Danıştay Kararı 13. Daire 2005/1034 E. 2005/3309 K. 28.06.2005 T.

13. Daire         2005/1034 E.  ,  2005/3309 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2005/1034
Karar No: 2005/3309

Davacı: … A.Ş. Adi Ortaklığı
Vekili : …
Davalı: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu
Vekili : …

Davanın Özeti : Davalı Kurum tarafından düzenlenen ve 31.12.2002 tarihli, 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı İle Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik”in 2,4,8,10,12,13 ve 15 maddelerinde yer alan “Açık içki satışı/Açık içki satıcıları”na ilişkin ibarelerin, 10. ve 16. maddelerinin tümünün, 19. maddesinin 2. fıkrasının, Yönetmelik eki “Başvuru Formu”ndaki “Açık İçki Satışı” ibaresi ile davalı kurumun “Turizm işletme belgesi alan tesislerin de açık içki satış belgesi alma zorunluluğu” bulunduğuna ilişkin 31.3.2003 tarih ve 530 sayılı işlemi ile bu işlem uyarınca yapılan “geçici satış belgesi” verilmesi ve satış bedeli tahsili işlemlerinin; davacı işletmenin “Turizm İşletme Belgeli” işyerlerine ilişkin mevzuat gereği kadehte içki satılan bir işletme olduğu, davacının Turizm Bakanlığı dışında, herhangi bir merciden işyeri açmak, içki satmak için ruhsatı almak, harç ödemek zorunda olmadığı, 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun’un 2. maddesinin (c) fıkrasında, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamına giren turizm işletmelerine bu Kanunun uygulanmayacağının belirtildiği, Açılması İzne Bağlı Yerlere Uygulanacak İşlemler Hakkında Yönetmelik’in 2. maddesinde, 2634 sayılı Yasa hükümlerinin saklı olduğunun belirtildiği, 35. maddesine göre, ancak turizm işletme belgesinin iptal edildiği hallerde bu yönetmeliğin hükümlerine göre ruhsat almanın söz konusu olabileceği, 4250 sayılı Yasa’nın 19/2. fıkrasında yer alan, açık olarak içki satanların 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu’nun 7. maddesine göre ruhsat almaya zorunlu oldukları yönündeki hükmün de turizm işletme belgeli tesislerle ilgisinin bulunmadığı, ilgili bakanlıktan turizm işletme belgesi alabilmek için, 2634 sayılı Kanun ve buna bağlı Turizm Tesisleri Yönetmeliği’nin öngördüğü nitelikleri taşımak zorunda oldukları, 4250 sayılı Yasa’nın 19. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiş olan ruhsat alma zorunluluğunun “tekel bayiliği” olarak tanımlanan kapalı şişede toptan ya da perakende içki satmak için söz konusu olduğu, tekel harçları yanında, bir de belge bedeli alındığı, ismi belge bedeli olsa bile yönetmelikle mali yükümlülük ihdasının hukuka aykırı olduğu, anılan Yönetmelikteki “Açık içki satışı/Açık içki satıcıları”na ilişkin düzenlemelerin yasal dayanaktan yoksun olduğu öne sürülerek iptali ve ihtirazi kayıtla 09.04.2003 tarihinde ödenen … TL’nın iadesine karar verilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Açık alkollü içki satışının belgeye bağlanmasının, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un gereği olduğu kadar, böyle bir açık yasa hükmü olmasa dahi, kamu sağlığının etkin nitelikte korunabilmesi için vazgeçilmez öneme haiz olduğu, alkollü içkinin, tüketmek isteyen kişilere “güvenli ürün”, “olması gereken kriterlerine uygun ürün” olarak sunulmasını sağlamak için, alkollü içkinin üretim, dağıtım ve satışını kurallara bağlamanın zorunlu olduğu, açık alkollü içki satışı yapan sektörün, bir kısmını kayıt altına alıp, kontrol ederken, bir kısmını bundan muaf tutmanın etkinliği sağlamayacağı gibi mümkün de olmadığı, alkollü içkiler piyasalarında, izin ve belgelendirme sisteminin yanısıra sınırlamalar, hatta çok daha kısıtlayıcı düzenlemelerin Avrupa Birliği ülkelerinde de mevcut olduğu, kapalı içki satmak isteyenlere uygulanan ruhsat alma yükümlülüğünün, çok daha sıkı kurallarla izlenmesi gereken açık olarak içki satmak isteyenlere öncelikle uygulanması gerektiği, açık içki satıcılığına ilişkin hükümlerin daha önceki yönetmelikte de düzenlendiği ve TEKEL idaresince ruhsatname verilirken, 4733 sayılı Kanunun 3/k bendi gereğince, 4250 sayılı Kanun ile TEKEL’e verilmiş olan görev ve yetkiler davalı kuruma verildiğinden, 4733 ve 4250 sayılı Kanunlar dayanak alınarak dava konusu Yönetmeliğin çıkarıldığı, 4250 sayılı Kanunun 19. maddesinin 1. fıkrasının bu konuda amir hüküm niteliğinde olduğu, turizm işletme belgeli işletmelerin istisna kapsamına alındığı düzenlemelerin tümünün, davalı kurum tarafından verilen açık içki satış belgesinin tamamen dışında, farklı kamusal menfaatlere hizmet eden düzenlemeler olduğu, 4250 ve 4733 sayılı Kanunlarda yer alan alkollü içki satışı ruhsatı, 3572 sayılı Kanuna göre verilmediğinden, anılan Kanunla bu işletmelere tanınan istisnanın davanın konusu ile bir ilgisinin bulunmadığı, davacının 3572 sayılı Kanun gereğince işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı alma ve Açılması İzne Bağlı Yerlere Uygulanacak İşlemler Hakkında Yönetmelik gereğince mülki amir tarafından verilecek alkollü yer işletme izni alma zorunluluğunun olmamasının, bu istisnalardan yola çıkarak, kıyasla, alkollü içki satış belgesi alma zorunluluğunun da bulunmadığı sonucuna varmasının hukuki yorum metodlarına aykırı olduğu, 2634 sayılı Kanun’da, 4250 ve 4733 sayılı Kanunlar’dan muafiyet, anılan Kanunlar’da da 2634 sayılı Kanun’dan muafiyet bulunduğuna ilişkin bir hükmün söz konusu olmadığı, Yönetmeliğin 8, 12, 13 ve 15. maddelerinde hukuka aykırı bir düzenlemenin mevcut olmadığı, 16. maddenin 4733 sayılı Kanun’un 8/2. fıkrasının tekrarı niteliğinde olduğu, Yönetmeliğin 12/2, 13/3, 8 ve 10. maddelerinin iptalini istemenin, davalı kurumun, düzenleme, gözetme ve denetleme görevini, sadece piyasanın bazı kısımlarına yönelik olarak yerine getirmesini, piyasanın diğer kısımlarının tüketiciye kaçak, sahte veya spesifik uygunluk kriterlerine uygun olmayan ürünleri satabilmesine imkan sağlanmasını talep etmek anlamına geldiği, dava konusu düzenlemenin, turizm işletme belgesi almış olsun olmasın, açık içki satıcılarının tamamını ilgilendirdiği, satış belgesi bedelinin harç olmadığı, denetim yapılabilmesi için işletmelerin kaydının bulunması gerektiği, sektörel düzenlemenin, Turizm Bakanlığı tarafından yerine getirilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Dava, 31.12.2002 tarihli, 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı İle Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik”in 2. maddesinde yer alan “…alkollü içkilerin açık satışına…” ibarelerinin, 4. maddesinde yer alan “Umuma Açık Yer: Açılmasına ve faaliyette bulunmasına kolluk kuvvetlerinin soruşturması üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından izin verilen ve belli şartlara uymak kaydıyla herkesin girebileceği istirahat ve eğlence yerini”, “İçkili Yer: Açık olarak alkollü içki satılan, içilen ve alkollü içki servisi yapılan yeri”, “Açık İçki Satıcısı: Mülki amirce verilen işletme izin belgesi ile Kurumdan satış belgesi almış olan gerçek ve tüzel kişileri” tanımlarının, aynı maddenin 10. fıkrasında yer alan “…açık içki satıcılarına…” ibarelerinin, aynı maddenin son fıkrasında yer alan “…açık olarak satmak isteyenlere…” ibarelerinin, 8. maddesinde yer alan “…açık içki satıcılarının…” ibarelerinin, 10. maddesinin tamamının, 12. maddesinde yer alan “…açık içki satıcıları…” ibarelerinin, 13. maddesinde yer alan “…açık içki satıcısının sicil numarası…” ve “Açık içki satıcıları…” ibarelerinin, 15. maddesinde yer alan “Açık içki satıcılarının satış belgeleri…” ibarelerinin, 16. maddesinin tamamının, 19/2. fıkrası hükmünün, Yönetmelik eki “Satış Belgesi başvuru formu”ndaki “Açık Alkol/Alkollü İçki” ibareleri ile davalı kurumun “Turizm işletme belgesi alan tesislerin de açık içki satış belgesi alma zorunluluğu” bulunduğuna ilişkin 31.3.2003 tarih ve 530 sayılı işlemi ile bu işlem uyarınca yapılan “geçici satış belgesi” verilmesi ve satış bedeli tahsili işlemlerinin iptali ve ihtirazi kayıtla 09.04.2003 tarihinde ödenen … TL’nın iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Anılan Yönetmeliğin dava konusu 10. maddesinin 1. fıkrasının, A ve B bentlerinin iptalini istemekte davacının menfaati bulunmadığından, davanın 10. madde yönünden, C bendi ile aynı maddenin 2. ve 3. fıkralarına hasren incelenmesi gerekir.
Diğer taraftan, Yönetmeliğin iptali istenen 16. maddesinin 3. ve 4. fıkraları, 13.11.2004 tarih ve 25642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile yürürlükten kaldırıldığından, davanın bu fıkralara yönelik kısmı hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un, her türlü ispirto ve ispirtolu içkilerin üretimi, iç ve dış alım ve satımı, dağıtımı ve fiyatlandırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacını taşıdığı belirtildikten sonra, kamu kurum ve kuruluşlarına mer’i mevzuatla denetim, kontrol ve diğer hususlarda verilen yetkiler saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki faaliyetlere ilişkin iş ve işlemlerin, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri (Tekel) Genel Müdürlüğü tarafından yürütüleceği; 19. maddesinde de, ispirto ile bira ve şarap dahil her çeşit ispirtolu içkiyi satmak isteyenlerin, İnhisarlar İdaresinden ruhsat almaya mecbur oldukları, bu ruhsatın esaslarının Maliye ve Gümrük Bakanlığınca objektif kurallar belirlenerek düzenlenecek bir yönetmelikle tespit edileceği, açık olarak satanların, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 7. maddesine göre en büyük mülki amirden, içki yerleri için aranan ruhsatı almaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.
4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesinde, Kanun’un amacının, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılması ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulmasına, bu Kurumun görev ve yetkilerinin düzenlenmesine ve tütün ve tütün mamullerinin Türkiye’de üretimine, iç ve dış alım ve satımına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, 3. maddesinde, bu Kanunda öngörülen idari para cezalarının tahsil edilmesine ilişkin işlemleri yürütmek, satış ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarların tespiti ile tescil, izin ve ruhsat harçlarının Kurum tarafından tahsiline ilişkin işlemleri yürütmek, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak, bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeleri yapmak, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve diğer kanunlar ile Genel Müdürlüğe verilmiş olan görevleri yürütmek Kurumun diğer görevleri arasında sayılırken; 5. maddesinin (b) fıkrasında da, mamul üretimi, satışı ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarın, (c) fıkrasında, tescil, izin ve ruhsat harçlarının Kurum’un gelirleri arasında bulunduğu belirtilmiştir. Aynı Yasa’nın 8. maddesinin 2. fıkrasında, satış belgesi almadan satış yapanların, ellerindeki mamulâta el konulmakla birlikte ruhsat harcının on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılacakları hüküm altına alınmış, 9/B maddesinde, tütün ve tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin iç ve dış ticareti, sigara fabrikalarının kurulmasının izin ve şartları, üretilecek tütün mamullerinin teknik özellikerinin belirlenmesi, üretim şartını karşılamayan firma mamullerinin fiyatlandırılması, dağıtılması, satışı ve kontrolü ile bayilikler verilmesi, üretici tütünlerinin yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile alınıp satılması, açık artırma başlangıç fiyatının teknik olarak saptanması, Dünyada ve Türkiye’deki gelişmeler dikkate alınarak, açık artırma başlangıç fiyatını tespitte kullanılan oranın yüzde elliye kadar artırılması ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili diğer usul ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükmü getirilmiştir.
Anayasanın 124. maddesi hükmü ile 4733 sayılı Kanun’un 9/B fıkrasındaki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, düzenleyici kurumların ilgili bulundukları sektörde düzenleme, denetleme görevi üstlendikleri, bu kuruluşların temel işlevinin, toplumsal ve ekonomik yaşamın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini, bir takım kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemek görevinin bulunduğu tartışmasızdır. Bu bağlamda, dava konusu Yönetmeliği yayımlamakla, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasası ile ilgili düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı kurumun, ilgili bulunduğu sektörde, Anayasa ve Kanunun kendisine tanıdığı bu yetkiyi kullandığı görülmektedir.
Bu nedenle, Yönetmeliğin 4. maddesinde iptali istenilen “Umuma Açık Yer”, “İçkili Yer”, “Açık İçki Satıcısı” tanımları ile bu ve diğer maddelerde yer alan “…alkollü içkilerin açık satışına…”, “…açık içki satıcılarına…”, “…açık olarak satmak isteyenlere…”, “…açık içki satıcılarının…”, “…açık içki satıcıları…”, “…açık içki satıcısının sicil numarası…”, “Açık içki satıcılarının satış belgeleri…” ibarelerine, Yönetmelik eki satış belgesi başvuru formunda düzenlenen, açık alkol/alkollü içki ibarelerine ve belediye hudutları dışındaki turistik yerlerde piyasaya arz ambalajında veya açık olarak içki satmak isteyenlerin mahallin en büyük mülki amirinden işletme izin belgesi almaları zorunluluğunu getiren 19/2. fıkrasına söz konusu Yönetmelikte yer verilmesinde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu düzenleyici işlemin 10. maddesinin 1. fıkrasının (C) bendi ile 2. ve 3. fıkralarına gelince;
4733 sayılı Yasa’nın yukarıda belirtilen 3. maddesinde satış ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarların tespiti Kuruma görev olarak verilmiş; 5. maddesinde de, bu tutarlar Kurum’un gelirleri arasında gösterilmiştir. Bu durumda Yasa’yla kurum geliri olarak açıkca belirlenen satış ve uygunluk belgesi için alınacak tutarların Yönetmelikle belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Hukuka uygunluğu tespit edilen Yönetmelik hükümleri gereği davacı adına yapılan, “geçici satış belgesi” verilmesi ve satış bedeli tahsili işlemleri ile … TL’sı satış belgesi bedeli tahsil edilmesinde ve “Turizm işletme belgesi alan tesislerin de açık içki satış belgesi alma zorunluluğu” bulunduğuna ilişkin 31.3.2003 tarih ve 530 sayılı davalı idare işleminde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, anılan Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında; “Satış belgesi almadan satış yapanlar, ellerindeki ürünlere el konulmakla birlikte satış belgesi bedelinin on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılırlar.”, 2. fıkrasında ise, “Bu suçu işleyenlere yardım edenler hakkında asıl faillere verilecek cezaların yarısı hükmolunur. Bu fiillere katılan memur ve görevliler de asıl failler gibi ceza görürler.” hükümlerine yer verilmiştir.
4733 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (c) fıkrasında, satış belgesi başına alınacak tutarların tespiti ile ruhsat harçlarının kurum tarafından tahsiline ilişkin işlemleri yürütmenin kurulun görevleri arasında olduğu, 5. maddesinde de satış belgesi başına alınacak tutarın ve ruhsat harçlarının kurumun gelirleri arasında yer aldığı belirtilirken, “satış belgesi bedeli” ve “ruhsat harçları” ibarelerine ayrı ayrı yer verilmesinden, “bedel” ve “harç” kavramlarının Kanun’daki ifadesiyle, birbirinden farklı kavramlar olduğu anlaşılmaktadır. Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında, “Satış belgesi almadan satış yapanlar, ellerindeki mamulâta el konulmakla birlikte ruhsat harcının on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılır. Belirtilen suçları işleyenlere yardım edenler hakkında asıl faillere verilecek cezaların yarısı hükmolunur.”, 3. fıkrasında ise, “Bu fiillere katılan memur ve görevliler de asıl failler gibi ceza görürler.” hükmüne yer verilirken, cezanın hesaplanmasında ruhsat harcının esas alınacağı belirtilmiş, satış belgesi bedelinden söz edilmemiştir. Bu durumda Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…satış belgesi bedeli…” ibarelerinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Yönetmeliğin 2. fıkrasında ise, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…satış belgesi bedeli…” ibarelerinin iptali, aynı maddenin 3. ve 4. fıkralarının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı, Yönetmeliğin iptali istenilen diğer hükümleri ve dava konusu diğer işlemler ile satış belgesi bedelinin iadesi istemi yönünden ise, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : Dava, 31.12.2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik’in 2,4,8,10,12,13,15 ve 19. maddelerinde yer alan “Açık İçki Satışı/Açık İçki Satıcılarına”na ilişkin hükümlerin, 10. ve 16. maddelerinin tümünün, Yönetmelik eki “Başvuru Formundaki “Açık İçki Satışı” ibaresi ile turizm işletme belgesi alan tesislerin de açık içki satış belgesi almalarının zorunlu olduğuna ilişkin Tütün, Tütün Mamülleri ve Alkollü İçecekler Piyasası Düzenleme Kurumunun 31.3.2003 tarih ve 530 sayılı işlemi ile bu işlem uyarınca yapılan satış belgesi verilmesi ve satış bedeli tahsili işlemlerinin ve “geçici satış belgesinin” iptali ve ihtirazi kayıtla 09.04.2003 tarihinde ödenen … TL’nın geri ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin süreaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının her türlü ispirto ve ispirtolu içkilerin üretimi, iç ve dış alım ve satımı, dağıtımı ve fiyatlandırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, 19. maddesinin değişik 1. fıkrasında, ispirto ile bira ve şarap dahil her çeşit ispirtolu içki satmak isteyenlerin inhisarlar idaresinden ruhsat almaya mecbur oldukları, bu ruhsatın esaslarının Maliye ve Gümrük Bakanlığınca objektif kurallar belirlenerek düzenlenecek yönetmelikle tespit edileceği öngörülmüş, işlem tarihinde yürürlükte olan 2. fıkrasında, açık olarak satanların 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 7. maddesine göre en büyük mülki amirden, içki yerleri için aranan ruhsatı almaya mecbur oldukları kurala bağlanmış, 3.1.2002 tarih ve 4733 sayılı Kanunun 2. maddesi ile, bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuş, Kurul’un Kurumun karar organı olduğu belirtilmiş, 3. maddesinin (c) bendinde, satış ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarların tespiti, (d) bendinde, 4207 sayılı Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak, (e) bendinde, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeler yapmak, (k) bendinde, 4250 sayılı Kanunla Genel Müdürlüğe verilmiş olan görevleri yürütmek Kurulun görevleri arasında sayılmış, 9. maddesinin (B) fıkrasında, 4250 sayılı Kanunun ve bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda anılan Yasa hükümlerine dayanılarak davalı Kurum tarafından hazırlanan ve 31.12.2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 9. maddesi dışında 1.1.2003 tarihinde yürürlüğe giren Tütün Mamülleri, Alkol ve Alkollü İçeceklerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmeliğin 2. maddesinde, bu yönetmeliğin, tütün malülleri, alkol ve alkollü ürünlerin toptan ve perakende satışı ile alkollü içkilerin açık satışına ait satış belgelerinin verilmesi, sürelerinin uzatılması, yenilenmesi, iptali ve satıcıların uyması gereken şartlar ile satış yerlerinin haiz olmaları gereken hükümleri kapsadığı belirtilmiş, “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde, Açık İçki Satıcısının; Mülki amirce verilen işletme izin belgesi ile kurum satış belgesi almış olan gerçek ve tüzel kişileri, ifade edeceği düzenlemesi yapılmış, 8. maddesinde, belge sürelerinin uzatılması ve yenilenmesi esasları belirlenmiş, 10. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, il merkezlerinde (Büyük Şehir belediyesine dahil ilçelerde) bulunan Açık İçki Satıcılarından yıllık olarak … TL bedel tahsil edileceği öngörülmüş, 2. fıkrasında bedellerin artırım usulü, 3. fıkrasında tahsil zamanı gösterilmiş, 12. maddesinin 2. fıkrasında, açık içki satıcılarının ilgili mevzuatı çerçevesinde Kurumdan izin ve yetki almamış kişilerden ürün alamayacakları kurala bağlanmış, 13. maddesinin son fıkrasında, açık içki satıcılarının, alkollü içkilerin ürün ve sunum kalitesini korumak, insan sağlığı ve kamu güvenliğini gözetmekle sorumlu oldukları belirtilmiş, 15. maddesinin 7. fıkrasında, açık içki satıcılarının satış belgelerinin iptali nedenleri ve yöntemi gösterilmiş, 16. maddesinde, satış belgesi almadan satış yapanlar ile bunlara yardım edenlere verilecek cezalar ile kaçak olarak yakalanan ürünlere el konulması, işlem yapılması ve satış belgesi iptali ve belge verilmemesi konuları düzenlenmiş, yönetmelik eki Satış Belgesi Başvuru Formunun satışı yapılacak ürünün Nev’i kısmında “Alkol/Alkollü İçki” “Açık” ibaresine yer verilmiştir.
6.11.2003, 22.4.2004, 30.7.2004, 13.11.2004 tarihli Resmi Gazetelerde yayımlanan yönetmelikler ile anılan yönetmeliğin dava konusu bir kısım hükümleri değiştirilmiş, bir kısım hükümleri yürürlükten kaldırılmış ise de yargısal denetimin dava tarihi itibariyle yapılması gerektiği açıktır.
4250 sayılı Kanunun 19. maddesinin 1. fıkrası hükmü ile açık kapalı ayrımı yapılmaksızın, ispirto ile bira ve şarap dahil her çeşit ispirtolu içki satmak isteyenlerin ruhsat almaya zorunlu olduklarının öngörülmesi, 4733 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal, ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyici düzenlemeler ile bu Kanunun uygulanması ile ilgili sektörel düzenlemeler yapmak ve 4250 sayılı kanunla Genel Müdürlüğe verilen görevleri yürütmek Tütün, Tütün Malülleri ve Alkollü İçecekler Piyasası Düzenleme Kurulunun görevleri arasında sayılması, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda, bu Kanun uyarınca “Turizm İşletme Belgesi” almış olanlara 4250 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı yolunda istisnai bir hükme yer verilmemesi karşısında, açık olarak alkollü içki satışı yapan turizm işletme belgesine sahip işletmeleri de kapsayacak şekilde alkollü içkileri satmak isteyenlerin satış belgesi almaları gerektiği yolunda davalı Kurum tarafından yönetmelik ile düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı tarafından Yönetmeliğin “Satış Belgesi Bedeli” başlıklı 10. maddesi hükmünün tümünün, harç ihdas edildiği, bununda Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla iptali istenilmiştir.
Anılan ücretin yasal dayanağının 4733 sayılı Kanunun 3. maddesinin (c) bendinde belirtilen, satış ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarın tespiti konusunda Kurul’a verilen yetki ve aynı Kanunun 5. maddesinin (b) bendinde “mamul üretimi ,satışı ve uygunluk belgesi başına alınacak tutar”ın Kurum gelirleri arasında gösterilmesi hükmü olduğu görülmektedir.
Anılan Yasa hükümlerine dayanılarak çıkarılan Yönetmelikte öngörülen ücretin Anayasanın 73. maddesinde sözü edilen, vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm olup olmadığının belirlenmesi gereklidir.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ortak özellikleri, kamu giderlerini karşılamak üzere yasayla konulması, kamu gücüne dayanılarak gerektiğinde zorla alınmalarıdır.
Ücret ise bir hizmetin karşılığı alınan paradır.
Belge ücretinin, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında faaliyet gösteren kişilerden, kendilerine belge konusu ile ilgili Kurumca sunulan hizmet nedeniyle alındığı, ilgililerin bu faaliyet sonucu kazanç sağladıkları, sonuç olarak vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm niteliğinde bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda ise, 4733 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca Kurula verilen satış belgesi başına alınacak tutarın tespiti yetkisi uyarınca yapılan belge ücretine ilişkin düzenlemede Anayasanın 73. maddesine ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan davacı, Yönetmelikle cezai düzenleme yapılamayacağını öne sürerek Yönetmeliğin 16. maddesinin iptalini istemektedir.
Anayasanın 124. maddesine göre kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilmeleri olanaklı olup, 4733 sayılı Kanunun 8. maddesinde, satış belgesi almadan satış yapanların ellerindeki mamulata el konulmakla birlikte ruhsat harcının on katı tutarında para cezası ile cezalandırılacakları öngörülmesine karşın dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin, aynı fiil nedeniyle verilecek cezada ruhsat harcı yerine belge bedelinin esas alınacağına ilişkin düzenlemesinde dayanağı yasa hükmüne uyarlık görülmemiştir. Diğer taraftan 16. maddenin diğer kısımlarında dayanağı yasa hükümlerine aykırılık bulunmamıştır.
Öte yandan davacının işletmesinde açık alkollü içki satışı yapabilmesi için açık içki satış belgesi alması gerektiğinden bu zorunluluğun bildirilmesine ilişkin işlem ile bedel tahsili ve belge verilmesi işlemlerinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu bağlamda davacının belge almak için ödediği tutarın iadesi isteminin de reddi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “satış belgesi bedelinin” ibaresinin iptaline, davanın diğer kısmının reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 28.06.2005 tarihinde davacı şirket vekili Av. …’ın gelmediği, davalı kurum vekili Av. …’un geldiği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra, gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenip, gereği görüşüldü;
Dava, 31.12.2002 tarihli, 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı İle Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik”in 2. maddesinde yer alan “…alkollü içkilerin açık satışına…” ibarelerinin, 4. maddesinde yer alan “Umuma Açık Yer: Açılmasına ve faaliyette bulunmasına kolluk kuvvetlerinin soruşturması üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından izin verilen ve belli şartlara uymak kaydıyla herkesin girebileceği istirahat ve eğlence yerini”, “İçkili Yer: Açık olarak alkollü içki satılan, içilen ve alkollü içki servisi yapılan yeri”, “Açık İçki Satıcısı: Mülki amirce verilen işletme izin belgesi ile Kurumdan satış belgesi almış olan gerçek ve tüzel kişileri” tanımlarının, aynı maddenin 10. fıkrasında yer alan “…açık içki satıcılarına…” ibarelerinin, aynı maddenin son fıkrasında yer alan “…açık olarak satmak isteyenlere…” ibarelerinin, 8. maddesinde yer alan “…açık içki satıcılarının…” ibarelerinin, 10. maddesinde yer alan,
“Satış belgesi verileceklerden yıllık olarak aşağıda gösterilen bedeller tahsil edilir.
A-Toptan Satıcılar
İl merkezlerinde (Büyükşehir belediyesine dahil ilçelerde) …-TL,
İlçe merkezlerinde …-TL,
B-Perakende Satıcılar
İl merkezlerinde (Büyükşehir belediyesine dahil ilçelerde) …-TL,
İlçe merkezlerinde …-TL,
Diğer mahallerde …-TL,
C-Açık içki Satıcıları
İl merkezlerinde (Büyükşehir belediyesine dahil ilçelerde) …-TL,
İlçe merkezlerinde …-TL,
Bu bedeller 2003 yılı için geçerli olup her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır.
Satış belgesi bedelleri Kurum tarafından her yıl Ocak ayı içerisinde tahsil olunur.” hükmünün, 12. maddesinde yer alan “…açık içki satıcıları…” ibarelerinin, 13. maddesinde yer alan “…açık içki satıcısının sicil numarası…” ve “Açık içki satıcıları…” ibarelerinin, 15. maddesinde yer alan “Açık içki satıcılarının satış belgeleri…” ibarelerinin, 16. maddesinde yer alan “Satış belgesi almadan satış yapanlar, ellerindeki ürünlere el konulmakla birlikte satış belgesi bedelinin on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılırlar.
Bu suçu işleyenlere yardım edenler hakkında asıl faillere verilecek cezaların yarısı hükmolunur. Bu fiillere katılan memur ve görevliler de asıl failler gibi ceza görürler.
Kaçak olarak yakalanan ürünlere el konulmakla birlikte, suç failleri hakkında 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun uyarınca işlem yapılır.
Kaçakçılıktan mahkum olan satıcıların satış belgeleri iptal edilmekle birlikte, kendilerine bir daha satış belgesi verilmez.” hükmünün, 19. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Belediye hudutları dışındaki turistik yerlerde piyasaya arz ambalâjında veya açık olarak içki satmak isteyenlerin mahallin en büyük mülki amirinden işletme izin belgesi almaları zorunludur.” hükmünün, Yönetmelik eki “Satış Belgesi başvuru formu”ndaki “Açık Alkol/Alkollü İçki” ibareleri ile davalı kurumun “Turizm işletme belgesi alan tesislerin de açık içki satış belgesi alma zorunluluğu” bulunduğuna ilişkin 31.3.2003 tarih ve 530 sayılı işlemi ile bu işlem uyarınca yapılan “geçici satış belgesi” verilmesi ve satış bedeli tahsili işlemlerinin iptali ve ihtirazi kayıtla 09.04.2003 tarihinde ödenen … TL’nın iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Anılan Yönetmeliğin dava konusu 10. maddesinin 1. fıkrasının, A ve B bentlerinin iptalini istemekte davacının menfaati bulunmadığından, dava 10. madde yönünden, C bendi ile aynı maddenin 2. ve 3. fıkralarına hasren incelenmiştir.
Diğer taraftan, Yönetmeliğin iptali istenen 16. maddesinin 3. ve 4. fıkraları, 13.11.2004 tarih ve 25642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile yürürlükten kaldırıldığından, davanın bu fıkralara yönelik kısmı hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin iptali istenilen diğer maddelerindeki hükümlere gelince;
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun’un, her türlü ispirto ve ispirtolu içkilerin üretimi, iç ve dış alım ve satımı, dağıtımı ve fiyatlandırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacını taşıdığı belirtildikten sonra, kamu kurum ve kuruluşlarına mer’i mevzuatla denetim, kontrol ve diğer hususlarda verilen yetkiler saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki faaliyetlere ilişkin iş ve işlemlerin, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri (Tekel) Genel Müdürlüğü tarafından yürütüleceği; 19. maddesinde de, ispirto ile bira ve şarap dahil her çeşit ispirtolu içkiyi satmak isteyenlerin, İnhisarlar İdaresinden ruhsat almaya mecbur oldukları, bu ruhsatın esaslarının Maliye ve Gümrük Bakanlığınca objektif kurallar belirlenerek düzenlenecek bir yönetmelikle tespit edileceği, açık olarak satanların, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 7. maddesine göre en büyük mülki amirden, içki yerleri için aranan ruhsatı almaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.
4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesinde, Kanun’un amacının, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yeniden yapılandırılması ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulmasına, bu Kurumun görev ve yetkilerinin düzenlenmesine ve tütün ve tütün mamullerinin Türkiye’de üretimine, iç ve dış alım ve satımına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, 3. maddesinde, bu Kanunda öngörülen idari para cezalarının tahsil edilmesine ilişkin işlemleri yürütmek, satış ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarların tespiti ile tescil, izin ve ruhsat harçlarının Kurum tarafından tahsiline ilişkin işlemleri yürütmek, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak, bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeleri yapmak, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve diğer kanunlar ile Genel Müdürlüğe verilmiş olan görevleri yürütmek Kurumun diğer görevleri arasında sayılırken; 5. maddesinin (b) fıkrasında da, mamul üretimi, satışı ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarın, (c) fıkrasında, tescil, izin ve ruhsat harçlarının Kurum’un gelirleri arasında bulunduğu belirtilmiştir. Aynı Yasa’nın 8. maddesinin 2. fıkrasında, satış belgesi almadan satış yapanların, ellerindeki mamulâta el konulmakla birlikte ruhsat harcının on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılacakları hüküm altına alınmış, 9/B maddesinde, tütün ve tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin iç ve dış ticareti, sigara fabrikalarının kurulmasının izin ve şartları, üretilecek tütün mamullerinin teknik özelliklerinin belirlenmesi, üretim şartını karşılamayan firma mamullerinin fiyatlandırılması, dağıtılması, satışı ve kontrolü ile bayilikler verilmesi, üretici tütünlerinin yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile alınıp satılması, açık artırma başlangıç fiyatının teknik olarak saptanması, Dünyada ve Türkiye’deki gelişmeler dikkate alınarak, açık artırma başlangıç fiyatını tespitte kullanılan oranın yüzde elliye kadar artırılması ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili diğer usul ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükmü getirilmiştir.
Anayasa’nın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmıştır.
4207 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle Maliye ve Gümrük Bakanlığı’na verilen yönetmelik çıkarma yetkisi, anılan Kanun’dan sonra yürürlüğe giren 4733 sayılı Kanun’un 3. maddesinde, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak, bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeleri yapmak davalı kurumun görevleri arasında bulunduğudan, anılan yönetmeliği çıkarma yetkisi de davalı kurumun görevleri arasında bulunmaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin hukuki dayanağının, 4733 sayılı Kanun ile 4250 sayılı Kanun olduğu 3. maddesinde belirtilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, yurt içinde üretilen ve ithal edilen tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin toptan ve perakende satışları ve satış belgelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” hükmü yer almış; 2. maddesinde “Bu Yönetmelik tütün mamulleri, alkol ve alkollü içkilerin toptan ve perakende satışı ile alkollü içkilerin açık satışına ait satış belgelerinin verilmesi, sürelerinin uzatılması, yenilenmesi, iptali ve satıcıların uymaları gereken esaslar ile satış yerlerinin haiz olmaları gereken hükümleri kapsar.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın söz konusu hükmü ile 4733 sayılı Kanun’un 9/B fıkrasındaki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, düzenleyici kurumların ilgili bulundukları sektörde düzenleme, denetleme görevi üstlendikleri, bu kuruluşların temel işlevinin, toplumsal ve ekonomik yaşamın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini, bir takım kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemek görevinin bulunduğu tartışmasızdır. Bu bağlamda, dava konusu Yönetmeliği yayımlamakla, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasası ile ilgili düzenlemeler yapma yetkisine sahip olan davalı kurumun, ilgili bulunduğu sektörde, Anayasa ve Kanunun kendisine tanıdığı bu yetkiyi kullandığı görülmektedir.
Bu nedenle, Yönetmeliğin 4. maddesinde iptali istenilen “Umuma Açık Yer”, “İçkili Yer”, “Açık İçki Satıcısı” tanımları ile bu ve diğer maddelerde yer alan “…alkollü içkilerin açık satışına…”, “…açık içki satıcılarına…”, “…açık olarak satmak isteyenlere…”, “…açık içki satıcılarının…”, “…açık içki satıcıları…”, “…açık içki satıcısının sicil numarası…”, “Açık içki satıcılarının satış belgeleri…” ibarelerine, Yönetmelik eki satış belgesi başvuru formunda düzenlenen, açık alkol/alkollü içki ibarelerine ve belediye hudutları dışındaki turistik yerlerde piyasaya arz ambalajında veya açık olarak içki satmak isteyenlerin mahallin en büyük mülki amirinden işletme izin belgesi almaları zorunluluğunu getiren 19/2. fıkrasına söz konusu Yönetmelikte yer verilmesinde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu düzenleyici işlemin 10. maddesinin 1. fıkrasının (C) bendi ile 2. ve 3. fıkralarına gelince;
4733 sayılı Yasa’nın yukarıda belirtilen 3. maddesinde satış ve uygunluk belgesi başına alınacak tutarların tespiti Kuruma görev olarak verilmiş; 5. maddesinde de, bu tutarlar Kurum’un gelirleri arasında gösterilmiştir. Bu durumda Yasa’yla kurum geliri olarak açıkca belirlenen satış ve uygunluk belgesi için alınacak tutarların Yönetmelikle belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Hukuka uygunluğu tespit edilen Yönetmelik hükümleri gereği davacı adına yapılan, “geçici satış belgesi” verilmesi ve satış belgesi bedeli tahsili işlemleri ile … TL’sı satış belgesi bedeli tahsil edilmesinde ve “Turizm işletme belgesi alan tesislerin de açık içki satış belgesi alma zorunluluğu” bulunduğuna ilişkin 31.3.2003 tarih ve 530 sayılı davalı idare işleminde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, anılan Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında; “Satış belgesi almadan satış yapanlar, ellerindeki ürünlere el konulmakla birlikte satış belgesi bedelinin on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılırlar.”, 2. fıkrasında ise, “Bu suçu işleyenlere yardım edenler hakkında asıl faillere verilecek cezaların yarısı hükmolunur. Bu fiillere katılan memur ve görevliler de asıl failler gibi ceza görürler.” hükümlerine yer verilmiştir.
4733 sayılı Kanunun 3. maddesinin (c) fıkrasında, satış belgesi başına alınacak tutarların tespiti ile ruhsat harçlarının kurum tarafından tahsiline ilişkin işlemleri yürütmenin kurulun görevleri arasında olduğu, 5. maddesinde de satış belgesi başına alınacak tutarın ve ruhsat harçlarının kurumun gelirleri arasında yer aldığı belirtilirken, “satış belgesi bedeli” ve “ruhsat harçları” ibarelerine ayrı ayrı yer verilmesinden, “bedel” ve “harç” kavramlarının Kanun’daki ifadesiyle, birbirinden farklı kavramlar olduğu anlaşılmaktadır. Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında, “Satış belgesi almadan satış yapanlar, ellerindeki mamulâta el konulmakla birlikte ruhsat harcının on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılır.”, 3. fıkrasında ise, “Belirtilen suçları işleyenlere yardım edenler hakkında asıl faillere verilecek cezaların yarısı hükmolunur. Bu fiillere katılan memur ve görevliler de asıl failler gibi ceza görürler.” hükümlerine yer verilirken, cezanın hesaplanmasında ruhsat harcının esas alınacağı belirtilmiş, satış belgesi bedelinden söz edilmemiştir. Anılan Yönetmeliğin 16/1. fıkrası hükmünün, 4733 sayılı Kanun’un 8/2. fıkrasının tekrarı olduğundan da söz edilemez. Yönetmelik’de yer alan satış belgesi almadan satış yapanların, satış belgesi bedelinin on katı tutarında ağır para cezası ile cezalandırılacağına ilişkin hüküm, Anayasada yer alan cezaların yasallığı ilkesine de aykırıdır. Bu durumda Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…satış belgesi bedeli…” ibarelerinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrasında ise, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, davacı tarafından, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamına giren turizm işletmelerine verilen turizm işletme belgesi dışında hiçbir belge, ruhsat, izin v.b. hiçbir kayıtla sınırlı olmadıkları ileri sürülmekte ise de anılan Kanun’da, davacı konumundaki işletmelerin 4250 ve 4733 sayılı Kanunlara tâbi olmadıkları yönünde bir hüküm bulunmadığı gibi alkol ve alkollü içkiler piyasasının, üretim ve ithalatdan, ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasına kadar olan süreçte davalı kurum söz konusu Kanunlarla görevli kılındığından öne sürülen iddianın hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…satış belgesi bedeli…” ibarelerinin iptaline, aynı maddenin 3. ve 4. fıkralarının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Yönetmeliğin iptali istenilen diğer hükümleri ve dava konusu diğer işlemler ile satış belgesi bedelinin iadesi istemi yönünden ise, davanın reddine, yargılama giderlerinin yarısı olan …-YTL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan …-YTL’nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …- YTL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacı vekiline, …-YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 28.06.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.