13. Daire 2005/556 E. , 2005/947 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/556
Karar No: 2005/947
Temyiz İsteminde Bulunan: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Vekili: …
Karşı Taraf: …A.Ş.
Vekilleri: …
İstemin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10.maddesinin 1.fıkrasında İfade Özgürlüğü tanımlanmış,2.fıkrasında ise;meşru müdahale nedenleri açık ve sınırlı sayıda tespit edilmiş, “Yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması” ile “Başkalarının şöhret ve haklarının korunması” özel önemleri nedeniyle bu sınırlamalar içinde yer almıştır. Kişiler hakkındaki henüz iddia düzeyindeki açıklamalara, kişilerin kendilerine söz hakkı da tanınmadan tek yanlı olarak yer verilmesi; kişilerin onurlarını ve şöhretlerini zedeleyeceği ve yargı erkinin fonksiyonunu anlamsızlaştıracağı gibi, en azından suçlayanların suçlananlardan daha “değerli” ve “dürüst” olduğu kabulünü yaratır ki, bunun kabulü söz konusu olamaz.
Haber programında yer alan bu tarz ifadeler kim tarafından söylenirse söylensin ve hatta sunucunun sadece aktarmakla yetinmesinin yayıncının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı açık olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Belirtilen gerekçelerle temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirkete ait ” … ” logosuyla yayın yapan televizyon kuruluşunda 8.7.2002 tarihinde yayınlanan “…” nde yer alan “… Skandalı” başlıklı haber nedeniyle, 3984 sayılı Yasa’nın 4.maddesinin (k) bendinde düzenlenen yayın ilkesinin ihlal edildiği öne sürülerek, yayın kuruluşunun uyarılmasına ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 31.7.2002 tarihli kararının tebliğine ilişkin 8.8.2002 tarih ve 2002/1302-6700 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; dava konusu ifadelerin yer aldığı yayın bandının izlenmesinden, davacı yayın kuruluşunun haber niteliğindeki bir olayı izleyicilere aktardığı, her hangi bir kişiyi veya kurumu suçluymuş gibi göstermediği, olayda adı geçen kişiler hakkında söylenen hususları “öne sürülen iddialar” şeklinde, haber olarak verdiği anlaşıldığı bu haliyle de söz konusu yayın ilkesinin ihlal edilmediği sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Düşünceyi Açıklama ve Haber Alma Özgürlüğü Başlıklı 9.Bölümündeki, İfade Özgürlüğüne ilişkin 10.maddede; “1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda gerekli tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, nizamın sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlâkın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin açığa vurulmasının önlenmesi veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngürülen bazı merasime, koşullara, sınırlamalara veya yaptırımlara bağlanabilir.” kuralı yer almaktadır.
Sözleşmenin 10. maddesinin 2. fıkrası ile meşru müdahale nedenleri açık ve sınırlı sayıda tespit edilmiş, ” yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması” ile “başkalarının şöhret ve haklarının korunması” na özel önemleri nedeniyle bu sınırlamalar içinde yer verilmiştir.
Anayasa’nın Kişilik Hakları ve Ödevleri Başlıklı 2.Bölümünde yer alan 38.maddesinde; Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimsenin suçlu sayılamayacağı hükme bağlanmıştır.
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4756 sayılı Kanunla değişik 4.maddesinin (k) bendinde de; “suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilan edilmemesi veya suçluymuş gibi gösterilmemesi…” kuralı yayın ilkeleri arasında sayılmıştır. Ayrıca 04.11.1993 tarih ve 3915 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve Bakanlar Kurulu’nca 22.11.1993 tarih ve … sayılı kararla onaylanan “Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi”nin “Yayıncının sorumlulukları” başlıklı 7.maddesinin 1.fıkrasında, “program hizmetlerinin sunuş ve içerik bakımından bütün unsurları insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olacaktır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile deşifre metinlerinin incelenmesinden, davacı yayın kuruluşunca 8 Temmuz 2002 tarihinde saat 13:00 – 13:22 arasında yayınlanan “…” “… Skandalı” başlıklı bir habere yer verildiği, spikerin “… Adliyesi’nde rüşvet skandalı sayın seyirciler. Adliye’de 6 yıl içinde 7 milyon dolar rüşvet dağıtıldığı öne sürülüyor. İddianın sahiplerinden biri de Başsavcılık Sekreteri” şeklinde sunduğu haberde, “…, bir uyuşturucu operasyonu kapsamında gözaltına alındığı günlerde, ben kızını çıkarırım diyerek annesinden iki bilezik alan …’den şikayetçi olunca, … Adliyesi karıştı … ‘ın şikayetçi olduğu … poliste, bazı savcı ve hakimleri suçlayan 29 sayfalık itirafın ardından tutuklandı. O andan sonra da yeni bir skandal sahnelendi. Dosyaya eklenen sahte bir dilekçe ile serbest bırakıldı. … 29 sayfalık dilekçesinde; …” ifadeleri ile, konu ile ilgili olarak çok gizli bir soruşturmanın yürütüldüğü açıklamasına yer verildiği anlaşılmıştır.
Kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın, somut olayda soruşturması daha devam eden bir konuda, henüz iddia düzeyindeki açıklamalara, kişilerin kendilerine söz hakkı da tanınmadan tek yanlı olarak yer verilmesi; kişilerin onurlarını ve şöhretlerini zedeleyeceği ve yargı erkinin fonksiyonunu anlamsızlaştıracağı gibi, en azından suçlayanların suçlananlardan daha “değerli” ve “dürüst” olduğu kabulünü yaratır ki, bunun kabulü söz konusu olamaz.
Hiç şüphesiz eleştiri demokratik bir toplumun temel değerlerindendir ve üzerinde konuşulamayacak hiçbir kurum yoktur. Ancak, yargıya olan güveni zayıflatacak ve yargı otoritesinin görevini yaparken çekingen davranmasına neden olacak davranış, eylem ve “yayınların” eleştiri ve haber niteliği taşıdığı söylenemez.
Öte yandan, haber programında “öne sürülüyor” “iddia ediyor” şeklinde ifadelerle konunun aktarılmasının da yayıncının sorumluluğunu ortada kaldırmayacağı açıktır.
Yukarıda belirtilen değerlendirmeler karşısında, içeriği aktarılan yayın nedeniyle 3984 sayılı Yasa’nın değişik 4.maddesinin ( k ) bendinde belirlenen yayın ilkesinin ihlal edildiğinin kabulü gerektiğinden, özetlenen gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar veren mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E. … , K: … sayılı kararın,2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanunu’nun 49.maddesi uyarınca bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının anılan Mahkemeye gönderilmesine, 22.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.