Danıştay Kararı 12. Daire 2020/2358 E. 2020/3297 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/2358 E.  ,  2020/3297 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2358
Karar No : 2020/3297

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı – …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri … (Aynı adreste)

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğünde döner sermaye sayman vekili olarak görev yapan davacı tarafından; saymanlık görevini asaleten yürütenlere verilen ek ödemeden yararlandırılması talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesince verilen iptal kararı üzerine davalı idarece ek ödemenin faizsiz olarak ödenmesi sebebiyle söz konusu parasal haklarının yasal faizinin de tarafına ödenmesi isteğiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; ilgililerin uğradıklarını öne sürdükleri zararın tazmini istemiyle iptal veya tam yargı davası açıp, bu dava karara bağlandıktan sonra karşılanmadığını öne sürdükleri faiz gibi bir fer’i zararın ödenmesi istemiyle başvuruda bulunarak ayrıca bir dava açabilecekleri, bu zararın ödenmesine yönelik talebin, sadece tam yargı davası veya sadece iptal davasına konu edilebileceği yönünde bir zorunluluk bulunmadığı, bu sebeple; ek ödemeden yararlandırılması isteğiyle yapılan başvuru üzerine açılmış olan iptal davası sonrasında ilgili idare tarafından faizsiz bir şekilde ödeme yapılması, başka bir deyişle faiz ödenmemesi durumunun yeni bir idari işlem olarak kabulü gerekmekte olup söz konusu faizin ödenmesi amacıyla başvuruda bulunulması ve söz konusu başvurunun reddi üzerine oluşan işlemin idari davaya konu edilmesine hukuken bir engel bulunmadığı, bu durumda, hukuka aykırılığı yargı kararıyla saptanan işlem nedeniyle davacının uğradığı feri zarar olan faiz isteminin davalı idare tarafından ödenmesi için Mahkeme kararında belirtilmesine gerek olmaması ve faiz ödemesinin yapılmadığı hususunda ihtilaf bulunmaması sebebiyle, davacının, ek ödemenin faizinin de ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının dava açma süresini bertaraf etmek amacıyla faiz istemini yeni bir başvuruya konu ettiği, ilk davada faiz talebi olmadığı ve Mahkemenin de taleple olması sebebiyle hukuka uygun olarak faiz ödenmesi yönünde karar tesis etmediği, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5.2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) AZLIK OYU:
Dava; … El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğünde döner sermaye sayman vekili olarak görev yapan davacı tarafından; saymanlık görevini asaleten yürütenlere verilen ek ödemeden yararlandırılması isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesince verilen iptal kararı üzerine davalı idarece ek ödemenin faizsiz olarak ödenmesi sebebiyle söz konusu parasal haklarının yasal faizinin de tarafına ödenmesi isteğiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmü yer almaktadır.
Anılan düzenleme; idari işlemden doğan zararın karşılanması talebiyle açılan tam yargı davalarında izlenmesi gereken yöntemi düzenlemekte ve tam yargı davası açılmasının usul ve esaslarını kurala bağlamaktadır.
2577 sayılı Kanun’un 12. maddesine göre, idari işlemden doğan zarara ilişkin tam yargı davalarının üç ayrı şekilde açılması mümkündür. Bunlardan birincisi, işlemden doğan zararın ödenmesi istemiyle doğrudan tam yargı açılması; ikincisi, zararı doğuran işlemin iptali istemine yönelik olarak iptal davası ile birlikte tam yargı davasının açılmasıdır. Üçüncüsü ise; zararı doğuran işlemin önce iptal davasına konu edilmesi, bu davada verilecek karar üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliğinden itibaren dava açma süresi içinde tam yargı davası açılmasıdır. Her üç halde de, idari işlemden kaynaklandığı iddia edilen zarar, yalnızca bir kez tam yargı davasına konu edilebilir.
Faiz ödemesi, alacaklının yoksun kaldığı miktara ve yoksun kalma süresine göre belirlenen bir zarar giderme biçimi olup, bir zararın dava yoluyla tazmini talebi söz konusu ise bunun da davada yöneltilebilecek bir isteğin konusunu oluşturması zorunludur. Tazminat davası ile kazanılmayıp idarece ödenmiş meblağa ait faiz, uğranılan bir zarar niteliği taşıması sebebiyle ayrı bir tam yargı davasına konu edilebilirse de, açılmış bir davada talep edilmemiş olan faiz için ayrı bir dava açılmasına olanak veren bir hüküm İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yer almamış; bir işlemden doğan zarar için birden fazla tam yargı davası açılmasına da imkan tanınmamıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Maliye Bakanlığının onayı ile … El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüğüne vekaleten atanan davacı tarafından, saymanlık görevini asaleten yürütenlere verilen ek ödemeden yararlandırılması isteminin reddi üzerine açılan davada, … İdare Mahkemesince … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, anılan karar üzerine, başvuru ve dava dilekçesinde faiz talep edilmemesi sebebiyle kararda buna ilişkin bir hüküm bulunmadığından, davalı idare tarafından davacıya 02/07/2010 tarihinde hakettiği ek ödemelerine ilişkin olarak faizsiz ödeme yapıldığı, davacının, 20/07/2010 tarihinde davalı idareye bu defa söz konusu ödemelerin yasal faizinin de ödenmesi isteğiyle yaptığı başvurunun, davalı idare tarafından reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açık metnine yer verilen 12. madde uyarınca, zararı doğuran bir işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların (zararın) ödenmesi istemiyle açılan bir davada istenmeyen faizin, davacı tarafından açılan ve iptal-kabul ile sonuçlanan karardan sonra yeni ve ayrı bir tam yargı davasına konu edilmesi hukuken mümkün olmadığı gibi, idarece iptal-kabule ilişkin kararın uygulanmasına dair işlemden doğan ve fakat ödenmesi gereken bir faiz alacağına ilişkin yargısal bir hüküm de bulunmamaktadır.
Bu duruma göre, davacının yargı kararı gereği yapılan ödemeye faiz işletilmesi ve ödenmesi isteğiyle idareye yaptığı başvuru, idari davaya konu edilebilecek nitelikte bir işlemin tesisine yönelik bir başvuru olmadığı gibi, faizle karşılanmasını istediği zararın bu işlemden doğmadığı açık olduğundan, “faizden yoksun kalma” şeklindeki zararlarını ayrı bir davaya konu etmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.