13. Daire 2005/3215 E. , 2005/3420 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/3215
Karar No: 2005/3420
Davacı: …
Vekili: …
Davalılar: 1-Başbakanlık
2-Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Vekili: …
İstemin Özeti: 03.01.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu’nun 2003/6668 sayılı “Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T. İmar Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mevduatının Tasarruf Mevduatı sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının 3. bendinin, aynı durumdaki mevduat sahipleri arasında eşitsizlik yarattığı ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılmıştır.
Başbakanlık Savunmasının Özeti : Davanın süresi içinde açılıp açılmadığının, 2577 sayılı İdari Yargılama usulü Kanunu’nun ” dava açma süresi başlıklı 7. maddesi hükümlerine göre incelenmesini ve süresinde açılmamış ise bu sebeple ve ayrıca davacının henüz kesinleşmiş bir zararı bulunmadığından usul yönünden reddi, esas yönünden ise Bakanlar Kurulu’na verilen yetkiler çerçevesinde çıkarılan düzenlemede hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (Fon) Savunmasının Özeti: Fon açısından ortada iptali istenebilecek herhangi bir idari işlem bulunmadığı, dolayısıyla davanın husumet yönünden reddi gerekeceği, Fon aleyhine ön karar prosedürü yerine getirilerek dava açılıp açılmadığı ve süre yönünden uygunluğun tespit edilmesi gerektiği, esas yönünden ise iptali istenilen kuralda hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’un Düşüncesi : Mudilere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan ödeme yapılabilmesi için bankacılık faaliyetinin durdurulduğu tarih itibariyle hesabın tasarruf mevduatında bulunması, hesabın belirtilen sigorta limiti dahilinde olması gerekmektedir. T. İmar Bankası T. A.Ş.’nin bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izininin kaldırıldığı 03.07.2003 tarihinde tasarruf mevduatı sahibi davacıya sigorta kapsamında ödeme yapılmasını engelleyen herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığından, Yasa ile verilmiş bir yetkiye dayanmaksızın çıkarılan 29.12.2003 tarih ve 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3-a/3. maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığından anılan düzenlemenin iptali gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : 4.7.2003 tarih ve 25158 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 3.7.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile, yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmeyen, alınması istenen tedbirleri almayan, faaliyetine devamı mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz eden Türkiye İmar Bankası T.A.Ş’nin 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası hükmü uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılmış ve Bankalar Kanunu’nun 16.maddesinin 1.fıkrası uyarınca Bankanın yönetim ve denetimi Fona intikal etmiştir.
5021 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında Kanun’un 1. maddesinde “18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususlar, Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
Ancak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme iznini kaldırdığı tarihten geriye doğru bir ay içinde, kıyı bankalarındaki hesapları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına matuf olarak, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankaların yurt içi kayıtlarına, muhabir bankaca karşılığı nakden veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan banka dışındaki bir banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesaplar ile muvazaalı olduğu Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tespit edilen hesaplar için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca herhangi bir ödeme yapılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Aktarılan yasa hükmüne dayanılarak düzenlenen dava konusu 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3. maddesinin 1. fıkrasında, Banka kayıtlarında tasarruf mevduatı olarak izlenen ve aşağıda tanımlanan hesapların Kanun’un 15 ve 16.maddeleri uyarınca sigorta kapsamındaki tasarruf mevduatı olarak kabul edilmeyeceği ve bu hesaplara ilişkin Fon tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacağı belirtildikten sonra, aynı maddenin 3/a-3. bendinde, 3.6.2003 tarihinde veya bu tarihten sonra Banka tarafından karşılığında Devlet iç borç senedi bulunmamasına rağmen ikincil piyasada Devlet iç borç senedi satışı adı altında toplanan tutarları Fon’ca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına yönelik olarak tasarruf mevduatına aktarıldığı tespit edilen hesaplar da tasarruf mevduatı olarak kabul edilmeyecek ve Fon’ca ödeme yapılmayacak hesaplar arasında sayılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; hazine bonosu hesabı kapatılarak mevduat hesabına dönüştürüldüğü anlaşılan davacının iptal istemi Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3-a/3 maddesine yönelik olarak incelenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeye göre, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının, yasada belirtilen tarihlerde kıyı bankalarından yurt içi kayıtlarına muhabir bankaca karşılığı nakden veya izni kaldırılan banka dışında bir başka banka aracılığıyla ödenmeksizin aktarıldığı tespit edilen hesaplar ile muvazaalı olduğu Fon tarafından tespit edilen hesaplar hariç olmak üzere ödenmesi gerekmektedir.
Buna karşın, yasal düzenlemede ödenmeyecek hesaplar arasında sayılmadığı halde, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile Devlet iç borç senedi satışı adı altında toplanan tutarlardan tasarruf mevduatına aktarıldığı tespit edilen hesaplar da ödeme yapılmayacak hesaplar arasında sayılmıştır.
Bu duruma göre, yasada öngörülmediği halde, öncesinde Devlet iç borç senedi satışı için toplandığı öne sürülen tutarlar karşılığında belli bir dönemde açılan tasarruf mevduatı hesaplarının muvazaalı olduğunun tespiti koşulu da konulmadan tasarruf mevduatı olarak kabul edilmeyeceği ve bu hesaplara ilişkin bir ödeme yapılmayacağı yolunda düzenleme yapılmasında yasal uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 9.12.2004 tarih ve YD. İtiraz No:2004/636 sayılı kararıyla, dava konusu 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3-a/3.maddesinin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Bu haliyle, Kurul kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi, Bankalar Kanununda öngörülmediği halde, Devlet iç borç senedi satışı adı altında toplanan tutarlardan tasarruf mevduatına aktarılan hesapların muvazaalı olduğunun tespiti koşulu da konulmaksızın tasarruf mevduatı olarak kabul edilemiyeceği ve bu hesaplara ilişkin bir ödeme yapılamayacağı yolundaki düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nın 3-a/3 maddesinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, 03.01.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 2003/6668 sayılı “Bankalar Kanunu’nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T. İmar Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında” Bakanlar Kurulu kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının 3. bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usul itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkındaki 5021 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilk paragrafında, Bankalar Kanunu uyarınca, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının Fon tarafından ödeneceği, bu ödemeye ilişkin esas ve usullerin Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceği kurala bağlanmıştır. Aynı maddenin son paragrafında ise, kıyı bankalarında (off-shore) hesap açtıran, ancak Türkiye’deki bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten itibaren geriye doğru bir ay içinde bu hesaplardaki paraların karşılıkları muhabir banka ya da bir başka banka aracılığıyla Türkiye’deki bankada karşılıksız olarak açılan mevduat hesapları ile muvazaalı olduğu Fon’ca tespit edilen hesaplar için Fon’ca herhangi bir ödeme yapılmayacağı kuralı yer almıştır.
Anılan Yasa kuralı uyarınca düzenlenen dava konusu Bakanlar Kurulu kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının 3 numaralı bendinde de, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 3.7.2003 günlü kararıyla, Bankalar Kanununun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası T:A:Ş.tarafından, 3.7.2003 tarihinden geriye doğru bir ay içinde veya bu tarihten sonra karşılığında Devlet iç borçlanma senedi bulunmamasına rağmen ikincil piyasada Devlet iç borç senedi satışı adı altında toplanan tutarları Fon’ca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacına matuf olarak tasarruf mevduatına aktarıldığı tespit edilen hesapları için Fon’ca herhangi bir ödeme yapılmayacağı belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi, Bakanlar Kurulu kararının dayandığı Kanunda, sadece bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bir bankanın, iznin kaldırıldığı tarihten geriye doğru bir ay içinde, kıyı bankalarındaki hesapların izni kaldırılan bankanın yurt içi kayıtlarına mevduat güvencesinden yararlanmak için karşılıksız aktarılan hesaplar ile, muvazaalı olduğu saptanan hesapların Fon’ca ödenmeyeceği düzenlenmiş, Devlet iç borçlanma senetleri konusunda bir hükme yer verilmemiştir.
Bu durumda, Yasada tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki mevduatın Fon tarafından ödeneceği ve bu ödemenin usul ve esaslarının Bakanlar Kurulu kararıyla belirleneceği, ancak kıyı bankalarındaki hesaplardan Türkiye’deki bankacılık yapma izni kaldırılmış olan bankanın kayıtlarına belirli bir sürede mevduat hesabı olarak aktarılan hesapların ödenmeyeceğinin hükme bağlanmış olması, ayrıca Devlet iç borçlanma senetlerinden tasarruf mevduatına aktarılanlar hakkında harhangi bir kurala yer verilmemesi karşısında, Bakanlar Kurulu kararının dava konusu kuralıyla Devlet iç borçlanma senetlerinden tasarruf mevduatı hesabına aktarılanların da Fon’ca ödenmeyeceğine ilişkin düzenleme getirilmesi anılan Yasa hükümlerine aykırı bulunmaktadır.
Öte yandan, 5021 sayılı Kanunun 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının son paragrafının “…Bankacılık” sözcüğüyle başlayan “…hesaplar ile…” sözcükleriyle biten kısmının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde açılan dava sonunda, belirtilen kural; 23.06.2005 tarih ve 25854 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan … tarih, E: …, K: … sayılı … Mahkemesi kararıyla, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten geriye doğru bir ay içinde kıyı bankalarındaki hesaplarında bulunan mevduatı, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankaların yurt içi kayıtlarına muhabir banka veya diğer bankalarca karşılığı nakden ödenmeksizin aktarılan mevduat sahiplerinin, söz konusu mevduatlarının Türkiye’deki muhatabı olduğu bankaya ödenip ödenmediğini takip etme zorunluluklarının bulunmadığı, muvazaalı olduğu Fon tarafından tespit edilen hesaplar için Fon’ca herhangi bir ödeme yapılmayacağı, bu konuda uyuşmazlık çıkması durumunda da konunun yargı organlarınca karara bağlanacağının kuşkusuz olduğu, bu nedenlerle, mudinin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten geriye doğru bir ay içinde karşılığı ödenmeksizin aktarılan hesaplarının Fon’ca ödenmeyeceğinin kurala bağlanmasının hukuk devletinde kuralların sonuçlarının öngörülebilir olmasını gerektiren hukuk güvenliği ilkesiyle bağdaşmadığı, kıyı bankalarındaki hesaplarından bankacılık işlemi yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankaların yurt içi kayıtlarına karşılığı nakden ödenmeksizin aktarılan mevduat sahipleriyle aynı bankanın diğer mevduat sahipleri arasında Fon’dan yararlanma açısından bir fark bulunmadığından, bunlar arasında muvazaalı durumlar dışında ayırım yapılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu, gerekçeleriyle, Anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu bağlamda dava konusu kural irdelendiğinde, muvazaalı oldukları Fon’ca saptanan hesaplar dışında, İmar Bankasından Devlet iç borçlanma senedi alanların, karşılığında Devlet iç borçlanma senedi bulunup bulunmadığını bilemeyecekleri ve Devlet iç borçlanma senetlerinin mevduat hesabına dönüştürülmesi durumunda artık bu tür mevduat sahipleri ile tasarruf sigortası kapsamındaki mevduat sahipleri arasında fark bulunmadığı kuşkusuzdur. Dolayısıyla, Devlet iç borçlanma senetlerinden İmar Bankasının bankacılık faaliyetlerinin durdurulduğu tarihden önce mevduat hesabına dönüşmüş tutarların Fon’ca ödenmeyeceğine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında yer alan düzenleme, hukuk güvenliği ve eşitlik ilkesine aykırı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 29.12.2003 tarih ve 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu’nun 3.maddesinin (a) fıkrasının (3) numaralı bendinin iptaline, aşağıda dökümü yapılan …-YTL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, davacı vekili için yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca …-YTL’nin davalı idarelerden alınarak davacı vekiline verilmesine, 08.07.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.