Danıştay Kararı 12. Daire 2020/929 E. 2020/3620 K. 10.11.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/929 E.  ,  2020/3620 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/929
Karar No : 2020/3620

TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNAN TARAFLAR:
1) DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

2) DAVALILAR : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhe olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İl Milli Eğitim Müdürlüğünde şef olarak görev yapmakta iken 14/01/2010 tarihinde istifaen görevinden ayrılan ve T.C. Ziraat Bankası ve T.Halk Bankası Mensupları Emekli ve Yardım Sandığı Vakfından 15/01/2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanan davacı tarafından, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi tüm çalışmaları gözönüne alınarak emekli ikramiyesi ve kıdem tazminatı ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine 34.000,00 TL emekli ikramiyesinin 14/01/2010 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Danıştay Onbirinci Dairesinin 07/10/2015 tarih ve E:2012/8274, K:2015/4369 sayılı kararı ile İdare Mahkemesi kararının, davacının kıdem tazminatı istemine yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmının onanması, Emekli Sandığına tabi geçen hizmet süreleri için emekli ikramiyesi ödenmesi istemine yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmının ise bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, bozulan kısım yönünden; davacının 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinde 6270 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce emekliye ayrılmış olması nedeniyle anılan değişiklikten önceki mevzuata göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve” ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 05/02/2009 tarih ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararıyla iptaline karar verildiği, bunun üzerine 5997 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin 1. fıkrasının aynı nitelikte düzenlendiği ve anılan düzenlemede yer alan “son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve…” ibaresinin de Anayasa Mahkemesinin 09/07/2011 tarih ve E:2010/81, K:2011/78 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu durumda, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle emekliye ayrılanlardan, son defa Emekli Sandığına tabi bir görevden emekliye ayrılmamış olanlara emekli ikramiyesi ödenmesine engel olan Kanun hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden emekli ikramiyesi ödenmesi gerektiği, 18/07/2019 tarihli ara kararına Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen 09/09/2019 tarihli cevapta, davacının 5434 sayılı Kanun’a tabi hizmet süresinin 2 yıl 11 ay olduğu ve yaşlılık aylığı bağlandığı tarihteki hükümlere göre ikramiye tutarının 2.262,66 TL olarak hesaplandığının bildirildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 2.262,66 TL emekli ikramiyesinin başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından; faiz başlangıcının emekliye ayrıldığı tarih itibarıyla hesaplanması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı … Bakanlığı ve … Kurumu Başkanlığı tarafından; İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idarelerden … Bakanlığı ve … Kurumu Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulü ile 2.262,66 TL emekli ikramiyesinin başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) – KARŞI OY:

Dava; … İl Milli Eğitim Müdürlüğünde şef olarak görev yapmakta iken 14/01/2010 tarihinde istifaen görevinden ayrılan ve T.C. Ziraat Bankası ve T.Halk Bankası Mensupları Emekli ve Yardım Sandığı Vakfından 15/01/2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanan davacı tarafından, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi tüm çalışmaları gözönüne alınarak emekli ikramiyesi ve kıdem tazminatı ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine 34.000,00 TL emekli ikramiyesinin 14/01/2010 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı; çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle ilgililerin sosyal güvenliklerinin sağlanması usul ve esaslarının düzenlenmesidir.” hükmüne; 8. maddesinin birinci fıkrasında; “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir….” hükmüne; 10. maddesinde; “Bu Kanun uyarınca bağlanacak aylıkların ödenmesinde ve kesilmesinde, aylığı bağlayan kurum mevzuatındaki esaslar uygulanır.” hükmüne; “Emekli İkramiyesi” başlıklı 12. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.
05/06/2009 tarih ve 27249 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05/02/2009 tarih ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararı ile, 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve …” ibaresinin iptaline karar verilmiş ve kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi hükme bağlanmış olup, anılan iptal hükmü 05/06/2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
19/06/2010 tarih ve 27616 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01/06/2010 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle değişik 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin birinci fıkrasında; “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 4. maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir. Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ise, bu Kanun’a tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 09/07/2011 tarih ve 27989 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 12/05/2011 tarih ve E: 2010/81, K: 2011/78 sayılı kararıyla, 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin, 5997 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen, birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan; “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
17/01/2012 tarih ve 6270 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinde yapılan değişiklik ise 26/01/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında; “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.” hükmüne, ikinci fıkrasında ise; “Birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte, bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise; bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 05/02/2009 tarih ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı iptal kararının gerekçesinde; 2829 sayılı Yasa’da benimsenen sistemle, farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek emekli olanlara yaşlılık aylığı bağlandığı halde, itiraza konu “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve …” ibaresiyle son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılmayanlara, 5434 sayılı Yasa’ya tabi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesinin Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi, adil sonuçlar doğurmadığından 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırı olduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 tarih ve E:2010/81, K:2011/78 sayılı iptal kararının gerekçesinde ise; 2019/17 sayılı kararla iptal edilen kural ile halihazırda iptali istenilen kuralın, kapsam ve içerik yönünden aynı nitelikte olduğu, bu nedenle iptali istenilen kuralın Anayasa’nın 153. maddesine aykırı olarak yasalaştığından bahisle iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
Son olarak 6270 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinde yapılan değişiklik ile getirilen “1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak” ibaresinin iptaline karar verilmesi istenilmişse de; Anayasa Mahkemesinin 21/09/2013 tarih ve 28772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/11/2012 tarih ve E:2012/33, K:2012/174 sayılı karar ile istemin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler ve iptal kararları bir bütün olarak incelendiğinde; farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetlerin emekli ikramiyesi ödemesinde dikkate alınabileceğine ilişkin ilk yasal düzenleme olan 89. maddenin ve bu maddede 5997 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin, son defa tabi olunan kurum dikkate alınarak ikramiye ödenmesine ilişkin hükümlerinin iptal edilmesinin, ilgililere doğrudan ve hiç bir şart aranmaksızın emekli ikramiyesi ödenmesi sonucunu doğuramayacağı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine yasama organınca düzenleme yapılması gerekeceği açıktır.
Nitekim, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının gereği 6270 sayılı Kanunla yerine getirilmiş, son defa tabi olunan sosyal güvenlik kurumu dikkate alınarak emekli ikramiyesi ödemesi öngörülen düzenlemenin yerine, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetlerin emekli ikramiyesi ödemesinde dikkate alınabilmesi için, “1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak” çalışmanın sona ermesi şartı getirilmiş, anılan düzenleme de, Anayasa Mahkemesince Anayasaya uygun bulunmuştur.
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin bahsi geçen iptal kararları üzerine 6270 sayılı Yasayla yapılan düzenleme, farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi hizmetleri bulunanlar bakımından getirilen asli bir düzenleme olup, anılan madde kapsamında bulunan herkese uygulanması, bu bağlamda; “1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak” çalışmanın sona ermesi şartının aranması gerektiğinde kuşku yoktur.
Buna göre; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının içeriği ve niteliği dikkate alındığında, sözü edilen iptal kararlarının, davacı bakımından hiçbir şart aranmaksızın emekli ikramiyesi ödenmesini gerektirecek şekilde yorumlanamayacağı, 6270 sayılı Yasayla getirilen şartın davacı bakımından da aranması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulü ile davacının, 5434 sayılı Kanun’un 6270 sayılı Yasayla değişik 89. maddesinin ikinci fıkrası gereği emekli ikramiyesi ödenebilmesi için gerekli koşulları taşıyıp taşımadığı hususunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının sonuçlarının hatalı değerlendirilmesi suretiyle verilen temyize konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.