Danıştay Kararı 12. Daire 2020/4581 E. 2023/1198 K. 15.03.2023 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/4581 E.  ,  2023/1198 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/4581
Karar No : 2023/1198

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığında teknisyen olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, … Daire Başkanı …’nın özel kalem müdürü olarak görev yaptığı dönemde vaat, nüfuz kullanma, çıkar sağlama, anlaşma veya başka yollarla sözleşmeye ilişkin işlemlere fesat karıştırma, gerçeğe aykırı belge düzenleme, kullanma fiillerini işlediği ve bunlara teşebbüs ettiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; davacıya isnat edilen fiillerin, soruşturma raporu ve eki belgeler ile alınan ifadeler kapsamında sabit olduğu, söz konusu eylemlerin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici nitelikte olduğu, soruşturmanın ve ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından, davacının devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziyesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacıya 657 sayılı Kanun’un 129. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan haklarını kullanabilmesi için yeterli ve makul bir süre verilmediği, başka bir deyişle, anılan maddede yer hakların davacıya usulüne uygun olarak kullanlandırılmadığı anlaşıldığından, davacının 657 sayılı Kanun’un 129. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hakları tam kullandırılmadan aynı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca verilen Devlet memurluğundan çıkarılma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı; öte yandan özel kalem müdürü olarak görev yapan davacının, daire başkanı olarak görev yapan …’nın da davacı ile birlikte aynı soruşturma kapsamında hakkında disiplin soruşturması yapıldığı, soruşturma raporu ve eklerinin incelenmesinden, davacıya isnat edilen aynı ya da en azından benzer suçlamaların davacının daire başkanı …’ya da yapıldığı, hatta davacıya isnat edilen fiillerin çoğunun azmettiricisinin daire başkanı … olduğu halde, yapılan disiplin soruşturması sonucunda, davacının daire başkanı …’ya 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası verildikten sonra, aynı madde hükümleri uyarınca bir alt ceza uygulanarak 3 yılı süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın da yükselebileceği son derece kademede bulunması sebebiyle brüt maaşından 1/2 oranında aylıktan kesme cezası şeklinde uygulanmasına karar verilmesine rağmen, davacı hakkında bu tarz bir alt ceza uygulamasına gidilmediği, dolayısıyla, özel kalem müdürü olan davacı 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet Memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılırken, davacı ile aynı fiiller kapsamında cezalandırılan davacının daire başkanına bir alt ceza uygulanması yoluyla kademe ilerlemesinin durdurulması cezası (aylıktan kesme cezasına çevrilmiş olan) verilmiş olup, sözü edilen durumun, disiplin hukuku ilkeleri kapsamında eşitlik ve ölçülülük yönünden hukuka uygun olmadığı görüldüğünden, idarece davacı hakkında yeniden değerlendirme yapılarak davacıya bir ceza verilmesi halinde, bu hususun da nazara alınması gerektiğinden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek, aksi yöndeki Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu, dava konusu cezanın ölçülü olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 129. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “hakkında memurluktan çıkarma cezası istenen memur, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir” hükmü kapsamında, davacının, davalı idare Yüksek Disiplin Kurulundan, 25/09/2016 tarihli dilekçesi ile soruşturma dosyasını inceleme, avukatına inceletme, tanık dinletme, sözlü savunma yapma talebinde bulunduğu, davalı idarece de davacının anılan taleplerinin 04/10/2016 tarihli yazısı ile kabul edildiği ve davacının taleplerinin kabulüne dair bu yazının 06/10/2016 tarihi mesai bitimine kadar davacıya tebliğ edilmesinin istenildiği, ayrıca davacı hakkında soruşturmacı tarafından yapılan Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklifinin görüşme tarihinin de 10/10/2016 olduğu husususun aynı yazı ile davacıya bildirilmesine karar verildiği görülmüş ise de, sözü edilen yazının davacı vekiline 07/10/2016 Cuma günü tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından, soruşturma dosyasının incelenmesi, dinlenecek tanıkların toplanması, müvekkilinin Antalya’da olması gibi sebeplerle 10/10/2016 Pazartesi günü yapılacak olan Yüksek Disiplin Kurulu toplantısına hazırlanmalarının mümkün olmadığı ileri sürülerek, görüşme tarihinin ertelenmesi ve kendilerine en az bir hafta süre verilmesi talebinin reddedildiği hususları dikkate alındığında, davalı idare Yüksek Disiplin Kurulu tarafından, davacının soruşturma dosyasını inceleme, avukatına inceletme, tanık dinletme, sözlü savunma yapma taleplerinin salt kabul edilmesinin yeterli olmayacağı, aynı zamanda davacıya kabul edilen bu taleplerini kullanabilmesi ve bu hususta hazırlık yapabilmesi için Yüksek Disiplin Kurulunca kararın verileceği toplantı tarihinden önce makul bir sürenin verilmesinin gerektiği, davacının sözü edilen taleplerinin kabulüne dair 04/10/2016 tarihli yazının, Kurulun toplantı tarihi olan 10/10/2016 Pazartesi tarihinden sadece bir önceki mesai günü olan 07/10/2016 Cuma gününde tebliğ edildiği görüldüğünden, hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacıya 657 sayılı Kanun’un 129. maddesinde yer alan haklarını kullanabilmesi için yeterli ve makul bir süre verilmediği, başka bir deyişle, anılan maddede yer hakların davacıya usulüne uygun olarak kullandırılmadığı dikkate alındığında, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Hukukun genel ilkelerinden “usul esastan önce gelir” ilkesi uyarınca, usul yönünden hukuka aykırılık varken işin esasına geçilemeyeceği açıktır.
Bu itibarla, Bölge İdare Mahkemesince “…idarece davacı hakkında yeniden değerlendirme yapılarak davacıya bir ceza verilmesi halinde, davacı ile aynı fiiller kapsamında cezalandırılan davacının daire başkanına bir alt ceza uygulanması yoluyla kademe ilerlemesinin durdurulması cezası (aylıktan kesme cezasına çevrilmiş olan) verilmiş olup, sözü edilen durumun, disiplin hukuku ilkeleri kapsamında eşitlik ve ölçülülük yönünden hukuka uygun olmadığı görüldüğünden, bu hususun da nazara alınması gerektiği” gerekçesiyle esas yönünden de değerlendirme yapılması yerinde bulunmamakta ise de, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 15/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.