13. Daire 2005/216 E. , 2005/1578 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/216
Karar No: 2005/1578
Davacı: … Belediye Başkanlığı
Vekii: …
Davalılar: 1-Çevre Bakanlığı
2-Telekomünikasyon Kurumu
Vekili : …
İstemin Özeti: Çevre Bakanlığı tarafından cep telefonu baz istasyonlarının yer seçimine yönelik olarak düzenlenen 22.08.2001 tarih ve 2001/19 sayılı Genelge’nin ve bu Genelge’nin dayanağı bulunan 12.07.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmi Gazete’de Telekomünikasyon Kurumu tarafından yayımlanan 10 KHz-60 GHz Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmeliğin; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde yapının tanımının yapıldığı, buna göre cep telefonu baz istasyonlarına ait konteynırların yapı olarak değerlendirilmesi gerektiği, anılan Kanun’un ilgili maddesinde de imar planlarının onayı hususunda yetki ve sorumluluğun düzenlendiği, buna göre, cep telefonu baz istasyonlarının yer seçiminin, belediye sınırları içerisinde bulunması halinde imar planları ile belirlenerek ilçe belediye meclisi kararı ile uygun görülmesi gerektiği, belediyelerin İmar Kanunu ve 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ve bu Kanun’lar uyarınca çıkarılan yönetmelik hükümleri ile verilmiş olan yetkilerinin dava konusu Yönetmelik ve Genelge ile geri alındığı, yer seçiminin belediyeler, Çevre Bakanlığı ve Telekomünikasyon Kurumu’nun yasaların verdiği yetki çerçevesinde koordinasyon sağlanarak belirlenmesi gerektiği bu şekilde bir koordinasyon sağlanmadan baz istasyonu kurulabileceği yönündeki Yönetmelik’te hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek iptalleri istenilmektedir.
Çevre Bakanlığı’nın Savunmasının Özeti : Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesi hükmüne dayanılarak mahalli çevre kurullarında yürütülecek çalışmalara ilişkin usul ve esasların Bakanlık ve Telekomünikasyon Kurumu arasında imzalanan protokolle belirlenerek, dava konusu Genelge ile gereğinin yapılması için valiliklere gönderildiği, 08.03.1993 tarih ve 21518 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevre Bakanlığı Mahalli Çevre Kurulları Çalışma Esas ve Usulleri Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve 9. maddesine Bir Fıkra Eklenmesine İlişkin Yönetmelikle mahalli çevre kurullarında yer alan kurum ve kuruluş temsilcilerinin belirlendiği, büyükşehirlerde büyükşehir belediye başkanının, diğer illerde ise, belediye başkanının mahalli çevre kurulunun üyesi olduğu, bu durumda davacı Belediye’nin, baz istasyonlarının yer seçimi konusunda yetkili olmadıkları iddiasının mesnetsiz olduğu öne sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Telekomünikasyon Kurumu’nun Savunmasının Özeti : Davanın öncelikle süre yönünden reddi gerektiği, baz istasyonlarının teknik özelliği gereği önceden nereye kurulacağının belirlenerek imar planlarında yer almasının mümkün olmadığı, kaldı ki, baz istasyonunun yapı kavramı içinde değerlendirilemeyeceği için imar planında yer alma zorunluluğunun da bulunmadığı, aynı konuda birkaç kurumun yetkili sayılmasının, herbirinin farklı düzenlemeler yapmasının, uygulamada karışıklığa sebep olabileceği, hizmetin verilmesine engel olarak telekomünikasyon sektörünü tıkayabileceği, 4502 sayılı Kanun’la böyle bir karmaşaya yol açmamak için telsiz haberleşmesi ve telekomünikasyon hizmetleri ve altyapısı alanında düzenleme yapma, denetleme ve idari yaptırım uygulama yetkilerinin tamamının artık Kurum’a verildiği, dava konusu Yönetmelik’le kanunların Kurum’a verdiği yetkilerin kullanıldığı, başka bir kurumun yetkisini ortadan kaldırmadığı gibi, bu kurumların yerine geçerek herhangi bir işlem de yapılmadığı, Yönetmelik’de ruhsata tâbi bir baz istasyonu hakkında, ruhsat alınmamasına neden olacak ve belediyenin yetkisini kullanmasını engelleyecek bir hüküm bulunmadığı, Yönetmeliğin yer seçimi konusunda il mahalli çevre kurullarında, aralarında belediye temsilcisinin de yer aldığı tecrübeli ve yeterli sayıda personelin bulunduğu iddiasıyla hukuki dayanaktan yoksun olan davanın usul ve esastan reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …’nin Düşüncesi: Davalı Telekomünikasyon Kurumu’nun görev alanıyla ilgili olarak hazırladığı Yönetmeliğin 5. maddesiyle, gerek cep telefonlarının gerekse bunların çalışmasını sağlamak üzere kurulan baz istasyonlarının elektromanyetik kirliliğe sebep olması nedeniyle insan ve çevre sağlığına etkisini en aza indirebilmek üzere saptanan güvenlik mesafesi formülü gözönünde bulundurularak, bu süreçte Kurum tarafından ayrıca uzman bir kurul olan mahalli çevre kurullarından da görüş alınarak baz istasyonunun yer seçiminin yapılmasının amaçlandığının anlaşılması karşısında, Yönetmeliğin dava konusu 5. maddesinin 406 ve 2813 sayılı Kanunlara aykırı bir yönü bulunmadığı gibi, çevre sağlığının korunması amacıyla Çevre Bakanlığı’nın yasal yetkisi çerçevesinde tesis edilen Genelge’de de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer yandan davacı baz istasyonlarının konteynırlerının yapı niteliğinin bulunması nedeniyle ruhsata tâbi olduğundan bahisle Yönetmeliğin 5. maddesinin 3194 sayılı Kanuna aykırı olduğunu ileri sürmekte ise de; 02.07.2004 tarih ve 25510 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5. maddesiyle 406 sayılı Kanun’a eklenen ek 35. maddesiyle getirilen hüküm karşısında yerinde bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Dava, 12.7.2001 günlü ve 24460 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “10 KHZ-G0 GHZ Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi Ölçüm Yöntemleri ve Denetlemesi Hakkında Yönetmelik” ile bu yönetmeliğin 5.maddesine dayanılarak cep telefonu baz istasyonlarının yer seçimine yönelik olarak Çevre Bakanlığı tarafından 22.8.2001 tarihinde çıkarılan 2001-19 sayılı genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.
10 KHZ- 60 GHZ frekans bandında çalışan ve elektromanyetik alan oluşturan sabit telefon cihazlarının teknik özellikleri, oluşturduğu elektromanyetik alan limit değerlerinin ölçüm yöntemleri yanısıra kuruluş yeri, montajı ve denetlemesine ait hususları belli bir hukuk disiplini altına almayı ve elektromanyetik kirliliği en aza indirmeyi amaçlayan dava konusu yönetmelik, 4502 sayılı Kanunla değişik 2813 sayılı Telsiz Kanununun 5.maddesi ve 7.maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun, ek 27.maddesinin Telekomünikasyon Kurumuna tanıdığı görev ve yetkilere dayanarak çıkartılmış olup bu Yönetmeliğin 5.maddesinin son fıkrasında “Ancak yer seçimi yapılırken, kurum, İl Mahalli Çevre Kurullarının görüşünü alır. Bu kurullarda konu hakkındaki görüşlerini, kurumun talebi üzerine; gerekçeleri ile birlikte bir hafta içinde bildirir” şeklindeki düzenlemede belediyelerin imar mevzuatından kaynaklanan yetkilerini sınırlamadığı gibi belediyeler yerine geçerek bir işlemin tespitine imkan vermediğinden davacının ortada yetki gaspı ve yokluk bulunduğu şeklindeki iddiasında isabet bulunmamaktadır.
Dava konusu yapılan ve Çevre Bakanlığı tarafından çıkarılan 22 Ağustos 2001 günlü 2001/19 sayılı genelgeye gelince, yönetmeliğin 5.maddesine dayanılarak Mahalli Çevre Kurullarında yürütülecek çalışmalara ilişkin usul ve esasların Çevre Bakanlığı ve Telekomünikasyon Kurumu arasında imzalanan protokolle belirlendiği açıklanarak, protokolde yer alan hususlar belirtilmiştir. Buna göre işletici-işletmeci sisteme ait tüm ekipmanları kapsayan güvenlik mesafesi hesabını, sisteme ait koordinatları, sistemin kurulacağı alanın çevresindeki yapıları ve boyutları gösterir krokiyi, sistem adresini , yayın patentini ve Yönetmelik gereği ihtiyaç duyulan diğer bilgileri içeren dosyayı kuruma takdim edeceğine, Yönetmeliğe uygun bulunan dosyaların kurumun görüşü ile birlikte Mahalli Çevre Kurullarında görüşülmek üzere ilgili Valiliklere ileteceğine, Mahalli Çevre Kurulu gerek duyduğunda ilave bilgileri kurumdan isteyeceğine ilişkin hususların düzenlendiği ve baz istasyonlarının insan ve çevre sağlığını en az etkileyecek yerlerde kurulmasının sağlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Cihazların yer seçiminde, İl Mahalli kurum kuruluş ve idare temsilcilerinden oluşan Çevre Kurumu tarafından yapılacak çalışmalar sonucuna göre sabit telekomünikasyon cihazlarının kurulup kurulmaması yönünde görüş bildirilmesine ilişkin hususları düzenleyen işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, elektromanyetik kirliği en aza indirmek amacıyla Telekomünikasyon kurum tarafından düzenlenen yönetmelikte ve bu yönetmeliğin 5.maddesinin son fıkrasına dayanılarak Çevre Bakanlığı tarafından çıkarılan genelgede hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan 10 KHz-60 GHz frekans bandında çalışan sabit telekomünikasyon cihazlarının kapladığı alanda yapılaşma olması halinde belediyelerin imar mevzuatı ile ilgili hükümlerin uygulayacağı kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Çevre Bakanlığı tarafından cep telefonu baz istasyonlarının yer seçimine yönelik olarak düzenlenen 22.08.2001 tarih ve 2001/19 sayılı Genelge’nin ve bu Genelge’nin dayanağı bulunan 12.07.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmi Gazete’de Telekomünikasyon Kurumu tarafından yayımlanan 10 KHz-60 GHz Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmeliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı Telekomünikasyon Kurumu’nun süre itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin Çevre Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu ve belediyelerin birlikte koordinasyonu sağlanarak çıkarılması gerektiği ileri sürülerek tüm maddelerinin iptali istenilmekte ise de; uyuşmazlığın belirtilen iddia ve Yönetmeliğin 5.maddesinde düzenlenen baz istasyonunun kuruluş yerinin belirlenmesi hususuna ilişkin bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu Yönetmelik yetki yönünden ve 5. maddeyle sınırlı olarak incelenmiştir.
Anayasa’nın 124. maddesinde; “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmü yer almıştır.
29.01.2000 tarihli, 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4502 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik 2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun 5. maddesiyle; bu Kanun ile 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nda belirtilen genel esaslar çerçevesinde, Kanunlarla öngörülen yetki ve sorumlulukları uygulamak ve verilen diğer görevleri yapmak üzere kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz özel bütçeli “Telekomünikasyon Kurumu” kurularak, Türk telekomünikasyon sektöründe genel anlamda düzenleme, denetleme ve yaptırım uygulama görevleri verilmiştir.
2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun, 4502 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile değişik 7. maddesinde, Telekomünikasyon Kurumu’nun görevleri belirlenmiş olup, birinci fıkranın (j) bendinde; “Telsiz haberleşmesi ve telekomünikasyon hizmetleri ve altyapının işletimi ile ilgili olarak görev alanına giren konularda yönetmelik çıkartmak veya diğer idari işlemleri yapmak, işletmeciler, aboneler, kullanıcılar ve Türk telekomünikasyon sektörünü etkileyen tüm gerçek ve tüzel kişilerin ilgili mevzuata uymasını denetlemek, bu hususta ilgili makamları harekete geçirmek ve gereken hallerde kanunlarda öngörülen yaptırımları uygulamak”, Kurum’un görevleri arasında sayılmış ve maddenin ikinci fıkrasında, Kurum’un, telekomünikasyon hizmetleri ve altyapısı ile ilgili yönetmeliklerin ve diğer genel idari işlemlerin yayınlanmasından önce ilgili tarafların görüşlerini bildirmesine imkan verebilmek için gerekli tedbirleri alacağı öngörülmüştür.
Diğer yandan, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesini ve telekomünikasyon altyapısı, tesisi ve işletilmesini düzenleyen 406 sayılı Kanun’un, 4502 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesinde, “telekomünikasyon” un tanımı; her türlü işaret, sembol, ses ve görüntünün ve elektrik sinyallerine dönüştürülebilen her türlü verinin kablo, telsiz, optik, elektrik, manyetik, elektro manyetik, elektro kimyasal, elektro mekanik ve diğer iletim sistemleri vasıtasıyla iletilmesi, gönderilmesi ve alınması şeklinde; “telekomünikasyon altyapısı işletimi” nin tanımı; ilgili altyapıya ilişkin gerekli telekomünikasyon tesislerinin kurulması, kurdurulması, kiralanması veya herhangi bir surette temin edilmesi ile bu tesisin diğer işletmecilerin veya talep eden diğer gerçek ve tüzel kişilerin kullanımına sunulması şeklinde; “telekomünikasyon hizmeti”nin tanımı da; telekomünikasyon tanımına giren faaliyetlerin bir kısmının veya tümünün hizmet olarak sunulması şeklinde yapılmıştır.
Bu arada, 23.05.2001 tarihli, 24410 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4673 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile 406 sayılı Kanun’a Ek 27. madde eklenmiş ve bu maddenin birinci fıkrasında, “Bu kanunda ve diğer mevzuatta Ulaştırma Bakanlığına, görev sözleşmesi veya imtiyaz sözleşmesi yapma veya telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin verme yetkisi ile bu yetkiye ilişkin yapılacak düzenlemeler ile ilgili her türlü göreve yönelik yapılan atıflar Kuruma yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilerek, Telekomünikasyon Kurumu’nun yetkileri genişletilmiştir.
4502 sayılı Kanun’la değişik 2813 sayılı Kanun ve 406 sayılı Kanun’un ilgili maddelerine dayanılarak Telekomünikasyon Kurumu tarafından hazırlanıp, 12.07.2001 tarihli, 24460 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan “10 KHz-60 GHz Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik” ile; elektromanyetik alan oluşturan sabit telekomünikasyon cihazlarının kuruluş yeri, montajı ve denetlenmesine ait hususları; elektromanyetik alan limit değerlerini; ölçüm yöntemlerini ve ölçüm yapacak kuruluşları; ölçüm sonuçları elektromanyetik alan şiddeti limit değerlerine uygun olmayan, sabit telekomünikasyon cihazlarının limit değerlere uygun hale getirilmesine ilişkin, usul ve esasları ve bunlara uyulmaması halinde uygulanacak müeyyideleri belirlemek amaçlanmıştır.
Kamu tüzel kişiliğine haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kamu kurumu olan Telekomünikasyon Kurumu’nun, 4502 sayılı Kanun’la değişik 2813 sayılı Kanun ve 406 sayılı Kanun’un kendisine tanıdığı görevlerle ilgili olarak yönetmelik çıkarma yetkisi bulunduğu tartışmasızdır.
Kurum tarafından çıkarılan dava konusu Yönetmeliğin, düzenleniş amaçları ve kapsamı itibariyle, telekomünikasyon hizmeti ve telekomünikasyon altyapısı işletimi ile doğrudan ilgili bulunduğu; sabit telekomünikasyon cihazlarının kuruluşunu, teknik özelliklerini, işletilmesini, oluşturduğu elektromanyetik alan limit değerlerini, ölçüm yöntemlerini, denetimlerini düzenleyerek bu cihazları belli bir hukuk disiplini altına aldığı ve böylece sabit telekomünikasyon cihazları ile ilgili getirdiği düzenlemenin Kurum’un görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 17.01.2003 tarihli, Y.D. İtiraz No:2002/1004 sayılı kararıyla saptandığı üzere, dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe konulmadan önce, hazırlık aşamasında Telekomünikasyon Kurumu tarafından, Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı da dahil olmak üzere, diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Yönetmelik taslağının birçok kez müzakere edilerek, bu kurum ve kuruluşlara kendi mevzuatları ile belirlenen görev alanları ile ilgili görüş bildirmelerine imkan tanındığı ve en son Başbakanlığın koordinasyonu ile ilgili Bakanlık ve kuruluşlarca müzakere edilerek Yönetmeliğe nihai şeklinin verildiği görülmüştür.
Bu durumda, davaya konu Yönetmeliğin çıkarılması konusunda, kendi görev alanı ile doğrudan ilgili bulunması nedeniyle Telekomünikasyon Kurumu’nun yetkili bulunduğu ve sözkonusu Yönetmeliğin Çevre Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu ve belediyeler ile müşterek hazırlayıp müşterek çıkarılarak yayımlanmasını gerektirecek bir yasal zorunluluktan da sözedilemeyeceği açık olup, davacının yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı uyuşmazlığın esası ile ilgili olarak, kurulan/kurulacak baz istasyonları konteynerlerinin yapı olduğunu ve ruhsata tâbi olması gerektiğini ileri sürmektedir.
Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinde, bu Yönetmelik kapsamındaki sabit telekomünikasyon cihazlarından; Radyo-TV verici cihazları için Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun, diğer cihazlar için Kurum tarafından verilen sistem kurma izinlerinde ve/veya onaylı yatırım planında belirtilen bölgelerde ve sayıda kurulacağı, kuruluş yerinin Yönetmeliğin 6.maddesinde hesaplanan güvenlik mesafesinde ve işletmecilerin kontrolü dışında yetkisiz kişilerin kolayca erişebileceği balkon ve teras gibi yerlerin dışında seçileceği, ancak yer seçimi yapılırken, Kurum’un il mahalli çevre kurullarının görüşünün alınacağı, bu kurulların konu hakkındaki görüşlerini, Kurum’un talebi üzerine gerekçeleriyle birlikte bir hafta içinde bildireceği kurala bağlanmıştır.
Yönetmeliğin 6. maddesinde ise, güvenlik mesafesinin nasıl hesaplanacağına ilişkin formül belirtilmiş, 7. maddesinde de; işletmecinin bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesine müteakip kuracağı sisteme ait tüm ekipmanları kapsayan projeyi Kurum’a onaylatacağı, Kurum tarafından onaylanan projeye ön izin anlamına gelen güvenlik sertifikasının, güvenlik mesafesi hesabına göre düzenleneceği, yapılacak denetim sonucuna göre bu sertifikanın Kurum tarafından onaylanacağı öngörülmüştür.
Diğer yandan Yönetmeliğin 5. maddesinin son bendinde yer alan “…Ancak yer seçimi yapılırken, Kurum, Mahalli Çevre Kurullarının görüşünü alır. Bu kurullar konu hakkındaki görüşlerini, Kurum talebi üzerine; gerekçeleri ile birlikte bir hafta içinde bildirir.” hükmüne dayanarak mahalli çevre kurullarında yürütülecek çalışmalara ilişkin usul ve esaslar Çevre Bakanlığı ve Telekomünikasyon Kurumu arasında imzalanan protokol ile belirlenerek, bu protokolde yer alan hususların Çevre Bakanlığı’nın dava konusu 2001/19 sayılı Genelgesi ile tüm valiliklere duyurulması üzerine, … Valiliği’nce Genelge’ye dikkat çekilerek, … Belediyesi Başkanlığı’nın baz istasyonlarının yer seçimine yönelik olarak çalışmalarının Genelge doğrultusunda sürdürülmesi istenilmiştir.
Davalı Telekomünikasyon Kurumu’nun görev alanıyla ilgili olarak hazırladığı Yönetmeliğin 5. maddesiyle, gerek cep telefonlarının gerekse bunların çalışmasını sağlamak üzere kurulan baz istasyonlarının elektromanyetik kirliliğe sebep olması nedeniyle insan ve çevre sağlığına etkisini en aza indirebilmek üzere saptanan güvenlik mesafesi formülü gözönünde bulundurularak, bu süreçte Kurum tarafından ayrıca uzman bir kurul olan mahalli çevre kurullarından da görüş alınarak baz istasyonunun yer seçiminin yapılmasının amaçlandığının anlaşılması karşısında, 406 ve 2813 sayılı Kanunlara aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla çevre sağlığının korunması amacıyla Çevre Bakanlığı’nın yasal yetkisi çerçevesinde tesis edilen Genelge’de de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Diğer yandan davacı baz istasyonlarının konteynırlerının yapı niteliğinin bulunması nedeniyle ruhsata tâbi olduğundan bahisle Yönetmeliğin 5.maddesinin 3194 sayılı Kanuna aykırı olduğunu ileri sürmekte ise de; 02.07.2004 tarih ve 25510 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5189 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5. maddesiyle 406 sayılı Kanun’a eklenen ek 35. maddenin 2. fıkrasında, “Elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan direk, kule, kulübe, konteynır, anten, dalga kılavuzu, enerji nakil hattı, alt yapı niteliğindeki tesisler gibi her türlü taşınır, taşınmaz mal ve teçhizat kanun hükümlerine ve Kurum tarafından çıkarılan yönetmeliklere uygun olarak kurulmak ve Kurumdan gerekli izin, ruhsat ve sertifikaları almak şartıyla, 3194 sayılı İmar Kanunu ve İmar Kanununa dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerde belirtilen yapı ruhsatiyesine ve yapı kullanma iznine tâbi değildir.” hükmü karşısında davacı iddiası yerinde bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı Telekomünikasyon Kurumu avukatı için takdir olunan … YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak sözü edilen davalı idareye verilmesine 18.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.