Danıştay Kararı 12. Daire 2021/498 E. 2023/1280 K. 16.03.2023 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2021/498 E.  ,  2023/1280 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/498
Karar No : 2023/1280

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İcra Müdür Yardımcısı olarak görev yapan davacının, İstanbul ili, Küçükçekmece Adliyesinde görev yaptığı döneme ilişkin fiilleri nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca ”Devlet memurluğundan çıkarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; alınan ifadelerle birlikte tüm dosya kapsamı ve davacının yargılandığı … Ağır Ceza Mahkemesinin zimmet fiilinin sabit olduğuna ilişkin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının icra müdür yardımcısı olarak, kurumdaki olağan dışı uygulamalardan ve bu uygulamalar neticesinde bankadan teslim alınan posta ücreti ile gerçekleşen posta ücreti arasındaki paranın kurumda kaldığından haberdar olduğu sabit olduğundan, davacının eylemine uygun disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İşlediği iddia edilen fiillere ilişkin karara esas alınan ceza yargılaması sonucu verilen kararın kesinleşmediği, Bölge Adliye Mahkemesi kararı da göz önünde tutulmak suretiyle, verilen disiplin cezasının yeniden takdir edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyize konu kararda hukuka ve usule aykırılık bulunmadığı belirtilerek, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince; Danıştay Başkanlık Kurulu’nun 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı “Danıştay Dava Daireleri Arasındaki İş Bölümü Kararı” üzerine Danıştay Beşinci Dairesince gönderilen dosya incelenerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İsimsiz ve imzasız ihbar mektubu üzerine Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının … tarih ve … ile … tarih ve … sayılı görev emirleri uyarınca başlatılan soruşturma kapsamında; … tarafından Türkiye genelindeki tüm icra müdürlüklerinden gelen müzekkerelere yazılacak cevabi yazıların, Küçükçekmece İcra Müdürlükleri aracı kılınarak tüm icra müdürlüklerine gönderildiği, banka tarafından nöbetçi icra müdürlüğüne günlük ortalama 2000-2500 adet müzekkere getirildiği, her bir müzekkere için 3,85 TL posta ücreti olmak üzere toplam 8.000,00-10.000,00 TL’nin günlük ve nakit olarak gider pusulası karşılığında ilgili icra müdür veya müdür yardımcısına ödendiği, müdür veya müdür yardımcısının bu müzekkereleri icra müdürlüğünde resmi olarak tutulan muhabere defterine kaydettirerek muhabere numarası verdikten sonra, her bir müzekkereyi ilgili icra müdürlüğü dosyasına ayrı ayrı göndermesi gerekirken, gelen müzekkere cevaplarını icra müdürlükleri dışında gayri resmi olarak tutulan bir deftere kaydını yaptırdıkları, muhabere evrakının dikkat çekmemesi için adliyede PTT şubesi bulunduğu halde, İstanbul’da bulunan farklı PTT şubelerinden postaya verildiği, postaya verme ve diğer işlemleri icra müdürlüğünde görevli olan avukat katiplerine veya haricen çalıştırdıkları kişilere ücret karşılığında yaptırdıkları, adliyede bulunan 4 icra dairesinin birer aylık dönemlerde nöbetleşe olarak bu muhabere işlemlerini yaptıkları, Mart 2013 – Mart 2014 arası dönem olmak üzere yaklaşık 12 aylık dönem içerisinde banka tarafından icra dairelerine toplam 652.881 adet evrakın postaya verilmek üzere teslim edildiği ve her bir evrak için 3,85 TL olmak üzere toplamda 2.513.591,85 TL’nin gider pusulası düzenlenerek imza karşılığı o sırada nöbetçi olan Müdürlüğün icra müdür veya yardımcısına verildiği, gönderilecek evraka ilişkin bilgisayar çıktılarının banka görevlisi tarafından hazırlandığı ve gönderiler ile birlikte getirildiği, her bir evrak için banka tarafından ayrı ayrı ücret ödenmesine rağmen aynı mahale gidecek evrak tek postaya konulmak suretiyle ve Banka görevlisinin de adı geçenlere yardımı ile yaklaşık 2.360.000,00 TL’nin ilgililer tarafından uhdelerine geçirildiği ve bu işlemler nedeni ile de posta evraklarını ve parayı getiren banka görevlisine de ödeme yaparak haksız menfaat sağladıkları sonucuna varılarak, davacının 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılması üzerine bu işlemin iptali ile parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde, ”Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesini gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
Aynı Kanunun 131. maddesinde, “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması disiplin kovuşturulmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Kanunun anılan hükmü kapsamında ceza mahkemesi kararlarının, disiplin cezalarına etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Disiplin cezasının sebebini oluşturan eylem ve davranışlar, aynı zamanda Ceza Kanununda da suç sayılabilir. Bu durumda, disiplin cezası yaptırımı ile birlikte ceza yaptırımı da uygulanabilir. Bu iki yaptırım türünün hukuki dayanağı, amaç ve sonuçları birbirlerinden farklıdır. Ceza yargılamasında suçun niteliği ve delillerin takdirinde uygulanan ilke ve kurallar ile disiplin hukuku açısından uygulanan ilke ve kurallar birbirinden farklı olduğundan, idarenin, kamu görevlisi hakkında disiplin cezası vermemesi, ceza mahkemelerince ceza verilmesine hukuki engel oluşturmayacağı gibi, aynı şekilde, ceza yargılaması sonucu beraat kararı verilmiş olmasının da, kuramsal olarak, disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Ancak; ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği gerekçesiyle verilen beraat kararının, disiplin cezası bakımından da sadece aynı suç nev’i bakımından bağlayıcı olacağı; bir başka ifadeyle, ceza yargılamasının (beraat kararının) konusunu teşkil eden suç, disiplin hukuku yönünden ise aynı suç kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan, ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat eden memurun eylem, tutum ve davranışlarının bir başka disiplin suçu kapsamına girmesi halinde, Disiplin Hukuku yönünden başka bir disiplin cezası ile cezalandırılmasına, delil yetersizliğinden dolayı beraat eden memurun eyleminin de Disiplin Hukuku yönünden değerlendirilerek aynı veya farklı cezayla cezalandırılmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile UYAP sisteminde yapılan araştırma sonucunda, davacıya isnat edilen ve disiplin soruşturmasına konu olan fiillerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç teşkil etmesi nedeniyle davacının, “zimmet” suçundan yargılandığı davada, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile hakkında mahkumiyet kararı verildiği, anılan kararın … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla bozulduğu, bozma kararı üzerine … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının, hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan 6 yıl, 3 ay hapis ve 100.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yargılamanın istinaf aşamasında devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, söz konusu ceza davasının sonucunun araştırılması ve davacı hakkındaki ceza yargılaması sonuçlandıktan sonra disiplin cezasına konu fiillerin işlenip işlenmediği konusunda yeniden bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise, hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, kesin olarak,16/03/2023 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.