Danıştay Kararı 13. Daire 2005/3760 E. 2005/3421 K. 08.07.2005 T.

13. Daire         2005/3760 E.  ,  2005/3421 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/3760
Karar No: 2005/3421

Davacılar: 1-…
2-…
Vekilleri: …
Davalılar: 1-Başbakanlık
2-Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Vekili : …

İstemin Özeti : 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu’nun 2003/6668 sayılı “Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T.İmar Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Kararı”nın 3. maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinin, Anayasa ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve 5021 sayılı Kanunun da Anayasaya aykırı olduğu belirtilerek … Mahkemesine gönderilmesi istenilmektedir.

Başbakanlık Savunmasının Özeti : Davanın süresi içinde açılıp açılmadığının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “dava açma süresi” başlıklı 7.maddesi hükümlerine göre incelenmesini ve süresinde açılmamışsa bu sebeple reddi, esas yönünden ise davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasının yerinde bulunmadığı, 27.12.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5021 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında Kanun”un 1.maddesi ile değişik 31.07.2003 tarihli ve 4969 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un Geçici 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca çıkarılan “Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T. İmar Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nca Ödenmesine İlişkin Esas ve usuller Hakkında” 29.12.2003 tarih ve 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararında dayandığı Kanun hükümlerine aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Fon) Savunmasının Özeti : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından Kanunlar ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödeme yapılmasının zorunlu olduğu açık olup kanunen zaten görev alanına girmeyen bir konuda işlem yapmadığı gerekçesiyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, TMSF tarafından ortada iptali talep edilebilecek bir idari işlem bulunmadığı, TMSF aleyhine ön karar prosedürü yerine getirilerek dava açılıp açılmadığı ve süre yönünden uygunluğun tespit edilmesi gerektiği, esas yönünden ise, davacının Anayasa’ya aykırılık itirazının yerinde bulunmadığı, davacının off-shore işlemi yaptığı dönemde sigorta kapsamını bilmediğinden bahsetmenin mümkün olmadığı, yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’un Düşüncesi : Banka kanunlarının temel amaçları, tasarruf sahiplerinin korunması ve kredilerin düzenlenmesidir. (4389 m.1) Mevduat sigortası, mevduat sahiplerini bankaların ödemede acze düşmesi riskine karşı korumaya, yani mevduatın doğrudan doğruya korunmasına yönelik kurumlardan biridir.
Bankalar Kanunu’nda “bankacılık işlemleri” ibaresi kullanılmış (m.14, m.15/a/f.1, m.16, m.22/4, Ek madde 1/f.6, Ek madde 6…) ve yine, başka tüzel ve gerçek kişiler tarafından yapılamayacak olan sadece bankaların yapabileceği işlemler ile bankalar tarafından da yapılabilecek işlemler belirtilmiş olmakla birlikte, bu kavramın tanımı yapılmamıştır. Bankacılık işlemlerinin sınıflandırılmasında en yaygın olan “Bilanço esasına göre” yapılan sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmada mevduat kabulü, bilançoda yer alan bankacılık işlemleri bölümünün pasif işlemler kaleminde yer alır ve bu kalemin başta gelen işlemini oluşturur. Mevduat kabulü en eski ve temel bir bankacılık işlemi olduğu halde, Bankalar Kanununda “mevduat kabulü” ile “bankacılık işlemleri” ifadelerine ayrı ayrı yer verildiği görülmektedir. (m.7, m.14, m.15.a/f.1, m.16, m.22/No.4, Ek madde 1, Ek madde 6…) Bunun sebebi, bir taraftan ticaret bankaları ile mevduat kabul etmeyen bankaları (kalkınma ve yatırım) arasındaki sistem farklılığı belirgin duruma getirmek, diğer taraftan da mevduat kabulünü, diğer bankacılık işlemlerinden ayırarak farklı hükümlerle güven altına almaktır. Mevduat kabulü 4389 sayılı Kanunun 10/1.’de tanımlanmıştır. Mevduat Kabulü’nün Unsurları;
1-Halka duyuru yapılması,
2-Halktan para alınması (Geri Verilmek Üzere) dır.
Burada aynî iade söz konusu değildir. (3182 sayılı Kanunda aynen iade söz konusu idi. m.13/2) 4389 ile “aynî veya misli iade” ifadelerine yer verilmemiştir. Para kabulünün “ivazsız veya bir ivaz karşılığında” olması mevduat kabulü sayılma bakımından önemli değildir. Mevduat kabulü sayılma bakımından, paranın hangi özel amaç için alındığı önemli değildir. Fakat bu husus, alınan paranın “mevduat” sayılması açısından önem taşır. Teminat karşılığı para alınması mevduat sayılmaz. Keza geri vermenin istendiğinde veya belli bir vadede olması ve alınan para karşılığında mevduat cüzdanı yerine katılma belgesi, makbuz, senet gibi belgelerin verilmesi ya da hiçbir belge verilmemesi de mevduat kabulü sayılma bakımından önemli değildir. Sermaye piyasası Kanunu hükümlerine göre, sermaye piyasası araçlarının ihracı, mevduat kabul etmeyen bankaların (yatırım ve kalkınma bankaları) bankalardan ve kendi müstakrizlerinden genel esaslar dahilinde para sağlamaları da mevduat kabulü sayılmaz.
Bankalar Kanunu’na göre kurulan bankalar ile yurtdışında kurulmuş olan bankaların Türkiye’de açmış oldukları, şubeler (m.7/3) mevduat kabulü izni almak suretiyle mevduat kabulüne yetkili olurlar. (m.7/4, m.10/1, c.1) özel kanunları uyarınca mevduat kabulüne diğer yetkili olanlar ise Tasarruf Sandıkları, Tarım Kredi Kooperatifleri ve bunların bölge birlikleri ve PTT (5584 sayılı Yasa uyarınca);
Özel finans kurumlarının mevduat toplama yetkisi yoktur. (m.20/6.a,f.1)
Bankalar Kanunu’nda mevduat kabulü tanımlanmış, fakat mevduat tanımlanmamıştır.
Tasarruf mevduatı bizzat Kanun’da tanımlanmıştır. (m.10/2)
Tasarruf Mevduatının Diğer Unsurları ise;
a) Gerçek kişilere ait olması,
b) Tasarruf mevduatı hesabı adı altında açtırılan hesaba yatırılmış olması,
c) Bu hesabın ticari işlemlere konu olmamasıdır.
Tasarruf mevduatı hesabı döviz cinsinden, vadeli-vadesiz veya ihbarlı açılabilir. Bütün bu hususlar, Banka Kanunun m.10/2.a hükmündeki tasarruf mevduatı tanımının unsurları mevcut olduğu sürece, tasarruf mevduatı sayılma bakımından herhangi bir etkiyi haiz değildir. Mevduat sigortası uygulamasının tasarruf mevduatı ile sınırlı tutulmasının gerekçesi, tasarruf mevduatı dışında kalan mevduat sahiplerinin basiretli davranmaları gerektiğidir.
Türk banka Hukukunda tasarruf mevduatı sigortası ilk defa 1983’te kurulmuş olup; önceki dönemlerde önerildiği üzere ve 1981-1982 yıllarında yaşanan bankalar krizinde yetersiz kalmış olması sonucunda Bankalar Tasfiye Fonu sistemi geliştirilmiş, 70 sayılı KHK ile ihdas edilen bu sistemin adı “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu” kurulmuştur. Bankalardaki tasarruf mevduatını Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu sigorta eder.TMSF, gerçek anlamda bir sigortacı değildir. Fonun en önemli gelir kaynağı sigorta primleridir. (Ban. Kan. m.15/2.a)
a) Sigorta primleri bankaların yurt içi şubelerinde gerçek kişiler tarafından açılmış olan Türk Lirası cinsinden tasarruf mevduatı ile tasarruf mevduatı niteliğini haiz altın repo ve tevdiat hesaplarının toplamı üzerinden hesaplanır. (31.10.2003 tarih ve 1143 sayılı BDDK Kararı m.3)
b) Prim oranları bakımından 2000/682 sayılı Kararda tasarruf mevduatı sigorta prim oranları, bankaların sermaye yeterliliği rasyolarıyla ilişkileriyle belinlenmiştir.
Tasarruf mevduatı sigortasında, tarafların iradelerinin söz konusu olmadığı, Kanun uyarınca kendiliğinden doğan bir hukuki ilişki mevcuttur. Buna göre, tasarruf mevduatı sigortası işleminde, tarafların karşılıklı iradelerine dayanan hukuksal bir ilişki, bir sigorta sözleşmesi söz konusu değildir. Bankalar Kanunu m.15/6, c.2.cümledeki bu koruma, 2000/682 sayılı Kararda ve Yönetmelikte sigorta olarak nitelendirilmektedir. Tasarruf mevduatı sigortası, “tasarrufların korunması” amacıyla ihdas edilen bir devlet tasarrufudur; bir tazminat müessesesi değil, aksine bir garanti müessesesidir. Aynı zamanda bankacılık sektöründe güven ve istikrarı sağlamak amacıyla kurulmuştur. Bu koruma, Kanundan dolayı, tasarruf mevduatı hesabının açılmasıyla başlar. Bu korumanın başlaması, sigorta priminin ödenmesi koşuluna bağlı değildir. 4969 sayılı Kanun Geçici 2.madde/2.fıkra, 4389 EK 1.maddeye göre banka tarafından beyan edilmeyen tasarruf mevduatı için primi banka öder. Prim ödenmesi, tasarruf mevduatı sigortasının sebebi değil, sonucudur. 5020 sayılı Kanun m.27 ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen EK madde 1/f.1, 4969 sayılı Kanun Geçici madde 2/No1. “…doğruluğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanan mevduat… ödenir.” ibaresinin de … Mahkemesi kararıyla iptali bu konudaki güvenceyi ifade etmektedir.
Tüm bu hususlar çerçevesinde … Mahkemesi’nin iptal kararıyla dava konusu edilen Bakanlar Kurulu Kararının 3/a-1.maddesinin dayanağı ortadan kalktığından iptali gerekeceği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : 4.7.2003 tarih ve 25158 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 3.7.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmeyen alınması istenen tedbirleri almayan, faaliyetine devamı mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz eden Türkiye İmar Bankası T.A.Ş’nin 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası hükmü uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılmış ve Bankalar Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Bankanın yönetim ve denetimi Fona intikal etmiştir.
27.12.2003 tarih ve 25329 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5021 sayılı Kanun’un 1. maddesi; “18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususlar Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
Ancak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme iznini kaldırdığı tarihten geriye doğru bir ay içinde, kıyı bankalarındaki hesapları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak
amacına matuf olarak, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankaların yurt içi kayıtlarına, muhabir bankaca karşılığı nakden veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan banka dışındaki bir başka banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesaplar ile muvazaalı olduğu Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tespit edilen hesaplar için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca herhangi bir ödeme yapılmaz.” hükmünü taşımaktadır.
4969 sayılı Kanunun geçici .2. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 5021 sayılı Kanuna dayanılarak alınan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3. maddesinin 1. fıkrası ile,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme iznini kaldırdığı tarihten geriye doğru bir ay içinde (3.6.2003) tarihi dahil) kıyı bankalarındaki hesapları Fon’ca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına matuf olarak Bankanın yurt içi kayıtlarına muhabir bankaca karşılığı nakden veya Bankanın dışındaki bir başka banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesapların sigorta kapsamındaki tasarruf mevduatı olarak kabul edilemiyeceği ve bu hesaplara ilişkin Fon tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacağı yolunda düzenleme yapılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; off-shore hesabının mevduat hesabına aktarıldığı anlaşılan davacının iptal istemi Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3-a/1 maddesine yönelik olarak incelenmiştir.
Bakılan uyuşmazlıkta öncelikle off-shore (kıyı bankacılığı)ın tanımının yapılması gerekmektedir.
Kıyı bankacılığının, ülke dışından sağlanan fonların ülke dışında veya koşullara göre ülke içinde kullandırılması, uluslararası devletsiz paraların fon fazlası bulunan merkezlerden fon açığı bulunan merkezlere transfer edilmesi gibi finansal hizmetler yürüten, genellikle serbest bölgelerde kurulan merkezlerde faaliyet gösteren ve ülke içindeki bankacılık sisteminin tabi olduğu yasal düzenlemelerin kapsamı dışında tutularak, getirilen mali ve hukuksal avantajlar sayesinde cazip çalışma koşullarının sağlandığı bankacılık türü olarak tanımlanması mümkündür.
Bankalardaki tasarruf mevduatı kamu tüzelkişiliğini haiz “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu” tarafından sigorta edilmekte olup, sigorta edilen mevduatlardan kesilen primler Fon’un gelir kaynakları arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Türkiye’deki muhabir banka vasıtasıyla yurtdışında kurulu bir bankada mevduat hesabı açma imkanı tanıyan bir sistem olan off-shore hesaba yatırılan paralar için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu prim kesintisi yapılmadığı, bu haliyle bu tür hesapların tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Öğretide ve … Mahkemesinin yerleşik kararlarında da vurgulandığı gibi, Anayasada öngörülen eşitlik ….. herkesin aynı hak ve yükümlülüklere sahip olması anlamında
değildir. Eşitlik her yönüyle aynı hukuki durumda olanlar arasında sözkonusudur. Hukuk felsefesine girmiş bir deyimle eşitlerin eşitliği anlamındadır. Farklı durumda olanlara, yani eşit olmayanlara-farklı kurallar uygulanması, yani eşit olmayanların eşitsizliği eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Paraları, yukarıda niteliği belirtilen off-shore hesaptan mevduat hesabına aktarılan kişiler ile Banka nezdinde tasarruf mevduatı hesabı bulunan kişiler eşit koşullara sahip olmadıklarından farklı kurallara tabi tutulmalarında eşitlik ilkesine aykırı davranıldığından sözetme olanağı bulunmamaktadır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 3.7.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan ve Bankalar Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yönetim ve denetimi Fona intikal eden Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. deki tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının ödenmesine ilişkin esasların belirlendiği 5021 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemelerin Kanunun yürürlüğünden önce gerçekleşen olay ve işlemlere uygulanamayacağının kabulü Bankalar Kanununun amaçlarından biri olan tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerini koruma amacıyla da bağdaştırılamaz.
Bu haliyle, 5021 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayalı olarak çıkarılan, 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten geriye doğru bir ay içerisinde kıyı bankalarındaki hesapları Fonca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına matuf olarak Bankanın yurt içi kayıtlarına muhabir bankaca karşılığı nakden veya Bankanın dışındaki bir başka banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesapların ödenmiyeceği yolunda düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Belirtilen nedenle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onüçüncü Dairesince Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu’nun 2003/6668 sayılı “Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T.İmar Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Kararı”nın 3. maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinin iptali, 5021 sayılı Kanunun 1. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının son paragrafının … Mahkemesine gönderilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule yönelik itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
27.12.2003 tarih ve 25329 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5021 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında” Kanun’un 1. maddesiyle 4969 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesini değiştiren (1) numaralı fıkrasıyla; “18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususlar Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
Ancak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme iznini kaldırdığı tarihten geriye doğru bir ay içinde, kıyı bankalarındaki hesapları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına matuf olarak, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankaların yurt içi kayıtlarına, muhabir bankaca karşılığı nakden veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan banka dışındaki bir başka banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesaplar ile muvazaalı olduğu Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tespit edilen hesaplar için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca herhangi bir ödeme yapılmaz.” kuralı getirilmiştir.
Böylece, 5021 sayılı Kanunun 1. maddesinin son paragrafı ile, kıyı (off-shore) bankalarında hesap açtıran, ancak Türkiye’deki bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten itibaren geriye doğru bir ay içinde bu hesaplardaki paraların karşılıkları muhabir banka ya da bir başka banka aracılığıyla Türkiye’deki bankada karşılıksız olarak açılan mevduat hesaplarının Fon tarafından ödenmeyeceği öngörülerek, kıyı bankalarındaki (off-shore) hesaplar Kanun kapsamı dışında bırakılmıştır.
Anılan Yasanın verdiği yetki uyarınca Bakanlar Kurulunca düzenlenen ve “Bankalar Kanununun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası hükmü uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası T.A.Ş nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mecduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller” hakkındaki dava konusu kararın 3. maddesinin (a) fıkrasının 1. bendinde yer alan, “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme iznini kaldırdığı tarihten geriye doğru bir ay içinde (3.6.2003 tarihi dahil) kıyı bankalarındaki hesapları Fon’ca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına matuf olarak Bankanın yurt içi kayıtlarına muhabir bankaca karşılığı nakden veya Bankanın dışındaki bir başka banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesaplar” kuralı uyarınca da, İmar Bankasının kıyı bankası olan … Ltd.’de açılan hesapların tasarruf mevduatı olarak kabul edilmeyeceği ve bu hesaplara ilişkin Fon tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacağı belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi, Bakanlar Kurulunca, 5021 sayılı Kanunun 1. maddesinin son paragrafındaki hükme uygun biçimde karar tesis edilmiştir.
Ancak, 5021 sayılı Kanunun 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının son paragrafının “…Bankacılık” sözcüğüyle başlayan “…hesaplar ile…” sözcükleriyle biten kısmının iptali istemiyle … Mahkemesinde açılan dava sonunda, belirtilen kural; 23.06.2005 tarih ve 25854 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan … tarih, E: …, K: … sayılı … Mahkemesi kararıyla, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten geriye doğru bir ay içinde kıyı bankalarındaki hesaplarında bulunan mevduatı, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankaların yurt içi kayıtlarına muhabir banka veya diğer bankalarca karşılığı nakden ödenmeksizin aktarılan mevduat sahiplerinin, söz konusu mevduatlarının Türkiye’deki muhatabı olduğu bankaya ödenip ödenmediğini takip etme zorunluluklarının bulunmadığı, muvazaalı olduğu Fon tarafından tespit edilen hesaplar için Fon’ca herhangi bir ödeme yapılmayacağı, bu konuda uyuşmazlık çıkması durumunda da konunun yargı organlarınca karara bağlanacağının kuşkusuz olduğu, bu nedenlerle, mudinin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten geriye doğru bir ay içinde karşılığı ödenmeksizin aktarılan hesaplarının Fon’ca ödenmeyeceğinin kurala bağlanmasının hukuk devletinde kuralların sonuçlarının öngörülebilir olmasını gerektiren hukuk güvenliği ilkesiyle bağdaşmadığı, kıyı bankalarındaki hesaplarından bankacılık işlemi yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankaların yurt içi kayıtlarına karşılığı nakden ödenmeksizin aktarılan mevduat sahipleriyle aynı bankanın diğer mevduat sahipleri arasında Fon’dan yararlanma açısından bir fark bulunmadığından, bunlar arasında muvazaalı durumlar dışında ayırım yapılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu, gerekçeleriyle, Anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu durumda, dayanağı Yasa kuralının … Mahkemesince iptal edilmesi sonucunda dava konusu Bakanlar Kurulu kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının 1 numaralı bendinin de hukuki geçerliği kalmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 29.12.2003 tarih ve 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının 1 numaralı bendinin iptaline, aşağıda dökümü yapılan … YTL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, davacılar vekili için yürülükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hükmolunan … YTL avukatlık ücretinin davalı idarelerce davacı vekiline ödenmesine, 08.07.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.