Danıştay Kararı 12. Daire 2021/4781 E. 2023/1398 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2021/4781 E.  ,  2023/1398 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/4781
Karar No : 2023/1398

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacının, Tokat İli, Erbaa Devlet Hastanesinde … olarak görev yaptığı dönemle ilgili olarak gerçekleştirilen soruşturma sonucunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının E bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaşlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; Tokat İli Erbaa İlçesi Devlet Hastanesi’nde … olarak görev yaptığı dönemde davacı hakkında, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü Maliye Uzmanı tarafından gerçekleştirilen Tokat İli Defterdarlığı Sağlık Kurumlar 2 Numaralı Döner Sermaye Saymanlığı incelemesi sırasında Erbaa Devlet Hastanesi’nde görevli muhasebe yetkilisi konumundaki davacı ve …’nin zimmet suçunu işlediklerinin tespit edilmesi üzerine düzenlenen 11/11/2014 tarih ve 150/İR.1/6 sayılı inceleme raporu doğrultusunda gerçekleştirilen soruşturmada 2011 yılının Aralık ayından itibaren 2014 yılının Haziran ayı da dahil olmak üzere HBYS’ye kayıtlı ücretli hastalardan yapılan tahsilatların incelendiği, 2012 yılı Ağustos ayından itibaren hesapların bir kısmının Kurum hesaplarına geç yatırıldığının, ayrıca HBYS’ye kaydedilerek tahsilatı yapılan ücretli hastalardan muayene, tahlil-tetkik veya durum bildirir rapor almak için müracaat edenlere verilen hizmetlere ilişkin rakamları gösterir muhasebe yetkilisi mutemedi alındılarının, her bir işlem sahibi adına ayrı ayrı düzenlenmesi gerekirken, bir günde veya birkaç günde yapılan tahsilatların toplamına “ücretli hastalar” veya “vezne alındısı” yazılıp mevzuata aykırı olarak toplu şekilde tek alındı makbuzu düzenlendiği, 2013 yılı Haziran ayından itibaren ise adına alındı makbuzu düzenlenen kişilerden yapılan özel oda, bağış, sterilizasyon, şartname bedeli ve teminat gibi tahsilatların Kurumun banka hesabına yatırıldığı, geriye kalan ücretli hastalardan yapılan tahsilat tutarlarının zimmete geçirildiği, 2012 ve 2014 yılında muayene olup, tahlil veya tetkik yaptırmış olan vatandaşlardan yapılan tahsilatların iptal edildiği, işlemleri yaptıran vatandaşların da aynı yönde beyanda bulunduğu ve bu iptal işlemlerinin birkaç tanesinin mevzuata uygun olmadığı tespitlerine yer verildiği, ayrıca aynı kapsamda davacı hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … soruşturma ve … numaralı iddianamesi ile zimmet suçunu işlediği gerekçesiyle hakkında açılan davada yapılan yargılama neticesinde … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının üzerine atılı zimmet suçunu işlediğinin sabit görülerek, 5237 sayılı TCK’nın 247/1. maddesi uyarınca 5 yıl, 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezada yapılan yasal ve takdiri arttırım ve indirim neticesinde 1 yıl, 10 ay, 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5 maddesi hükmü gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görüldüğünden, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile soruşturma raporunda yer verilen tespitler değerlendirildiğinde, davacının Devlet memurluğu sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığından 657 sayılı Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının E bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; dayandığı gerekçeler karşısında davanın reddi yönündeki istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ve dilekçede ileri sürülen iddialar kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varıldığı, öte yandan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı yönündeki istinaf başvurusuna konu mahkeme kararının işleme yönelik belirtilen gerekçeleri ve hüküm fıkrası hukuka uygun bulunduğundan, davacı tarafından işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaşlarının yasal faiziyle birlikte idarece tarafına ödenilmesine ve diğer özlük haklarının da idarece tarafına iadesine karar verilmesi talepleri de yerinde görülmediğinden, bu kısım yönünden istinaf başvurusunun belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Disiplin soruşturmasına başlama ve ceza verme zamanaşımı süreleri geçirildikten sonra disiplin cezası verildiği, bu hususun Mahkemlerce değerlendirilmediği, disiplin soruşturulması yapılırken uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mahkumiyet kararının mevcut olmadığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu işlemin ve Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcının davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 28/03/2023 tarihinde kesin olarak esasta oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacının Tokat ili, Erbaa Devlet Hastanesi’nde … olarak görev yaptığı dönemle ilgili olarak gerçekleştirilen soruşturma sonucunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının E bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarih ve … sayılı Kararının iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta; Tokat İli Erbaa İlçesi Devlet Hastanesi’nde … olarak görev yaptığı dönemde davacı hakkında, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü Maliye Uzmanı Bekir Şahin tarafından gerçekleştirilen Tokat İli Defterdarlığı Sağlık Kurumlar 2 Numaralı Döner Sermaye Saymanlığı incelemesi sırasında Erbaa Devlet Hastanesi’nde görevli muhasebe yetkilisi konumundaki davacı ve …’ın zimmet suçunu işlediklerinin tespit edilmesi üzerine düzenlenen … tarih ve … sayılı inceleme raporu doğrultusunda gerçekleştirilen soruşturmada 2011 yılının Aralık ayından itibaren 2014 yılının Haziran ayı da dahil olmak üzere HBYS’ye kayıtlı ücretli hastalardan yapılan tahsilatların incelendiği, 2012 yılı Ağustos ayından itibaren hesapların bir kısmının Kurum hesaplarına geç yatırıldığının, ayrıca HBYS’ye kaydedilerek tahsilatı yapılan ücretli hastalardan muayene, tahlil-tetkik veya durum bildirir rapor almak için müracaat edenlere verilen hizmetlere ilişkin rakamları gösterir muhasebe yetkilisi mutemedi alındılarının, her bir işlem sahibi adına ayrı ayrı düzenlenmesi gerekirken, bir günde veya birkaç günde yapılan tahsilatların toplamına “ücretli hastalar” veya “vezne alındısı” yazılıp mevzuata aykırı olarak toplu şekilde tek alındı makbuzu düzenlendiği, 2013 yılı Haziran ayından itibaren ise adına alındı makbuzu düzenlenen kişilerden yapılan özel oda, bağış, sterilizasyon, şartname bedeli ve teminat gibi tahsilatların Kurumun banka hesabına yatırıldığı, geriye kalan ücretli hastalardan yapılan tahsilat tutarlarının zimmete geçirildiği, 2012 ve 2014 yılında muayene olup, tahlil veya tetkik yaptırmış olan vatandaşlardan yapılan tahsilatların iptal edildiği, işlemleri yaptıran vatandaşların da aynı yönde beyanda bulunduğu ve bu iptal işlemlerinin birkaç tanesinin mevzuata uygun olmadığı, yönünde tespitlerde bulunduğu ayrıca aynı kapsamda davacı hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … soruşturma ve … numaralı iddianamesi ile zimmet suçunu işlediği gerekçesiyle hakkında açılan davada yapılan yargılama neticesinde … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının üzerine atılı zimmet suçunu işlediğinin sabit görülerek, 5237 sayılı TCK’nın 247/1. maddesi uyarınca 5 yıl, 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezada yapılan yasal ve takdiri arttırım ve indirim neticesinde 1 yıl, 10 ay, 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5 maddesi hükmü gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Hükmün Açıklanması ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” başlıklı 231. maddesine 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile eklenen ve 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişik beşinci fıkrasında; “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. …Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. ” hükmüne; anılan maddenin sekizinci fıkrasında, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur…” hükmüne; onuncu fıkrasında, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.” hükmüne; on üçüncü fıkrasında, “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin, 13/06/2013 tarihli ve Başvuru No:2012/665 sayılı kararında; masumiyet karinesinin kural olarak, hakkında bir suç isnadı bulunan ve henüz mahkumiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir ilke olduğu kabul edilmekle birlikte, ceza davasının herhangi bir nedenle düştüğü, belirli bir süre sonra şarta bağlı olarak düşeceği veya sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmaksızın davanın ertelendiği durumlarda kişi hakkında masumiyet karinesinin devam ettiğini kabul etmek gerekeceği, çünkü bu tür durumlarda ortada henüz verilmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığı, bu çerçevede, ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkumiyet kararına dayanılmasının masumiyet karinesi ile çelişeceği açıkça ifade edilmiştir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı, ceza mahkemesince verilebilecek hükümlerin sınırlı olarak sayıldığı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde yer almadığından, hüküm niteliği taşımamaktadır. Davanın esasını çözen bir hüküm niteliğinde olmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, lehe veya aleyhe bir sonuç da doğurmamaktadır.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/05/2011 tarih ve E:2011/4-61, K:2011/79 sayılı kararı da bu yöndedir.
Yukarıda açık metinlerine yer verilen mevzuat hükümleri ile Yargıtay kararları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; “zimmet” suçu nedeniyle davacı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı masumiyet karinesi kapsamında olmakla birlikte, disiplin cezasına esas olan soruşturma raporunun incelenmesinden; fiilin işleniş şekli ve niteliği, ortaya konulan deliller neticesinde kanıtlanan ve 657 sayılı Kanunun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde ifadesini bulan; “Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlere bulunmak” fiilinin karşılığı olarak tesis edilen işlemde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle, davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararının onanmasına ilişkin çoğunluk kararına, gerekçe yönünden katılmıyorum.