13. Daire 2005/1754 E. , 2006/3981 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/1754
Karar No: 2006/3981
Davacı: …
Vekili: …
Davalılar: 1-Telekomünikasyon Kurumu
Vekili: …
2- Türk Telekomünikasyon A.Ş.
Vekilleri: …
İstemin Özeti: Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından hazırlanarak Telekomünikasyon Kurulu’nun 29.06.2004 tarih ve 2004/347 sayılı kararı ile onaylanan yeni ücret tarifesinin; tarifenin kamuoyuna “Türk Telekom’dan sabit telefon abonelerine hediye: %80’e varan indirimler” başlıklı reklamlarla tanıtıldığı, Reklam Kurulu’nun 10.08.2004 tarih ve … sayılı kararıyla, sözü edilen reklam hakkında 3 ay tedbiren durdurma cezası verildiği, aslında tarifenin %80’lere varan oranlarda bir indirimi içermediği, tarifeyle indirime gidilmediği, bir iş veya hizmet karşılığında alınması gereken sabit ücretin yeni tarifeyle bazı paketlerden, kontür verilmeden kaldırılması nedeniyle, bu durumun 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun Ek 18. maddesine aykırılık teşkil ettiği, 406 sayılı Kanun’da asgari hizmetin “herkesin karşılayabileceği şekilde makul bedel karşılığında” alınması gerekirken, yeni tarifeyle makul bedelin aşıldığı, bu durumun aynı zamanda Kanun’un 4(k) maddesinde belirtilen makul ölçüde kârı da aştığı, dava konusu tarifeyle 406 sayılı Kanun’un 29. ve 30. maddelerinde öngörülen ücret alımı konusundaki ilkelerin ihlâl edildiği, örneğin ücretin adil olması ve benzer konumdaki aboneler arasında haklı olmayan nedenlerle ayırım gözetilmemesi ilkesine aykırı hareket edildiği, böylece benzer konumdaki abonelerin kategorilere bölündüğü, belirlenen tarihe kadar seçim yapmayan abonelerin StandartHATT’ı seçmiş sayılacağı yönündeki duyuruyla, bu kişilerin sözleşme yapmaya zorlandığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Davalı Telekomünikasyon Kurumu’nun Savunmasının Özeti: Davanın, Danıştay’ın değil, idari yargıda genel görevli mahkemeler olan idare mahkemelerinin görev alanına girdiği, bu itibarla davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiği, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin sunmakta olduğu hizmetlerin tarifelerini, gerek yürürlükteki mevzuat gerekse rekabetçi pazarın sonucu olarak maliyetlerinin altında sunma serbestisine sahip olmadığı, bunun istisnasının, 406 sayılı Kanun ve Telekomünikasyon Kurumu ile akdedilmiş görev sözleşmesi ile Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye getirilmiş asgari hizmet yükümlülüğü olduğu, telefon aboneliğine sahip bir tüketicinin, arama hizmetlerini kullanmasa bile aranabilme hizmetini alması nedeniyle, bu durumun 406 sayılı Kanun’un Ek 18. maddesi ile ifade edilen “… bir iş ve hizmet karşılığı alınan ücret…” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 406 sayılı Kanun’un 29. ve 30. maddeleri uyarınca, Kurum’a işletmeci tarafından onaya sunulan tarifelerin, yürürlükteki kanun, yönetmelik, tebliğ ve sair düzenlemeler kapsamında incelendiği, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin yeni tarife sisteminde StandartHATT’ın eski tarifenin değiştirilmiş halini içerdiği, diğer dört tarife paketinin ise müşterilere sunulan seçenekler olduğu ileri sürülerek hukukî dayanaktan yoksun bulunan davanın usul ve esastan reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin Savunmasının Özeti : Görevli yargı yerinin, idari yargı değil, adli yargı olduğu, dava dilekçesinde yer alan iddiaların, bir iltihak sözleşmesi niteliğindeki abonman sözleşmesine ilişkin hususlara yönelik olduğu göz önünde bulundurulduğunda, işbu davanın tüketici mahkemelerinde açılması gerektiği, bu nedenle davanın öncelikle görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, sabit ücretin dayanağının, 406 sayılı Kanun’un Ek 18. maddesinde yer aldığı, söz konusu hükmün Anayasa’ya aykırılık teşkil etmediği, bununla birlikte bugüne kadar ki içtihatlarda da sabit ücretin alınabileceğinin hüküm altına alındığı, sabit ücretin alınmamasının, çok arayan abonenin çok daha fazla ücret ödemesi, arama yapmayan ve kendisi arandığında konuşan abonenin ücret ödememesi, ama hizmetten yararlanması gibi adaletsiz bir duruma yol açabilmesi yanında, aboneye verilen hizmetin bir kısmının şirketleri tarafından karşılanması sonucunu doğuracağı, 31.12.2004 tarihinden itibaren telekomünikasyon sektörünün serbestleşme dönemine girdiği, uzak mesafe telefon lisanslarının dağıtılmasıyla birlikte bu sektörde rekabetin kendisini hissettirmeye başladığı, dava konusu tarifenin de bu sürecin bir ürünü olduğu, yeni StandartHATT tarifesinin, eski tarifenin değiştirilmiş hali, diğer dört tarife paketinin ise tüketiciye sunulmuş seçenek olduğu, farklı tarife paketinde, farklı konuşma ücretlerine ve farklı oranda sabit ücrete yer verilmesinin, tamamıyla şirketin abonelerini, bir başka deyişle farklı kullanıcı gruplarını düşünerek getirdiği bir yapılanma olduğu, tarifenin, gerek 406 sayılı Kanun’daki tarifeyle ilgili hükümlere, gerek Tarife Yönetmeliği’ndeki, gerekse Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tarifelerine Tavan Fiyat Yönteminin Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ’deki hükümlere uygun biçimde hazırlandığı ve Telekomünikasyon Kurumu’nun onayı ile yürürlüğe konulduğu ileri sürülerek davanın usul ve esastan reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’nin Düşüncesi:Bakılan davanın konusunu, Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından hazırlanan, Telekomünikasyon Kurumu tarafından Tarife Yönetmeliği ve Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tarifelerine Tavan Fiyat Yönteminin Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ çerçevesinde incelenen tarifenin iptali istemi oluşturmaktadır.
Dava konusu tarifenin; Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından telekomünikasyon sektörünün serbestleşme dönemine girmesi ve tarifelerin dengelenmesi gibi hususlar göz önünde bulundurularak, 406 sayılı Kanun’un 29. ve 30. maddelerine, Tarife Yönetmeliği ve Telekomünikasyon Kurumu tarafından Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tarifelerine Tavan Fiyat Yönteminin Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ hükümlerine göre hazırlandığının ve incelendiğinin, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin yeni tarife sisteminde StandartHATT’ın eski tarifenin değiştirilmiş halini içerdiğinin ve diğer dört tarife paketinin ise müşterilere sunulan seçenekler olduğunun, başka bir anlatımla diğer konuşma seçeneklerinin yapılmaması halinde StandartHATT’ın seçilmiş sayılacağının, bu itibarla ilgili mevzuata aykırı bir yönünün görülmediğinin anlaşılması ve abonelerin mevzuata uygun biçimde ve kamu hizmetinin özelliklerine ters düşmeyecek şekilde gerçekleştirilen tarife değişikliğine karşı, bu değişikliği kabul etmek ya da söz konusu hizmeti almaktan vazgeçmek dışında bir tercihlerinin bulunmaması karşısında, dava konusu tarife paketinin, mevzuata uygun olarak hazırlanıp, onaylandığı, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer yandan davacı tarafından, bir iş veya hizmet karşılığında alınması gereken sabit ücretin, yeni tarifeyle bazı paketlerden kontür verilmeden kaldırılması nedeniyle, bu durumun 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun Ek 18. maddesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.
… Mahkemesi’nin ve …’ın çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere sabit ücretin; her an konuşma hakkı sağlanmasının, bir başka deyişle görüşme zamanlarının dışında oluşan bilgi alışverişi hizmetinin, arayan numaranın abone tarafından görülmesi gibi ek hizmetlerin ve sistemin çalışır durumda bulunması için yapılan işletme maliyetinin karşılığı olarak alınması nedeniyle, tüm bu hususları da kapsayacak şekilde hizmet karşılığı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davacının sabit telefon abonelerinden hiçbir hizmet veya iş karşılığı olmaksızın sabit ücret alındığı iddiasının dayanağı bulunmamaktadır.
Davacının diğer iddiaları da, dava konusu işlemin iptalini gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi:Dava; Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanarak Telekomünikasyon Kurulu’nun 29.6.2004 tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan yeni ücret tarifesinin iptali istemiyle açılmıştır.
2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun 4502 sayılı Kanun’la değişik 5. maddesinde, bu Kanun ile 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nda belirtilen genel esaslar çerçevesinde, Kanunlar’la öngörülen yetki ve sorumlulukları uygulamak ve verilen diğer görevleri yapmak üzere kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz özel bütçeli Telekomünikasyon Kurumu kurulmuş, Kurum’un karar organının Telekomünikasyon Kurulu olduğu hükme bağlanmıştır. 2813 sayılı Kanun’un 4502 sayılı Kanun’la değişik 7. maddesinde ise Telekomünikasyon Kurumu’nun görevleri belirlenmiştir. Buna göre, Kanun’un 7. maddesinin (h) bendinde; “Telekomünikasyon hizmetlerinden ve altyapısından yararlanacak kullanıcılara ve telekomünikasyon şebekeleri arasındaki ara bağlantılar bakımından diğer işletmecilere uygulanacak ücret tarifelerine ve sözleşme hükümlerine ve teknik hususlara ilişkin genel kriterleri ve görev alanına giren diğer konularda uygulama usul ve esaslarını belirlemek, tarifeleri incelemek, değerlendirmek, gerekenleri onaylamak ve bunların uygulanmasını izlemek” Kurum’un görevleri arasında sayılmıştır. Kurum tarafından tarifelerin onaylanmasına ve denetlenmesine yönelik usul ve esasların tespiti amacıyla düzenlenen Tarife Yönetmeliği 28.08.2001 tarihli, 24507 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Dava dosyasının incelenmesinden; Türk Telekomünikasyon A.Ş.Genel Müdürlüğü tarafından telefon tarifesinin 01.08.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, şirket HATT, Konuşkan HATT, StandartHATT, HesaplıHATT ve YazlıkHATT olmak üzere beş ayrı tarife biçiminde yapılandırılmasına ve yeni tarife sistemine geçilmesine Türk Telekom Yönetim Kurulunun 5.5.2004 tarih ve … sayılı kararıyla karara bağlandığı, adıgeçen tarifenin Telekomünikasyon Kurulu’nun 29.6.2004 tarih ve … sayılı kararıyla onaylandığı anlaşılmaktadır.
406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Ek 18 inci maddesine 4502 sayılı Kanunun 12.maddesi ile eklenen son fıkrası; “Bir iş ve hizmetin karşılığı olarak alınan ücret; abonman ücreti, sabit ücret, konuşma ücreti, hat kirası ve benzeri kira ücretler ve bunlar gibi değişik ücret kalemlerinden birisi veya birkaçı olarak tespit edilebilir.” hükmünü taşımaktadır.
… Mahkemesinin ve …’ın çeşitli kararlarında sabit ücretin; her an konuşma hakkı sağlanmasının, bir başka deyişle görüşme zamanlarının dışında oluşan bilgi alışverişi hizmetinin, arayan numaranın abone tarafından görülmesi gibi ek hizmetlerin ve sistemin çalışır durumda bulunması için yapılan işletme maliyetinin karşılığı olarak alındığı belirtilmiş ve tüm bu hususlar da hizmet karşılığı olarak değerlendirilmiştir.
Bu itibarla, davacının sabit telefon abonelerinden hiçbir hizmet veya iş karşılığı olmaksızın sabit ücret alındığı iddiasının dayanağı bulunmamaktadır.
Abonelerin kullanımı alışkanlıkları gözönünde tutularak, beş farklı tarife paketi içinden kendilerine uygun olanını seçme imkanı tanınmak suretiyle müşteri memnuniyetinin azamileştirilmeye çalışıldığı anlaşıldığından aksi yöndeki davacı iddialarına itibar etmeye olanak bulunmamaktadır.
Bu haliyle, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunundaki tarifeyle ilgili hükümlere, Telekomünikasyon Kurumu tarafından çıkarılan Tarife Yönetmeliği ve yine aynı Kurum tarafından çıkarılan Telekomünikasyon A.Ş.nin Bazı hizmetlerine İlişkin Tarifelerinin Tavan Fiyat Yöntemi ile Onaylanmasına Yönelik Usul ve Esaslara İlişkin hükümlere uygun biçimde hazırlanarak Telekomünikasyon Kurumunun onayı ile yürürlüğe konulan tarifede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Belirtilen nedenle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından hazırlanarak Telekomünikasyon Kurulu’nun 29.6.2004 tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan yeni ücret tarifesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalıların usule yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
29.01.2000 tarihli, 23948 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4502 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik 2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun 5. maddesiyle; bu Kanun ile 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nda belirtilen genel esaslar çerçevesinde, Kanunlarla öngörülen yetki ve sorumlulukları uygulamak ve verilen diğer görevleri yapmak üzere kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz özel bütçeli “Telekomünikasyon Kurumu” kurularak, Türk telekomünikasyon sektöründe genel anlamda düzenleme, denetleme ve yaptırım uygulama görevleri verilmiş, daha sonra da, 23.05.2001 tarihli, 24410 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4673 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile 406 sayılı Kanun’a Ek 27. madde eklenmiş ve bu maddenin birinci fıkrasında, “Bu kanunda ve diğer mevzuatta Ulaştırma Bakanlığına, görev sözleşmesi veya imtiyaz sözleşmesi yapma veya telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin verme yetkisi ile bu yetkiye ilişkin yapılacak düzenlemeler ile ilgili her türlü göreve yönelik yapılan atıflar Kuruma yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilerek, Telekomünikasyon Kurumu’nun yetkileri genişletilmiştir.
2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun, 4502 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile değişik ve Telekomünikasyon Kurumu’nun görevlerinin düzenlendiği 7. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, “Telekomünikasyon hizmetlerinden ve altyapısından yararlanacak kullanıcılara ve telekomünikasyon şebekeleri arasındaki ara bağlantılar bakımından diğer işletmecilere uygulanacak ücret tarifelerine ve sözleşme hükümlerine ve teknik hususlara ilişkin genel kriterleri ve görev alanına giren diğer konularda uygulama usul ve esaslarını belirlemek, tarifeleri incelemek, değerlendirmek, gerekenleri onaylamak ve bunların uygulanmasını izlemek” Telekomünikasyon Kurumu’nun görevleri arasında sayılmış, anılan maddenin 2. fıkrasında da; “Kurum telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve alt yapısının işletilmesi ile ilgili hususları ve ayrıca hem bu hizmetlerde hem de genel olarak telekomünikasyon sektöründe rekabete aykırı davranış, plan ve uygulamaları re’sen veya şikâyet üzerine incelemeye ve görev alanına giren konularda bilgi ve dokümanların sağlanmasını talep etmeye yetkilidir. Kurum, telekomünikasyon hizmetleri ve alt yapısı ile ilgili yönetmeliklerin ve diğer genel idari işlemlerin yayınlanmasından önce ilgili tarafların yorum yapabileceği görüşlerini bildirmesine imkan verebilmek için gerekli tedbirleri alabilir. Kurum tüketici menfaatlerinin korunması için de gerekli tedbirleri alır” hükümleri yer almıştır.
406 sayılı Telgraf ve Telefon Kununu’nun değişik 4. maddesinde ise, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesinde ve/veya telekomünikasyon altyapısı işletiminde ve bu hususlarda yapılacak düzenlemelerde nitelik ve nicelik itibariyle gözönünde bulundurulacak ilkeler belirlenmiş olup, maddenin (k) bendinde, “İlgili mevzuat, imtiyaz sözleşmesi veya telekomünikasyon ruhsatında açıkca belirlenen durumlar haricinde, ara bağlantı ücretleri ile hat ve devre kiraları da dahil telekomünikasyon hizmetleri karşılığı alınacak ücretlerin, yatırım ve işletme maliyetlerini ve genel masraflardan ilgili payını, amortisman ve makul ölçüde kârı mümkün olduğu ölçüde yansıtması” gerektiği kurala bağlanmıştır.
Yine Kanun’un 29. maddesinde, telekomünikasyon hizmetlerinin ücret esasları “İşletmeciler, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve/veya altyapı işletilmesi karşılığında alacakları ücretleri ilgili mevzuat, tabi oldukları görev veya imtiyaz sözleşmesi, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin ile Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe belirleyebilirler. Aşağıdaki hallerde Kurum, hat ve devre kiraları da dahil olmak üzere ücretlerin hesaplanma yöntemlerini ve üst sınırlarını, makul ve ayırım gözetmeyen şartlarla, 30 uncu maddede belirlenen genel ilkeler çerçevesinde çıkarılacak yönetmelikler, tebliğler ve sair idari düzenlemeler, imtiyaz sözleşmeleri ve telekomünikasyon ruhsatlarının hüküm ve şartları da gözetilerek tayin ve tespit etmeye yetkilidir:
a) Türk Telekom veya başka bir işletmecinin, vermekle yükümlü olduğu evrensel hizmet dahil, bazı hizmetlerin maliyetini başka hizmetlerin ücretlerinden karşılamak zorunda olduğu haller,
b) İlgili telekomünikasyon hizmetlerinde, bir işletmecinin hukuki veya fiili bir tekel olduğunun veya ilgili hizmet veya coğrafi piyasada hakim konumda bulunduğunun Kurum tarafından belirlendiği haller,
c) Ücretlerin Kurum düzenlemelerine aykırı işlem ve eylemlerle belirlendiğinin tespit edildiği haller,
d) Kurum’un çıkaracağı yönetmeliklerde belirleyeceği diğer durumlar” olarak belirlenmiştir.
Kanun’un 30. maddesinde de, Kurum’un, telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesi ve/veya altyapı işletilmesi karşılığında alınacak ücretlere ilişkin düzenlemelerinin, maddede sayılan genel ilkelerin gerçekleştirilmesi hususunu gözönünde tutarak yapacağı öngörülmüş, genel ilkeler “a) Ücretler adil olmalı ve benzer konumdaki kişiler arasında haklı olmayan nedenlerle ayırım gözetmemelidir. Bu genel ilke, toplumdaki ihtiyaç sahibi kesimlere özel ve kapsamı açıkca ve sınırlı olarak belirlenmiş kolaylıklar sağlanmasını engellemez,
b) 29 uncu madde kapsamına giren durumlarda; ücretlerin 4 üncü maddenin (k) bendinde öngörülen şekilde yatırım ve işletme maliyetleri de dahil olmak üzere, mümkün olduğunca ilgili hizmetin maliyetlerini yansıtacak şekilde belirlenerek tarifelerin dengelenmesi esas olup, bir hizmetin maliyetinin diğer bir hizmetin ücreti yoluyla desteklenmesinden veya karşılanmasından kaçınılır,
c) Ücretler; kendisine bir maliyet yükleyen ve anılan ücretin kapsamında olan her hizmet kalemini ayrı ayrı gösterir,
d) Ücretlerin, uygun olduğu ölçüde, gelişen teknolojik şartlar çerçevesinde uluslararası standartlara ve ölçeklere yaklaştırılması esastır.
e) Ücretlerin, değişik hizmet türü ve kategorileri için, teknolojik gelişmeyi ve yeni yatırımları teşvik etmeye yönelik düzeyde olması gözetilir.
f) Ücretlerin belirlenmesinde, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve uluslararası kuruluşların tavsiyeleri uygun olduğu ölçüde dikkate alınır.
g) Haklı gerekçelerin varlığı halinde, ücretlere zorunlu maliyetleri ve makul bir ölçüde kârı da yansıtmak kaydıyla üst sınır konulabilir” olarak belirlenmiştir.
Kurum tarafından 406 sayılı Kanun’un değişik 4., 29. ve 30. maddeleri ile 2813 sayılı Kanun’un değişik 7. maddesine dayanılarak, tarifelerin onaylanmasına ve denetlenmesine yönelik usul ve esasların tespiti amacıyla düzenlenen Tarife Yönetmeliği de 28.08.2001 tarihli, 24507 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Yönetmeliğin 7. maddesinde, Telekomünikasyon Kurulu’nun, her bir hizmet için hizmetin etkin olarak sağlanması maliyetine dayalı yöntem ile belli bir dönemde bir hizmet sepetindeki tarife değişikliklerinin ortalamasına uygulanacak tavan fiyat yöntemini ayrı ayrı veya her ikisini birden uygulayarak tarifeleri onaylayacağı belirtildikten sonra, Yönetmeliğin 11. maddesinde herhangi bir tarifenin tavan fiyat yöntemine göre onaylanması için işletmeci tarafından istenilen bilgi ve belgeler sayılmış, 12. maddesinde de tarifelerin tavan fiyat yöntemine göre onaylanması durumunda göz önünde bulundurulacak hususlar belirlenmiş, Yönetmeliğin 13. maddesinde ise, tarifelerin onaylanma süreci kurala bağlanmıştır.
Tarife Yönetmeliği’nin 7. maddesinin (a) bendinin (2) numaralı alt bendi gereğince, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin kullanıcılara sunduğu bazı telekomünikasyon hizmetlerinde uygulanacak tarifelerin “Tavan Fiyat Yöntemi”ne göre onaylanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla Telekomünikasyon Kurumu tarafından Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tarifelerine Tavan Fiyat Yönteminin Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ hazırlanarak 31.12.2003 tarih ve 25333 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Bakılan davanın konusunu da, Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından hazırlanan, Telekomünikasyon Kurumu tarafından Tarife Yönetmeliği ve sözü edilen Tebliğ çerçevesinde incelenen ve onaylanan tarifenin iptali istemi oluşturmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından telekomünikasyon sektörünün serbestleşme dönemine girmesi ve tarifelerin dengelenmesi gibi hususlar göz önünde bulundurularak, telefon tarifesinin 01.08.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ŞirketHATT, KonuşkanHATT, StandartHATT, HesaplıHATT ve YazlıkHATT olmak üzere beş ayrı tarife biçiminde yapılandırılmasına ve yeni tarife sistemine geçilmesine Türk Telekom Yönetim Kurulu’nun 05.05.2004 tarih ve … sayılı kararıyla karar verildiği, sözü edilen tarifenin Telekomünikasyon Kurulu’nun 29.06.2004 tarih ve … sayılı kararıyla onaylandığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu tarifenin; Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından telekomünikasyon sektörünün serbestleşme dönemine girmesi ve tarifelerin dengelenmesi gibi hususlar göz önünde bulundurularak, 406 sayılı Kanun’un 29. ve 30. maddelerine, Tarife Yönetmeliği ve Telekomünikasyon Kurumu tarafından hazırlanan Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tarifelerine Tavan Fiyat Yönteminin Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ hükümlerine göre hazırlandığı ve incelendiği, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin yeni tarife sisteminde StandartHATT’ın eski tarifenin değiştirilmiş halini içerdiği ve diğer dört tarife paketinin ise müşterilere sunulan hizmet seçenekleri olduğu, başka bir anlatımla diğer konuşma seçeneklerinin yapılmaması halinde StandartHATT’ın seçilmiş sayılacağı, bu itibarla ilgili mevzuata aykırı bir yönünün görülmediği anlaşıldığından ve abonelerin mevzuata uygun biçimde ve kamu hizmetinin özelliklerine ters düşmeyecek şekilde gerçekleştirilen tarife değişikliğine karşı, bu değişikliği kabul etmek ya da söz konusu hizmeti almaktan vazgeçmek dışında bir seçenekleri de bulunmadığından, dava konusu tarife paketinin, mevzuata uygun olarak hazırlanıp, onaylandığı, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer yandan davacı tarafından, bir iş veya hizmet karşılığında alınması gereken sabit ücretin, yeni tarifeyle bazı paketlerden kontür kullanımı hakkı verilmeden kaldırılması nedeniyle, bu durumun 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun Ek 18. maddesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.
406 sayılı Kanun’un Ek 18. maddesine 4502 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle eklenen son fıkrasında, bir iş ve hizmetin karşılığı olarak alınan ücretin; abonman ücreti, sabit ücret, konuşma ücreti, hat kirası ve benzeri kira, ücretler ve bunlar gibi değişik ücret kalemlerinden birisi veya birkaçı olarak tespit edilebileceği öngörülmüştür.
… Mahkemesi’nin ve … ‘ın çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere sabit ücretin; her an konuşma hakkı sağlanmasının, bir başka deyişle görüşme zamanlarının dışında oluşan bilgi alışverişi hizmetinin, arayan numaranın abone tarafından görülmesi gibi ek hizmetlerin ve sistemin çalışır durumda bulunması için yapılan işletme maliyetinin karşılığı olarak alınması nedeniyle, tüm bu hususları da kapsayacak şekilde hizmet karşılığı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davacının sabit telefon abonelerinden hiçbir hizmet veya iş karşılığı olmaksızın sabit ücret alındığı iddiasının dayanağı bulunmamaktadır.
Davacının, tarifenin kamuoyuna “Türk Telekom’dan sabit telefon abonelerine hediye: %80’e varan indirimler” başlıklı reklamlarla tanıtılmasına karşın, bunun gerçeği yansıtmadığı, aslında tarifeyle indirime gidilmediği yönündeki iddialarının da bu davada incelenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan …-YTL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekilleri için ayrı ayrı olmak üzere takdir olunan …-YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine 16.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.