Danıştay Kararı 12. Daire 2022/3518 E. 2022/6888 K. 22.12.2022 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2022/3518 E.  ,  2022/6888 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3518
Karar No : 2022/6888

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptal-kabule ilişkin kısmının bozulmasına dair Danıştay Onikinci Dairesinin 16/11/2021 tarih ve E:2018/4626, K:2021/5817 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; 30/10/1979 tarihinde vefat eden eşinin 01/08/1967 – 31/07/1972 tarihleri arasında Tekirdağ ili Şarköy ilçesi … Köyü Camii imam hatibi olarak görev yaptığı, bu hizmetine ilişkin emekli keseneklerinin tasfiye edilerek 05/01/1973 tarihinde eşine iade edildiğinden bahisle, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 4. maddesiyle getirilen düzenleme kapsamında tasfiye edilen emekli keseneklerinin ihya edilmesi ve askerlikte geçen sürenin borçlandırılması suretiyle, tarafına 30/10/1979 tarihinden itibaren dul aylığı bağlanması talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 24/02/2009 tarihli işlemin iptali ile eşinin ölüm tarihi olan 30/10/1979 tarihinden itibaren birikmiş dul aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyadaki bilgi ve belgeler ile aynı konuda daha önce … İş Mahkemesinde açılan davada alınan 12/10/2010 tarihli bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; davacının eşinin vefat ettiği tarihte 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu uyarınca ölüm aylığı bağlanması için aranılan 10 yıllık iştirakçilik şartını taşımadığı, dolayısıyla hizmeti ihya edilse dahi dul aylığına hak kazanamayacağı açık ise de, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile getirilen düzenlemeler uyarınca dul aylığı bağlanmasına imkan sağlandığı; bu sebeple, ihya edilen hizmet bedelinin ödendiği 26/12/2008 tarihini takip eden aybaşı olan 01/01/2009 tarihinden itibaren davacıya dul aylığı bağlanması gerektiği, bu tarihten önceki dönemde ise dul aylığı bağlanmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin “01/01/2009 tarihinden sonraki kısmı” yönünden iptali ile bu tarihten sonraki döneme ilişkin yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine, “01/01/2009 tarihinden önceki kısmına” ilişkin iptal istemi ve tazmin istemleri yönlerinden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalı idarenin temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onikinci Dairesince, temyize konu kararın iptal-kabule ilişkin kısmı hukuka ve usule aykırı bulunmuş ve bu kısım yönünden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI: 2829 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ölüm tarihinden (30/10/1979) itibaren 6 ay içinde ihya isteminde bulunulmaması nedeniyle, aylık bağlanması talebi davalı idare tarafından reddedilmiş ise de, 5510 sayılı Kanun’la yapılan değişikliklerle dul aylığı bağlanması için gerekli olan 10 yıllık hizmet süresinin 5 yıla düşürüldüğü ve bu düzenlemeler kapsamında da daha önce tasfiye edilen hizmetlerin ihyasına imkan sağlandığı; uyuşmazlık konusu olayda, 2829 sayılı Kanun’un 5. maddesinin uygulanacak kural olmadığı, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesine göre çözümlenmesi gerektiği; ihya hakkından ve dul aylığından yararlandırılmamasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının iptal-kabule ilişkin kısmının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onikinci Dairesinin 16/11/2021 tarih ve E:2018/4626, K:2021/5817 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının eşi …, 01/08/1967 – 31/07/1972 tarihleri arasında Tekirdağ ili Şarköy ilçesi …Köyü Camii imam hatibi olarak görev yapmıştır.
İstifa etmek suretiyle görevden ayrılan davacının eşine, 5434 sayılı Kanun’un 87. ve 88. maddeleri kapsamında 10 yıldan daha az fiili hizmeti bulunduğundan bahisle, 5 yıllık hizmeti tasfiye edilerek emekli kesenekleri 05/01/1973 tarihinde iade edilmiştir.
Davacının eşi 1972-1975 yılları arasında Avusturya’da çalışmış ve 31/10/1979 tarihinde de vefat etmiştir.
Davacı, 06/10/2008 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunarak, vefat eden eşine iade edilen emekli keseneklerinin 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi kapsamında ihya edilmesi ve askerlikte geçen sürenin borçlandırılması suretiyle tarafına dul aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
Davacının bu talebi üzerine; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 05/12/2008 tarihli yazısıyla, muris …’in Sandığa tabi hizmetlerinin 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesine göre ihya edilerek davacıya dul aylığı bağlanabilmesi için 647,00 TL’nin 30/01/2009 tarihinde kadar ilgili banka şubesine yatırılarak makbuzun bir nüshasının kuruma gönderilmesi bildirilmiştir.
Davacı tarafından; ihya için talep edilen tutar 26/12/2008 tarihinde banka şubesine yatırılarak 15/01/2009 tarihinde kayda alınan 12/01/2009 tarihli dilekçe ekinde davalı kuruma ibraz edilmiştir.
Davalı idarenin 24/02/2009 tarihli işlemiyle; 2829 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre tasfiye edilen hizmetlerin dul ve yetimleri tarafından ihya edilebilmesi için, ilgilinin sosyal güvenlik kuruluşlarından birine tabi olarak çalışmakta iken vefat etmiş olması (ölüm tarihinde sigorta pirimi ödenmeyen kişinin dul ve yetimlerinin ihya hakkının olmadığı) ve ölüm tarihinden itibaren 6 aylık sürede ihya için gerekli olan tutarın yatırılmış olması gerektiği; buna göre 1967-1972 yıllarına ait olan ve 1973 yılında da tasfiye olan hizmetlerin, davacının murisi tarafından çalışmakta iken ihya ettirilmediği gibi dul ve yetimleri tarafından da ölüm tarihinden itibaren 6 ay içinde ihya talebinde bulunulmadığı, bu nedenle söz konusu hizmetlerin ihyasının mümkün olmadığından bahisle, davacının talebi reddedilmiştir.
Bunun üzerine, ilk olarak … İş Mahkemesinde dava açılmış ve yapılan yargılama sonucunda, idari yargının görevli olduğundan bahisle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; bu karar sonrasında, İdare Mahkemesi nezdinde, bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun mülga 87. maddesinde, “Aşağıda yazılı sebeplerle, emeklilik hakkı tanınan vazifelerden ayrılanların, Sandıkla ilgileri kesilir ve o tarihe kadar aylık ve ücretlerinden kesilerek Sandıkta birikmiş kesenekleri (34 ve 38 inci maddelerde yazılı kesenek ve karşılık toplamlarının kesenek itibar edilen kısımları dahil) faizsiz olarak kendilerine ödenir.
a) (Değişik: 9/6/1952 – 5951/4 md.) İstifa edenler; …
b) İstifa etmiş sayılanlar; …
Bu maddede yazılı olanlardan fiili hizmet müddetleri ile fiili hizmet zamları 5 yılı doldurmamış bulunanlara bir şey verilmez. Ancak tekrar iştirakçi olanların hakları devam eder.” kuralına; 88. maddesinde, “87 nci maddenin (a, b, c, d, e, g, h, i, j, m) fıkralarında yazılı olanlardan fiili hizmet müddetleri 10 yıl ve daha fazla bulunanların ayrılışlarında kesenekleri geri verilmez.” kuralı yer almıştır.
Aynı Kanun’un 102. maddesinde de, “Sandıkta birikmiş emekli keseneklerini geri almış bulunanlarla, toptan ödeme yapılmış olanlardan, 98 inci maddenin vazifeye alınmaya ait hükümleri mahfuz kalmak üzere, emeklilik hakkı tanınan veya 130 uncu maddede gösterilen vazifelere, belediye başkanlığına, illerin daimi komisyon üyeliklerine geçenlerden, aldıkları paraları, aldıkları tarihlerden itibaren ödeyecekleri tarihe kadar hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte toptan Sandığa geri verirlerse;
Tayin veya seçilme tarihindeki yaşlarından, emeklilik hakkı tanınan vazifelerde evvelce geçen fiili hizmet müddetlerinin indirilmesinden sonra kalan yaş sayısı 35’i geçenlerden, 14 üncü maddenin (e) fıkrası uyarınca tamamlayıcı kesenek alınmak şartıyla, Sandıkla ilgilendirilirler ve eski fiili ve itibari hizmet müddetleri yenilerine eklenir.
Ancak;
a) İstekleri ile emekliye ayrılacak olanların bu paraları istek tarihlerinden en az 6 ay önce,
b) Kurumlarınca re’sen (malullük, yaş haddi dahil) emekliye ayrılacak olanlarla ölenlerin, görevleri ile ilgilerinin kesildiği tarihlerden itibaren en geç 6 ay içinde,
kendileri veya dul yetimleri tarafından Sandığa ödenmiş olması şarttır.
Aldıkları paraları, yukardaki süreler içinde geri vermeyenler ile paraları zamanaşımına uğramış bulunanlar emeklilik hakkı tanınan bir vazifeye ilk defa alınmış sayılırlar.” kuralına yer verilmiştir.
Ayrıca 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un “Hizmetlerin ihyası” başlıklı 5. maddesinde de, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olanların birleştirilmiş hizmetlerine yönelik yapılacak ihya işlemleri hakkında da benzer nitelikte koşullar (ilgilinin sosyal güvenlik kuruluşlarından birine tabi olarak çalışmakta iken vefat etmiş olması ve ölüm tarihinden itibaren 6 aylık sürede ihya için gerekli olan tutarın yatırılmış olması) getirilmiştir.
Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları” başlıklı 32. maddesinin ikinci fıkrasında, “Ölüm aylığı; a) En az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş…, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. ” kuralı; “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinin ondördüncü fıkrasında, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ölen, ancak bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre ölüm aylığının bağlanabilmesi için yeterli prim ödeme gün sayısı olmayan sigortalının hak sahiplerinin, prim ödeme gün sayısı bakımından bu Kanun hükümlerine göre ölüm aylığına hak kazanması halinde, müracaat tarihini takip eden aybaşından itibaren, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanacak aylıkları, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerine göre ödenir.” kuralı; onbeşinci fıkrasında, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanuna göre iştirakçi olup bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında sigortalılığı bulunmayanların borçlandığı, ihya ettiği hizmetleri ile birlikte bu Kanuna göre aylığa hak kazanmaları ve müracaat etmeleri halinde, bu maddeye göre borçlandığı ve ihya ettiği hizmetlerine ait paranın ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren kendilerine bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanarak aylık bağlanır. Hak sahipleri hakkında bu fıkra hükmü uygulanmak suretiyle aylığa hak kazandıklarında hesaplanan aylıkları, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerine göre ödenir. Ancak bu süreler emeklilik ikramiyesinde nazara alınmaz.” kuralı; onaltıncı fıkrasında da, “Kesenek veya toptan ödemeleri zamanaşımına uğramış olması nedeniyle hizmetleri tasfiye edilmiş olanların, tasfiye edilmiş süreleri bu Kanuna göre birleştirilecek hizmetlerden kabul edilir.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlık; davacının 1979 yılında vefat eşinin 1967-1972 yılları arasında 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na tabi geçen ve 1973 yılında da emekli kesenekleri iade edilmek suretiyle tasfiye edilen 5 yıllık hizmetinin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 4. maddesi kapsamında ihya edilip edilemeyeceği ve davacıya dul aylığı bağlanıp bağlanamayacağından kaynaklanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için, hizmet ihyası ve dul aylığı bağlanmasına yönelik olarak öncelikle 5434 sayılı Kanun’da yer alan hükümlerin, sonrasında da aynı konuda 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinde yer alan düzenlemelerin incelenmesi gerekmektedir.
5434 sayılı Kanun’un emekli keseneklerinin geri verilmesini düzenleyen 87. ve 88. maddelerinde, Sandık iştirakçisi olup 5 ilâ 10 yıl arasında hizmeti bulunanlardan istifa etmek suretiyle görevinden ayrılanların, Sandıkla ilgilerinin kesileceği ve Sandıkta birikmiş emekli keseneklerinin faizsiz olarak kendilerine iade edileceği öngörülmüş; bununla birlikte, 5 yıldan daha az ve 10 yıldan daha fazla fiili hizmeti bulunanların istifa etmeleri halinde ise emekli keseneklerinin geri verilmeyeceği belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un hizmet ihyasını düzenleyen 102. maddesinde ise, emekli keseneklerini geri almış olanların, emeklilik hakkı tanınan bir vazifeye yeniden atanmaları halinde, daha önce aldıkları emekli keseneklerine ait tutarları, yasal faiziyle birlikte Sandığa ödemeleri (ihya etmeleri) kaydıyla, ihya edilen bu hizmetlerin fiili hizmet süresine eklenmesi öngörülmüş; iştirakçi iken vefat edenlerin tasfiye edilmiş hizmetlerinin ihya edilebilmesi ise, dul ve yetimlerinin, ölüm tarihinden itibaren en geç 6 ay içinde ihya talebinde bulunulması ve söz konusu tutarların Sandığa ödenmesi koşuluna bağlanmıştır.
Ayrıca, mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesinde de, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olanların birleştirilmiş hizmetlerine yönelik yapılacak ihya işlemlerinde, 5434 sayılı Kanun’un 102. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde, ilgilinin sosyal güvenlik kuruluşlarından birine tabi olarak çalışmakta iken vefat etmiş olması ve ölüm tarihinden itibaren 6 aylık sürede ihya için gerekli olan tutarın yatırılmış olması koşulu getirilmiştir.
5434 sayılı Kanun’un 102. maddesi ve 2829 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan bu düzenlemeler uyarınca, ölüm tarihinde Emekli Sandığıyla ilgisi bulunmayanların (iştirakçi olmayanların) veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olmayanların, tasfiye edilmiş hizmetlerinin, dul ve yetimleri tarafından ihya edilebilmesine imkan bulunmadığı açıktır.
Öte yandan, 5434 sayılı Kanun’un 66. maddesinde, 10 yıl ve daha fazla fiili hizmet süresi olan Sandık iştirakçilerinin vefatı halinde, dul ve yetimlerine aylık bağlanacağı öngörülmüş iken; 5510 sayılı Kanun’un 32. maddesi ve Geçici 4. maddesinin ondördüncü fıkrasıyla getirilen düzenlemelerle, dul ve yetim aylığı bağlanması için gerekli olan fiili hizmet süresi 10 yıldan 5 yıla düşürülmüştür.
5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin onbeşinci fıkrasında ise, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden önce 5434 sayılı Kanun’a göre iştirakçi olup, bu tarihten sonra sigortalılığı bulunmayanların borçlandığı ve ihya ettiği hizmetleriyle birlikte aylığa hak kazanmaları ve talepte bulunmaları halinde, borçlanılan ve ihya edilen hizmetlere ilişkin paranın ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren kendilerine veya dul ve yetimlerine 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanacağı belirtilmiştir.
5510 sayılı Kanun’la getirilen bu düzenlemelerle, 01/10/2008 tarihinden önce 5434 sayılı Kanun’a göre iştirakçi olup, 01/10/2008 tarihinden sonra sigortalılığı bulunmayanların dul ve yetimlerince hizmet ihyasında bulunulmasına ve ihya edilen hizmetlerle birlikte en az 5 yıllık fiili hizmet süresi olanlara da dul ve yetim aylığı bağlanmasına imkan sağlandığı; 5434 ve 2829 sayılı Kanunlarda yer alan düzenlemelerden farklı olarak, hizmet ihyası için “ilgilinin ölüm tarihinde sigortalı/iştirakçi olması” ve “ölüm tarihinden itibaren 6 aylık sürede ihya için gerekli olan tutarın yatırılmış olması” şartlarının ise aranmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacının eşinin 01/10/2008 tarihinden önce (1967-1972 yılları arasında) Sandık iştirakçisi olduğu, 01/10/2008 tarihinden sonra herhangi bir sigortalılığın bulunmadığı, dolayısıyla 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin onbeşinci fıkrasında düzenlenen hizmet ihyası için gerekli olan koşulların davacı açısından oluştuğu dikkate alındığında; davacının 30/10/1979 tarihinde vefat eden eşinin, tasfiye edilen 5 yıllık hizmetinin 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinin onbeşinci fıkrası uyarınca ihya edilmesi ve ihya edilen hizmetlere ilişkin tutarların ödendiği tarihi izleyen ay başından itibaren de davacıya dul aylığı bağlanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar, davalı idare tarafından, 2829 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca davacının eşinin ölüm tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmadığı ve ölüm tarihinden itibaren 6 aylık sürede dul ve yetimlerince ihya için gerekli olan tutarın yatırılmadığından bahisle, hizmet ihyasının ve dul aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de; farklı sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmetlerin birleştirilmesi halinde 2829 sayılı Kanun hükümlerinin uygulandığı, uyuşmazlık konusu olayda ise hizmet birleştirmesinin söz konusu olmadığı, ayrıca 5510 sayılı Kanun’un 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 4. maddesinin onbeşinci fıkrasında konuyla ilgili özel düzenleme bulunduğu da dikkate alındığında; bakılan uyuşmazlıkta 2829 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ve 5434 sayılı Kanun’un 102. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığından, davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Bu durumda, davacının vefat eden eşinin tasfiye edilen hizmetlerinin ihya edilmesi ve ihya edilen hizmetlere ait tutarın ödendiği 26/12/2008 tarihini takip eden aybaşından (01/01/2009 tarihinden) itibaren davacıya dul aylığı bağlanması gerekirken, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uygunluk; Mahkeme kararının temyize konu “dava konusu işlemin 01/01/2009 tarihinden sonraki kısmı yönünden iptali ile bu tarihten sonraki döneme ilişkin yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine” ilişkin kısmında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle, dava konusu işlemin “01/01/2009 tarihinden sonraki kısmı” yönünden iptali ile bu tarihten sonraki döneme ilişkin yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesi, “01/01/2009 tarihinden önceki kısmına” ilişkin iptal ve tazmin istemleri yönlerinden ise davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyiz edilen (iptal-kabule ilişkin) kısmının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Davacı tarafından karar düzeltme aşamasında yapılan …-TL karar düzeltme harcı ile …-TL posta giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın, istemi halinde taraflara iadesine, 22/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.