Danıştay Kararı 12. Daire 2020/250 E. 2020/3423 K. 02.11.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/250 E.  ,  2020/3423 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/250
Karar No : 2020/3423

TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNAN TARAFLAR :
1-(Davacı): …

VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

2-(Davalı): … Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhe olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ÖSYM tarafından, kamu kurum ve kuruluşlarına ilk defa atanacaklar için yapılan yerleştirme sonucunda … Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’ne teknisyen olarak yerleştirmesi yapılan davacının, atamasının yapılmamasına ilişkin … tarihli ve … sayılı işlem; …İdare Mahkemesi kararı ile iptal edildiğinden bahisle, çalışamadığı 08/12/2003 tarihi ile yargı kararı üzerine atamasının yapıldığı 21/08/2007 tarihi arasında yoksun kaldığını ileri sürdüğü 71.100,00-TL maddi tazminatın alacakların doğduğu tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine ve 10.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare mahkemesince, Danıştay Onikinci Dairesinin 28/05/2015 tarih ve E:2012/9226, K:2015/3459 sayılı bozma kararına uyularak; davacının kendisine tebligatla yapılan ve önerilen tutar üzerinden bu dönemde alması gereken ücretin 54.120,29-TL olduğu, aynı dönemde SGK kayıtlarına göre elde etmiş olduğu gelirin 8.755,00-TL olduğu ve bu tutarın alması gereken ücretten düşürülmesi sonucunda 45.365,29-TL tutarın davacının gerçek zararı olduğu ve bu zararın davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, davacının manevi tazminat talebine gelince; manevi tazminat kişin mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır.Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.Manevi tazminata hükmedilmesi için kişinin fiziki yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydan gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem ya da eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması gerekir.Manevi zararın tazminine hükmedilirken, ilgilinin sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın kısmen giderilmesinin ifade edecek, idarenin işlem veya eyleminin hukuka aykırılığının ağırlığını ortay koyacak ve hukuka aykırılığı özendirmeyecek bir miktarın belirlenmesi gerektiği, uyuşmazlık konusu olayda, davacının İdare mahkemesince iptal edilen işlem nedeniyle göreve başlayamamış olduğu ve bu durumdan manevi olarak da etkilenip zarar gördüğü açık olup takdiren 5.000,00-TL manevi tazminatın davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davacının maddi tazminat isteminin 45.365,29-TL’lik kısmının kabulü ile bu tutarın davanın ilk açıldığı tarih olan 17.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte hesaplanıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine, davacının manevi tazminat isteminin 5.000,00-TL’lik kısmın kabulü ile bu tutarın davanın ilk açıldığı tarih olan 17.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte hesaplanıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

TARAFLARIN İDDİALARININ ÖZETİ :
1- Davacı tarafından, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama yöntemlerinden asgari ücreti enflasyona göre endeksleyerek yapılan hesaplama yöntemi kabul edilerek bu yöntem sonucu hesaplanan miktarın kabul edilmesi gerektiği, maddi tazminata işletilecek yasal faiz başlangıç tarihinin alacağı hak ettiği tarihten itibaren işletilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararının talepleri doğrultusunda mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
2- Davalı idare, dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu, aleyhe karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.

TARAFLARIN SAVUNMASININ ÖZETİ :
1- Davacı tarafından, talepleri doğrultusunda mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi ve davalı idarenin istemin reddi gerektiği istenilmiştir.
2- Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmelerine ilişkin sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.fıkrasında sayılmış, aynı maddenin 1.fıkrasının (b) bendinde ise; kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıkların bulunması halinde kararın düzeltilerek onanacağı belirtilmiştir.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Ancak kararın maddi tazminata işletilecek faiz başlangıç tarihine ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İptal ve tam yargı davaları” başlığını taşıyan 12. maddesinde, ilgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren süresi içinde dava açabilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Hukuka aykırı işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi ve manevi hakların karşılanmasının zaman içinde gecikmesi ve bu gecikmeden doğan zararın telafisi için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Yasa uyarınca faiz uygulanması gerekli bulunmaktadır. Yerleşik yargı içtihatlarına göre hükmedilecek maddi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin, iptal davasının açıldığı tarih olarak kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, davacının yoksun kaldığı parasal haklarına yürütülecek yasal faizin başlangıç tarihinin, iptal davasının görüldüğü … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasının açılış tarihi olması gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararının, davanın açıldığı 17/03/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmının, “iptal davasının görüldüğü … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasının açılış tarihi” olarak düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davacının maddi tazminat isteminin …-TL’lik kısmınınkabulü ile bu tutarın iptal davasının açılış tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte hesaplanıp davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddi, davacının manevi tazminat isteminin …-TL’lik kısmın kabulü ile bu tutarın iptal davasının açıldığı tarihi olan 17/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte hesaplanıp davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının düzeltilerek ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Posta gideri avansından artan tutarın istemleri halinde taraflara iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.