliğin 14. maddesine bir fıkra eklenerek, yıllık üretim kapasitesi bir milyon litrenin altında kalan şarap ve bira işletmelerinde “sorumlu yöneticilik” görevinin beş işletmeye kadar, aynı kişi tarafından yerine getirilebileceği şeklinde yapılan düzenleme ile küçük işletmelere daha fazla kolaylık getirildiği, ziraat fakültesinin örneğin ziraat makineleri bölümünde eğitim almış bir kişinin, fermantasyon, distilasyon ağırlıklı bir üretimde üstleneceği sorumlu yöneticilik görevinde yetersiz kalacağı, Yönetmeliğin 5/d fıkrasının vergi ve SSK primlerinin tahsiline yönelik olmayıp, sağlıklı ve düzenli işleyen bir piyasanın oluşması sağlanarak ve güvenli bir ticari ortam yaratılarak, haksız rekâbetin önlenmesinin amaçlandığı, 4733 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile verilen çerçeve yetkinin davalı kurum tarafından yönetmeliklerle doldurulduğu, dava konusu Yönetmeliğin de bu amaçla çıkarıldığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Dava, 26.09.2002 tarih ve 24888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar, Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 4250 sayılı Kanuna aykırı oluğu ileri sürülerek tümünün, ayrıca, 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, (d) bendinde yer alan, “İlgili vergi daireleri ve Sosyal Sigortalar Kurumundan son bir ay içinde alınmış muaccel vergi ve prim borcu bulunmadığına ilişkin belge” hükümleri ile 2. fıkrasında yer alan, “… aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir. … projeden vazgeçilmesi halinde sözkonusu bedel iade edilmez.” ibarelerinin, 14. maddesinde yer alan, “Alkol ve alkollü içki üretim tesisinde bulunması gereken Sorumlu Yönetici; gıda, kimya, ziraat mühendisi ve eşdeğer fakültelerin, müfredatı fermantasyon, distilasyon gibi sektöre özel konuları içeren ilgili bölümlerinden, en az dört yıllık lisans veya yüksek lisans eğitimi alarak mezun olmalıdır.” hükmünün, 17. maddesinin, 21. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Tesis kurma izin bedeli, … şarap işletmelerinde, her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk lirası; … olarak hesaplanır.” ibarelerinin, aynı maddenin 3. fıkrasının, 23. maddesinde yer alan, “Her firma, üç aylık faaliyetini, … bir mali rapor halinde, en geç ilgili olduğu dönemi takip eden ayın son gününe kadar Kuruma verir.” ibarelerinin, 24. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 5/c bendi ile 17. maddesi, 31.12.2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle, 24. maddesi ise 15.02.2005 tarih ve 25728 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değiştirildiğinden ve 21. maddesinin 3. fıkrası da, 04.06.2003 tarih ve 25128 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle yürürlükten kaldırıldığından, davanın bu hükümlerin iptali istemine yönelik kısmı hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, alkol ve alkollü içkilerin üretimine yönelik düzenlemeleri yaparak, halk sağlığını, tüketici ve üretici menfaatlerini koruyacak önlemleri belirlemektir.” hükmü yer almış, 2. maddesinde “Bu Yönetmelik, alkol ve alkollü içkilerin üretimine ilişkin izin, izleme, denetim usul ve esaslarını kapsar” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın 124. maddesi hükmü ile 4733 sayılı Kanun’un 9/B fıkrasındaki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, düzenleyici kurumların ilgili bulundukları sektörde düzenleme, denetleme görevi üstlendikleri, bu kuruluşların temel işlevinin, toplumsal ve ekonomik yaşamın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini, bir takım kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemek görevinin bulunduğu tartışmasızdır. Bu bağlamda, dava konusu Yönetmeliği yayımlamakla, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasası ile ilgili düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı kurumun, ilgili bulunduğu sektörde, Anayasa ve Kanunun kendisine tanıdığı bu yetkiyi kullandığı görülmektedir.
Davacılar tarafından, 4250 sayılı Kanunun 1. maddesinin son fıkrasına göre şarap üretim, fiyatlandırma, dağıtım ve satılmasının serbest olmasına karşın, dava konusu Yönetmelikle, anılan faaliyetlerin, diğer alkollü içkiler ile aynı kısıtlamalara tabi tutulmasının Yasa’ya aykırı olduğu öne sürülerek Yönetmeliğin tümünün iptali istenilmekte ise de, anılan hükümle, Kanunda sayılan şartları yerine getiremeyen firmaların ürettikleri ürünlerin fiyatlandırılması, satışı ve dağıtımı Tekel Genel Müdürlüğüne bırakılmış, üretimin denetimi konusunda anılan idareye yetki verilmemiştir. Bu durumda Kanunla yapılan düzenlemeden üretimin denetimsiz olduğu anlamı çıkarılamaz. Dava konusu Yönetmelikle, her türlü şarap ve meyve şaraplarının üretimine yönelik düzenlemeler yapıldığından, Yönetmelik genel anlamda, 4250 sayılı Kanuna aykırı bulunmamaktadır. Bu nedenle, Yönetmeliğin tümünün iptali istemi yerinde görülmemiştir.
Yönetmeliğin iptali istenilen maddelerindeki hükümlere gelince;
Anılan Yönetmeliğin 3. maddesinde, bu Yönetmeliğin, 4250 sayılı Kanun ile 4733 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.
Yönetmeliğin 5/d bendinde belirtilen, sektöre yeni girecek veya sektörde bulunup da yeni ürün üretmek isteyen firmalardan, muaccel vergi ve prim borcu bulunmadığına ilişkin belge istenmesi, sektörün düzenli işlemesi ve haksız rekabetin önlenmesi açısından önemli bulunduğundan, anılan düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Anılan maddenin 2. fıkrasında yer alan, dosyadaki belgelerin eksik bulunması halinde, aynı amaçla bir sonraki başvurunun, altı ay sonra yapılabileceği yolundaki düzenleme ise yukarıda belirtilen Kanunlarda yer almayan bir kısıtlama getirmektedir. Ayrıca düzenleme eksik belgeler arasında ayrım yapmaksızın herhangi bir belgesi eksik olanla birden fazla belgesi eksik olan firmaları aynı muameleye tâbi tutarak eşitsizliğe yol açmaktadır. Bir sonraki başvurunun neden altı ay sonra yapılabileceği hususunda da bir açıklama getirilmemiştir. Bu nedenle 5. maddenin 2. fıkrasında yer alan “… aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir.” hükmünde hukuka uyarlık görülmemiştir. Fıkranın devamında yer alan “…projeden vazgeçilmesi halinde sözkonusu bedel iade edilmez.” hükmünde ise, sektörün önemi göz önüne alındığında, altyapısı ve ciddi hazırlığı bulunan firmaların başvuruda bulunmalarının sağlanması amacını taşıdığı anlaşıldığından, hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 14. maddesinde yer alan, sorumlu yöneticinin eğitim durumu ile ilgili düzenleme, sektörde yapılan üretimin kalitesi ve ürünü kullanan tüketicinin sağlığı açısından önem taşıdığından, bu düzenleme de hukuka aykırı bulunmamıştır.
Diğer taraftan, anılan Yönetmeliğin 21. maddesinin 1. fıkrasında; “Tesis kurma izin bedeli, … şarap işletmelerinde, her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk lirası; … olarak hesaplanır.”hükmüne yer verilmiştir.
4733 sayılı Kanunun 3. maddesinin (c) fıkrasında, satış ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarların tespiti ile tescil, izin ve ruhsat harçlarının kurum tarafından tahsiline ilişkin işlemleri yürütmenin kurulun görevleri arasında olduğu, 5. maddesinde de mamul üretimi, satışı ve uygunluk satış belgesi başına alınacak tutar ile tescil izin ve ruhsat harçlarının kurumun gelirleri arasında yer aldığı belirtilirken, “mamul üretimi, satışı ve uygunluk belgesi” ve “tescil, izin ve ruhsat harçları” ibarelerine ayrı ayrı yer verilmesinden, “bedel” ve “harç” kavramlarının Kanun’daki ifadesiyle, birbirinden farklı kavramlar olduğu anlaşılmaktadır. Yönetmeliğin anılan maddesinde “Tesis kurma izin bedelin”den söz edilmiş, “izin harcı”ndan bahsedilmemiştir. Tesis kurma izin belgesi veya bedeline de Kanun’da yer verilmemiştir. Anayasanın 161 ve 167. maddelerine göre, vergi ve benzeri mali yükümlülükler dışında, ekonomik şartlara göre oluşturulan ve hizmetin konusunun, bu hizmetlerin idamesi için gerekli olduğu takdirde, bu kamu hizmetlerinden doğrudan doğruya yararlanma karşılığı, kişilerden alınan bir bedel olarak ek mali yükümlülükler yasa konusu olabilecektir. Bu nedenle, Kanunda yer alması gereken tesis kurma izin bedelinin, Yönetmelikle düzenlenmesi, Anayasada yer alan anılan hükümlere aykırıdır. Bu durumda Yönetmeliğin 21. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Tesis kurma izin bedeli, … şarap işletmelerinde, her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk lirası; … olarak hesaplanır.” ibarelerinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 23. maddesinde yer alan, firmalar tarafından düzenlenecek üç aylık faaliyet raporunun, en geç ilgili olduğu dönemi takip eden ayın son gününe kadar kuruma verilmesi gerektiğine dair düzenleme, davacı tarafından iddia edildiği gibi bir kırtasiyecilik değil, sektörü düzenlemek ve denetlemekle görevli ve yetkili bulunan davalı kurum tarafından, üretimin her aşamasının kontrolünü sağlamaya yönelik bulunduğundan, bu düzenlemede de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, “…aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir.” ibareleri ile 21. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Tesis kurma izin bedeli, … şarap işletmelerinde, her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk lirası; … olarak hesaplanır.” ibarelerinin iptali, aynı Yönetmeliğin 5/c bendi ile 21/3. fıkrası ve 17., 24., maddelerinin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı, Yönetmeliğin iptali istenilen diğer hükümleri yönünden ise, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : Dava, 26.9.2002 tarih ve 24888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar, Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin (c), (d) bentleri ile son paragrafında yer alan, “…… aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir….. projeden vazgeçilmesi halinde söz konusu bedel iade edilmez.” ibarelerinin, 14. maddesinin 1. cümlesinin, 17. maddesinin, 21. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Tesis kurma izin bedeli, …. şarap işletmelerinde, her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk Lirası …… olarak hesaplanır.” ibaresi ile 3. fıkrasında yer alan “üretim izinlerinin yıllık olarak yenilenmesi sırasında, tesisin yıllık denetim sonucuna ve varsa tadilat projesine göre belirlenen güncel üretim kapasitesine göre hesaplanacak üretim izin bedeli kadar izin yenileme bedeli alınır.” hükmünün, 23. maddesinde yer alan, “Her firma üç aylık faaliyetini ….. bir mali rapor halinde en geç ilgili olduğu dönemi takip eden ayın son gününe kadar Kuruma verir.” ibaresinin, 24. maddesinin ve 4250 sayılı Yasanın amaç ve iradesine aykırı şekilde düzenlendiği nedeniyle tamamının iptali istemiyle açılmıştır.
Davacıların, 4250 sayılı Kanunun 1. maddesinin son fıkrasına göre şarap üretim, dağıtım ve ticaretinin serbest olmasına karşın dava konusu yönetmelik ile diğer alkollü içkiler ile aynı kısıtlamalara tabi tutulmasının yasaya aykırı olduğu nedeniyle yönetmeliğin tümünün iptali istemi, anılan hükmün aynı maddede yer alan şartların şarap üretimi, fiyatlandırılması, dağıtımı ve satılması yönünden aranmayacağı anlamında olması, 3.1.2002 tarih ve 4733 sayılı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasının (d), (e), (k), (l) bentleri ile 9. maddesinin (B) fıkrası ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu hükümlerine göre, davalı Kurumun şarapların üretim tesisleri ile ilgili düzenleme yapabileceğinin açık bulunması karşısında yerinde görülmemiştir.
31.12.2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 5/c ve 17. maddelerinin değiştirilmesi, 4.6.2003 tarih ve 25128 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile dava konusu Yönetmeliğin 21/3 maddesinin yürürlükten kaldırılması, 15.2.2005 tarih ve 25728 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 24. maddesinin değiştirilmesi nedeniyle davanın anılan hükümlere ilişkin kısmı ortadan kalktığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
Davanın, Yönetmeliğin iptali istenen diğer hükümlerine ilişkin kısmına gelince;
Dava konusu Yönetmelik, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile 3.1.2002 tarih ve 4733 sayılı Kanuna dayanılarak, alkol ve alkollü içkilerin üretimine yönelik düzenlemeleri yaparak, halk sağlığını, tüketici ve üretici menfaatlerini koruyacak önlemleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuştur.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun değişik 1. maddesinin 1. fıkrasınında, bu Kanunun amacının, her türlü ispirto ve ispirtolu içkilerin üretimi, iç ve dış alım ve satımı, dağıtımı ve fiyatlandırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, 2. fıkrasında, kamu kurum ve kuruluşlarına mer’i mevzuatla denetim, kontrol ve diğer hususlarda verilen yetkiler saklı kalmak kaydıyla 1. fıkradaki faaliyetlere ilişkin iş ve işlemlerin TEKEL Genel Müdürlüğü tarafından yürütüleceği öngörülmüş, 3. fıkrada ithalatçı ve üretici firmalarla ilgili belirli koşullar getirilmiş, 4. fıkrasında, bira ve şarapların üretim, fiyatlandırma dağıtım ve satılmasının bu maddede öngörülen şartlar aranmaksızın bu Kanun hükümlerine göre serbest olduğu kurala bağlanmış, 3. maddesinde, ispirto ve ispirtolu içkilerin Türk Gıda Kodeksine uygun olarak üretilmesinin şart olduğu belirtilmiş, 35.maddesinde, ispirto ve ispirtolu içki fabrika, imalathanelerini işletmek hakkının inhisar idaresinden müsaade almaksızın başkasına devredilemeyeceği hükme bağlanmış, 36. maddesinde, ispirto ve ispirtolu içki fabrika, imalathanelerinde ancak müsaade edilen maddelerin imal ve imla edilebileceği öngörülmüştür.
3.1.2002 tarih ve 4733 sayılı Kanunun 2. maddesi ile, bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuş, Kurul’un Kurumun karar organı olduğu belirtilmiş, 3. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde; 4207 sayılı Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, (e) bendinde; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeler yapmak, (k) bendinde, 4250 sayılı Kanun ile Genel Müdürlüğe verilmiş olan görevleri yürütmek, (l) bendinde; görev alanı ile ilgili konularda gerekli gördüğü her türlü bilgiyi, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal ve hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bunların her türlü birliklerinden istemek, Kurulun görevleri sırasında sayılmış, 9.maddesinin (B) fıkrasında, 4250 sayılı Kanun ile bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği belirtilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 5/d maddesinde, “ilgili vergi daireleri ve Sosyal Sigortalar Kurumundan son bir ay içinde alınmış muaccel vergi ve prim borcu bulunmadığına ilişkin belge” alkol ve alkollü içki sektörüne yeni üretici olarak girecek, mevcut üretimini farklı kategoride bir alkollü içki üretimine dönüştürecek veya mevcut üretimine farklı katagoride bir alkollü içki ekleyecek gerçek ve tüzel kişilerin izin taleplerine eklenecek belgeler arasında sayılmış olup sözü edilen belgelerin gerek kamu sağlığı gerekse vergi gelirleri açısından hassas konumda olan alkollü içkiler piyasasının sağlıklı ve düzenli olarak işlemesini sağlamak amacıyla getirildiği, bu haliyle yasa hükümlerine ve hukuka aykırılığı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Anılan Yönetmeliğin 5. maddesinin son paragrafında, eksik bulunan dosyalar bir ay içinde tamamlanmaz ise başvuruların işleme konulmayacağı ve aynı amaçla bir sonraki başvurunun altı ay sonra yapılabileceği, eksik bulunan dosyaların bir ay içinde tamamlanmaması veya projeden vazgeçilmesi halinde başvuru sırasında alınan tesis kurma izin bedelinin dörtte biri tutarındaki başvuru bedelinin iade edilmeyeceği yolunda düzenleme yapıldığı görülmektedir.
Sözü edilen düzenlemenin, alkollü içki sektörüne yeni üretici olarak girecek, mevcut üretimini farklı kategoride bir alkollü içki üretimine dönüştürecek veya mevcut üretimine farklı katagoride alkollü içki ekleyecek gerçek ve tüzel kişilerin, izin başvurularının eksiksiz olarak yapılmasını sağlamak, verilen bir aylık süreye rağmen eksikliklerini tamamlamayanlara yaptırım öngörmek suretiyle gereksiz zaman ve emek kaybını önlemek amacıyla yapıldığı sonucuna varılmakla hizmetin gerekleri ile hukuka aykırılığı bulunmamıştır.
Alkollü içki üretim tesisinde bulunması gereken “Sorumlu Yöneticinin” gıda, kimya ziraat mühendisliği ve eşdeğer fakültelerin müfredatı fermantasyon, distilizasyon gibi sektöre özel konuları içeren ilgili bölümlerinden en az dört yıllık lisans mezunu olma koşulunu içeren Yönetmeliğin 14. maddesi hükmünün, alkollü içki üretimi konusunda yeterli eğitim almış kişilerin bu görevde istihdam edilerek üretimin sağlıklı yapılmasını sağlamak amacıyla getirildiği anlaşıldığından hukuka aykırılığı görülmemiştir.
Davacılar tarafından, yönetmeliğin 21. maddesinin, şarap işletmelerinde her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk Lirası tesis kurma bedeli alınacağına ilişkin hükmün, üretim miktarına göre izin bedeli alınabilecek iken ölçülülük ilkesine aykırı olarak kapasiteye göre izin bedeli alındığı öne sürülerek iptali istenilmiş ise de, anılan hükümle alınan izin bedelinin tesis kurma ile ilgili olması, başvuru anında dörtte birinin tahsil edilmesi, istenen bedelde ölçüsüzlük görülmemesi karşısında anılan iddiaya itibar edilmemiştir.
Dava konusu yönetmeliğin 23. maddesinde yer alan ve iptali istenen, her firmanın üç aylık faaliyetlerini bir mali rapor halinde en geç ilgili olduğu dönemi takip eden ayın son gününe kadar Kuruma vereceğine ilişkin hükmün, 4733 sayılı Yasanın 3/l maddesinin Kurul’a tanıdığı yetki çerçevesinde piyasanın izlenmesi amacıyla getirildiği görülmekte olup yasaya aykırılığı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın Yönetmeliğin 5/c, 17, 21/3, 24. maddelerine ilişkin kısmı yönünden konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, diğer kısımları yönünden yasal dayanağı bulunmadığından reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 28.06.2005 tarihinde davacı tarafın gelmediği, davalı kurum vekili Av. …’un geldiği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra, gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenip, gereği görüşüldü;
Dava, 26.09.2002 tarih ve 24888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Alkol ve Alkollü İçki Tesislerinin Haiz Olmaları Gereken Teknik Şartlar, Kurulmaları, İşletilmeleri ve Denetlenmelerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 4250 sayılı Kanuna aykırı oluğu ileri sürülerek tümünün, ayrıca, 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan, “Başvuru sahibi ve firmanın en yüksek karar organı başkan ve üyelerinin, 4250 sayılı Kanuna muhalefetten ve sulh ceza mahkemelerince verilmiş olanlar haricinde herhangi bir suçtan hüküm giymediklerini belirtir Cumhuriyet Savcılıklarından son altı ay içinde alınmış Adli Sicil Belgesi”, (d) bendinde yer alan, “İlgili vergi daireleri ve Sosyal Sigortalar Kurumundan son bir ay içinde alınmış muaccel vergi ve prim borcu bulunmadığına ilişkin belge” hükümleri ile 2. fıkrasında yer alan, “… aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir. … projeden vazgeçilmesi halinde sözkonusu bedel iade edilmez.” ibarelerinin, 14. maddesinde yer alan, “Alkol ve alkollü içki üretim tesisinde bulunması gereken Sorumlu Yönetici; gıda, kimya, ziraat mühendisi ve eşdeğer fakültelerin, müfredatı fermantasyon, distilasyon gibi sektöre özel konuları içeren ilgili bölümlerinden, en az dört yıllık lisans veya yüksek lisans eğitimi alarak mezun olmalıdır.” hükmünün, 17. maddesinde yer alan, “Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesine göre tamamlanmış başvurular, ilgili mevzuat, ülkenin pazar yapılanması ve toplum sağlığı gerekleri, işin rasyonel ölçütleri, ürün ve piyasaya sunum kalitesi, tüketici talepleri ve diğer ticari ve ahlâkî değerlendirmeler gözetilerek, en geç üç ay içinde Kurum tarafından değerlendirilir ve Kurul tarafından karara bağlanır.” hükmünün, 21. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Tesis kurma izin bedeli, … şarap işletmelerinde, her bin litre proje kapasitesi başına dört milyon Türk lirası; … olarak hesaplanır.” ibarelerinin, aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan, “Üretim izinlerinin yıllık olarak yenilenmesi sırasında, tesisin yıllık denetim sonucuna ve varsa tadilat projesine göre belirlenen güncel üretim kapasitesine göre hesaplanacak üretim izin bedeli kadar izin yenileme bedeli alınır.” hükmünün, 23. maddesinde yer alan, “Her firma, üç aylık faaliyetini, … bir mali rapor halinde, en geç ilgili olduğu dönemi takip eden ayın son gününe kadar Kuruma verir.” ibarelerinin, 24. maddesinde yer alan, “Kuruluş ve faaliyet izni almadan alkol, alkollü karışım veya alkollü içki üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenlere, işyerleri veya ikametgahlarında sözkonusu maddeleri üretenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikiyüzyirmibeş milyon Türk Lirasından az olmamak üzere mamulatın piyasa değerinin on katı tutarında ağır para cezası verilir.
Belirtilen fiilleri işleyenlere yardım edenler hakkında asıl faillere verilecek cezaların yarısı hükmolunur. Bu fiillere katılan memur ve görevliler de asıl failler gibi ceza görürler.
Bu Yönetmelik uyarınca yapılan işlemler sırasında, dosyaların hazırlanması, projelerin gerçekleştirilmesi ve faaliyetin sürdürülmesinde başvuru veya izin sahibinin gerçek dışı beyanda bulunduğunun belirlenmesi halinde, başvuru dosyası işlemden kaldırılır veya izin iptal edilir.” hükümlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 5/c bendi ile 17. maddesi, 31.12.2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle, 24. maddesi ise 15.02.2005 tarih ve 25728 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değiştirildiğinden ve 21. maddesinin 3. fıkrası da, 04.06.2003 tarih ve 25128 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle yürürlükten kaldırıldığından, davanın bu hükümlerin iptali istemine yönelik kısmı hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmıştır.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Hakkında Kanunun 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı her türlü ispirto ve ispirtolu içkilerin üretimi, iç ve dış alım ve satımı, dağıtımı ve fiyatlandırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Kamu kurum ve kuruluşlarına mer’i mevzuatla denetim, kontrol ve diğer hususlarda verilen yetkiler saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki faaliyetlere ilişkin iş ve işlemler Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri (Tekel) Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür. Tekel Genel Müdürlüğü bu Kanunla kendisine verilen görevleri doğrudan veya bağlı ortaklıklar kurmak suretiyle yerine getirir.
İthalatçı firmaların, ülke genelinde kuruluş yeri nerede olursa olsun her satıcının sipariş verdiği ürünleri yerinde teslim etmeleri üretici firmaların ise en az bir milyon litre yıl kapasiteli yeni teknoloji ile kurulmuş entegre tesis kurmaları şarttır. Yıllık en az bir milyon litre yıl ayrı ayrı üretim, satış veya dış alım miktarına ulaşan firmalar, bu faaliyetlerini yürütmek ve fiyat belirlemekte serbesttirler. Bu şartları yerine getiremeyen firmaların ürettikleri veya ithal ettikleri ispirto ve ispirtolu içkilerin fiyatlandırılması, satış ve dağıtımı Tekel Genel Müdürlüğü eliyle yapılır. Yurt içinde üretilen veya ithal edilen ürünler arasında ayrım yapılmaz.
Üçüncü fıkrada belirlenen şartların yerine getirilip getirilmediğinin tespiti ve takibi doğrudan Tekel Genel Müdürlüğü tarafından yapılır.
Bira ve her türlü şarap ve meyve şaraplarının üretimi, fiyatlandırılması, dağıtılması ve satılması ile viski ve tabii köpüren şarapların ithali, fiyatlandırılması, dağıtılması ve satılması bu maddede öngörülen şartlar aranmaksızın, bu Kanun hükümlerine göre serbesttir. Kısmen tahammür etmiş olmakla beraber, içki vasfını haiz bulunmayan şıra ve boza gibi maddeler bu Kanun kapsamı dışındadır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Davacılar tarafından, 4250 sayılı Kanunun 1. maddesinin son fıkrasına göre şarap üretim, fiyatlandırma, dağıtım ve satılmasının serbest olmasına karşın, dava konusu Yönetmelikle, anılan faaliyetlerin, diğer alkollü içkiler ile aynı kısıtlamalara tabi tutulmasının Yasa’ya aykırı olduğu öne sürülerek Yönetmeliğin tümünün iptali istenilmekte ise de, anılan hükümle, Kanunda sayılan şartları yerine getiremeyen firmaların ürettikleri ürünlerin fiyatlandırılması, satışı ve dağıtımı Tekel Genel Müdürlüğüne bırakılmış, davalı idarenin ise firmaların üretiminin denetimi konusunda yetkili olduğu sonucuna varılmıştır. Kanunla yapılan düzenlemeden üretimin denetimsiz olduğu anlamı çıkarılamayacağı nedeniyle Yönetmelikle, her türlü şarap ve meyve şaraplarının üretimine yönelik düzenlemeler yapıldığından, Yönetmelik genel anlamda, 4250 sayılı Kanuna aykırı bulunmamaktadır. Bu nedenle, Yönetmeliğin tümünün iptali istemi yerinde görülmemiştir.
Yönetmeliğin iptali istenilen maddelerindeki hükümlere gelince;
Anılan Yönetmeliğin 3. maddesinde, bu Yönetmeliğin, 4250 sayılı Kanun ile 4733 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.
4250 sayılı Kanunun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde yukarıda belirtilen hükümlere yer verilmiş, 36. maddesinde ise “İspirto ve ispirtolu içki fabrika, imalathane ve imlahanelerinde ancak müsaade edilen maddeler imal ve imla edilir. Bunlardan başka ispirto ve ispirtolu içki yapılmasına yarayabilen diğer maddelerin fabrika, imalathane ve imlahanelere sokulması yasaktır. Buna aykırı hareket edenlerden yirmi beş liradan üç yüz liraya kadar ağır para cezası alınır.” hükmü yer almıştır.
4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesinde, Kanun’un amacının, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılması ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulmasına, bu Kurumun görev ve yetkilerinin düzenlenmesine ve tütün ve tütün mamullerinin Türkiye’de üretimine, iç ve dış alım ve satımına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, 3. maddesinde, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak, bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeleri yapmak, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve diğer kanunlar ile Genel Müdürlüğe verilmiş olan görevleri yürütmek Kurumun diğer görevleri arasında sayılırken; 5. maddesinin (b) fıkrasında da, mamul üretimi, satışı ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarın, (c) fıkrasında, tescil, izin ve ruhsat harçlarının Kurum’un gelirleri arasında bulunduğu belirtilmiştir. Aynı Yasa’nın 9/B maddesinde, tütün ve tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin iç ve dış ticareti, sigara fabrikalarının kurulmasının izin ve şartları, üretilecek tütün mamullerinin teknik özelliklerinin belirlenmesi, üretim şartını karşılamayan firma mamullerinin fiyatlandırılması, dağıtılması, satışı ve kontrolü ile bayilikler verilmesi, üretici tütünlerinin yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile alınıp satılması, açık artırma başlangıç fiyatının teknik olarak saptanması, Dünyada ve Türkiye’deki gelişmeler dikkate alınarak, açık artırma başlangıç fiyatını tespitte kullanılan oranın yüzde elliye kadar artırılması ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili diğer usul ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükmü getirilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, alkol ve alkollü içkilerin üretimine yönelik düzenlemeleri yaparak, halk sağlığını, tüketici ve üretici menfaatlerini koruyacak önlemleri belirlemektir.” hükmü yer almış, 2. maddesinde “Bu Yönetmelik, alkol ve alkollü içkilerin üretimine ilişkin izin, izleme, denetim usul ve esaslarını kapsar” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın söz konusu hükmü ile 4733 sayılı Kanun’un 9/B fıkrasındaki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, düzenleyici kurumların ilgili bulundukları sektörde düzenleme, denetleme görevi üstlendikleri, bu kuruluşların temel işlevinin, toplumsal ve ekonomik yaşamın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini, bir takım kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemek görevinin bulunduğu tartışmasızdır. Bu bağlamda, dava konusu Yönetmeliği yayımlamakla, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasası ile ilgili düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı kurumun, ilgili bulunduğu sektörde, Anayasa ve Kanunun kendisine tanıdığı bu yetkiyi kullandığı görülmektedir.
Yönetmeliğin 5/d bendinde belirtilen, sektöre yeni girecek veya sektörde bulunup da yeni ürün üretmek isteyen firmalardan, muaccel vergi ve prim borcu bulunmadığına ilişkin belge istenmesi, sektörün düzenli işlemesi ve haksız rekabetin önlenmesi açısından önemli bulunduğundan, anılan düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Anılan maddenin 2. fıkrasında yer alan, dosyadaki belgelerin eksik bulunması halinde, aynı amaçla bir sonraki başvurunun, altı ay sonra yapılabileceği yolundaki düzenleme ise yukarıda belirtilen Kanunlarda yer almayan bir kısıtlama getirmektedir. Ayrıca düzenleme eksik belgeler arasında ayrım yapmaksızın herhangi bir belgesi eksik olanla birden fazla belgesi eksik olan firmaları aynı muameleye tâbi tutarak eşitsizliğe yol açmaktadır. Bir sonraki başvurunun neden altı ay sonra yapılabileceği hususunda da bir açıklama getirilmemiştir. Bu nedenle 5. maddenin 2. fıkrasında yer alan “… aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir.” hükmünde hukuka uyarlık görülmemiştir. Fıkranın devamında yer alan “…projeden vazgeçilmesi halinde sözkonusu bedel iade edilmez.” hükmünde ise, sektörün önemi göz önüne alındığında, altyapısı ve ciddi hazırlığı bulunan firmaların başvuruda bulunmalarının sağlanması amacını taşıdığı anlaşıldığından, anılan mevzuata ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin 14. maddesinde yer alan, sorumlu yöneticinin eğitim durumu ile ilgili düzenleme, sektörde yapılan üretimin kalitesi ve ürünü kullanan tüketicinin sağlığı açısından önem taşıdığından, bu düzenlemede de anılan mevzuata ve hukuka aykırı bulunmamıştır.
Yönetmeliğin 21. maddesinde yer alan, tesis kurma izin bedelinin projedeki kapasiteye göre belirleneceği yönündeki hüküm, tesis kurma izin bedeli, başvuru sırasında alındığına göre, kapasiteye göre alınması, objektif ve ölçülü bir düzenleme olup hukuka aykırı bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 23. maddesinde yer alan, firmalar tarafından düzenlenecek üç aylık faaliyet raporunun, en geç ilgili olduğu dönemi takip eden ayın son gününe kadar kuruma verilmesi gerektiğine dair düzenleme, davacı tarafından iddia edildiği gibi bir kırtasiyecilik değil, sektörü düzenlemek ve denetlemekle görevli ve yetkili bulunan davalı kurum tarafından, üretimin her aşamasının kontrolünü sağlamaya yönelik bulunduğundan, bu düzenlemede de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “…aynı amaçla bir sonraki başvuru altı ay sonra yapılabilir.” ibarelerinin iptaline, aynı maddenin 5/c bendi ile 21/3. fıkrası ve 17., 24., maddelerinin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Yönetmeliğin iptali istenilen diğer hükümleri yönünden ise, davanın reddine, yargılama giderlerinin yarısı olan …-YTL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan …-YTL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …- YTL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacı vekiline, …-YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 28.06.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.