Danıştay Kararı 13. Daire 2005/442 E. 2005/779 K. 15.02.2005 T.

13. Daire         2005/442 E.  ,  2005/779 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/442
Karar No: 2005/779

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı
Karşı Taraf: … A.Ş.
Vekili: …

İstemin Özeti: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir

Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi: Olayda, bir yandan tespit edilmiş bulunan mevzuata aykırı işlemler için hem 97-32/21 sayılı, hem de 2002-32/27 sayılı Tebliğlerde 15 gün süre ile faaliyetin durdurulması yönünde yaptırım öngörülmüş olması, öte yandan uyarı kararının yeni tebliğin yürürlükte olduğu dönemde verilmiş bulunması nedeniyle dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, Mahkemece iptali yönünde verilen kararın bozluması gerekeceği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Döviz alım-satım işi ile uğraşan davacının iş yerinin faaliyetinin 15 gün süre ile durdurulmasına ilişkin … Valiliği Kambiyo Müdürlüğü işlemini, davacının döviz alım belgesi düzenlemediğinin tespiti üzerine uyarıldığı, ikinci tespitten sonra dava konusu işlemin tesis edildiği, ancak bu işlemin dayandığı 2002-32/27 sayılı Tebliğin ilk uyarıdan sonra yürürlüğe girdiği gerekçesiyle iptal eden … İdare Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 sayılı Kararın 21. maddesinde, bu karara aykırı davranan müesseselerin ilk tespitte uyarılacağı, bu eylemlerin bir takvim yılı içinde ikinci defa tespitinde 15 gün döviz alım-satım faaliyetinden men edileceği kuralı bulunmaktadır. Bu kurala koşut bir kural mülga 97-32/21 sayılı Tebliğde de yer almıştı. 11.5.2002 tarihinde yürürlüğe giren 2002-32/27 sayılı Tebliğin 13. maddesinde de 32 sayılı Kararda yer alan kural aynen tekrarlanmıştır.
Bu durumda, dosyanın incelenmesinden döviz alım belgesi düzenlememek eylemi açıkça anlaşılan davacının eylemi, 2002-32/27 sayılı Tebliğin yürürlüğünden önce de olsa bunun hem o tarihteki mevzuat uyarınca yaptırımı bulunduğundan hem de uyarı kararı 2002-32/27 sayılı Tebliğin yürürlük tarihinden sonra verildiğinden, davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık saptanmamıştır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, döviz alım-satım faaliyetinde bulunan davacının 2002 yılı içinde iki kez mevzuata aykırı fiilinin tespit edildiğinden bahisle 15 gün süre ile faaliyetinin durdurulmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; işlemin dayanağı olan 32 sayılı Karar’a ilişkin 2002-32/27 sayılı Tebliğ’in yürürlük tarihinden önce yapılan ilk tespitin bu Tebliğ’in 13. maddesinde öngörülen anlamda uyarı gerektiren birinci tespit olarak nitelendirilemeyeceğinden işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, davalı Hazine Müsteşarlığı’nca bu karar temyiz edilmiştir.
Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’ın 21. maddesinin son fıkrasında kambiyo mevzuatına olan aykırılıkları ya da bu Karar’da belirtilen yükümlülükleri yerine getirmediği tespit edilen yetkili müesseselerin dövize ilişkin işlemlere aracılık etme yetkisinin Bakanlıkça kısmen veya tamamen kaldırılabileceği belirtilmiştir.
32 sayılı Karar’a göre faaliyet göstermek üzere yetkili müesseselerin kurulmasına, şube açmalarına, faaliyet ve denetimlerine dair esasları düzenleyen 97-32/21 sayılı Tebliğ’in 12.maddesinde ise yetkili müesseselerin her bir işlem itibariyle döviz alımlarında “Döviz Alım Belgesi”, döviz satımlarında “Döviz Satım Belgesi” düzenleyecekleri kurala bağlanmış, aynı Tebliğ’in 13. maddesinde ise, mevzuat hükümlerine aykırı işlem yaptığı tespit edilen yetkili müesseselerin 1567 Sayılı Kanun’a ilişkin 32 sayılı Karar’ın 21. maddesi uyarınca ilk tespitte uyarılacakları, bir takvim yılı içinde ikinci bir tespit halinde 15 gün süre ile alım-satım faaliyetinden men edilecekleri ifade edilmiştir.
97-32/21 sayılı sözkonusu Tebliğ, 11.05.2002 tarih ve 24752 Sayılı Resmi Gezete’de yayımlanan 2002-32/27 sayılı Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmıştır. 2002-32/27 sayılı Tebliğ’in 12. ve 13.maddelerinde ise yukarıdaki düzenlemeler aynen yapılmıştır. Aradaki tek fark, eski Tebliğ’in 13. maddesinde “mevzuat hükümlerine aykırı işlemlerin bir takvim yılı içerisinde ikinci defa tespitinde” şeklindeki ifadenin yeni Tebliğ’e “ilk tespitten itbaren bir yıl içinde” ibaresi ile, değiştirilerek konulmuş olmasıdır.
Dava konusu olayda, davacının döviz alım-satım faaliyetinde bulunurken birincisi 03.05.2002, ikincisi 22.06.2002 tarihlerinde olmak üzere, mevzuata aykırı işlem yaptığının iki kez tespit edildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İlk tespit tarihinde yürürlükte bulunan 97-32/21 sayılı Tebliğ hükümlerine göre, davalı 12.06.2002 tarih ve 38519 sayılı yazı ile uyarılmıştır. İkinci tespitin yapıldığı 22.06.2002 tarihinde ise artık 2002-32/27 sayılı Tebliğ yürürlüktedir. Davacı hakkında yapılan ilk tespitten sonra eski Tebliğ’in yürürlükten kaldırılarak yerine yenisinin yürürlüğe konulması ve ikinci tespitin bunun arkasından yapılmış olması , bu tespitlerin hukuksal sonuçları açısından bir fark doğurmayacaktır, zira her iki Tebliğ’in ilgili maddelerindeki düzenlemelere göre davacının tespit edilen işlemleri mevzuata aykırılık teşkil etmekte ve bu işlemler nedeniyle 15 gün faaliyetin durdurulması yönünde yaptırıma tabi tutulması gerekmektedir. Kaldı ki yaptırım hükümlerinin dayanağı olan 32 sayılı Karar’ın 21. maddesinde bu konu genel olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle bir yandan aynı takvim yılı içinde olmak üzere, biri yeni Tebliğ’den önce, diğeri ise sonra tespit edilen mevzuata aykırı işlemlerin, her iki Tebliğ ile “15 gün süre ile faaliyetin durdurulması” yönünde yaptırıma tabi tutulmuş olması, öte yandan davacı hakkındaki uyarı kararının yeni tebliğin yürürlük tarihinden sonra verilmesi karşısında, tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davacı nezdinde 2002-32/27 sayılı Tebliğ’in yürürlüğe girmesinden önce yapılan tespitin uyarıyı gerektiren birinci tespit olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yönünde verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasa’nın 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine 15.02.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.