Danıştay Kararı 12. Daire 2020/3350 E. 2023/577 K. 15.02.2023 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/3350 E.  ,  2023/577 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3350
Karar No : 2023/577

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kütahya İli, … Vergi Dairesi müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının, … Vergi Dairesi Müdürlüğünde görev yaptığı dönemde işlediği ileri sürülen fiiller nedeniyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararının iptali ile yoksun kaldığı ileri sürülen özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…., K:… sayılı kararla; davacının, Kilis İlindeki görevinde hayali ihracat organizasyonu mensubu olduğu ileri sürülen şirket sahiplerinin KDV iade işlemleri sırasında iade sahipleriyle gerek hizmet içinde gerekse hizmet dışında normal memur-mükellef ilişkisinin ötesinde samimiyet tesis ettiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (ı) alt bendi uyarınca aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması ilişkin işlemin iptali istemiyle Mahkemenin E:… esasına kayıtlı olarak açılan davanın, “davacının …),… hayali ihracat yaptıklarından bahisle soruşturma geçiren şirket sahipleri ile samimi ilişki içinde olduğu… bu samimiyetin süreklilik arz ettiği” gerekçesiyle ret ile sonuçlandığı; bu kapsamda davacının, hayali ihracat organizasyonu mensubu olduğundan bahisle adli soruşturma geçiren şirket sahipleriyle süreklilik arz eden bir samimi ilişki içinde olduğunun yargı kararıyla ortaya konduğu, bu kapsamda davacının, ilgili şirket sahipleriyle KDV iadeleri sırasında bir eylem ve işbirliği içerisinde hareket ettiği, KDV iadeleri için personel üzerinde baskı oluşturduğu ve bu hususun … Vergi Dairesi çalışanlarının verdiği ifadelerden ve düzenlediği yoklama fişlerinden anlaşıldığı, öyle ki hayali ihracat organizasyonu mensubu olduğu ileri sürülen …’ye ait işyerinde yapılan yoklama sonucu 14/06/2017, 15/06/2017 ve 16/06/2017 tarihlerinde düzenlenen yoklama fişlerinin birbirlerinden farklı olduğu ve bu yoklama fişlerini düzenleyen yetkili memurların ifadesinde, ilgili inceleme fişlerindeki farklılığın … Vergi Dairesi Müdürü …’nin ve davacının baskı ve telkininden kaynaklandığının belirtildiği, Osmaniye Defterdarlığı’nın … gün ve … sayılı yazısı ile KDV iadesi yapılan firmaların bir kısmı için birden fazla olumsuzluk olduğu, sahte belge kullanma yönünden incelemeye sevk edildikleri ve hayali ihracat organizasyonu içerisinde olduklarının … Vergi Dairesine bildirilmesine rağmen anılan yazı sonrasında davacının başında bulunduğu KDV iade servisince iki ayrı düzeltme fişiyle yaklaşık 270.000 TL nakit KDV iadesi yapıldığı; yine, ilgili soruşturma kapsamında alınan diğer ifadelerden ve ayrıntısına soruşturma raporunda yer verilen somut tespitlerden de anlaşılacağı üzere davacının, KDV iadeleri sırasında hayali ihracat organizasyonu mensubu olduğu ileri sürülen şirket sahipleri ile birlikte hareket ederek kamu gücünden kaynaklanan yetkisini kötüye kullandığı sonucuna varıldığı, bu durumda, disiplin soruşturma raporu ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacıya isnat edilen eylemlerin, usulüne uygun olarak yürütülen disiplin soruşturması neticesinde sübuta erdiği görülmekte olup, bu eylemlerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde tanımlanan “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” kapsamında olduğu anlaşıldığından, davacının, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, disiplin soruşturmasına 6 aylık zamanaşımı süresinde başlanmadığı, soruşturma raporunda adı geçen firmalara 2016 Aralık ayından itibaren iade yapılmadığından disiplin cezasının 2 yıllık ceza zaman aşımı süresi geçtikten sonra tesis edildiği, somut delil olmadan ve hakkında henüz cezai kovuşturma dahi açılmadan disiplin cezası verildiği, şef, memur, KDV analiz biriminde görevli memurlar, defterdar ve defterdar yardımcısı hakkında uyarma cezası dahi teklif edilmemişken hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası önerilmesi nedeniyle soruşturmayı yapan müfettişlerin tarafsız davranmadığı belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu işlemin ve Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: Burcu ÖRGEN
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden, Kütahya İli, … Vergi Dairesi müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının, … Vergi Dairesi müdür yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde haksız KDV iadesi almak için kurulmuş paravan şirketlerden oluşan hayali ihracat organizasyonuna yapılan toplam 36.387.212,66-TL haksız KDV iadesinin 26.713.537,90-TL tutarındaki kısmına tekabül eden 102 adet düzeltme fişinde imzasının bulunduğu, haksız KDV iadeleri konusunda şüphelerini dile getiren maiyetindeki kamu görevlilerine telkin, öneri, baskı ve hatta tehditlere varan müdahalede bulunan vergi dairesi müdürü …’nin bu fiillerine idareci olarak iştirak ettiği, KDV iadeleri sürecinde çekincelerini belirten gelir uzman yardımcılarına organizasyon kapsamındaki şirketlere iade işlemlerinin hızlı yapılması yönünde baskı yaparak asaletlerinin tasdik edilmemesiyle tehdit ettiği, sermaye, organizasyon ve iş hacimleri arasında bariz uyumsuzluk bulunan paravan şirketler hakkında kamu görevlilerinin dile getirdiği makul şüphelere rağmen görevlerinin gereklerine aykırı davranarak söz konusu iadelerin hiçbiri hakkında resen inceleme talebinde bulunmadığı, kamu kudretini hayali ihracat organizasyonu şeklindeki suç örgütüne tahsis ettiği, örgütün tarafı ve çıkarları çerçevesinde hareket ettiği, örgütün liderleriyle araç satışı işlemi gibi menfaat sağlayacak şekilde hizmetin dışına taşan, resmi sıfatının gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsan, aşırı samimi ve ölçüsüz ilişkiler içinde bulunarak tarafsızlığını yitirdiği, davacının KDV iadeleri ile ilgili birimde görevlendirilmesi sonrasında hayali ihracat firmaları arasında tek şahıs şirketi olan …’nin almış olduğu KDV iade tutarlarında ciddi artışlar olduğu, hayali ihracat organizasyonu mensubu şirketlere doğrudan mal/hizmet satan mükellefler ile alt mükelleflerin yeni kurulmuş olmaları nedeniyle genel esaslarda bulunduğu, ancak bu geçici durumun vergi dairesi müdürü … ve vergi dairesi müdür yardımcısı davacı tarafından bilerek, isteyerek ve mükellef lehine yorumlanmak suretiyle göz ardı edildiği, yeni kurulan paravan şirketlerin iktisadi, ticari ve teknik icaplara aykırı, hayatın olağan akışına uygun olmayan ve şüpheli bulunan ihraç konusu malların imalatçısı konumundaki alt mükelleflerin bir alt kademesine kadar yapılmış olan YMM raporlarındaki karşıt incelemelerin doğruluğuna yönelik hiçbir işlem yapmadıkları, bu konuda şüphelerini dile getiren KDV servisinde görevli personelin, KDV iadesini kontrol raporu için 8 defaya kadar yapılabilen ilave risk analiz taleplerini görmezden geldiği, vergi dairesi çalışanları üzerinde telkin, baskı, hakaret ve hatta tehditlere varan eylem ve yaklaşımları sonucu KDV iadelerinin sorunsuz şekilde yerine getirilmiş olmasının etkisiyle hayali ihracat organizasyonuna dahil şirketlere yapılan KDV iadesinin 2015 yılında üç katına çıkarak 11.5 milyon TL’ye ulaştığı, 2016 yılında da yaklaşık 22 milyon civarında olduğu, 2017 yılında organizasyonun gerçek amacı konusunda şüphelerin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak vergi inceleme talepleri üzerine suç örgütünün faaliyetlerinin durma noktasına geldiği, hayali ihracat organizasyon şirketlerinin halihazırda 15 Milyon TL’nin üzerinde KDV iadesi almakla beraber, bunların gerçek bir mal ve hizmet ticareti yapmadıklarına ilişkin birden fazla olumsuz tespitin bulunduğuna ve aynı mükelleflerin 2015-2016 yılları için sahte belge kullanma yönünden incelemeye sevk edilerek hayali ihracat organizasyonu içerisinde olduklarına dair Osmaniye Defterdarlığı’nın … tarih ve…sayılı yazısının Kilis Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne bildirilmesine rağmen Osmaniye’deki KDV iade talepleri reddedilmiş ve bu firmaya davacının sorumluluğunda bulunan KDV iade servisince Kasım ve Aralık 2016 dönemlerinde iki ayrı düzeltme fişiyle (22/11/2016 ve 01/12/2016 tarihli) yaklaşık 270.000,00 TL nakit KDV iadesi yapıldığı, davacının devlet memurluğu görevinden doğan yetkisini bir suç örgütünün amaçları çerçevesinde ve suç örgütü yararına kullandığı, merkezi Kilis İli olarak belirlenen ve haksız KDV iadesi almak amacıyla kurulmuş paravan şirketlerden oluşan hayali ihracat organizasyonu içinde olmak suretiyle görevi kötüye kullandığı, suç işlemek amacıyla örgüt kurduğu ve suç örgütünün faaliyetleri çerçevesinde işlenmiş suçlara iştirak ettiğinden bahisle getirilen teklif doğrultusunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca “Devlet memurluğundan çıkarma” cezası ile cezalandırılması ilişkin işlemin iptali ile yoksun kaldığı ileri sürülen özlük haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde, ”Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” hali, devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış, 131. maddesinde ise, “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.” hükmü öngörülmüştür.
657 sayılı Kanun’un anılan hükmü kapsamında ceza mahkemesi kararlarının, disiplin cezalarına etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Disiplin cezasının sebebini oluşturan eylem ve davranışlar, aynı zamanda Ceza Kanununda da suç sayılabilir. Bu durumda, disiplin cezası yaptırımı ile birlikte ceza yaptırımı da uygulanabilir. Bu iki yaptırım türünün hukuki dayanağı, amaç ve sonuçları birbirlerinden farklıdır. Ceza yargılamasında suçun niteliği ve delillerin takdirinde uygulanan ilke ve kurallar ile disiplin hukuku açısından uygulanan ilke ve kurallar birbirinden farklı olduğundan, idarenin, kamu görevlisi hakkında disiplin cezası vermemesi, ceza mahkemelerince ceza verilmesine hukuki engel oluşturmayacağı gibi, aynı şekilde, ceza yargılaması sonucu beraat kararı verilmiş olmasının da, kuramsal olarak, disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Ancak, kesinleşen ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği gerekçesiyle verilen beraat kararının, disiplin cezası bakımından da sadece aynı suç nev’i bakımından bağlayıcı olacağı; bir başka ifadeyle, ceza yargılamasının (beraat kararının) konusunu teşkil eden suç, disiplin hukuku yönünden de aynı suç kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan, ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle ya da delil yetersizliğinden dolayı beraat eden memurun eylem, tutum ve davranışlarının bir başka disiplin suçu kapsamına girmesi halinde, Disiplin Hukuku yönünden değerlendirilmesi suretiyle ceza uygulanmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının üzerine atılı ve disiplin soruşturmasına konu olan fiillerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç teşkil etmesi nedeniyle davacının da aralarında bulunduğu bazı kamu görevlileri ile diğer kişiler hakkında Kilis Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … ve Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyalarında yürütülen soruşturmalarda verilen yetkisizlik kararları uyarınca Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyasında devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacı hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “İhracatı gerçekleştirmediği halde gerçekleşmiş gibi göstermek ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstermek, rüşvet vermek, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, silahlı terör örgütüne üye olma, 213 sayılı Kanuna muhalefet, görevi kötüye kullanma” iddialarıyla yürütülen soruşturmanın devam ettiği, söz konusu soruşturmanın ne aşamada olduğu, iddianame düzenlenip düzenlenmediği, düzenlendi ise iddianamenin içeriği, davacı hakkında isnat edilen suçla ilgili ceza davası açılıp açılmadığı, ceza davası açılmış ise, neticesi hususları yeterince araştırılmadan, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi…İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 15/02/2023 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.