Danıştay Kararı 13. Daire 2005/1040 E. 2005/3107 K. 15.06.2005 T.

13. Daire         2005/1040 E.  ,  2005/3107 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/1040
Karar No: 2005/3107

Davacı: … A.Ş.
Vekili: …
Davalı: Rekabet Kurumu
Vekili: …

İstemin Özeti: Davacı şirketin, ürettiği elektrik fazlasını enerji piyasasındaki diğer katılımcılara piyasa koşullarında satışının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından engellendiği ve bu durumun rekabet mevzuatına aykırı olduğu, fiilen tek alıcı konumundaki … A.Ş. (…)’nin söz konusu üretim miktarı için çok düşük alım fiyatları teklif ederek 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesindeki hâkim durumunu kötüye kullandığından bahisle yaptığı şikayetin reddine ilişkin Rekabet Kurulu’nun 27.02.2003 tarih ve … sayılı kararının; şikayete konu idarelerin üretilecek elektriği almayarak ülke kaynaklarının boşa sarfedilmesine neden oldukları, …’ın elektriği çok ucuz fiyata almak isteyerek hâkim durumunu kötüye kullandığı iddiasıyla iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 2/d-1 maddesi hükmü uyarınca …’ın, daha ekonomik bir kaynak bulduğu takdirde ihtiyacı olan enerjiyi bu kaynaktan sağlamakla, bunun sağlanamadığı takdirde ise, bir kamu teşebbüsü olan … A.Ş.’den tedarik etmekle görevlendirildiği, buna göre …’ın, fazla enerjiyi ihtiyaçları doğrultusunda alıp almama serbestisini kullanması ya da almak istemediğine bir işaret olarak, piyasa koşullarının altında fiyat teklifinde bulunmasının ilgili mevzuat gereği olarak ortaya çıktığı, böylece …’ın anılan mevzuat hükümlerine göre hareket ettiği, bu nedenle 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi hükümleri çerçevesinde sorumlu tutulamayacağının anlaşıldığı, diğer yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 4054 sayılı Kanun kapsamında olmadığı ileri sürülerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’nin Düşüncesi :Dava, davacı şirketin, ürettiği elektrik fazlasını enerji piyasasındaki diğer katılımcılara piyasa koşullarında satışının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından engellendiği ve bu durumun rekabet mevzuatına aykırı olduğu, fiilen tek alıcı konumundaki … A.Ş. (…)’nin söz konusu üretim miktarı için çok düşük alım fiyatları teklif ederek 4045 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesindeki hâkim durumunu kötüye kullandığından bahisle yaptığı şikayetin reddine ilişkin Rekabet Kurulu’nun 27.02.2003 tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Rekabet Kurulu kararıyla; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu hakkındaki iddiaların, kendi mevzuatlarından kaynaklanan uygulamalar olması nedeniyle 4054 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmemesinde ve …’ın, davacı şirketin ürettiği fazla enerjiyi alıp almama hakkını 4628 sayılı Kanun’da ve mevcut sözleşmelerde belirtilen hak ve yükümlülükleri doğrultusunda kullandığının tespit edilerek 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesine aykırı davranmadığı sonucuna varılmasında ve bu nedenle davacı tarafından yapılan şikayetin reddinde 4054 sayılı Kanun’a aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Dava, Yap-İşlet-Devret Modeli çerçevesinde elektrik üretimi yapan davacı şirketin; mevcut sözleşmelerde öngörülen üretim miktarının üzerinde ürettiği elektrik fazlasını enerji piyasasındaki diğer katılımcılara piyasa koşullarında satışının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından engellendiği ve bu durumun rekabet mevzuatına aykırı olduğu, fiilen tek alıcı konumundaki … A.Ş.nin söz konusu üretim miktarı için çok düşük alım fiyatları teklif ederek hâkim durumunun kötüye kullanıldığını ileri sürerek, … ile gerekli tedbirleri almadığı öne sürülen Bakanlık ve EPDK’nun serbest piyasa koşullarını engelleyerek rekabet hukukuna aykırı davrandıklarının Rekabet Kurulu tarafından tesbit ve kabulü ile sözkonusu teşebbüs ve kurumlara yasal işlem yapılması ve cezai yaptırımlar uygulanması isteminin; Bakanlık ile EPDK hakkındaki iddiaların 4054 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceği, …’ın ise 4054 sayılı Kanunun 6.maddesine aykırı davranışının bulunmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin Rekabet Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarının ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki hertürlü hukuki işlem ve davranışların, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tesbit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemlerin bu kanun kapsamına gireceği hükme bağlanmış; 3. maddesinde de, teşebbüs, piyasada mal ve hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler olarak tanımlanmıştır.
Aktarılan yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere rekabet kurallarının ekonomik faaliyette bulunan her teşebbüse uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle de kamu teşebbüsleri ve devlet tarafından kendilerine özel, münhasır ya da imtiyaz oluşturan haklar tanınmış olan bütün teşebbüsler yasa kapsamındadır.
Buna karşın, sözü edilen Yasanın 3. maddesinde tanımlanan teşebbüs niteliği taşımayan kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerine, anılan Yasa hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenle, 4628 sayılı Kanun çerçevesinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından tesis edilen işlemlerin 4054 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin …’a ilişkin kısmına gelince; …’ın mevcut sözleşme gereği alması gereken miktarı aşan miktarı alıp almama hususundaki takdir hakkının, 4628 sayılı Kanunda ve sözleşmelerde belirtilen hak ve yükümlülükleri doğrultusunda kullanıldığı 4054 sayılı Kanunun 6.maddesine aykırı bir davranışın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirketin, ürettiği elektrik fazlasını enerji piyasasındaki diğer katılımcılara piyasa koşullarında satışının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından engellendiği ve bu durumun rekabet mevzuatına aykırı olduğu, fiilen tek alıcı konumundaki … A.Ş. (…)’nin söz konusu üretim miktarı için çok düşük alım fiyatları teklif ederek 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesindeki hâkim durumunu kötüye kullandığından bahisle yaptığı şikayetin reddine ilişkin Rekabet Kurulu’nun 27.02.2003 tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 27. maddesinin (a) bendinde, bu Kanun’da yasaklanan faaliyetler ve hukuki işlemler hakkında, başvuru üzerine veya re’sen inceleme, araştırma ve soruşturma yapmak; bu Kanun’da düzenlenen hükümlerin ihlâl edildiğinin tespit edilmesi üzerine, bu ihlâllere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp bundan sorumlu olanlara idari para cezaları uygulamak Rekabet Kurulu’nun görevleri arasında sayılmış olup, Kurul’un belirtilen görev ve yetkilerini kullanabilmesi, muhatabının Kanun kapsamında teşebbüs olmasına bağlı bulunmaktadır.
Bu itibarla uyuşmazlığın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na ilişkin kısmının çözümü, teşebbüs kavramının irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
4054 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarının ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukuki işlem ve davranışların, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tesbit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemlerin bu Kanun kapsamına gireceği hükme bağlanmış; 3. maddesinde de, teşebbüs, piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimler olarak tanımlanmıştır.
Aktarılan yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere rekabet kurallarının ekonomik faaliyette bulunan her teşebbüse uygulanması öngörülmüştür. Bu nedenle de kamu teşebbüsleri ve devlet tarafından kendilerine özel, münhasır ya da imtiyaz oluşturan haklar tanınmış olan bütün teşebbüsler Kanun kapsamındadır.
Buna karşın, sözü edilen Kanun’un 3. maddesinde tanımlanan teşebbüs niteliği taşımayan, başka bir anlatımla piyasada mal veya hizmet üretmeyen, pazarlamayan, satmayan gerçek ya da tüzel kişilerin davranışlarına anılan Kanun hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan davacı tarafından …’ın hâkim durumunu kötüye kullandığı ileri sürüldüğünden, Kanun’un 6. maddesine aykırılığın söz konusu olup olmadığınında da irdelenmesi gerekmektedir.
4054 sayılı Kanun’un 3. maddesinde hâkim durum, belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücü olarak tanımlanmış, ve Kanun’un hâkim durumun kötüye kullanılmasını yasaklayan 6. maddesinde de bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması halinin hukuka aykırı ve yasak olduğu belirtilmiş, 6. maddede kötüye kullanmanın tanımı yapılmamış uygulamada sık rastlanılan kötüye kullanma halleri örneklemek suretiyle sayılmıştır. Bunlar;
“a) Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler,
b) Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılık yapılması,
c) Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi tekrar satış halinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi,
d) Belirli bir piyasadaki hâkimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticarî avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler,
e) Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması” olarak sıralanmıştır.
Hâkim durum, bir ya da birden fazla teşebbüsün pazarda güçlü bir konumda bulunmasını, yani teşebbüsün pazarda rekabeti önleme veya serbestçe davranabilme ya da istediği stratejiyi pazara kabul ettirme gücüne sahip olmasını ifade eder. İlgili pazarı belirleyen iki temel unsur bulunmaktadır. Bunlar, coğrafi pazar ve ürün pazarıdır. İlgili coğrafi pazardan anlaşılması gereken aynı rekabet koşullarına sahip pazar alanıdır. Ürün pazarı ise ticari alışveriş konusu olan bir malın ya da hizmetin oluşturduğu pazardır. Bir teşebbüsün hâkim durumda bulunduğunu gösteren değişik ekonomik ve sosyal faktörler de bulunmaktadır. Buna göre hâkim durumun tespitinde, ilgili ürün ve coğrafi pazarın yanısıra ilgili zaman dönemi, ürünün ikame edilebilirliği, çapraz esnekliği, pazarın homojen yapıda olması, pazardaki rakiplerin sayısı ve pazar payları gibi hususların da incelenmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının Rekabet Kurulu kararıyla birlikte incelenmesinden; davacı şirket ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında 31.05.1996 tarihinde “… Hidroelektrik Santrali’nin Kurulması, İşletilmesi ve Üretilecek Elektrik Enerjisinin … A.Ş.’ne (… ) Satışına İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi” imzalandığı, İmtiyaz Sözleşmesi uyarınca, … ili … Köyü’nde 7 MW kurulu güçte … Hidroelektrik Santrali’nin inşa edilmesi, işletmeye alınması, 15 yıl süre ile teşebbüs tarafından işletilmesi ve sözleşme süresinin sonunda tesislerin Bakanlığa veya Bakanlığın göstereceği kuruluşa devredilmesi konusunda anlaşmaya varıldığı, İmtiyaz Sözleşmesi’ne dayanarak 21.03.1997 tarihinde davacı ile … arasında enerji satışı konusunda bir sözleşme (ESA) imzalandığı, 4623 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile ESA yükümlülüklerinin …’tan … A.Ş.’ne (…) geçtiği ve bu çerçevede üretilen elektriğin halen … ‘a satılmakta olduğu, İmtiyaz Sözleşmesi çerçevesinde, Bakanlığın … santrali için 2002 yılı üretim miktarını ve tarifesini belirlemesi amacıyla talepte bulunulduğu, Bakanlığın bu miktarı 27.700.000 kWh, tarifeyi ise 9.723 cent/kWh olarak belirlediği, 2002 yılı üretim miktarının Bakanlık’ça belirlenmesinin ardından, davacının 27.700.000 kWh’lık üretim miktarının üzerinde bir üretim gerçekleştirilebileceğinin ancak … ‘ın, ESA’nın 7. maddesi uyarınca, söz konusu miktarın üzerindeki üretim fazlasını almak istemediği, bunun üzerine davacı şirketin EPDK’ya başvurarak 17.01.2003 tarihine kadar elde edilmesi beklenen 5.000.000 kWh’lık üretim fazlasının piyasadaki diğer katılımcılara satılması amacıyla üretim lisansının alınmasına kadar geçici lisans talep ettiği, EPDK’nın cevabi yazısında ise, 4628 sayılı Kanun’da ve Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde geçici lisans verilmesi uygulamasının olmadığının, Yönetmelik uyarınca 03.03.2003 tarihinden sonra davacının lisans başvurusunun değerlendirileceğinin, ancak lisans alınması halinde dahi davacı şirketin … dışında herhangi bir piyasa katılımcısına elektrik satışının mevcut sözleşme şartlarında değişiklikle mümkün olabileceğinin belirtilerek davacı isteminin reddedildiği anlaşılmakta olup, sözü edilen gelişmelerle ilgili olarak davacı tarafından 4628 sayılı Kanun’la tanınan lisans alma hakkının Yönetmelik’le 03.03.2003 tarihine ertelenerek kendilerinin tek alıcı konumundaki …’a mahkum edildiği, bu durum karşısında üretim fazlasının … ‘a satılması amacıyla …’a bir kaç kez daha başvuruda bulunulduğu, …’ın son olarak söz konusu üretim fazlasını 0,859 cent/kWh birim fiyatından alabileceğini bildirdiği, ancak önerilen bu fiyatın maliyetin çok altında olduğu, Kasım 2002 tarihi itibarıyla 27.700.000 kWh’lık üretim miktarına ulaşılması ve sorunun çözüme kavuşmaması nedeniyle bu tarihten itibaren suların boşa akıtılmaya başlandığı, davacının bu nedenle üretim kayıplarına uğradığı, yukarıda yer verilen hususların …’ın hâkim durumunu kötüye kullanması olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilerek, hâkim durumunu kötüye kullandığı iddia edilen … ile gerekli tedbirleri almadığı iddia edilen Bakanlık ve EPDK’nın serbest piyasa koşullarını engelleyerek rekabet hukukuna aykırı davrandıklarının tespit ve kabulü, bu çerçevede söz konusu teşebbüs ve kurumlara yasal işlem yapılmasının ve cezai yaptırımlar uygulanmasının talep edildiği görülmüştür.
Belirtilen iddiaları değerlendiren Rekabet Kurulu tarafından, davacının işlettiği santralde elektrik üretimi ve elektriğin satın alınması gibi hususların 3096 sayılı Kanun çerçevesinde Yap-İşlet-Devret modeliyle oluşturulmuş İmtiyaz Sözleşmesi ve buna bağlı olarak akdedilmiş ESA uyarınca yapılmakta olduğu, ESA’nın “Uygulanacak Tarife” başlıklı 7. maddesinin (d) bendinde ve devamı fıkra hükümlerden de anlaşılacağı üzere, …’ın satın alma yükümlülüğünün 27.700.000 kWh ile sınırlı bulunduğu, nitekim bu üretim miktarının satın alınması konusunda herhangi bir anlaşmazlık bulunmadığı, söz konusu üretimin üzerindeki enerjinin satın alınması hususunda ise yine açıkça görüleceği üzere …’a bir serbestlik tanındığı, bir başka deyişle, …ın satın almama hakkını mevcut düzenlemeler uyarınca kullandığı, esasen davacının ısrarı üzerine son olarak teklif edilen fiyattan (0,859 cent/kWh), …’ın bu miktarı almak istemediği yönünde bir işaret olarak değerlendirilmesine yol açmakta olduğu, öte yandan, 4628 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile yeni düzenlemelerin geçerlik kazandığı, 4628 sayılı Kanun’un 2/d-1. maddesinde …’ın yükümlülüklerine ilişkin olarak …’ın, daha ekonomik bir kaynak bulunduğu takdirde ihtiyacı olan enerjiyi bu kaynaktan sağlamakla, bu sağlanamadığı takdirde bir kamu teşebbüsü olan … Anonim Şirketi’nden tedarik etmekle görevlendirildiği, bu çerçevede, …’ın, fazla enerjiyi ihtiyaçları doğrultusunda alıp almama serbestisini kullanması ya da almak istememesi nedeniyle piyasa koşullarının altında fiyat teklifinde bulunmasının, ilgili mevzuat gereği olarak ortaya çıkmakta olduğu, bu nedenle …’ın 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesi hükümleri çerçevesinde sorumlu tutulamayacağının anlaşıldığı, öte yandan 4628 sayılı Kanun uyarınca bir teşebbüsün piyasadaki katılımcılara enerji satışı yapabilmesinin ilgili lisansı alması ile mümkün olduğu, söz konusu lisansı verme ve lisans şartlarını belirleme yetkisinin 4628 sayılı Kanun çerçevesinde EPDK’ya ait bulunduğu, anılan Kanun’un geçici 3. maddesi uyarınca bir hazırlık dönemi öngörüldüğü, bu hazırlık döneminde ve sonrasında mevcut piyasa katılımcılarının hak ve yükümlülüklerinin aynı maddede düzenlendiği, söz konusu maddenin konuyla ilgili hükümlerinin dosya mevcudu bilgi ve belgelerle birlikte incelenmesinden; şikayetçi teşebbüsün lisans başvurusunun hazırlık döneminin sona ereceği 03.03.2003 tarihinden itibaren EPDK tarafından değerlendirmeye alınabileceğinin anlaşıldığı, nitekim, davacıya EPDK tarafından gönderilen yazıda özetle; 4628 sayılı Kanun ve Elektrik Piyasası Yönetmeliği’nde geçici lisans verilmesi gibi bir hususun bulunmadığının, müzakereye açık bir arz fazlasının yaratılabilmesini teminen, mevcut sözleşmesi bulunan tüzel kişilere, Yönetmeliğin geçici 2. maddesi çerçevesinde önerilerini bildireceklerinin, teşebbüsün, …’ın dışında bir piyasa katılımcısına satış yapmasının, ancak 03.03.2003 tarihinden sonra yapılacak başvurunun değerlendirilmesinden ve bu yönde davacının mevcut sözleşmesinde yapılacak bir değişiklikten sonra mümkün olabileceğinin ifade edildiği, bu çerçevede, teşebbüsün diğer katılımcılara enerji satışı yapabilmesi hususunun tamamıyla 4628 sayılı Kanun çerçevesinde EPDK’nın yaptığı düzenlemelere tabi olması gerektiği, bu düzenlemelerin de bir kamu tasarrufu olması hususları dikkate alındığında, şikayetin 4054 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatine varılarak şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler, aktarılan hukuki süreç ve dosyadaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; Rekabet Kurulu kararıyla; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu hakkındaki iddiaların, kendi mevzuatlarından kaynaklanan uygulamalar olması nedeniyle 4054 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmemesinde ve …’ın, davacı şirketin ürettiği fazla enerjiyi alıp almama hakkını 4628 sayılı Kanun’da ve mevcut sözleşmelerde belirtilen hak ve yükümlülükleri doğrultusunda kullandığının tespit edilerek 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesine aykırı davranmadığı sonucuna varılmasında ve bu nedenlerle davacı tarafından yapılan şikayetin reddinde 4054 sayılı Kanun’a aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, şikayete konu idarelerin görev alanı dahilinde bulunan uygulamalarıyla ilgili işlemlerinde, yetkilerini aşıp aşmadığının denetimi hususunda, Anayasa’nın 125. maddesi ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca idari yargı yerlerinde dava açılabileceği de kuşkusuz bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta giderinin istemi halinde davacıya iadesine 15.06.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.